10 Kasım 2010. Saat 09:05 İstanbul Boğaziçi Köprüsü. Köprü hafifçe sallanıyor. Diğer binlerce insan gibi ben de köprünün üzerinde ayaktayım. Trafik donmuş... Yanıbaşımda pırıl pırıl bir genç kadın var, saçları boğazın rüzgarında savruluyor. Arkamdaki şalvarlı amca hırkasının önünü ilikleyip, sakalını sıvazlıyor... Motosikletli kuryeler durdurmuş motosikletlerini bir ileri bir geri salınıyorlar Heryer matem sirenleriyle çınlıyor! Köprünün sol tarafındaki Rakkastepe'deki dev bayrak, sonra Avrupa Yakasın'dakiler ve Beylerbeyi' ndeki de matem pozisyonunda dalgalanıyor... Ve İzmir'de Atatürk'ün dev rölyefine ateş eden sapkınlara inat Türkiye Gençlik Birliği üyeleri " Sana Atılan Kurşunlara biz Siper Oluruz" pankartıyla sahneye iniyor. Mustafa Kemal bu, yarattığı ulusunun içinde yeniden canlanıyor elbet. "Sarışın bir kurda benzeyen", esmerler, beyazlar, kara kaşlılar, mavi gözlüler, yeşil gözlüler artıyor elbet. Oğlum Mehmet ise, anası...