Hayır Ama Niçin?

13 Eylül sabahı Türkiye yeni bir güne uyanacak.
Bu kesin!
12 Eylül 2010 günü Türkiye halkı ya 12 Eylül çocuklarının doğduğu bu günde onlara " Hayır !" diyecek ya da tarikatlara ve Amerikan emperyalizmine bu ülkemiz tam olarak teslim edilecek.

Bu referandum kadar ülkemizin kaderini siyasal anlamda etkileyen hiçbir seçim olmamıştır.
Eğer oylamadan "Evet " çıkarsa, 12 Eylül 1980 faşistlerinin bile cesaret edemediği yargı erkinin yürütme organınına devri  gerçekleşmiş olacak.

Bu referandumda oluşacak bir "Evet" sonucu, son sekiz yıldır tahrip edilen ve neredeyse paçavraya çevrilen "Cumhuriyet" kurumlarının sonu olacaktır.

"Evet" sonucu Cumhuriyet'i yıkıma uğratma çalışmalarının tamamına "kesin ve en etkili" bir ivme kazandırılmasının en son ve en büyük atağı olacaktır.

"Evet " sonucu Padişahlık/ Krallık/ Monarşi sisteminin "Kuvvetler Birliği" kuralına kesin ve faşizan bir dönüşün "yasal"  zemini olacaktır.

Mesele bu kadar basittir.

Hanefi Avcı'nın kitabının "Cemaat" bölümü zaten Cumhuriyet' in kurumlarının hiyerarşisinin Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Bakanlık, Genel Müdürlük, Daire Başkanlığı vb. gibi yönetim erkleriyle sonlanmadığını ama Fettullah' ın İmamlarına teslim edildiğini pek güzel anlatıyor.

Aslında "Evet" ,  devletin kurumlarının bu içeriden ele geçiriliş gerçeğine, aslında yasal zemin sağlamak için verilen bir onay anlamına da gelecektir

Bu arada "Haliç'teki Simonlar" kitabının demokrasiye katkısını kabul etmekte birlikte, eleştiri hakkımızı elimizde tuttuğumuzu da belirtelim. Özellikle Amerika, Batı ve PKK arasındaki ilişkiye getirdiği yorumlara katılmadığımızı belirtelim.Bununla birlikte "devletin ezberini bozayım" derken "federasyonlaşma" kavramına göz kırpmasının da kabul edilemeyeceğini.
Hanefi Avcı gibi " Amerikancı-Nato'cu Sistemin" içinde yetişen tüm bürokratların ve subayların verili davranışın dışına çıkamayacaklarını ve bir şey yapayım derken kendilerinin ille de bu sisteme göz kırpmaları gerektiğini hissetmek zorunda kaldıklarının altını çizelim.

Biz sosyalistler son 35 yıldır Cumhuriyet'i  "Cumhuriyetçilerden" daha çok savunuyoruz. 1980'lerin ortasında yayın hayatına başlayan 2000'e Doğru Dergisi' nin ilk sayısı 12 Eylül Paşalarının emriyle uçaklardan Güneydoğu'ya atılan  ayetli hadisli bildirileri, " Laik Devlet Cihada Çağırıyor " kapağıyla duyurmuştu. O yıllarda Hizbullah ve ordu içinde yuvalanan Nato-Gladyo örgütlenmesine karşı verdiği mücadelede Halit Güngen gibi bu gerçeği saptayan devrimci gazeteci arkadaşlarını ve partili yoldaşlarını şehit verdi.
Ordu içinden temizlenen SüperNato-Gladyo bugün ülkemizi yıkıma uğratmak için emniyet ve devletin diğer kurumlarında çalışmaktadır.

Bugün sorun " Evet" veya "Hayır " oyu vermenin ötesindedir ve bu durum, bıçağın kemiği kesmesine izin verilip verilmemesi kadar önemlidir.

Bu kemik ise Türkiye' nin boyun kemiği olacaktır!

...

Yorumlar

  1. Yazdıklarınıza katılıyorum Kubilay Bey.Doksanlı yıllardan bu yana adım adım yargıyı ve orduyu yıpratmak için ellerinden gelen hemen herşeyi yaptılar.Şimdi son vuruştalar...

    YanıtlaSil
  2. Dediklerinize aynen katılıyorum.

    Sevgi ve saygılarımla.

    Cenk

    YanıtlaSil
  3. Çok yalın ve anlaşılır biçimde söylemişsin herşeyi. teşekkürler. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  4. Gerçekler her zaman acı olmuştur. Ama dediğiniz gibi 13 Eylül sabahı HAYIR çıkmaz ise bu durum daha çok acıtır olacak ve geçmişte yaşanan acılar gelecekte çocuklarımıza daha zorlu günler yaşatacaktır.
    Selam ve saygılar...
    Vedat...

    YanıtlaSil
  5. Tespitlerinizin hepsine katılıyorum dostum.

    2000'e Doğru Dergisi'nin Ankara Necatibey Caddesi No:94 kat:8 'de bürosu vardı, rahmetli
    Hasan Yalçın'la bu merkezde çok takılmışlığımız
    vardı. Rahmetlinin evi K.Esat'daydı. Sadece paylaşmak istedim.

    Aydınlık günlere..

    YanıtlaSil
  6. Yazdıklarınıza aynen katılıyorum

    İyi bayramlar

    YanıtlaSil
  7. bıçak kemiğe dayandı mı göreceğiz.
    bu ülke insanını ben anlayamıyorum.
    ne şaşırtıcı ki varlıklarını borçlu oldukları orduyu birtirmek için herşeyi yapıyorlar.
    ayrıca 900 yıldır süren padişahlık 90 yılda bitermiydi..
    nice bayramlara.

    YanıtlaSil
  8. Bu yazınız bana mail olarak da geldi, haberiniz olsun dedim :) Şimdi görünce farkettim.

    YanıtlaSil
  9. Bilgilendirdiğiniz için teşekkür ederim değerli Asortik Krep. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  10. Biz masada oturanlar sizler kadar şanslı değiliz.Başka ''insanları''tanıma şansımız sizler kadar yok.Ama yine de iyi bir tarafı var böyle beklemenin.Doğru ''insan''sizi bir şekilde buluyor.Sorun onun yanınızdan gitme olanağı varken hooop doğru ''insan'' aradabir de olsa görüşelim diyerek çoğul populasyondan onu ayrıştırmak.Umarım sözcüklerim doğru algılanır ve dereler çoğalarak nehirlere dönüşür.Bu ülkenin duyarlı insanlarının bir şekilde birarada olmalarına gereksinim var.Ukala dümbeleği doktor

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Hayatın Özeti ya da Yeşil Mavi Hayat

Çukurova'da Fransız!a İlk Kurşun

920'nin 16 Mart'ı...