Kayıtlar

Mayıs, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Türk Sorunu

1970' li yıllar. Adana... 1834 ve 1926 Sokak, Meydan Mahallesi... Cumali Amca, Dursun Teyze, Kürt Ahmet Amca, çocukları... Behzat Amca, Fındık Nene, Fatma Abla, Hilmi Amca.. Alirıza, Ahmet, Mehmet Ali, Uğur, ben, Mustafa Abi, Mithat abi... Benim ailem, yani Zekeriya ve Sabiha'nın çocukları... Yukarıda hem Türk var, hem de Kürt, hem Arap var hem de Boşnak... Yani insanın yapı taşı olan 46 kromozom dışında birbirleriyle hiçbir genetik benzerlik yok. Kara gözlüler, ela gözlüler, mavi gözlüler hep aynı sokağın insanları... Biz gençler sadece içinde olduğumuz sol gruplar açısından   "farklıyız"   ve hep içimizde aynı anti-emperyalizm ve hep aynı Türkiye sevdası. Asgari müşterekteki bağlılığımız güzel Türkiye'miz. Daha 15’ li yaşları sürüyoruz ama Toprak Devrimi' ni tartışıyoruz o yıllarda, yani Milli Demokratik Devrimi... Feodalizmi  tartışıyoruz, Cumhuriyet' in Köy Enstitüleri' ni tartışıyoruz, "Milli Demokratik Devrim'den kesint

TASMA !

Ben çocuktum, o iptendi ve benim için değil Kont içindi. Kont ise asil bir sokak köpeği olduğundan hep kemirirdi onu. Kont koparırdı, biz bağlardık. Kont koparırdı biz bağlardık. Kont koparırdı, biz bağlardık. Ve Kont son kez kopardı onu... Ve biz yeniden bağlayamadan,Adana Belediyesi’nin itlaf ekiplerinin zehirli köftelerini yedi. Hala anımsarım annemin nasıl çırpındığını, Kont’ u kusturup yoğurt yedirmeye çalıştığını. Adana sıcaktı,1960’ların sonuydu, ben okula gitmiyordum. Annem öğle uykusuna yatırdı beni, Kont' u ise sonsuz uykusuna. Bir daha görmedim onu ve bir daha sütlü kahverengi tüyünü sevemedim. *** Bir diğeri ise bu kez deridendi, canım İpek kızım ve ben seçmiştik. Kahverenkli ama sütlü, çelik tokalı ve bir hayli sağlam ve şık. Ama nihayetinde boyun içindi işte. Zeytin içindi. Direndi, istemedi, kızdı. Kabul etmedi. Çünkü daha o kadar küçüktü ki, taktığımızda boynu sanki yere yapışıyordu ama pek de yakışıyordu. Zaferi

Çuvalcı Türk Teğmenler İşbaşında!

28 Mayıs 2012. İstanbul’ da Kadıköy’ de, Üvercinka Bahçe’ deyiz… Türkiye Gençlik Birliği’nin Genel Başkanı İlker Yücel konuşuyor; Bizim vereceğimiz mesajlarımız var; ·          Bunlardan biri Amerika’ ya, “Eğer siz bizim askerimizin başına çuval geçirirseniz biz de sizin askerinizin başına çuval geçiririz. Türkiye’nin şehirleri artık ABD askerleri için güvenli değildir! ·          Türk’ü ve Kürt’ ü birleştirecek tek şey bu çuvaldır; ABD’ yi kovduğumuzda Türk ve Kürt birleşir! ·          Nato’cu generallerin ve hükümetin ABD’ ye veremediği notayı biz TGB olarak veriyoruz. ·          Çuval eylemiyle Amerikan emperyalizminin saldırısına uğrayan bütün mazlum ulusların bağımsızlık ve devrim mücadelesini selamlıyoruz! ·          Bu çuvalların ağzını kapatmaya hiç kimsenin gücü yetmez, yetmeyecektir! Bugünden biraz geriye gidelim. Tarih 20 Ekim 2011, Yer Muğla’ nın eşsiz ilçesi Bodrum. Sekiz Türkiye Gençlik Birliği fedaisi Bodrum sokaklarında ABD savaş gemisinden

Vicdanların Satılmasının Bedeli Küçük Değildir!

