SAVAŞ BALTASI

Bilgi ve bilinç.

İkisi arasındaki ilişki, ikincisinin, birincisinin harekete geçmiş hali olmasıdır.
Bilgi tek başına "kütüphane" dir ve sadece orada duruyorsa asla ellenmemiş ve insan tarafından mıncıklanmamış demektir.

Bilgi eğer insana ulaşamamışsa bibloluktaki süs eşyasına benzeyecektir.
Rafta duran bilgi tek başına , insan enerjisiyle harmanlaşmamış , statik, donuk ve iticidir.

Onun yaşama karışması ve boy verip serpilip gelişmesi, ancak insan beyninin o uçsuz bucaksız kıvrımları arasında yoğrulmasıyla olasıdır.

Bilginin "insanlaşması" veya yeniden üretilmesi ise, eğer yaşam içindeyse mümkündür.

Bu yüzden Marx "benden öncekiler yaşamı sadece yorumladılar, ben değiştirmeye çalıştım" der.
Bir başka yerde ise "Hegel' in diyalektiği tepesi üzerinde dururken, ben onları ayakları üzerine oturttum" der.
Her ikisinde de gördüğümüz tavır müdahaleciliktir, devrimciliktir.
Yani yaşama müdahele, "bilgiyi" içselleştirmekle, bilgiyi "insanlaştırmakla" mümkündür.
Son CHP Kurultayı' na ve sonuçlarına bakınca aklıma "bilginin" bu açıdan önemi geldi.
Neo CHP' nin, yani Yeni CHP' nin kurmaylarının söylediklerine bakınız ve daha sonra tartışmaya devam edelim.
  • "Türkiye' nin Kürdistan' ı olarak bilinen Güneydoğu' sunda savaş var."
  • "Tarikatlar sivil toplum kuruluşlarıdır."
  • "Andımızı" tartışmaya açmalıyız."
  • "Dersim Katliamı' nın sorumluları da yargılanmalıdır."
  • "Emniyet içinde Fettuhlahçı örgütlenme yoktur."
  • "Silahlar karşılıklı olarak susmalıdır..."
  • "Pensilvanya'yı bu yaşananlardan sorumlu tutmuyorum"
Yukarıda aktardıklarım ya Kemal Kılıçdaroğlu' na ait, ya Sezgin Tanrıkulu' na ya da bazı CHP üst düzey yöneticilerine.
Söyleyenleri özellikle yazmadım, çünkü bu söylenenlerin altına Recep Tayyip Erdoğan' ın da, BDP lideri Selahattin Demirtaş' ın adını da yazabilirsiniz.
Aradaki fark anlaşılmaz.
Yeni CHP kurmayları partilerini öyle bir hale getirdiler ki, bu parti sonunda AKP ve BDP' leşti.

Peki "bilgi" konusunda yazdıklarımızla bu durumun ne ilgisi var?
Cumhuriyeti kuran devrimci partinin 90 yıllık birikimini taşıdığını söyleyen CHP' nin tabanı, nasıl olur da artık parti politikaları haline gelen yukarıdaki söylemleri kabul eder ve kurultayla yeni liderliği ve tutumunu kabul eder?
İşte bilginin raflardan insan bedenine girme/me gerçeğidir bu sonuç.

Mustafa Kemal ve Cumhuriyet'in kurucu önderlerinin ideolojisiyle böylesine taban tabana zıt haline bir partinin gelmesi ve tüm parti örgütlerinin bunu kabul etmesi "Cumhuriyet İdeolojisinin" bu partide artık yaşamadığını gösterir.
CHP tabanı Atatürk' e inanır ve sever ama "bilgiyle" desteklenmeyen bir sevgidir ve CHP' nin Amerikanlaşması rüzgarının karşısında soluğu kesilmiştir.
Bilgisizce inanmak ve sevmek biraz da Uğur Mumcu' nun dediği gibi "bilgi sahibi olmadan fikir sahibi " olmak gibidir.
Ve bilgiye dayanmayan bir sevgi asla sevgi değildir.
Elbette "inanmanın" değerini biliriz, sonunda inançtır insanı kararlı kılan ama inancı destekleyen temel faktör bizzat "bilginin" kendisidir, gerisi kararlılık ve süreklilikte ısrardır.
CHP ülkemizde devrim yapmış bir partidir ve ülkemizin 200 yıldır emperyalizmle yaptığı kavga içinde amacını cumhuriyetle taçlandırmış bir partidir.
Yeni CHP ise bu süreci tersine cevirmeye çalışanların sigorta görevini görüyor maalesef.

Temel gereksinimimiz, Mustafa Kemal' in anti-emperyalist tutumunu destekleyen, temel teşkil eden fikirleri, bulunduğu yerden alıp, o bilgiyi içselleştirerek mücadelemize devam etmektir.

Namık Kemaller, İttihat ve Terakki, Jön-Türkler ve Mustafa Kemallerin taşıdığı anti- emperyalizm, yurt sevgisi ve "adam olma" geleneğinin dayandığı Türk Devrimciliği' nin bilgi birikimini, tozlu raflardan kurtarıp , öğrenip, yaşama geçirmeliyiz.

Kişinin bir durum değişikliğini kabullenmeden önce onu sorgulaması, alternatiflerini tartışması bir yöntem sorunundan çok öncelikle bilgi temelli, kanıt temelli düşünebilme yeteneğiyle ilgilidir.

Lider, en çok eleştirilen olmalıdır, körü körüne itaat kültürü bilgisizliğin ve cesaretsizliğin boy attığı tüm dünya coğrafyalarının temel sorunu olduğu gibi, bizim de sorumuzdur ve YCHP Kurultayı bu bakış açısıyla incelenmelidir.

Bilgiyi bulunduğu yerden alalım, hapishanesinden çıkartalım.

CHP, emperyalizmle kavgaya tutuştuğu, onun kafasını kırdığı savaş baltasını, on yıllar önce toprağa gömdü.

Ve Savaş Baltası'nın yeniden Türk Halkının eline verilip verilmeyeceği sorunu işte "bilgi teorisi" açısından öncülerin temel sorunudur.

Örgütleneceğiz, bilgiyi halkımıza taşıyacağız ve ülkemizi yeniden başı dik yapacağız.

Biz öncülerin önünde başka seçenek yoktur.

Mustafa Kemal' in Savaş Baltası artık YCHP' de değil, Türk Devrimcileri' nin elindedir.

Türk Devrimcilerinin 90 yıllık partisi olan İşçi Partisi' ndedir

Artık bu değerli "elin" sahibini tanıyalım.

Ve önünde sonunda ne kadar bilgi ile donanırsanız o kadar derin bir aşkla seversiniz hem sevgilinizi hem de vatanınızı.

Bilgi yaşamdan gücünü alır çünkü!

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Hayatın Özeti ya da Yeşil Mavi Hayat

Çukurova'da Fransız!a İlk Kurşun

920'nin 16 Mart'ı...