Batı Asya Birliği, Ulusal Devletler ve Kürt Sorunu



İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Sayın Mehmet Bedri Gültekin' in Aydınlık Gazetesi' inde 19-24 Mart 2012 yayınlanan " PKK'nın anadili Tükçe" isimli yazı dizisine yaptığım eleştiriye yanıtını aşağıda bulabilirsiniz.
Şu anda Silivri Cezaevi' nde tutuklu olarak "Ergenekon Tertibi" kapsamında yargılanmaktadır. Duyarlılığı nedeniyle kendisine teşekkür ederim.
Yanıtlarının tatmin edici olduğunu söylemekle birlikte, Batı Asya Birliği' nin günümüz gerçeğinde bir "müttefik ülkeler birliği" açısından olası ama, sınırların ortadan kaldırılması ve etnik problemlerin çözümü anlamında uzun bir zaman dilimini alacağını düşünüyorum. Ayrıca 3. soruma yanıtı konusunda aynı fikirde değilim.
Silivri Cezaevi' ndeki adresine daha detaylı olarak yazacağım ve yanıtlarını burada da yayınlayacağım.

Silivri' de tutuklu/esir tüm yurtseverlerin ve Sayın Mehmet Bedri Gültekin' in özgürlüğüne bir an önce kavuşmasının ülkemiz açısından büyük bir kazanç olacağını belirtmeliyim.

