Demirtaş'a 'Komünist' bir mektup


Yazdır
TKP’deki bölünmeden sonra kurulan Halkın Türkiye Komünist Partisi, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından Selahattin Demirtaş’a bir kutlama mektubu gönderdi.
HTKP Merkez Komitesi imzalı mektup, TKP döneminde izlediğimiz PKK çizgisi ile arasına sınır çekmeye çalışan tutumdan vazgeçildiğini gösteren önemli bir belge niteliğindedir. “Emperyalizme karşı ortak mücadele” konusunda vurgularla dolu olan mektup, PKK-HDP-BDP çizgisinin emperyalizmle işbirliği yaparak “etnik hakları” sağlama konusundaki fiili politikasına en küçük bir eleştiri içermiyor. Bunun aksine Selahattin Demirtaş’ın seçim sürecindeki “samimi” açıklamalarının ülkemizdeki “sosyalizm mücadelesine” katkısı olacağını belirtiyor.
Kısaca bu mektup, seçim sürecinde hiç de “hayret etmeden” tanık olduğumuz Amerikancı merkez basın ve yayın kuruluşlarının ve onların yazar ve programcılarının Selahattin Demirtaş’ı “parlatma” ve “sevimli” gösterme tutumuyla buluşuyor.
20.08.2014 tarihinde İleri Haber adlı internet sitesinde yayımlanan söz konusu mektupta, Mahsun Korkmaz’ın heykelinin yıkılması sırasında meydana gelen olaylar “üzücü” olarak nitelendirilirken, “gençlerin” ölümüne vurgu yapılıyor ama aynı olaylarda şehit olan askerin kaybından bahsedilmiyor. Bilinmez, belki de şehit olan asker de toplam genç ölümleri içinde geçiyordur!
“Recep Tayyip Erdoğan’ın aday olduğu, CHP ve MHP’nin AKP ile gericilik yarışına girdiği” belirtilirken “Kürt siyasi hareketinin ve HDP’nin sizin adaylığınızda somutlanan seçim stratejisi ise doğal olarak gericilik yarışında bir yere oturtulamaz... Bu vesileyle, aldığınız başarılı seçim sonucu için sizi kutluyoruz.” denerek Demirtaş’ın bu “gericilik” yarışında “ileriyi” temsil ettiği kabul ediliyor.
Gericilerin yarıştığı bir platformda, yarışmacılardan biri nasıl ilerici olabilir? Sorulması gereken birinci soru budur.
“Tüm bunlarla birlikte gerek seçimlerde kullandığınız dili ve yaklaşımı, gerekse almış olduğunuz oy oranını önemsediğimizi dile getirmek istiyoruz. Bu yaklaşımın ve sonuçların ülkemizdeki sosyalizm mücadelesinin geleceğinde oynayacağı rolü dikkatle değerlendiriyoruz. Aynı şekilde, Türkiye emekçilerinin bütününe soldan seslenen bir söylemin başarı şansı olduğunu da görüyor, sizin de bu durumu dikkate aldığınızı düşünüyoruz.”
Kendisi bile sosyalizmi savunmayan bir hareket nasıl olur da sosyalizm mücadelesinin geleceğinde rol oynayabilir? Kürt siyasi hareketi olarak tanımlanan PKK ve Türkiye’deki yasal temsilcileri “ne zaman sosyalizm mücadelesine girdiler, bölgelerinde ne zaman ağalığa ve aşiretlere karşı mücadele ettiler” sorusu bu konuda ilk akla gelenler.
DEMİRTAŞ’A MİSYON YÜKLEMEK
Biz bugüne kadar duymadık ama HTKP Merkez Komitesi herhangi bir HDP veya PKK temsilcisinden ABD karşıtı bir söylem duydu mu?
Biz kesinlikle söyleyebiliriz ki ABD Büyükelçileriyle toplantılar yapan, ABD’ye giderek ABD’nin üst düzey devlet yetkilileriyle görüşen, Güneydoğu’da ABD temsilcilerine şehir şehir eskortluk yapan güç, Demirtaş’ın temsil etiği güçtür. Bu durum HTKP’ye bir şey ifade etmiyorsa elbette söylenecek bir şey kalmamış demektir. Ancak eminiz ki HTKP’nin tabanına bu gerçekler önemli şeyler ifade etmektektir.
