Kayıtlar

Temmuz, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ÇÖP OLMA AYRICALIĞI

Görgüsüzlüğün bir sınırını olmadığını her gün yeniden öğreniyoruz. İzlemek zorunda kaldığımız bu   “görgüsüzlük” ülkemiz için büyük kayıplara yol açmakla birlikte, bir insanın yaşamdan öğrenecekleri açısından paha biçilemez önemdedir Komşunuz aç yatarken, eşinizin parmaklarında elli bin TL’ lik deve gözü büyüklüğünde elmas yüzük olması artık sıradan kabul edilebilir devlet işlerindendir. Çünkü artık ne yazık ki görgüsüz devlet “adamlarının” eşleri de devleti temsil etmektedir ve devleti temsil edenin yüzüğü en az görgüsüzlüğü kadar büyük olmalıdır. Aslında buradan devletin de görgüsüzleştirilmesine ulaşıyoruz. Gemiciklerden bahsetmemize gerek bile yok, ne de olsa onlar oğlunuzun sünnetinde veya düğününde takılan takıların bir karşılığıdır. Görgülü devlet adamı bu takıları devletin kayıtlarına aldırırken, görgüsüz devlet adamı oğluna gemicik aldırmaktadır. Buradan öğreniyoruz ki, görgüsüze takılan takının büyüklüğü de görgüsüzün erdemsizliği kadar büyüktür. Aslında görgüs

Ulusal Demokratik İşçi Hareketi’ nin Bıraktığı Tat!

Mart 2012’ de kuruldu, daha birkaç ay önce, çok değil. Örgütlenmesine bu kadar kısa süre önce başlamasına rağmen,  İstanbul, İzmir, Bursa ve Antalya’ da yürütme kurullarını oluşturdular. Aydınlık Gazetesi’ nde 28 Haziran 2012 tarihinde yayınlanan makalesinde Mehmet Akkaya Ekim 2012’ ye değin 10 ilde UDİH’ in örgütleneceğini müjdeliyor. Bu demektir ki, Ulusal Demokratik İşçi Hareketi yaz boyunca hummalı bir faaliyetin içinde olacak. Dün katıldığım Ulusal Demokratik İşçi Hareketi’nin  Örgütlenme Toplantısı’ nda Ankara’ da da örgütlendiklerini öğrendik. Petrol İş Sendikası 1.Nolu Şubesi’ nin İstanbul Fatih’deki toplantı salonunda yapılan UDİH’ in Örgütlenme Toplantısı  bir çok açıdan öğretici ve tarihiydi. Ulusal Demokratik İşçi Hareketi, toplantıda yapılan konuşmalardan ve daha önceleri de konuyla ilgili yazılan makalelerden ve UDİH’ le ilgili yayınlardan öğreniyoruz ki, UDİH sendikalara alternatif olarak ortaya çıkmış bir işçi hareketi değildir. Zaten bir sendikal ör

Küresel Karşıdevrimin Kırk Yıllık Atakları-2

12 Eylül'ü yapanlar kimin Oğlanlarıydı? Yukarıdaki sorunun yanıtı, aslında 12 Eylül' ü ve onun hedeflerini tanımlar. Ve yeryüzünde faşist bir darbeyi bu kadar iyi anlatan başka bir cümle yoktur.Çünkü bu sözleri sarfedenin de, sarfedilen bu sözleri mutlulukla dinleyenin de kimliği önemlidir. "Bizim oğlanlar işi becerdi"  sözünün aktörü  Paul Henze CIA'nın Türkiye İstasyon Şefidir  ve bu sözleri dinleyen  Jimmy Carter ise dönemin ABD Başkanıdır. Faşist darbe haberini alan  CIA Şefi Paul Henze , darbe haberini  Jimmy Carter 'a bu cümleyle iletir. Hatta haberi ilk alan diplomatın  Paul Henze 'ye haberi  "Your boys have done it"  yani  "senin oğlanlar becerdi"  şeklinde iletmesi daha da ilginçtir. Bizim için acı olan ise, Ankara'da çalışan Amerikalı diplomatın, CIA Şefine, Türk Silahlı Kuvvetleri' nin generallerinden "sizin oğlanlar"  olarak söz etmesidir. Doğal olarak baştaki İngilizce cümlenin tam Türkçesi

Sadece Uçağımız mı Nato Yemi?

F4 Hızıyla akan Türkiye'nin gündemi. 22 Haziran 2012 günü öğle saatlerinde Suriye Türk savaş uçağını vurdu. Başta Kahraman Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız  "hadlerini bildiririz"  dedi. Kılıçdaroğlu  ise eksik kalan kahramanlığı tamamlayarak  "Suriye'ye karşı alınacak her türlü önlemde hükümeti destekleriz"  açıklaması yaptı. Uçağımız 13 milde mi, 8 milde mi vuruldu tartışmalarına ise hiç değinmiyorum bile. Ancak savaş uçağımız ile ilgili en sert saptamayı  "Nato Yemi"  iddiasıyla  Aydınlık Gazetesi  yaptı. Yetkililer bununla ilgili en küçük bir açıklama yapmazken, bu kez Wall Street Journel , Amerikan istihbarat yetkililerine dayandırdığı haberinde "Türk jeti Suriye hava sahasında vuruldu" haberi yaptı. Başbakan Erdoğan Kayseri' de yaptığı mitingde  "Ey WSJ, kaynağını açıklamazsan namertsin!"  dedi. Buna karşılık olarak Pentagon haberi yalanlamadı ama "haberin sızdırılmasına" tepki vermekle yetindi.

ASPARAGASLAŞTIRAMADIKLARINIZDANIZ!

Gerçek dışı, uydurma veya Türk Dil Kurumu Sözlüğü’ndeki anlamına göre “ şişirme haberdir” asparagas... . Bu sözcüğü Türkiye’ de birkaç gazete hariç hangi gazeteye yakıştırırsanız yakıştırın mutlaka belli oranlarda karşılığını bulur. ABD Irak’ a mı saldıracak, Saddam’ ın kimyasal silahları haberleriyle fotoğraflarıyla birlikte “haberleştirilir”. Bu Kaddafi  için de geçerlidir, Miloseviç için de. Çavuşesku, Stalin hatta Atatürk için de aynı gazetelerin manşetlerini süsler asparagas haberler. Hatırlayınız, daha birkaç ay önce, Suriye ile ilgili asparagas haberleri yayınladığı ve kendilerine de aynı yönde baskı yapıldığı için 4-5 televizyoncu toplu olarak El Cezire Televizyonu’ ndan istifa etmişlerdi. Böylesine önemli bir haberin bile üzeri örtülüverdi dünya basını tarafından. Kapitalizmin gazetelerinin kendilerinin bile asparagaslaşmasının kanıtıdır El Cezire’ deki bu istifalar. Haberin asparagaslaşmasından , gazetelerin asparagaslaşması gerçekleşti. Bu en hafifin