Gerici "Türk" Milliyetçiliği ve İlerici Türk Yurtseverliği

Gerici "Türk" Milliyetçiliği ve İlerici Türk Yurtseverliği

17 Temmuz 2011’ de yıllık iznimi yarıda keserek İzmir’ de PKK tarafından şehit edilen on üç Mehmet’ in anma gününe katıldım.

Sanırım ardında hiçbir örgüt olmadan sosyal paylaşım siteleri aracılığıyla belki de ilk kez Türkiye’ nin en az elli  ilinde insanlar  ortak bir amaç uğruna bir araya geldiler.
Bilindik hiçbir parti ya da örgüte ait bayrak yoktu, flama yoktu ama yurtsever yaratıcılığa özgü pek çok slogan ve pankartı katılanlar görmüşlerdir.

Ama ırkçı milliyetçilikte vardı elbette.
Alenen bir Kürt düşmanlığı olmasa da, sloganların satır aralarında veya “Türküz Türkçüyüz Atatürkçüyüz” gibi Mustafa Kemal’ den daha çok ırkçı milliyetçiliği ön plana çıkaran küçük faşist grupların sloganları zaman zaman çok yandaş bulabildi.

Türkiye’ de son yirmi yıldır, ABD destekli  PKK katliamlarına karşı ülkemizde ırkçı Türk milliyetçiliği yükseliştedir ve tüm merkez yöneticilerinin  seks kasetlerine rağmen muhafazakar karakterli MHP’ nin son seçimleride oyunu arttırması,

Ece Temelkuran’ ın kan arama anonsuna gelen yanıtlar ve yorumlar,

Sanatçı Aynur Doğan’ ın İstanbul Caz Festivali kapsamındaki konserde yuhalanması,

“Ankara’ nın doğusunu verelim defolup gitsinler “ yollu çözüm önerileri,
İstanbul’ da yine 17 Temmuz tarihindeki protesto eyleminde, pastanede oturan insanlara saldırılar….
Yukarıda  sadece bir kaçını sıraladığım eylemler, bu gerici- ırkçı Türk milliyetçiliğinin Türkiye’ de ne denli yükselişte olduğunu gösteren eylemler olmakla birlikte, bu eylemler  sadece buz dağının görünen kısmı olması açısından da önemlidir.

Türkler bir ulus olarak asla insanlara “ırkçı” bakmadılar. Tarihlerinin hiçbir döneminde bir etnik topluluğu küçümsemediler veya yüceltmediler. Ancak her toplumda olduğu gibi içinde küçük dahi olsa ”ırkçı” bir çekirdek hep varoldu ama büyüyemedi.

Gerici Türk milliyetçiliği hep bölen ve emperyalizm tarafından kullanılan bir maşa olarak rol oynarken, ilerici Türk yurtseverlerliği hep birleştiren ve devrim yapan bir rol oynadı.
İşte Mustafa Kemal’ in rolü tam da burada ortaya çıkar.
Mustafa Kemal tüm etnik unsurları- Türk dahil- ön plana çıkarmadan bir ulus tanımı yaparak Türkiye Cumhuriyeti’ ni  kurmayı başarmıştır.

Bugün “TC” diyerek bu büyük devrimi küçümsemeye çalışan gerici Kürt milliyetçiliğinin anlayamadığı şey ne ise gerici Türk milliyetçiliğinin anlayamadığı şey aynıdır;

Biz tek bir ulusuz ve bölündüğümüz anda yok oluruz.

Irkların baskın renklerinden bağımsız, aynı potada erimeyi başarabilen bir siyasi çekirdek adıdır ulus.
Ve bugün, ulusçuluğun en amansız iki düşmanı bulunuyor;  Irkçı milliyetçilik ve emperyalizm…
Bugünün görevi, ülkemizi ırkçı düşmanlıklardan temizleyecek, anti emparyalist yönelimli bir halk hareketi oluşturmaktır.

Eğer milletimizi oluşturan etnik toplulukları birbirine yapıştıran bu siyasi zamkı kaybedersek, Yugoslavya örneğinde olduğu gibi devletiçiklere bölünür ve ABD’ nin petrol bölgesi jandarması oluruz.
Tehlike bu derece büyük olmakla birlikte, her şey bitmiş değil.
Gerici Türk milliyetçiliğine karşı uyanık olmak ve tüm anti-emperyalist eylemlerde bu hareketlere meşruluğumuzu kaybetmemek için engel olmak ve buradan kaynaklanacak provakosyanlara karşı önlem almak görevlerimiz arasındadır.

Son söz:
Emine Ayna gibi, ABD destekli  BDP’lilerin “biz özerkliği ilan ettik” demesiyle ve diğer devletleri kendilerini tanımaya çağırmalarıyla ayrı bir devlet kurulamaz.
Bunun için daha çok kan dökmeyi göze almaları gerekecek .

Ve ben biliyorum ki, sağ duyusunu kaybetmiş ve emperyalizmin maşası haline gelmiş gerici-ırkçı Kürt milliyetçiliğinin ardındaki “Büyük Abiyi” yıkacak güçte bir yurtseverliğe sahip bir halkımız var.
Günümüzün fotoğrafında netleşen görüntü, İlerici Türk Yurtseverliğiyle ABD arasındaki savaştır.

“Irkçı Kürt milliyetçiliği sorunu” emperyalizmin bize yüzelli yıldır açtığı ve kazanamadığı savaşın bir parçasıdır ve biz bu savaşı yine birleşerek kazanacağız.

Birleşmek ve kardeşliğimizi pekiştirmekten başka bir yol ile çözüm aramaya çalışanlar bizim ilgi alanımızın dışında olduğu gibi ülkemizin en büyük düşmanının ilgi alanının içindedir.

Türkiye’ nin çocukları olarak birleşmekten başka çaremiz yok.

Hepsi bu kadar!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Hayatın Özeti ya da Yeşil Mavi Hayat

Çukurova'da Fransız!a İlk Kurşun

920'nin 16 Mart'ı...