Annem 23 Nisan'lıdır, Çocuklara Nişanlıdır

 

Annem 23 Nisan'lıdır, Çocuklara Nişanlıdır

Resmi belgelere dayalı doğru bir doğum kaydı yok. Çünkü o bile mahkeme kararıyla tahrip edilmiştir. Ayrıca “doğduğu gün hangi gündür” bilen biri bile yok ki buna babası da dahildir. "Nisan ayında doğdun" demişler, o da öyle bilmiş. Hayatı 1 Nisan şakası gibi, ancak eğlenceli bir şaka değil.

Doğduğu ailesi için gerçekte hiç var olmamıştır. Çünkü var olmak sevgi görmektir.

Daha neredeyse paytak paytak yürürken mavi gözlü annesini kaybeder.

Zaten hafızasında parlak bir hüzün gibidir Fethiye annesinin yüzü. Fethiye Hanımın var olduğu zaman dilimi hafızasında hüzünlü bir mutluluktur ve çok uzunca bir süre böylesi bir mutluluğu hiç yakalayamamıştır.

Babasının aklında ise daha annesinin toprağa verildiği gün yeniden evlenmek vardır.

Kız kardeşi Sultan Hanıma sorar “şu kadın benimle evlenir mi?” Sultan Hanım sadece onu paylamakla yetinir çünkü mezarlıktan daha yeni eve dönülmüştür.

Ancak Mehmet Efendi yine de hızla evlenir.

Bu evlilikten iki kız çocuğu daha olur. Tüm yük ise daha kendi doğum tarihini bile bilmediği bu küçük kızın üzerindedir.

Üvey anne eziyetleri ve itilip kakılmalar yıllarca sürer. Sonunda kulağından tutulduğu gibi büyük ablasının evine götürüp bırakılır…

O küçük kızın kafasında, işte bir eşya gibi bırakıldığı evdeki Emine Ablasının eşi, yani eniştesi, Ali Efendi kısa süreliğine bile olsa gerçek bir baba olur. Ancak mutluluk uzun sürmez. Getirildiği gibi geri götürülür çünkü evde yapılacak çok iş, yıkanacak çok çocuk bezi vardır.

Ses etmez. Etse de duyan olmayacaktır. 

Siz sanıyorsunuz ki kötü üvey anne figürü sadece Türk filmlerinde olur. Hayır,  ben bunu Sabiha Hanımın hayatından biliyorum. Hep kendime sorarım “bir anne neden öksüz bir yavruya bir anne veya abla gibi davranamaz? İnsan evladı sadece kendi yavrusuna mı insan gibi davranır?”

Başkasının yavrusuna vicdansızlık yapan, kendi yavrusuna vicdanlı davranabilir mi?

Ben bu soruların yanıtını biliyorum ama bazı insanlarda vicdan denilen şey demek ki tek taraflı çalışabilecek kadar kaypak olabiliyor .

Daha 14’üne yeni bastığında üvey annesi “seni öyle bir adama vereceğim ki burayı mumla arayacaksın!” der. Bunu bugün bile anlatırken Sabiha Hanım hâlâ ağlar. Hemen yaşı iki yaş büyütülür, belli ki hâkimlerde de vicdan yoktur. Bir saat içinde Nisan 1933 doğumlu çocuk, 1 Temmuz 1931 doğumlu olur.

Üvey anasının dediğinin eksiği yoktur  ama fazlası vardır. 28 yaşında bir adam 14 yaşında bir çocukla nasıl evlenir? 

Baba evini bulacak ne bir ümidi vardır, ne de yol gösterecek bir mum ışığı. Uzatılan kararsız eller zaten hiç ışık  vermez, dolayısıyla baba evi asla bir daha bulunamaz. İlgilenen bir baba da zaten ortada yoktur. Görüntüde vardır ama hayatının içinde asla olmaz. Ama bugün bile ümitsizce babasını sevmeye devam eder.

On beşinden 30’una kadar yedi sağlıklı doğum ve birkaç düşük yapar.

Sonuncusunu bu kez kendi düşürmek ister; çok ister. Bulduğu her kocakarı ilacını dener ama içerideki belli ki tınmaz ve yedinci çocuk da doğar. Yıllar sonra onun için, “iyi ki doğmuş oğlum” diyecektir.

On dördünde kadın olur; otuzunda ise menopoz...

Ama en çok anne olur!

