Kayıtlar

Mart, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Genç Osman Kızıldenizli

Resim
Abim! Benim üzerimde babamdan bile çok emeği olan biri varsa O'dur. Öyle bildiğiniz abilerden değil ha! Benim abim o, benim abim..! Eğer bana sorarsanız "yaşamında ilk örnek aldığın kimdir?" diye. "Genç Osman Kızıldenizli" , derim. Hiç tereddüt etmem, bir salise bile! O kadar büyük, o kadar büyük bir abidir işte. 1970' li yıllarda O üniversite öğrencisiyken ,evimize gelen "üniversiteli" kızlar onu tavlamak için önce benim kalbimi kazanmaya çalışırlardı. "Osman" derlerdi, "Kubilay senden daha yakışıklı ha !" derlerdi... Vallahi doğru söylerlerdi, billahi doğru söylerlerdi! Ama ona aşık olup, bana sadece şeker alırlardı. Gece sabahlara kadar vardiyalı olarak, Sümerbank Fabrikası'nda iplik makinalarının başında çalışıp, sabah ise üniversiteye gitmiştir. Benim abim, yakışıklı, kapkara, uzun yeleli bir Çukurova Beygiri gibidir. Soylu Çukurova atlarından almıştır tüm özelliklerini. Evimize ders kitap

Kahve,Ceviz ve Badem..!

Resim
Siz hiç kahve ve cevizi birlikte yiyip içtiniz mi? Hep yapılır ve son zamanlarda kahvenin yanında çukulata ikram edilmeye başlandı. Ben hiiiç sevmem. Çünkü çukulata o kadar baskın bir tat verir ki kahvenin o güzelim tadını alamazsınız. Likör de fena değildir, çocukken bize ikram edimezdi: Hoş ya, kahve de ikram edilmezdi ama "nane" likörünün kokusu burnumuza kadar gelirdi. Ayten Halam benim, nane likörü ikram ederdi yanlış anımsamıyorsam kahvenin yanında. Biz çocuğuz ya, bize meyve suyu falan... Ben cevizi çok severim, kahveyi de. İlk denediğimde ikisini birden, dedim ki; "bu kahve de kahve oldu şimdi ha!" Cevizin o özgün "oleik asitçe" zengin tadıyla, kahvenin "kafeini" buluştuğunda hoş bir tat alıyorsunuz. Hele bir iki kadeh şarap veya rakı içmişseniz... Ooooooh canınıza değsin . Kahve ve ceviz emin olun ki, iki güzel aşık gibidirler ve birbirinin tadını bastırmaz ve ortak bir tada dünüşürler. Bir de "badem" içini deneyin; hani acıbad

ÖNCELİKLERİN İÇİNDE OLMAK VEYA OLMAMAK

Resim
“Öncelikler” Öncelikler insan yaşamını belirler. Bazen ajandanıza bazı “maddeleri” siz almazsınız. Bazen de "siz bir madde” olarak başkasının ajandasına giremezsiniz. Seçen ve seçilen olarak hızla yer değiştiren bir dünyada yaşıyoruz. Bu “seçinim ve öncelikler” yasasıdır aynı zamanda. Ve böyle bir yasaya karşı durmak, ayak diretmek pek olanaklı değildir. Rüzgara karşı mı duruyoruz acaba? Ama geldiği coğrafyanın kokularını üzerinize salmayacağı bir rüzgarın… İçeriğini korur, vermez. Olmadığından değildir ha! Vermek ister ama vermez; tavrını deneyimleri belirler. Kaynar sütün tecrübesini unutmaz ya da unutmak istemez. Oysa yoğurt, " yoğurta göre tüm çekiciliğiyle" onun karşısındadır ama... Belki de yoğurdunuzun sütü kalitesizdir veya mayasında bir sorun vardır üstelik çilingiri de alüminyumdandır, kim bilir? Rüzgarın öncelikleri vardır ve bu öncelikleri atmosferin yasaları belirler ayrıca. Sert jilet gibi dağların kestiği ve oluşturduğu bir rüzgardır ve çekiciliği de b