Sevgiler,

Kubilay Kızıldenizli

*****************
*****************

Batı Asya Birliği, Ulusal Devletler ve Kürt Sorunu

Sayın Kubilay Kızıldenizli, Aydınlık gazetesinde 19-24 Mart tarihlerinde yayınlanan “PKK’nın Anadili Türkçe” yazı dizisi üzerine bazı sorular sormuş. Öncelikle kendisine teşekkür ediyorum.
Sorularıyla tartışmaya açtığı konular son derece önemlidir. Geniş olarak ele alınmayı gerektirmektedir. Bu yazı çerçevesinde ana hatlarıyla görüşlerimi ifade etmeye çalışacağım.
1. Soru: Ulusal Devletler miadını doldurdu mu?
Cevap: Ulusal Devlet miadını doldurmadı ve hala dünyamızın büyük gerçekliğidir. Yazı dizisinde de ulusal devletin miadını doldurduğu gibi bir ifade yoktur.
Söylediğimiz şudur: “Emperyalizme karşı mücadele, emperyalizmin yıkmaya çalıştığı Ulusal Devlet mevzisinden verilecektir. Ama hedef, Ulusal Devleti olduğu gibi ihya etmek olmamalıdır.”
“Ulusal Devlet mevzisinde mücadele” demek, her şeyden önce o mevziyi elde tutmak, kurtarmak anlamına gelir. Ama perspektifimiz, mevzinin kurtarılmasıyla sınırlı olmamalıdır, sonrasını da düşünmeliyiz. Sonrasına ilişkin hedeflerimiz olmalı.
Hiçbir şey ebedi değildir. Ulusal Devletler de belli tarihsel koşullarda ortaya çıktılar. Bugünden 400-500 yıl geriye gittiğimiz zaman “Ulusal Devlet”in olmadığı bir dünya tablosu önümüze çıkar.
Hiç kimsenin şüphesi olmasın. Birkaç yüzyıl sonrasının dünyasında da Ulusal Devletler olmayacaktır.
2. Soru: Gelecekte Ulusal Devlet modeli olmayacaksa, nasıl bir devlet modeli olacaktır?
Cevap: Aslında devletlerarası ilişkilerin nasıl olacağını ipuçları bugünün dünyasında vardır. Ulusal Devletler dünyası, kendisinin yerini alacak yeni dünyanın unsurlarını kendi içinde olgunlaştırıyor.
Ülkemizde en iyi bilinen örnek olduğu için Avrupa Birliği’nden başlayalım. Biz, Türkiye’nin Avrupa Birliği aday üyeliğine karşı çıkarken, altını ısrarla çizdiğimiz önemli bir gerekçe AB’nin siyasi bir birlik olduğu, ulusal egemenlikten taviz verilmeden bu birliğe üye olunamayacağı idi.
Yani Türkiye ait olmadığı ve söz hakkının bulunmadığı bir dünyaya, Ulusal Devlet kimliğinden sıyrılarak üye olmak istemektedir. Buradan üyelik değil, parçalanma ve sömürgelik çıkar.
Türkiye bir yana, AB, bugünkü haliyle Ulusal Devletler üstü bir siyasal birliktir. Üye devletler kendi rızalarıyla egemenlik haklarını Birliğin kurumlarıyla paylaşmaktadırlar.
Son ekonomik krizle birlikte, en büyük üye Almanya’nın zorlamasıyla, bütün üye devletler egemenlik haklarından daha fazla taviz anlamına gelen daha sıkı Birliği onayladılar.
Avrupa Birliği’ne benzer bir oluşum, Kuzeyimizde ve Kuzeydoğumuzda Rusya Federasyonu, Belarusya, Kazakistan ve Özbekistan’ın oluşturduğu Avrasya (Gümrükler kaldırıldı) anlaşmasını imzaladılar.
Ekonomik birlik, siyasi birliğin kapısını aralar. Sonuç olarak burada da AB örneğinde olduğu gibi Ulusal Devletler kendi varlıklarının aleyhine büyüyecek olan üst birliği ortaya çıkarmaktadırlar.
Latin Amerika’da; Brezilya, Arjantin, Uruguay ve Paraguay arasında gerçekleştirilmiş olan gümrük birliği (MERCOSUR) bir başka örnektir.
Bu örneklerin yanı sıra Şanghay İşbirliği Örgütü, Doğu ve Güneydoğu Asya ülkeleri arasındaki birlik, Latin Amerika ve Karayip Ülkeleri Birliği (CELAC), Afrika Birliği Örgütü, Afrika’daki üç bölgesel birlik, Avustralya ve Okyanusya Ülkeleri arasındaki birlik arayışları; bütün bunların hepsi geleceğin dünyasını belirleyecek olan siyasal birliklerin nüveleridir.
Çin, Hindistan ve Brezilya örneklerinin ortaya koyduğu gerçek, ancak büyük ölçekli ekonomilerin emperyalist sömürü ve tahakküme karşı koyarak gelişme şansını yakaladıklarıdır.
Mazlumlar dünyasında birlik eğilimi gelişiyor. Geleceğe damgasını vuracak önemli dinamik budur.
3. Soru: Fars, Arap, Türk halkları hangi gerekçelerle ve hangi ortak değerler temelinde bir araya geleceklerdir?
Cevap: Tarih bu sorunun cevabını vermiştir.
Batı Asya’nın tek bir siyasi bütün içinde bir araya geldiği M.Ö. 5550 yılından bu yana geçen 2560 yılın yaklaşık 2000 yılında Anadolu, Suriye ve Irak hep aynı siyasi birlik içinde oldular.
İran’ı da kapsayacak şekilde bütün bölge ise 2500 yılın yaklaşık 600 yılında (Pers, İskender, Emevi, Abbasi, Büyük Selçuklu) aynı siyasi birliğin içindeydiler.
Binlerce yıldır aynı kültürle yoğruluyoruz. Ortak değerlerimizi sıralamaya sayfalar yetmez.
Günümüz dünyasında, geçmişte hiç bir araya gelmemiş halklar ve ülkeler bir araya geliyorken, binyıllara uzanan ortak tarihe sahip Batı Asya’nın hangi temellerde bir araya geleceği sorusu gereksizdir.
Tam tersi söylenebilir. Bu ülkeler ve halklar birbirlerini öylesine tamamlamaktadırlar ki, ayrı durmaları ancak bölge üzerinde emelleri olan emperyalist devletlerin çıkarlarıyla bir anlam kazanır.
4.Soru: Kürt Sorunu gibi bir etnik problem, Batı Asya Birliği gibi daha büyük bir etnik havuzun içinde kendine uygun çözüm ortamını nasıl bulacaktır?
Cevap: Esasen her ülke kendi Kürt sorununa kendi gerçekliğine uygun çözümü bulmaktadır. İran’da başından beri bir Kürdistan Vilayeti vardır ve kültürel haklar kullanılmaktadır. Irak’ta 1970 yılından bu yana uygulanan bölgesel özerklik çözümü söz konusudur. Suriye bugünlerde kendi çözümünü geliştirmektedir. Türkiye’de ise sorun demokratik haklar yönünden esas olarak çözülmüştür.
İşçi Partisi’nin Halk Meclisleri eliyle yönetim programı bütün halkı (Türk ve Kürdüyle) emperyalizme karşı birleştirerek iktidar yapmayı hedeflemektedir.
Kısacası her ülke kendi gerçekliğinden hareketle kendi çözümünü hayata geçirmektedir. Elbette birbirlerini etkileyecek, birbirlerinden öğreneceklerdir.
Ama Batı Asya Birliği, bölge ülkelerinin 20. yüzyıl boyunca yaptıkları gibi Kürt sorununu birbirlerine karşı kullanmalarına son verecektir.
Daha da önemlisi Batı Asya Birliği, emperyalist ülkelerin Kürt sorununu kaşımalarını mümkün kılan zemini ortadan kaldırmış olacaktır.
Mehmet Bedri Gültekin
ulusalbakis.com
mbgultekin@ip.org.tr


Bu makaleye aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Hayatın Özeti ya da Yeşil Mavi Hayat

Çukurova'da Fransız!a İlk Kurşun

920'nin 16 Mart'ı...