Sadece kendi çocuklarına değil ama, herkese annelik, ablalık, teyzelik yapar. Çocuklarının neredeyse sokağa attığı ninelerin altını temizler, yemek yedirir. Öyle cennete filan gitmek için değil, insan olduğundan yapar. Çünkü yüreği çocukları doğana kadar alamadığı sevgiyle doludur, herkese sevgisini verir.

Onun için her çocuk kimsesiz gibidir, kendi gibidir, bu nedenle sıcak bir şefkatle yaklaşır.

Çocuklarından herkese verdiği sevgi ve saygıyı görür. Yaşı seksene dayandığında oğullarından en büyüğü olan “kara oğlunu” toprağa verir. Bu durumdan dolayı Allah'a isyan bile etmez; çünkü “Allah’a isyan etmemek” ona öğretilmiştir. “Kader” der ama acısı her gün büyüyen bir kor olarak ciğerinde yanmaya devam eder.

Doğduğu ay Nisan’dır. 1 Nisan’dan 30 Nisan'a kadar kadar istediği günü seçebilir ama doğduğu yıl kesindir 1933, o kadar!

Bir nisan günü doğar ve kara bir mart günü ise ciğerinden bir parçayı kaybeder.

Baba evinde analığından gördüğü tek şey eziyet ve hakarettir ve bu durum koca evinde de oğulları ve kızları palazlanmaya serpilmeye başladığı güne kadar devam eder.

Hiç katıla katıla gülmemiş, eşinden, babasından, üvey annesinden sevgi görmemiştir. Bunu ona çocukları, yeğenleri, komşuları tattıracaktır ancak asla yılmaz, asla geri adım atmaz. Çünkü bilir ki yılgınlığa düşerse “çocukları perişan olacaktır.” Kendi çocukluğu sevgisizlik içinde geçmiştir ve kendi çocuklarının anasız büyütülmesine asla izin vermez.

Düşürmeye çalıştığı bu son çocuğu bu satırları yazarken gözleri dolmaktadır, harfleri bu yüzden seçememektedir. Ancak anasını Anıtkabir’de Atatürk’e asker selamı verirken, Mudanya’da Mütareke Anıtı’nda İnönü’yü selamlarken görmüştür. Bir de Gelibolu’da yüreğinde her birinin sızısını duyduğu başka çocuklar vardır, toprak altında yatmaktadırlar. “Bu çocuklar buralarda yatıyor” diyerek, gözyaşlarıyla ama vakurla ve her bir şehit yatağını bastonuna dayanıp yürüyerek ve harbiye Marşı’nı söyleyerek selamladığını da görmüştür. Gelibolu’da şehitliklerde özenle Kuran’ı açıp dualar edişini de hiç unutmaz. "Gelibolu'ya gelmek hacca gitmekten daha önemlidir" diyen de bu kadındır.

Atatürk, 23 Nisan Egemenlik Bayramı’nı çocuklara hediye etti. Demek ki Türkiye’de tüm çocuklar aslında 23 Nisan’da doğmuştur. Bağımsızlığı, başı dik durmayı bu sayede öğrenecek bu milletin çocukları. Bu nedenle benim annemin doğumu aslında 23 Nisan 1933. Çünkü Atatürk bu bayramı O’na da hediye etmiştir.

PKK, Dağlıca baskınında askerlerimizi şehit ettiğinde dört oğluna birden  “hepiniz gidip gerektiğinde savaşarak öleceksiniz. Vatan yoksa evlat da yoktur . Gerektiğinde  savaşa gitmeyen benim oğlum olamaz” diyen de O'dur.

Benim annemin doğumu 23 Nisan 1933 olmalıdır.. Ancak ilkokulu  bitirebilmiştir. Atatürk’ün Nutku’nu okumuştur. 

Benim annemin doğum tarihi 23 Nisan 1933 olmalıdır çünkü Allah’a derinden bağlı olsa da laiktir

Benim annem 23 Nisan 1933’te doğmuş olmalıdır. Çünkü O, Cumhuriyetçidir ve ölene kadar öyle kalacaktır.

Ve benim annem 23 Nisan’lıdır, çünkü tüm çocuklara nişanlıdır ve ölene kadar öyle kalacaktır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Hayatın Özeti ya da Yeşil Mavi Hayat

Çukurova'da Fransız!a İlk Kurşun

Sosyal Stiller