Seni seviyorum

Resim
"Seni seviyorum demek bu kadar zor mu" filan hani haftalik dergilerde izleriz ya; bir de anket falan yaparlar. Umrumuzda bile olmaz, ceviririz sayfalari hasir husur... Ben "seni seviyorum" demenin ne kadar zor oldugunu hayatimda ilk kez ogrendim Nermin Teyzem sayesinde, yakin bir zamanda... O'nu ziyaret ettim 5 gün önce Çekmeköy' de... Üç yıl komşuluk yaptım onunla ve çok değerli eşi Orhan Amcamla. Onlarla yaptığım sohbetler hem çok hoş ve hem de çok öğreticiydi benim için. Ben 40' li yaşların başında ve onlar ise 70' li yaşların... Alzheimer hastalığına yakalan Orhan Amcam, defalarca aynı soruyu sorardı son zamanlarında ve bende bıkmadan yanıtlardım. Son gördüğümde yatağındaydı uyandırdık, bundan 2 yıl kadar önce ve beni gördüğünde gözleri dolmuş ve bir hayli sevinmişti. Nermin Teyzem bana son iki gününü anlattı geçen gün. Hep şikayet edermiş Orhan Amca, "Nermin neden bana beni sevdiğini söylemiyorsun hiç?" Nermin Teyze güzel kadın, Anado

Dar Sokakların Geniş Yürekli İnsanları

Resim
Meydan Mahallesi Benim doğduğum ve büyüdüğün güzel bir mahalle var Adana'da. Havaalanının hemen yanı nda. Dar sokakları, çalışkan ve namuslu insanlarıyla özeldir benim için. Kolay değil 1963 yılından 1978 yılındana değin kesintisiz yaşadım orada. Hala benimdir oralar ve ben hala oraya aitimdir. Meydan Mahallesi' nin dar sokakları... Arkadaşlarım; Ali Rıza, Ahmet, Mehmet Ali, Uğur, Cemal, Abdullah, Gıllik Mustafa, Yaşar, Tahir,Yılmaz... Biri dışında hepsi hala orada yaşar... Bir de onların baba ve anaları hep aklımdadır;babaların tamamı öldüler; benimkisi de dahil! Dondurmacı ve Şalgamcı Tunus ve Hacı Emmi, İnşaat Ustası eli kocaman, kalbi yufkacık Yusuf Amca, Hilmi Emmi, Kemal Amca, babam Zekeriya Usta ve diğerleri... Hepsi ama hepsi öldüler. Sonra onların eşleri Çolak Ayşe Ablamız, iri kocaman ela gözleri, dolgun dudakları ve bir kolunu makineye kaptırdığı ve omuzundan kesildiği için,tek koluyla saatlerce çelik dondurma silindirini çevirirken ve tek eliyle şalgam suyu yapmak i

Portreler2

"BİLGE AYDIN" Gürcü kızı. Ama Kafkaslardan getirirken arkadaş canlısı parlak mavi gözlerini, Kızılırmak ve Yeşilırmak' ta yıkamayı ihmal etmemiş. Bu özelliğiyle "O", Anadolu kültürünün en zarif temsilcilerinden biridir. İnsan olmanın en temel bileşenlerini yüksek standartlarda taşır; bir yük gibi değildir onlar Bilge için ve ayırma olanağınız da yoktur bu değerleri Bilge' den. Bu yüzden Bilge mi o standartların ürünüdür yoksa onlar mı Bilge' ye aittir, bilemezsiniz! Bağımlılık yaratır sizde ve işte o anda bu şahane değerin farkına varırsınız. Ben farkına zamanında vardım, ne geç ne de erken. Ordu' nun Perşembe ilçesi anlatır onu en iyi ama "Perşembe" dili olmadığından bana devretti yapılması gereken bu ödevi. Ben de yapıyorum bu zevkli ödevi şu anda. Eeee ne de olsa bu kız Perşembe' nin onun sokaklarında koşup oynamadı mı canım; kendi kızı kıymetli kızı, maviş kızı... Fazlasıyla "soğuk" bir mesleğe sahip olmasına rağmen o m

Kadınlar Günü Kutlu Olsun!

Resim
Heeeyyyy bu dünyanın yükünü çeken bütün kadınlar! Annelerimiz, Sevglilerimiz Nişanlılarımız, Kızlarımız Kız kardeşlerimiz... Siz bizim güzel kadınlarımızsınız... Kibele'nin devamı olanlarsınız bu topraklar üzerinde... Bu dünyayı güzelleştiren güzel kadınlar.... Dünya Kadınlar Günü Kutlu olsun hepinize! Fazla söze gerek yok artık yürüyelim!

