Türkiye'nin Özgürlük Birikimi


                                                                                                  " İlerlemenin haşinliklerine devrim denir.
                                                                                                 Devrimler sona erdiği zaman farkına varılır ki;
                                                                                              insanlık hırpalanmış ama yol almıştır "
                                                                                             Victor Hugo
Türkiye'nin geleceği ile ilgili kaygısı olan herkese öneririm. Doğu Perinçek'in "Türkiye' nin Anayasa Birikimi" adlı kitabı Kaynak Yayınları tarafından yayınlandı.

Doğu Perinçek oldukça geniş açıdan konuyla ilgili birçok kavramı derinlemesine inceliyor. Biz Sivil Anayasa "kavramına" getirilen açıklık üzerinde duracağız.
Üniversite 2. Sınıftayken Doğu Perinçek' in "Anayasa ve Partiler Rejimi" kitabını okumuş ve bazı bölümlerinde cidden zorlanmıştım.
Kitabı elime aldığımda bu deneyimimi anımsadım. Ancak okumalıydım, çünkü bugünün Türkiye'sini şekillendirmeye çalışan bir "yeni anayasa" girişimi var ve başta yazılı sözlü basın olmak üzere iktidarı ve muhalefetiyle hepsi bu sözde yeni anayasaya destek veriyorlar.
Bu açıdan bu kitap mutlak okunmalıydı.
Ancak itiraf etmeliyim ki, ülkemizin Anayasa Birikimi öyle akıcı bir dille yazılmış ki, su gibi okuyorsunuz, elinizden bırakamıyorsunuz.
Kitap, Türkiye' nin geleceğini sadece devrimci seçenekler açısından tasarlayanlarca değil ama karşıdevrimci seçenekler üzerinde çalışanlar dahil herkes tarafından dikkatle incelenmelidir. Anayasa serüvenimizi hak ettiği detaylarla inceleyen Doğu Perinçek, "Cumhuriyet'in Yeniden Örgütlenmesi"bölümünde ülkemizin biricik devrimci seçeneğini öneriyor.
Aslında kitabın adı Türkiye'nin Özgürlük Birikimi de olabilirdi. Çünkü tam da ülkemizin 200 yıllık devrimler ve karşı devrimler süreciyle tanımlanan özgürlük ve bağımsızlık mücadelesini gözler önüne seriyor
SİVİL ANAYASA MI DEDİNİZ?
Doğu Perinçek, "Sivil Anayasa" tezine karşı kitabına şu çarpıcı cümle ile başlıyor;
 "Anayasa namlunun ucundadır"
Bu cümle insanı önce irkiltiyor ama bizi irkiltmesi kesinlikle haksız olduğu anlamına gelmez.
Kitaptan öğreniyoruz ki, devrimci ve karşıdevrimci anayasaların istisnasız tamamı namluya sürülen kurşunlarla yapılmıştır.
Ve biz de ekleyelim, Anayasa yapmak amacıyla namluya sürülmüş ve patlamamış bir mermi yoktur.
Anayasa'nın sivili olamayacağı, çünkü devletin temel stratejisinin anayasa ile oluşturulduğunu ve "devletin zaten sivil olamayacağından" hareketle, devleti kuran ve düzenleyen bir mutabakat metninin sivil olmasının doğası gereği olanaksız olacağı anlatılıyor.
1776 Amerikan ve 1791 Fransız Anayasaları feodalizmi kurşunlayan ya da kesen giyotinlerce yapılmıştır ve devrimci anayasalardır.
Irak'ın Amerikan emperyalizmi tarafından işgali sonucunda on yıl boyunca oluşan fiili durumun anayasası ise bu kez karşıdevrimci namluların gücüyle yapıldığı anlatılıyor.
Aslında Cemal Süreyya'nın aşağıdaki şiiri çok güzel anlatır devrimci ve karşıdevrimci namluları:
"Üç anayasa
ortasında büyüdüm;
