Çukurova'da Fransız!a İlk Kurşun


Çukurova'da Fransız'a İlk KurşunAdana’nın Kurtuluşu 5 Ocak 1922’dir. Ancak Adana’nın Fransız işgalinden kurtuluşunu sadece Adanalı Kuvayı Milliyecilere bağlamak doğru değildir. Aslında 5 Ocak 1922, tüm Çukurova’nın emperyalist Fransız işgalinden kurtuluşunu simgeler. Bu süreç Dörtyol’da, Kozan’da ve tüm Çukurova’da Fransızlara karşı yapılan “çete” savaşıyla başlar ve Sakarya Meydan Savaşı’nın kazanılmasıyla Fransızların direncini tamamen kırar.
Tüm Anadolu’da düşmanı bozguna uğratan mermilerin ilki Çukurova’da sıkılmıştır. Bu satırların yazarı da buna inanıyor. Bu konuda gerek İzmir’de Hasan Tahsin’in gerekse de Balkesir’de 15 Mayıs 1918’de ilk kurşunun atıldığına ilişkin tezler de vardır. Burada önemli olan Anadolu’da düşmanla yapılan savaşta kuvvetler arasındaki tatlı yarıştır.
Türkiye’nin Güney’i ve Doğu’su, Batı’sından daha önce uyanmıştır. Dörtyol’da örgütlü bir şekilde atılan kurşunlar bunu işaret eder. Dörtyol’u Fransız üniformaları içinde işgal eden Ermenilerin yaptıkları zulme daha fazla katlanamayan halk, çareyi savaşarak direnmekte bulur. Millî Mücadele’de düşmana karşı atılan “ilk kurşun Dörtyol’da, 19 Aralık 1918’de, Mondros Mütarekesi’nin üzerinden daha 2 ay bile geçmeden Mehmet Çavuş (Mehmet Kara) ve müfrezesi tarafından atılmıştır.
Çukurovalı dirençlidir, sıtmaya direnmiştir, padişahların zulmüne direnmiştir, koca Çukurova’yı bataklıktan verimli bir ovaya çevirmiştir ve vatanını asla düşmana terk etmeyecektir.
Terk etmemiştir de.
‘KAÇ KAÇ’ OLAYI VE ERMENİ KATLİAMLARI
Fransa’nın Adana’yı işgali bütün Çukurova’da büyük katliamlara neden olur. Fransız askerlerinin himayesinde ve üniforması içinde halka saldıran Ermeniler birçok müslüman köyünde katliamlar yapar. Bu katliamların daha da artacağından endişe duyan halk kadınlarını ve çocuklarını Toroslara kaçırır. Babam üzgün bir şekilde anlatırdı. Ona da Safiye ablası anlatmıştır. Kendisi daha kundakta bebekken ablasının kollarında dağlara doğru bu yolları aşar. Seyhan Nehri’nin en büyük kollarından Çakıt Deresi’nden geçerlerken patiği düşer ve babaannem çığlıklar içinde bir süre çocuğunu derede arar. Daha sonra anlar ki düşen sadece patiktir.
Kaç Kaç olayı basit bir kaçma olayı değildir. Adanalılar Fransızlara ve Ermeni çetelerine karşı mücadeleyi daha iyi örgütlemek için dağlara çekilirler.
Ama halk, Ermenilerin tecavüzlerini, katliamlarını hatırladığı ve yurtlarını terk etmek zorunda kaldıkları bugünle ilgili ağıtlarını yakmaktan da geri durmaz.
“On Temmuz bilseniz ne kara gündü;
Obalar göç etti, ocaklar söndü,
Adana bir yangın yerine döndü,
O günden ruhlarda bir sızı vardı”
ADANALILARI ZAFERE TAŞIYAN ÇETE SAVAŞLARI
Adanalı nasıl doğal afetlere ve her türden zorluklara boyun eğmemeyi birlikte imece yaparak başardıysa, Fransız işgaline karşı da aynı şekilde direnmesini bilecekti.
Adanalı, çeşitli yerel önderler ve Atatürk’ün görevlendirdiği subayların liderliğinde, çeşitli büyüklükte gerilla birlikleri şeklinde örgütlenmiş ve Fransızlara önemli darbeler indirmişlerdir.
1. Kavaklıhan, Aflak, 2.Kavaklıhan, Yarbaşı, Hinnepli, Taşçı, Mercin ve Büyük Fadıl Savaşları ve Kar Boğazı Baskını gibi çete savaşlarında ciddi başarılar kazanan Adanalılar, Fransızları yirmi günlük ateşkes antlaşmasına ve daha sonra da Ankara Antlaşması’nı imzalamaya zorlamıştır.
