Aydınlık Söyleşileri

-
Davutoğlu’nun açıkladığı “Yapısal Dönüşüm Programı” hakkında ne düşünüyorsunuz?
Başbakan
Davutoğlu’nun açıkladığı paket yeni bir paket değil. “Cumhuriyet tarihinin en
önemli yapısal dönüşüm paketi” deniyor, aslında hiç alakası yok. Cumhuriyet
tarihimizin en önemli yapısal reformunu biliyorsunuz Atatürk, Cumhuriyet
kurulduktan sonra, İzmir İktisat Kongresi’nden itibaren yapmıştır.
Burada
açıklanan program aslında 2012 Şubat’ında açıklanan 10. Kalkınma Programı’nın
aynısı; değişen bir şey yok. İkincisi ise temenniler bütünü olan bir
programdır. Bu programda Ali Babacan da söyledi, rakamsal hatalar var.
Şimdi
geriye doğru baktığımızda, 2001 krizinden sonra ne oldu bize? Kemal Derviş
döneminde dışa bağımlığı dışarıdan finansman sağlamaya zemin hazırlayan ekonomi
programları ortaya konuldu, Çünkü o sırada bizim dış kaynağa da ihtiyacımız
vardı, parasal kaynaklar, finansman sıkı bir şekilde daralmıştı. Onun için de
bu program çerçevesinde, IMF’de yapılan program çerçevesinde dışarıdan kaynak
girişini sağlamak için faizler yükseltildi ve işler gayet muntazam hale geldi.
2002’den sonra özellikle bu politikaları ısrarla AKP hükümeti sürdürdü. Zaten
dünyada da trend, finans kesimi ağırlıklı bir modelle yürütüldü. Reel sektörün
ikinci plan bırakılması ve reel sektörle finans kesiminin bağımın koparılması
aslındas tüm dünyadaki gibi Türkiye’de de bu hissedildi ve dünyada bu eğilimden
dönüşler başladı.
- Finans
ve reel kesimin arasındaki bağın kopartılmasının nedeni neydi? Şimdi neden
birleştirme ihtiyacı duyuluyor?
Aslında,
finans kesimi reel sektörün aynası olmak zorundadır. Ne demek bu? Yani, şu malı
ürettiniz, fiyatı bunun bir lira ise finans kesiminde bunu karşılığı da bir
lira olur. Hadi bilemedin yüzde 50 fazlası olur; finansal piyasalardan
bahsediyoruz. Şimdi reel sektörde üretilen bir liralık mal, bir liranın
üzerinde 1,5 liraya kadar tolere edilebilir ama bir liralık mal finans
kesiminde 3 liraya 5 liraya çıkmışsa aradaki bağ kopmuş olur.
Dolayısıyla
reel sektörde oluşacak herhangi bir ufak bir dalgalanma bütün şu finans
piyasalarını alt üst eder. Amerika’da çıkan küresel krizin altında yatan neden
de bu zaten. Dolayısıyla dünya, parasal bollaşmayı gördü. Amerika’da ve
Avrupa’da reel sektörleri canlandırma operasyonları devam ediyor. O bakımdan
bana göre gördüğümüz en önemli husus üretimin ithalata bağımlı yapısını kesmek,
daha doğrusu azaltmaktır
- Bu
arada bu süreçle yani tüm dünyada parasal daralmayla eş zamanlı olarak ithal
ikameci politikalar uygulanabilir mi?
Çok kısa
vadede yapamazlar, en kısa vadede kur politikasıyla yaparsınız bunu. Onun da
etkisi enflasyondur. İthal ettiğimiz malların hepsini biz yapalım anlayışı da
yanlıştır. Bununla birlikte üretim yapısında bizim rekabet edebileceğimiz
alanlarda üretilecek malların Türkiye’de üretilmesi için bu malların yerli
sanayiye teşvik edilmesi için ayrı bir kategoriye sokulabilir.