Veya Hey Medya Senin Vicdanın Kaç Para! Ortalık duruldu. 19 Mayıs geçti. Başbakan Erdoğan “bizim istediğimiz oldu, halk gönlüne göre kutladı” dedi. Gazeteler bu haberi “acilen” gördü; bazıları hatta sürmanşetten verdi. “solcu basın” bile bu sözleri yorumsuz verdi. Ama İki yüz bin kişiyi yürüten Türkiye Gençlik Birliği’ ni Aydınlık ve Ulusal Kanal hariç gören olmadı. Ve hala “başkası gördü mü” diye arıyoruz! Medyanın boyalısına ve camlısına bakarsanız 19 Mayıs ruhu sanki gençliğe teslim edilmedi de NeoCHP’ ye verildi. NeoCHP örgütsel olarak bu eşsiz bayramı kutlama kararı almış mıdır, bilmiyorum ama, dışarıdan bakan bir çift göz bu kutlamaların CHP’ li belediyelerin inisiyatifine bırakıldığını görür. Bu belediyelerin çoğu 19 Mayıs’ ı sadece konser salonlarına hapsetmiştir, slogan yoktur, yürüyüş yoktur, Mustafa Kemal’ in tarihsel önemi yoktur. Katılımcılarda bayram havası ve coşkusundan çok “konser” izleme mutluluğu vardır. AKP’ yi ve MHP’ yi boşver

Maymun musunuz Yoksa Kaplan mı?

Bilgi Nasıl Yaşatılır? Ya sorduğumuz soruyu şöyle de sorabilirdik; Bilgi Nasıl Öldürülür? Biri zaten diğerini açıklıyor; birinin gerektirdiklerini yapmazsak aslında zıddı gerçekleşir. Bilginin yaratıcısı maddi yaşamın kendisidir ve hatta duygularımızın da kaynağıdır. Yaşamda karşılaştığımız olaylar karşısında hissederiz. Bu nedenle “duygu” ne kadar öznel olursa olsun maddenin bir ürünüdür. Yani duygu da maddedir, elle tutulur ve gözle görülür. Bilgi deneyimdir, zamanın içinde geliştiği için bir doğum süresi vardır. Bu nedenle aslında ebeveynlidir. Bilginin yaratıcısı maddedir. Bilginin ebeveyni tarihsel süreçler ve o süreçleri yapan insandır. Buradan bilginin meşakkatli bir üretim süreci olduğunu anlıyoruz. İnsanın ve tarihin ve zamanın zorluklar içinde ürettiği çocuktur bilgi. Burada bir soru aklımıza takılıyor; Peki, bilgiyi doğurmak yeterli midir? Kitaplara geçirmek, dosyalamak, raflara dizmek veya bilgisayarlarımızda sınıflayarak tutmak bilgiye hak ettiği değeri v

Milli devletler Milli devlet mevzisinden korunabilir mi?

Aydınlık Gazetesi' nde yayınlanan "PKK' nın ana dili Türkçe" yazi dizisine yaptığım eleştiri ve sorduğum sorular Aydınlık Gazetesi' nde 27 Mart 2012 Tarihinde yayınlandı. Önce Yazı dizisinin yazarı Mehmet Bedri Gültekin ve daha sonra İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek Aydınlık' ta kendi köşelerinde yazımı değerlendiren köşe yazıları yazdılar. Aşağıdaki Yazı Doğu Perinçek' in ilgili yazısıdır. Bu makaleye ayrıca aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. http://www.aydinlikgazete.com/yazarlar/dou-perincek/11083-dou-perncek-milli-devletler-milli-devlet-mevzisinden-korunabilir-mi.html Doğu Perinçek: Milli devletler Milli devlet mevzisinden korunabilir mi? Okuyucumuz Kubilay Kızılderili, Mehmet Bedri Gültekin arkadaşımızın “PKK’nın Anadili Türkçe” başlıklı yazı dizisi üzerine önemli bir soru yöneltmişti. Özetle şöyle: “ Milli devleti savunma misyonunu başardıktan sonra, Batı Asya Birliği (BAB) diye bir devletler topluluğu kurmayı amaçlamak çelişme olmuyor