Orgeneral İvaşov’un Çizdiği Hat!
Aydınlık Gazetesi 24
Ağustos 2012 tarihinde, Komsomolskaya Pravda Gazetesi’nin Rusya
Jeopolitik Sorunlar Akademisi Başkanı Orgeneral Leonid İvaşov’ la Suriye
üzerine yaptığı oldukça önemli bir söyleşiyi yayınladı.
Öncelikle söyleşinin ana hatlarını özetlemek isteriz;
·
Rusya, Libya’ da yaptığı hatayı yapmayacaktır ve
Suriye hattından geri çekilemez.
·
Suriye’ye Şanghay İşbirliği Örgütü gözlemci
göndermeli ve ortak bir barış gücü
kurulmalıdır.
·
Rusya dış politikada savunma pozisyondan, karşı
saldırı pozisyonuna geçmelidir.
·
El Kaide CIA tarafından, Suudi istihbaratına
kurdurulmuş ve müslümanları birbirine kırdırmak için kullanılmaktadır.
Orgeneral İaşov’un, ABD’nin Ortadoğu politikalarını bütün çirkinlikleriyle,
tüm diplomatik teamülleri bir yana bırakarak anlatmasının altını önemle çizmek
isteriz.İvaşov’a göre, Şanghay İşbirliği Örgütü artık
operasyonel davranmalıdır. ABD’nin örtülü operasyonlarının açıkça üst düzey bir
askeri yetkili tarafından paylaşılması ise, kanlı ABD mızrağının artık çuvala
sığdırılamadığını göstermesi açısından önemlidir.
Tüm bu açıklamaları,İran’ın “gerektiğinde Kürecik’i vururuz”
açıklamasıyla birlikte okuduğunuzda,Asya’nın kırmızı çizgisinin Suriye
olduğunu net görebilirsiniz.Peki bu “kırmızı çizgiler” her zaman kırmızı
mı? Bunun yanıtı aslında aşağıdaki sorunun cevabında gizli.
Soru şudur; “Peki bu açıklamalar iyi güzel ama, Rusya
Suriye’yi satar mı?”
Orgenaral İaşov’un açıklamalarına göre, “Esad’ı belki, ama Suriye’yi
asla” diyebilirsiniz.
Bildiğimiz kadarıyla içerdiği kuvvet açısından sembolikte
olsa,Rusya’nın Akdeniz’deki tek deniz üssü Suriye’dedir ve Rusya buradaki
çıkarlarını korumadan hiçbir anlaşmaya yanaşmayacaktır.
Peki, Amerika kendi çıkarlarını korumak için, Rusya’ya
rağmen direk bir askeri müdahale yapar mı?
Eğer ABD,Rusya’yı Ortadoğu’da yalnızlaştırmayı becerebilirse,
yapar. Ancak bu kolay görünmüyor. Çin,İran, Irak,Lübnan ve Rusya’nın bu konuda
birlikte hareket ettiği biliniyor. Buna rağmen, ABD’nin Suriye’ye askeri müdahalesi
bölgesel savaşlardan daha büyük bir savaşa yol açacaktır.Tam da bu anda ABD
Genelkurmay Başkanı Org. Martin Demsey Japonya’ya giderek, bu ülkede
kurulu bulunan füze kalkanının “etkinlik
alanını genişletme” görüşmesi yapması ,aslında emperyalizmin doğası gereği ABD’nin
silahlı çözüm seçeneğini kullanmaktan çekinmeyeceğini gösteriyor.
İvaşov’a göre,“Rusya, Türkiye ile ilişkilerinin düzeyini
düşürebilir”. Böyle bir konu Soğuk Savaş Döneminde bile gündeme
gelmemiştir.Türkiye için olayın bir başka ciddi boyutu buradadır.
Asyalı kuvvetlerin
önündeki can alıcı soru şudur; “Dünya
barışını koruyabilmek için daha ne kadar ABD’ye taviz verilebilir,bu tavizler Dünya
barışını sağlayabilir mi?”
Taviz vererek sadece zaman kazanıldığnı biliyoruz.Ancak
artık kazanılacak bir zaman da kalmamıştır ve sırf bu nedenle bile Suriye,
Avrasya’nın kırmızı hattıdır.Afganistan, Irak ve Libya’da verilen tavizler
savaşı önlemediği gibi yeni savaşların ve işgallerin önünü açtı.Rusya ve diğer
bölge ülkeleri birbiri için vazgeçilmezdir.Bunu bölge ülkeri görürken bir tek
türkiye “gör(e)müyor.Türkiye hal böyleyken, doksan yıllık dış politikasını terkederek
tüm kırmızı çizgilerini bir beyzbol sopasına endeksledi. Bölge ülkelerine
düşman bir politikaya savruldu.
Ülkemiz şu anki durumunu “sistem içinde kalarak” sürdüremez.Bu
topraklar ya kendi çözümünü üretecek ya da ABD’nin çözümünü kabul edip kanlı
süreçlerin içine yuvarlanacaktır.
Yani iç ve dış dengeler önümüze iki seçenek koyuyor, bir
üçüncü seçenek yoktur.
Yani “devrim mi
istersiniz, karşı devrim mi”,siz hangisi için çalışacaksınız?
Bu sorular sadece tek tek bireylerin değil,başı dik yaşama
isteğinde olan ulusların da önündeki yaşamsal sorulardır ve kaçış için
yapılacak manevra ise kalmamıştır.
Abi kalemine sağlık..
YanıtlaSil