1929
BUNALIMINDA SERMAYENİN SERBEST DOLAŞIMI YOK
- Reel
sektörle finansal sektörü küresel alanda da Türkiye’de de “yeniden barıştırmak”
diye tanımladığınız bu kopukluğu ortadan kaldırmayı bir tercihmiş gibi
anlatıyorsunuz. Bunun zorunluluktan kaynaklanan bir tarafı da yok mu, üretimin
aşağıya itildiği finansal operasyonların her şeyi yönlendirdiği son 20-25
yıllık dönemin bir çıkmazı değil mi bu yönelim?
Gelinen
nokta bu hale getirdi aslında... Sadece Türkiye’de değil her yerde finans
sektörüyle reel sektör arasındaki kopukluğu azaltmaya yönelik tedbirler
alınıyor. Dünyanın en çok korktuğu şey resesyondur. Resesyon demek, ekonomide
durgunluk demektir, işsizlik demektir. Bunu canlandırmak için parasal
genişlemeye gidildi. Peki, neden uzun sürdü parasal bollaşma? 1929 ekonomik
buhranı hatırlayacak olursak harcamacı politikalar vardı ve devlet “çukuru
kazdırın, geri kapatın, işçilere de iş temin edin.” diyordu. Bu çok önemli
aslında. O dönemde serbest dolaşım yoktu. Parasal bollaşma kısa sürede etkisini
gösterdi. Fakat şimdi sermayenin serbest dolaşımı var. Amerika’da para
basılıyor. Amerika’da ya da Avrupa’da diyelim ki parasal geliştirme yapılacak
ama para kalmıyor. Bizim gibi ülkeler faizi yüksek verdiği için adam geliyor
bizim gibi ülkelerde parasını değerlendiriyor. Yüksek faiz politikasıyla sadece
bize değil, bizim gibi olan ülkelere de mesela Brezilya, Hindistan gibi paralar
bu şekilde geldi. Amerika’nın resesyondan kurtulması bu anlamda uzadı.
Sermayenin serbest dolaşımıdır bu. İlk buhran döneminde sermayenin serbest
dolaşımı falan yok.
- 1980
başından itibaren malların ve sermayenin serbest dolaşımını zaten yücelttiler.
İnsanın aklına anlattıklarınızdan sonra şu geliyor; madem sermayenin serbest
dolaşımı ABD’de durgunluğu uzattı, peki neden “mal ve sermayenin serbest
dolaşımı” uygulandı...
Evet, 80
başında başladı. Teknoloji ağırlıklı mallar Amerikan toplumunu doyuma
ulaştırdı. Bu anlamda yeni teknolojiler üretildikçe eski teknolojileri alacak
nüfus kalmadı. O zaman bir karar verildi. Vaşhington mutabakatı budur. Eski
teknoloji ürünleri bizim gibi ülkelere geldi. Biz daha o zamanlar açız, halen
de açız yeni teknolojiye. Fakat serbest bırakılınca almak isteyenler aldı daha
sonra alacak paraları kalmadı, para yok. O zaman 80 sonrasına ne dendi “sermaye
serbest dolaşsın” dendi. Bu defa borçlanmalar arttı.
- Benim
tam da demek istediğim bir zorunluluk olarak kapitalizm kendi krizini-”bunu
sizin dediğiniz gibi “üretim fazlalığı” diyelim- mal ve sermayenin serbest
dolaşımıyla çözmeye çalıştı.
Bir
ihtiyaca binaen bunlar yapıldı. Şimdi ise bu ihtiyaç tersten başlayan bir
sorumluluk haline geldi. Parasal genişlemeyle bu işin yürümeyeceği görüldü 2008
krizinden sonra. Ardından tedbirler tedbirler, tedbirler... Finans sektörüyle
ilgili önemli düzenlemeler var.
PARASAL
BOLLAŞMA DÖNEMİNİ HEBA ETTİK
Davutoğlu’nun
“Yapısal Değişim Programı’nı” siz, dünyada gelişen bu yeni trendin yani
sermayeyle reel sektör ya da finansla reel sektör arasındaki kopan bağın
yeniden birleştirilmeye çalışılmasının bir yansıması olarak düşünüyorsunuz,
değil mi?
