Genç Osman Kızıldenizli


Abim!

Benim üzerimde babamdan bile çok emeği olan biri varsa O'dur.
Öyle bildiğiniz abilerden değil ha! Benim abim o, benim abim..!
Eğer bana sorarsanız "yaşamında ilk örnek aldığın kimdir?" diye.
"Genç Osman Kızıldenizli" , derim.
Hiç tereddüt etmem, bir salise bile!

O kadar büyük, o kadar büyük bir abidir işte.

1970' li yıllarda O üniversite öğrencisiyken ,evimize gelen "üniversiteli" kızlar onu tavlamak için önce benim kalbimi kazanmaya çalışırlardı.

"Osman" derlerdi, "Kubilay senden daha yakışıklı ha !" derlerdi...

Vallahi doğru söylerlerdi, billahi doğru söylerlerdi!
Ama ona aşık olup, bana sadece şeker alırlardı.

Gece sabahlara kadar vardiyalı olarak, Sümerbank Fabrikası'nda iplik makinalarının başında çalışıp, sabah ise üniversiteye gitmiştir.
Benim abim, yakışıklı, kapkara, uzun yeleli bir Çukurova Beygiri gibidir.
Soylu Çukurova atlarından almıştır tüm özelliklerini.

Evimize ders kitapları dışında, dünya edebiyatı dahil, yüzlerce kitabı getiren adamdır. Bu az bir şey değildir. Çünkü hepimizin gelişimine katkıda bulunmuştur. Ama en çok da benim…

Bu kitaplar eğer varsa benim "birikimlerimin" temelidir ve bu değerli adama en çok benzeyen kardeşi olmamı sağlamıştır.

Tolstoy artık benim için bir "tostçu" , Balzac ise bizim "bazlama" ekmeğimiz veya V. Hugo'nun da “Beşinci Hugo” olmadığı gibi… Daha önceleri benim için şifre gibi olan bu isimler artık çözülmüş ve içselleşmiştir.

Sonra tadına doyulmaz Türk edebiyatı… Yaşar Kemal, Fakir Baykurt Orhan Kemal, Nazım Hikmet, Orhan Veli hep ama hepsi, Genç Osman' ın sayesinde, daha ortaokulun başında benim yaşamıma girmiş ve beni "vücuda" getirmişlerdir.

Sonra bendeki resim yapma merakını görüp, bana aldığı bir "sulu boya" fırça takımı var ki, boy, boy... Siyah narin sapları ve samur tüyleriyle...

Sadece bunlar mı? Elbette hayır!

Abimin bana asıl katkısı "özgüven" aşılamasıdır.
Bana hep ama hep güvenmiştir ve bunu da daima arkamda durarak göstermiştir.

En zor zamanlarımında bile, "Kubilay yapar" sihirli sözcüğünü söyleyen odur.

Üniversiteye girmem de ve oradan mezun olmam da onun güveni sayesindedir.

Genç Osman, "evrensel değerler, vatan sevgisi ve dünyayı değiştirme" değerlerini öğretmiştir bana.
Bir de bir erkek olarak, Adana’ nın o sert erkek ikliminde, hem bir erkek hem de insan ilişkilerinde eşit ve dengeli olunabileceğini göstermiştir.
Sahip olduğumuz sevgimizi göstermeyi önce annem ve ablalarım ama daha sonra bana abim öğretmiştir.
Erkekliğin kabalıkla buluşmaması gerektiğini öğrendim ondan ben.
Nezaket ve inceliğin ilk derslerini ondan aldım.

Öğreten adamdır Genç Osman, öğreten adam…

Daha sonra ”dava adamı olmayı” öğretmiştir. Az bir şey değildir bu, bilesiniz.

Yaşamınızı "bir şeye" adamak ve ona göre şekillenmek marjinallik gibi görünse de, aslında "dava adamı" olmak " evrensel vicdanın temel taşıyıcısı” olmaktır.

İşte budur en önemli öğrendiğim şey ondan.

Ben evin en küçüğü olarak oldukça şanslıyım bu açıdan. Altı kardeşimin, anne ve babamın deneyimleri bana akmıştır aynı bir havuzda toplanır gibi...

Bilmem kullanabildim mi bu deneyimleri kendi yaşamımda, hak ettim mi bu değerlerin bende toplanmasını?

Allah bilir!

Benim abim, "kollektif yaşamın" ve "paylaşımcılığın" günümüzdeki değerli temsilcilerinden biridir ve bu onun en önemli özelliğidir.

Bazı değerleri zamanla değişmiş ve yenileri eklenmiş olmakla birlikte, O sadece bir tek değerini değiştirmemiştir:
Ülkesine kalben bağlanmak ve "Türk halkının bağımsız ve onurlu yaşaması için kendini ortaya koymak" her şeyin üzerinde olmuştur onun için.

1970' li yıllarda, Amerika' nın İncirlik Üssü’nün kapatılması için  İskenderun’dan Adana' ya kadar yürüyerek akan yürüyüşçülerin içindedir.Hem de Tertip Komitesi Başkanı olarak..!

1968 ruhunu almış, Adana’ ya, Meydan Mahallesi’ ne getirmiştir.
Bu haliyle saygı kazanmıştır. Fikirlerine hep değer verilmiştir.

Ama çok “rahat adamdır” Genç Osman!
Bazı konularda dünya yıkılsa umurunda değildir. Pek beğenirim bu huyunu.
Rahatlığı bazı zamanlarda örnektir bana, bazı zamanlarda ise çıldırtır adamı.

Rakıyı, Adana Kebabı'nı, içli köfteyi ama ille de anamızın yaptığı sini köfteyi çok sever.
Onunla uzun akşam yemekleri vazgeçilmezdir benim için, çizgisini hiç bozmaz çünkü.

Benim abimi, en güzel “kırmızı” renk tanımlar…
Yok yok, ateş kırmızısı, yani kızıl!
Kol düğmeleri kırmızı, kravat iğnesi beyaz, ceket mendili ateştendir…

Çoban Yıldızı’dır o benim için.
Bana daima yol gösteren.

Ve en güzellerinden bir Aydınlıkçı!
.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Hayatın Özeti ya da Yeşil Mavi Hayat

Çukurova'da Fransız!a İlk Kurşun

920'nin 16 Mart'ı...