Biri akasya
Biri gül
Biri zakkum"
Akasya ve Gül (1924 ve 1961 Anayasaları) devrimin namlularının ürünüyken, Zakkum ise (1982) karşıdevrimin namlusunun gücüyle yapılmıştır.
Doğu Perinçek' in saptamasıyla Türkiye'nin Anayasa serüvenini aşağıda görebilirsiniz:
1808 Senedi İttifak
1839 Tanzimat Fermanı
1876 Kanuni Esasi
1909 Kanuni Esasi' de yapılan köklü değişiklikler
1921 Teşkilati Esasiye Kanunu
1924 Teşkilati Esasiye Kanunu
1945 Atlantik sistemine geçişle biçimlenen yeni fiili anayasa;Atlantik Mutabakatı
1962 TC Anayasası
1971-73 12 Mart Darbesinin Anayasa değişiklikleri
1982 12 Eylül Anayasası
ANAYASA MI ÖNCE YAZILIR, YOKSA FİİLİ DURUM MU ANAYASALAŞIR?
Doğu Perinçek'in ısrarla üzerinde durduğu şey, önce fiili durum oluşur ve sonra bu durumun anayasası yazılır.
1808 Senedi İttifakla başlayan ülkemizin Anayasa süreci 2012'de hala devam ediyorsa, bu ülkemizi etkileyen iç ve dış dinamiklerin hem devrimci hem de karşıdevrimci bileşenleriyle ne kadar canlı olduğunu gösteren en temel göstergesidir.
Anlaşılması gereken şudur; karşıdevrimci süreçler ve devrimci süreçler iç içe geçmiştir. Esas olarak bu 200 yıllık süreç ülkemizin bağımsızlaşması veya sömürgeleştirilmesi seçenekleri açısından belirleyici olmuş ama her bir devrimci ve karşıdevrimci atakta belirleyici olan, silahtan fırlayan kurşun olmuştur. Doğu Perinçek bir Arap özdeyişini aktarıyor:"Kurşunla desteklenmeyen söz bir anlam taşımaz"
Barış zamanında yasalar meclis denilen yasama organlarının faaliyetleri sonucunda oluşturulurken, anayasalar böyle oluşturulamıyor. Örneğin, ticaret veya medeni hukukla ilgili herhangi bir yasa maddesi için "değiştirilmesi teklif dahi edilemez" uyarısıyla karşılaşmayız ama Anayasa'nın kimi maddeleri için bu uyarılar vardır ve değiştirilmesi ancak "silahla" mümkündür. Anayasa ile ticaret veya medeni hukuk arasındaki fark budur.
Bu nedenle Anayasanın sivili siz isteseniz de olamıyor.
ACI TECRÜBEYİ KİM TADACAK?
Kimi zaman devrimciler; Senedi İttifak, Kanuni Esasi, Teşkilatı Esasiye ve 1961 Anayasası süreçlerinde olduğu gibi etkili olmuşlar, kimi zaman da Tanzimat Fermanları, 1945 Atlantik Mutabakatı, 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde olduğu gibi karşıdevrimciler süreci yönetmişler.
Kitabın 46. Sayfasındaki "Anayasa Tarihimiz" başlıklı şema bize tüm özeti veriyor, dikkatle incelenmelidir:
anayasa
Peki, bugün Yeni Anayasayı "sivil" bir güçle mi yapabilecekler?
"Sivil Anayasa" diye bağıranlara soracağımız en can alıcı soru budur.
Bu sorunun yanıtını hepimiz biliyoruz. ABD'ye ait silahların gücüyle Oslo'da PKK ile %95 mutabakatla "Yeni Anayasayı" zaten yazdılar.
Bugün yapılacak olan iş, parlamento ve referandumlar yoluyla bu fiili durumun onaylanmasından ibarettir.
Peki gerçekten böyle mi olacaktır?
Bu değerli kitapla özetlenen iki yüz yıllık özgürlük mücadelesinin farkında olmayanlarca "böyle" olacaktır.
Ama iki yüz yıllık özgürlük mücadelesinin farkında olanların yanıtını, karşıdevrimci namlular öğreneceklerdir.
Hem de çok acı bir tecrübeyle!
Kemalistler.net

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Hayatın Özeti ya da Yeşil Mavi Hayat

Çukurova'da Fransız!a İlk Kurşun

920'nin 16 Mart'ı...