Adi adimla yuruyen adil adamlar...

Askere gitmek hiç istemedim. Ama okulu bitirir bitirmez erken başlama dilekçesi verip gitmeme engel değildi bu elbette… Üstelik askerliğimi “Narlıdere’ de yaptım. Çünkü bunu planladım. Sadece Ulaştırma ve İstihkam sınıflarını tercih ettim doldurduğum formlarda ve bu sınıfların okulları sadece İzmir’ deydiler :-) Önce Narlıdere’ de bir berbere gittim ve saçlarımı üç numara kestirdim. Saçım başım asker olmuştu ama ben daha hala Kubilay’dım. Bir de walkman’ imi, kasetlerimi ve kitaplarımı yanıma aldım. Sanki tatile gidiyordum da! Ama nizamiyedeki askerler hemen onları "emanete adılar" ve ben bu işin tatil olamayacağını işte o zaman anladım ! Tugay'ın duvarının öte yanındaki Urla- Çeşme yolu; bizim eskiden "fink attığımız" yerlerdi ama şimdi oraları tanıyamıyordum bile. O yol o kadar, o kadar, o kadar uzaktaydı ve öteki dünyaydı ki... Kocaman bir Tugay, her yer birbirine benzer :-) tuvalete giderken kıdemli bir er götürür kaybolmayalım diye… Biz 25 olmuşuz ama herke

Bir Şair Daha Kaydı Yıldızlara

Resim
YUSUF HAYALOĞLU "Her Ölüm Erken Ölümdür" Hayatım boyunca Yusuf Hayaloğlu ile hiç karşılaşmadım. Ama şiirlerini okudum, televizyonlarda kendi sesinden de dinledim. Bir de şarkılaşmış olanları Ahmet Kaya' dan Müslüm Gürses'e , Onur Akın'a değin bir çok sanatçıdan da biliyorum. Bugün cenaze törenine gittim. İstanbul koşullarında tüm günümü ayırdım. Eve geldiğimde akşam 20:30 olmuştu çoktaan. Öyle bir trafik vardı ki, sanırsınız bütün İstanbul Yusuf Hayaloğlu' nu yolcu ediyor... Gittim çünkü o benim güzel Gülsen Arıdıcı ablamın bir tanecik ağabeyiydi. Yeniköy Merkez Camii' nde yanına gittiğimde ağlamaktan şişmiş, yaşarmış ama pırıl pırıl masmavi gözleriyle bana bakarak" Kubilay'ım nerelerden çıkıpta geldin?" dedi. Ben ona "bi'şey diyemedim.", sadece sarıldım... Ne zor zanaattır böyle anlarda avutucu bir kaç şey söylemek! Ben ise acıyı derinliğinde yaşamak için hiçbir avutucu söz duymak istemem ve söyleyemem de böyle anlarda. Sadece

Portreler1

İlhan Kırıt Düzensiz adam! Düzensizliği kendi iç düzeninden gelir. Siz daha " ne kadar da düzensiz bu adam" derken onun için, aslında "O", herşeyi düzene koymuş ve sizi ilgi alanından çıkarmıştır. İlgi alanından çıktığınızı siz asla hissetmezsiniz. O derecede de kibardır; sizi asla örselemez. Rahatlığı, dinginliği "Yedi Uyuyanlar Mağarası' ında" binlerce yıldır uyuyanlardan bile fazladır. Eğer onlar uyanıp baksalar İlhan Ağbiye ,ondaki rahatlık için "bu kadarı da fazla" diyeceklerdir. İnanılmaz ölçüde sahip olduğu canlılığını , inanılamayacak ölçüdeki rahatlığıyla sarmalar. Hayatı öylesine ciddiye alır ki, dertlerine saplanıp kalmaktansa "ti" ye almayı yeğler. Siz birden "sorunları konuşurken daha ciddi görünmek lazım" derken, aslında "O"size öğretmeye de başlamıştır. O anda ondan neler öğrendiğinizi farkedemezsiniz. Matematikçidir ama soğutamamıştır onu bu nadide bilim dalı, diğer matematikçileri soğuttuğu