Sistemin Merkezine İki Ziyaret

Sosyal Demokrasinin hazin halini izliyoruz.
Aklıma bir soru takılı, "AKP ve CHP program temelinde birbirinden farklı mı?"
Soruyu şöyle de sorabilirsiniz; "AKP ve CHP arasında fark kaldı mı?"
İki yıl önce vardıysa bile, artık bir fark kaldığından söz edemeyiz.
CHP kendisine "yeni" sıfatını yakıştırıyor, ama gerçekte "AK" sıfatı daha çok yakışıyor. Aslında "AK ve Yeni" sıfatları birbirini karşılıklı olarak açıklıyor.
"Yeni" kavramıyla Cumhuriyet'ten, Atatürk'ten uzaklaşırken AK-P'yle arasındaki mesafeyi de daraltıyor.
ikisiyaretHiçbir siyasi partiyi böyle tanımlamak istemeyiz. Karşıtıyla tanımlamak ayıp ama karşıtlıklar genel resim içinde birbiriyle eşleşmeye başladığında başka çare kalmıyor.
Bir siyasi parti olarak Amerika'ya giderseniz veya heyetler yollarsanız, Amerikan planlarından rol kapmaya başlarsınız. Bu bir ABD'ye bağımlı devletler geleneğidir.
Böylece bir bakmışsınız Gülenciler başta olmak üzere tüm tarikatçılar ve gerici Kürt milliyetçileri partinizde Genel Başkan Yardımcılığına kadar gelmişler..
CHP'de böyle olmadı mı?
Faruk Loğoğlu'nun Başkanlığında 2012 yılı başında Amerika'ya giden CHP heyetinin ziyaretini anımsıyor musunuz?
Bir muhalefet partisinin daha muhalefetteyken Amerika'ya gidip yetkilerle görüşmesi "görücüye çıkan gelinlik kızlarla" aynı kaygıyı taşır.
Bu kaygı kendini beğendirme kaygısıdır. Irak'a git, Suriye'ye git, Libya'ya, Bulgaristan'a git... Değil mi ya! Ne işiniz var Amerika'da?
Bakın, Kılıçdaroğlu önderliğindeki CHP neler yaptı, basit ve ana hatlarıyla yazalım ve "Mustafa Kemal Atatürk'ün partisi böyle şeyler yapar mı?" birlikte karar verelim.
• Libya'nın bombalanmasına "evet" oyu verdi. Mazlum bir halkın katledilmesine destek verdi.
• Siyasi partilerin Türkçe'den başka dillerde propaganda yapmasına olanak taşıyan yasa teklifini meclise sundu. Atatürkçü olduğunu iddia eden Muharrem İnce dahil iki Grup Başkan Vekili önerge sahibi olarak rol aldı. Emine Ülker Tarhan bu teklifi imzalamayı reddetti. Elbette bu hareketinin cezasını ikinci kez seçilemeyerek aldı.
• CHP, Anayasa Komisyonu'ndaki yerini ısrarla koruyarak, Oslo'da CIA ve PKK ile hazırlanan anayasa çalışmalarının AKP, BDP ve MHP ile birlikte tam merkezinde kalmakta hala ısrar ediyor.
• CHP, Cumhuriyet'in haklı bir refleksi olarak görülmesi gereken ve bundan daha 70 yıl önce, feodal zulüm altında yaşarken, yoksul Kürt köylüsünü özgürleştiren, Türkiye'nin okuma yazma oranı açısından İstanbul'u bile geride bırakan modern bir şehir ve özgür yurttaşlar yaratan devrimci bir operasyonu "Dersim Katliamı" adı olarak değerlendiren bir partiye dönüşmüştür.
• Kamer Genç, Hüseyin Aygün ve Sezgin Tanrıkulu daha birkaç gün önce bu kez Tunceli'nin adının Dersim olarak değiştirilmesini öngören yasa teklifini TBMM'ye sundu...