Bu başarıda kesinlikle Mustafa Kemal’in daha Yıldırım Orduları Komutanı iken Adana’da köylere silah dağıtımını ve gerilla birliklerinin örgütlemesi konusunda uzak görüşlülüğü vardır.
Atatürk’ün 4 ve 12 Kasım 1919 tarihinde Klikya (Çukurova) Kuvayi Milliye Kumandanı Binbaşı Kemal Bey’e verdiği emir özetlenmiş haliyle şöyledir.
Fransızlara darbe vuracak gerilla/çete örgütlemesini ve buradaki gerilla harbinin başına Kemal Bey’in getirildiğini, küçük gerilla birlikleriyle Fransız işgal bölgesine girilmesini, çetelerin silahlanması için ilk etapta 713 Martin,16 Alman ve 16 Rus tüfeği ve yeteri kadar cephanenin Everek’e sevkini emreder. Yine ikinci etap olarak 1500 Martin, 500 Alman tüfeği ve yeterince cephanenin yine Everek’e sevkini ister. Mücadeleye hangi ilçeden başlanacağı ve nerelere kadar örgütlenme yapılacağından, bölge sorumlukuklarına ve komutanların takma adlarına kadar, kendisi karar verir.
Adanalılar bu emri alır ve eksiksiz uygular. Subayların ve yerel önderlerin önderliğinde büyük gerilla birlikleri örgütlenir ve Fransızlara önemli darbeler vurulur. Bu konuyla ilgili detaylı bilgileri İşçi Partisi MKK Üyesi ve İstanbul İl Başkanı Sayın Osman Bilge Kuruca’nın Kaynak Yayınları’ndan yayımlanan Atatürk ve Gerilla Savaşı adlı kitabında bulabilirsiniz.
ÇETE SAVAŞI’NDA ‘KUVVACI BASIN’
Atatürk, bağımsızlık kazanıldıktan sonra Adana’ya 15 Mart 1923’te gelir ve büyük bir ilgi ile karşılanır. Türk Ocağı’nda yapmış olduğu konuşmasında “Efendiler, bende bu olayların ilk teşebbüs fikri bu memlekette, bu güzel Adana’da doğmuştur” diyecektir. Bu bir bakıma bir gerçeğin Adanalılara teslimidir.
Adanalı sadece silahla direnmez. Düşmanın karşı propagandasını bertaraf etmek üzere gazeteler de çıkarır. Bu gazeteler içinde en önemlisi Ahmet Remzi Yüreğir’in önderliğinde yayımlanan Yeni Adana gazetesidir ve halen Adana’da yayımlanmaktadır. Gazete daha yayın hayatının başında Fransız işgal kuvvetleri tarafından yasaklanır. İşgale karşı mücadeleyi örgütlemek için Kayseri’ye geçen gazetenin sahibi Ahmet Remzi Bey yeniden gazeteyi yayımlamak için çabalar ve başarır da. Yeni Adana mücadelenin sesi olur. Atatürk’ün demeçlerini ve TBMM tutanaklarını yayımlar. Bir yandan Fransızlar, bir yandan işgalcilerle işbirliği yapan kimi Türk hainler ve Ermeniler de gazete çıkarır. Uçaklarla bu gazeteler halka atılır ama yenilgiyi önleyemezler.
Adana’da “At ölür it bayram eder “ özdeyişi çok kullanılır. Ancak bu kez “it” öldürülmüş, atlar ise vakurla zaferi selamlamıştır.
Fransızları silahla Adana’dan kovan Adanalıların torunları Haziran 2013’te sahneye çıktı. Anadolu’da Haziran Ayaklanması sırasında Hatay’la beraber faşizme ve gericiliğe en büyük direnci gösterenler yine onların ruhuydu ve dedelerinin ruhlarını 90 yıl sonra gülümsetmeyi yine başardılar.
Yararlanılan Kaynaklar
-Atatürk ve Gerilla Savaşı, Osman Bilge Kuruca, Kaynak Yayınları
-Kurtuluş Savaşı’nda Adana Basını, Yrd. Doç. Dr. Gülseren Akalın, Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyesi
-Çukurova’da Halk Kültürü İle İlgili Bazı Tespitler, Doç. Dr. Yusuf Kılıç

http://www.aydinlikgazete.com/ozgurluk-meydani/cukurovada-fransiza-ilk-kursun-h60107.html

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Hayatın Özeti ya da Yeşil Mavi Hayat

920'nin 16 Mart'ı...