HTKP bu mektubuyla, PKK ve kuruluşlarına sahip olmadıkları bir anlam yüklemek istemektedir ki, bu ise gerçeklerle ve devrimci vicdanla uyuşmuyor.
Irak’ın Kuzeyinde onlarca yıldır ABD koruması altında büyütülen ve faaliyet gösteren bir kuvvetle “emperyalizme karşı ittifak kurulabilir mi” sorusu ise kanımızca hiçbir zaman yanıtlanamayacaktır.
HTKP’nin mektubu, PKK çizgisinin emperyalizmle işbirliği çizgisi olduğunu ısrarla görmeyerek “Bunun için gelin, Türk ve Kürt halklarının kardeşliği ve barış projesinin anahtarını, ülkemizi emperyalizmin kirli senaryolarının bir parçası haline getiren savaşçı, mezhepçi ve faşizan bir iktidara bırakmayalım” ifadesiyle bu görüşümüzü pekiştiriyor. Oysa HTKP bilmez mi ki Oslo’da CIA’nın temsilcisinin de bizzat bulunduğu ve denetlediği Oslo görüşmelerinde, PKK, emperyalizmin desteğiyle AKP ile ittifak yaparak Türkiye’yi bölmeye çalışmaktadır. PKK’nın Türk ve Kürt emekçisini sosyalizmle buluşturarak refaha ulaştırma hedefi yoktur.
Sanırız mektupta döne döne “emperyalizm” vurgusunu okuyan ve her fırsatta ABD’li yetkililerle görüşen Demirtaş, en çok emperyalizm vurgusunu anlamakta zorlanmıştır. Demirtaş, destek aldığı ve taşeronu olduğu ABD’ye karşı nasıl mücadele edebilir?
Yine anlamakta zorlandığımız bir diğer ifade ise “Kürt ulusal hareketinin yarattığı ileri birikim”dir. Hangi ileri birikimdir söz konusu olan? Edebiyatta, sanatta ve onlarca yıldır yönettiği belediyelerdeki yozlaşma ve belediyeciliğin en kötü örnekleri midir “ yoksa ABD başta olmak üzere emperyalizmle yapılan işbirliği ve taşeronlaşmadaki deneyimleri midir? Enstrüman olmayı ve dünyanın istenilen her yerinde “tetikçiliği” kendi liderlerinin ifadesiyle kabul eden siyasi bir hareket, hangi ileri birikimi yaratabilir?
Mektupta “Bölgeyi tarihsel olarak ileri taşıyacak gerçekçi çözüm, Kürt ulusal mücadelesinin yarattığı ileri birikim kadar, bu topraklarda 200 yılı aşan bir süredir devam eden aydınlanma hareketi ve modern işçi sınıfı mücadelelerinin yarattığı birikimi de kapsayacak şekilde, Türkiyeli bir karakter taşıyacaktır.” deniyor.
PKK’YA SELAM GÖNDERMEK
Önce bir sır verelim. Bahsedilen “200 yıllık aydınlanma hareketi” emperyalizme ve Ortaçağ gericiliğine karşı öncelikle bir Kürdüyle Türküyle, Arabıyla millet oluşturma mücadelesidir ve bu süreç işçi sınıfı mücadelesini de kapsarken, “ileri birikim” olarak ifade edilen “Kürt Hareketi” ise bu sürece emperyalizm ve Ortaçağ kuvvetleriyle ittifak ederek aydınlanma sürecine direnen bir harekettir. Emperyalizmin desteklediği bir hareket “ulusal” mücadele yapamaz!
HTKP’nin bu mektupta çizdiği “sosyalizm” mücadelesi bir kez daha hayatın dışında ama Demirtaş üzerinden emperyalizmle buluşma çizgisidir. Bu konuda tüm içtenliğimizle HTKP’yi uyarmayı devrimci bir görev olarak görürüz.
Son olarak, HTKP mektubunu Demirtaş’a “devrimci selamlarla” bitiriyor. Oysa bilinmelidir ki, Türkiye cephesinden, emperyalizmle işbirliği yapan PKK’ya gönderilecek bir devrimci selam yoktur!
Hiç yoktur!
Kubilay Kızıldenizli

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Hayatın Özeti ya da Yeşil Mavi Hayat

Çukurova'da Fransız!a İlk Kurşun

920'nin 16 Mart'ı...