Tabii.
Tüm dünyada bu yönde bir gidişat var. İçinde tek önemli gördüğüm şey ithalata
bağımlılıktan kurtulması. Kısa vadede alınacak önlemler belli. Kur politikası
mutlaka olacak. “Yapısal Reforma” falan güvenmiyorum. Son 12 sene içerisinde
parasal bollaşma dahil bu dönemi aslında biz heba ettik. O paranın bol olduğu
dönemlerde parasal reformlarımızı gerçekleştirmiş etmiş olsaydık şimdi çok daha
rahat olurduk. Mesela bankacılık sektöründe bunu yaptık 2001 krizinde onun için
“bizi teğet geçti” diyoruz ya, doğru! Finans kısmıyla ilgili bir dizi sıkı
tedbirler aldık.
YAPISAL
DÖNÜŞÜM BÖYLE OLMAZ
- AKP
hükümetinin yeni programının arkasında, birikmiş sorunların eskisi gibi sıcak
para bularak, daha çok borçlanarak çözülemeyeceği ve Türkiye’nin önündeki
seçeneğin de daha devletçi, daha halkçı bir yöntemle çözülebileceği bir seçenek
görüyor musunuz?
Devletçi,
halkçı değil. Yani serbest piyasa ekonomisinin...
- Karma
ekonomi mi?
Karma da
değil ama kendi üretim yapısını korumaya yönelik adımlar. Çünkü bu, bugüne
kadar uygulanan politikadan dönüş anlamına gelir. Yani şöyle dönüş, ithalata
bağımlı halden kurtulması çok önemli bence. Yani ben destekliyorum.
REEL
SEKTÖRÜ KAYBETTİK
Ama
bunun için de yapılması gerekenlerin gecikildiği kanaatindeyim. Dolayısıyla
bugüne kadar uygulanan, mesela 2001 krizinden sonra uygulamaya konulan
politika, o dönem için krizden çıkış ile ilgili önemliydi ve iyiydi. Fakat 1-2
sene sonra bu programın revize edilmesi lazımdı. Bunu yapmadılar. AKP’nin de en
büyük hatası burada o oldu. Arkasından parasal bollaşmayla hazır para girişi
vardı. İşte özelleştirmeler, efendim düşük faizler ve arkasından bol para
girişi ekonomide refah düzeyini görünürde arttırdı ama bu arada reel sektörü
kaybettik. Şimdi reel sektöre geri dönmeye çalışıyoruz bunu bir vurgulayalım.
GÜZEL
GÜNLER BİTTİ
- Peki,
bu hükümetin bu programı uygulayabileceğine bir ekonomist olarak inanıyor
musunuz? Sizce AKP ithal ikameci, korumacı ve üretim odaklı bir ekonomik
sistemi uygulayabilir mi?
Şimdi
bugüne kadar uygulanması gereken en önemli politika, dediğim gibi, üretimin
ithalata bağlı yapısının kaldırılması ile olur. Bundan sonra yapılacaklarla
ilgili, öyle bir temenninin ortaya konulmasını olumlu buluyorum. Fakat
uygulamalara baktığımızda ve dünyadaki o parasal genişlemenin de azaldığı bir
ortamda bunun çok zor olacağını, bunun realize edilebileceğini zannetmiyorum
ben. Çünkü o güzel günler gitti. Şimdi artık paranın çok zor bulunduğu bir ortamda
siz kalkıp da bunu uygulamaya koyduğunuzda, bir, enflasyon fırlar, zaten üretim
düşer ki şimdi düşüyor. Şimdi cari açık rakamları açıklandı yeni cari açık
düşüyor diye seviniyoruz ama cari açık düştükçe de büyüme düşüyor.
Kubilay
Kızıldenizli
http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/57886-eski-spk-baskani-prof-dr-dogan-cansizlar-uretimin-ithalata-bagimli-yapisini-kesmek-gerekir.html
Yorumlar
Yorum Gönder