Namus Çadırı

9 Eylül' den bu yana bir "namus çadırı" var.
Bakıyorum gazetelere ama yok!

9 Eylül' den bu yana bir "direnme çadırı" var.
"Haberleri Genel Yayın Müdürleri , makaleleri ise köşelerinin sahibi "yazarlar" yönetir. Bu nedenle madem haber sayfalarında yok Silivri Çadırı, kesinlikle köşe yazılarında vardır" diyor ve bakıyorum köşe yazılarına ama yine yok!
Bir kaç mamuslu yazar dışında, yazan yok, yok, yok!

9 Eylül' den bu yana 12 Eylül Çocuklarının baskılarına karşı dikilmiş bir "vatan çadırıdır" bu.
Ne sendikacı ziyaret ediyor, ne siyasi parti merkezlerinin temsilcileri ...

Yok sayılıyor, görünmez kılınıyor, ezilmeye çalışılıyor..

Çünkü Amerika adına Türk askerine kurşun sıkan vatan satıcı hainlerin "taziye çadırı" değil bu çadır.

Bu çadır, Ramazan ayında madden yoksul halkımızı manen de yoksul hale getirmeye çalışan dilenci çadırı değil ki,  beyler ve hanımefendi "aydınlarımız" tarafından görülsün ve yoksulları onusuzlaştıran masalarda objektiflere sırıtarak yemek yensin...

Bu çadır Irak' ı işgal eden Amerika askerlerinin çadırı değil ki, gazetelerimiz tarafından çarşaf çarşaf fotoğraflanıp manşetlere taşınsın.

Bu çadır, yoksul bedevi Arap halklarının elindeki bir kaç lokmayı fazla gören, leş kargası emperyalist ülkelerin piyonu Libyalı alçak vatan satıcılarının çadırı da değil ki manşetlerden düşmesin...

Ahh bu çadır, ahhh bu çadır, Amerikancı Suudi prenslerinin çadırı olsaydın da, yine İstanbul' a kurulsaydın da, kimbilir askı iplerinin özelliklerine kadar yazılmaz mıydın gazetelerde?

Direnme çadırısın ha!
12 Eylül Hukuku' nun yarattığı "Özel Mahkemeler Kaldırılsın" diye kurdular seni öyle mi?

Olur mu be çadırcık, hiç olur mu?
"Mütareke Basını" seni haber yapar mı?
Televizyonlar, radyolar senin adını anar mı?

Silivri Cezaevi' nin karşısındaki çadır!
Namus Çadırı.
Devrimci Yatağı.
Vatansever Ocağı.

Silivri Cezaevi' nin karşısındaki çadır !
Demokrasi nöbetçisi.
Umut taşıyıcısı.
Mücadele siperi!

Silivri Cezaevi'nde kurulmuş Özel Mahkeme' nin tam karşısındaki canım çadır!
İplerin gümüşlü,
içindeki yatakların pamuklu,
Masalarında inci gibi dizili tabakların yok senin!
İmece usulüyle taşınıyor her şey sana.

Silivri Cezaevi Kapısı' ndaki çadırım benim
Senin içinde, ruhu bu ülkenin dışında dolaşanlar,
"Nafaka Parasına" ülkesini satan yazılar yazan, "yazarlar",
Ahlaksızlar, onursuzlar, aşağılık yaratıklar yok!

Neden haber yapsınlar seni  güzelim çadır?

Ama biliyoruz ki biz, sen öyle bir büyüyecek ve askı iplerin, ve direklerin ve kumaşın o kadar büyük bir hırsla ve ilmek ilmek örülerek kaplayacak ki bu güzel ülkemizin üzerinde bir gün.

İşte o an, senin simgelediğin tam bağımsızlık örtüsünün altında, bir tek vatansız bile kalmayacak.

Biz, seni bu amaçla kurduk ve bu amaçla büyüteceğiz.

Sözümüz söz!

.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Hayatın Özeti ya da Yeşil Mavi Hayat

Çukurova'da Fransız!a İlk Kurşun

920'nin 16 Mart'ı...