• Kılıçdaroğlu dün, BirGün Gazetesine verdiği demeçte, Mısır'daki Müslüman Kardeşler Örgütü ile ilgili olarak; "anlayışları AKP'nin çok ilerisinde" dedi. Çünkü Mısır ziyaretleri içinde ısrarla Müslüman Kardeşler temsilcileriyle görüşme çalıştı ve bu şerefe nail oldular. Peki Müslüman Kardeşler kim ve Türkiye'de kim bu örgütün arkasında durmakta ısrar ediyor? Yanıt elbette AKP! Cumhuriyet değerlerine sarılan ve laikliği kırmızı çizgi ilan eden bir parti neden Müslüman Kardeşler'le görüşür ve övgüler düzer?
• Kılıçdaroğlu Vatan Gazetesine verdiği demeçte "Gülen cemaatinin iş dünyasının gücünü kıracağım derseniz Türkiye bundan zarar görür"..."Bizim Cumhurbaşkanı ile sorunumuz yok!"1 açıklaması ayrıca okunmalıdır ve ABD ziyaretini neden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile eş zamanda yaptığı üzerinde düşünülmelidir.
Şu anda CHP heyeti yeniden ABD'de, yine Faruk Loğoğlu'nun Başkanlığında. Heyette bulunan Umut Oran yaptığı açıklamada "Türk halkının Erdoğan'dan daha iyisine layık olduğuna yönelik" ABD'den mesaj aldıklarını söylüyor.2 Aynı şekilde Loğoğlu'da "ABD Türkiye'deki gelişmeleri yakından izliyor" dedi.
Abdullah Gül ile eş zamanlı olarak şu anda ABD olmaları konusunda insan ister istemez "neden aynı anda oradalar?" diye sormadan edemiyor. Aslında ABD'nin, yıpranan, ciddi sağlık sorunları olan ve Gezi eylemleriyle başlayan Haziran Ayaklanması nedeniyle karizması değil çizilmek, kazınmış olan Tayyip Erdoğan'ın yerine, Gül-Gülen-Kılıçdaroğlu çözümü üzerinde çalıştığını ve bunun basına yansıdığını biliyoruz.
Şunu içtenlikle görmeliyiz. CHP artık Atatürk'ün CHP'si değildir, Cumhuriyet'i kuran CHP değildir ve elbette Kemalist de değildir. Zaten CHP tüzüğünde Kemalist olduğunu değil, "sosyal demokrat parti"olduğunu vurgular.
Kemalizm anti-emperyalizmdir, Sosyal Demokrasi ise kapitalizmin devamlılığının sigortasıdır. Sosyal Demokrasinin özellikle bizim gibi ülkelerde önünde sonunda ABD'nin yedeğinde beklettiği bir güç olmanın ötesinde bir işlevi olması beklenemez.
Günümüzde CHP, emperyalist ABD'den icazet alan, ABD'den aynı BDP gibi rol kapmaya çalışan ve kendini ABD'ye beğendirmeye çalışan "gelinlik bir kız" gibidir.
Oysa bilmezler mi ki Anadolu'nun gelinlik kızları onurlu bir aile içinde yerini alırken büyük devletlerle olanlar fahişelik yaparlar.
İşte CHP'nin 1,5 yıl arayla ABD'yi heyet düzeyinde iki kez ziyaret edip, ABD derin devletinin temsilcilerine kendini beğendirmesinin sonuçlarıdır yukarıda "CHP'nin maddeler halinde sıraladığımız açılımı!"
CHP'nin yaptığı açılımla, AKP'nin yaptığı açılım arasında bir fark gördünüz mü?
Tunceli'nin adının Dersim olarak değiştirilmesi için verilen yasa teklifinin aynı haliyle AKP'nin açıklayacağını ilan ettiği sözüm ona Kürt açılımı içinde var olduğunu ayrıca belirtelim.
Ama unutmayın daha 2 ay önce 15-20 milyon insan Türk bayrakları ve Atatürk posterleriyle alanları doldurdu.
Türkiye CHP'ye de rağmen sigortasız değil!
Kubilay Kızıldenizli
Kemalistler.net
1) Vatan Gazetesi, 31.08.2013
2) Aydınlık Gazetesi,25 Eylül 2013

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Hayatın Özeti ya da Yeşil Mavi Hayat

Çukurova'da Fransız!a İlk Kurşun

Sosyal Stiller