Kayıtlar

Eylül, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hadi Bakalım Eyvallah !

Resim
"YORUMSUZ"

İnsan Neyle Yaşar?

Ne ile yaşar insan? Biliyor muyuz gerçekten ne ile yaşadığımızı... Bu konuyla ilgili uzun süredir yazmak istiyordum ve sonunda bu isteğimin yaşama geçmesini üç olay tetikledi. İkisini söyleyeceğim ama üçüncüsünü söyleyemem. 11.Uluslararası İstanbul Bienali'inin bu yılki sloganı, Bertolth Brecht'in ünlü "Üç Kuruşluk Operasın'daki "İnsan Neyle Yaşar " adlı şarkının adı olarak belirlenmiş.. İyi de yapmışlar. Üç Kuruşluk Opera, 20.Yüzyılın en önemli Marksist şairlerinden biri olan Brecht 'in ciddi bir kapitalizm eleştirisidir ve dünya çapında da ün kazanmıştır. İkincisi tetikleyici neden ise dün bir arkadaşımı ziyarete gittiğimde, apartman blokları içinde 4. katta yaşayan 7-8 yaşlarındaki bir oğlan çocuğunun açık pencereden dışarıdaki insanları izlediğini izledim uzun uzun... Güzel bir apartmanın içinden, insanlarla dolu bir sokağı izliyordu. Düşündüm, " bu çocuk ne ile yaşar?" Muhtemelen elektronik cihazlarla dolu bir evde ve benim çocukluğumda ha

Mehmet Kızıldenizli

Resim
Yok artık yazmam lazım... Benim oğlum Mehmet artık yazılmayı hakediyor! Size üç diyalog yazacağım ve yorumsuz olacak. Yaz dönemi boyunca daha az playstation oynasın diye eşim Nesrin, Mehmet'e bazı kurallar koyar ve der ki "Mehmet her sabah uyandığında kahvaltı yapacaksın ve ardından da benim seçtiğim üç çizgi filmini seyrettikten sonra sana plarstation oynama izni vereceğim". Bu zorunlu anlaşma bir süre devam eder. Bir sabah henüz 6 yaşında olan Mehmet uyanır ve der ki ; "Anne sana bir şey söyleyebilir miyim? "Söyle Mehmet" "Ben bu gece rüyamda üç çizgi film seyrettim, kahvaltı yapar yapmaz artık playstation oynayabilir miyim?" Eeee çizgi film kotasını rüyasında tamamlamış adam.... *** Mehmet bu hafta okula başladı. Çok sevinçliyiz elbette. iki gün önce ne görelim alnında bir çizik ve kulağının içinde de kurumuş bir kan lekesi var. "Nesrin dedi ki "ne oldu Mehmet?" "Arkadaşlar kavga ediyorlardı, onları ayırırken oldu anne!&quo

Anamın Çeyiz Sandığı.....

Resim
Benim babam ilginç bir adamdı. Öyle çoook özelliğinden dolayı değil, pratik zekasından dolayı. İlginç bir hikaye anlatayım size... Babam marangozdu ve üstelik iyi de bir marangozdu. Hani denir ya "çivi ondan korkmaz ama saygı duyar hünerli ellere" ve babam tek bir çiviyi bile eğmeden çakardı çiviyi, çivinin girebildiği her türlü zemine. Babam ilk nişanlısı için bir çeyiz sandığı yapar. Hanımın adı da Ayşe'dir. Ve yanda gördüğünüz sandığı yapar; ceviz ağacındandır ve ceviz parçaları çiviyle değil, birbirine geçmeli şekilde köşelerden tutturulmuştur birbirine... Bu açıdan benzersizdir günümüz işçiliği açısından. Neyse adı Zekeriya olan babam nişanlısı Ayşe için sandığı yapar ve ortasına da Z.A harflerini işler... Gel zaman git zaman anlaşamazlar ve nişan bozulur, Ayşe Hanım da sandığı iade eder... Aradan zaman geçer, yirmi sekiz yaşındaki babam on beş yaşındaki annem Sabiha Hanımla evlenir ve tabi ki adettendir, çeyiz sandığı gönderilecek kız evine. Ve hoooop aynı sandık