Benim babam ilginç bir adamdı. Öyle çoook özelliğinden dolayı değil, pratik zekasından dolayı. İlginç bir hikaye anlatayım size... Babam marangozdu ve üstelik iyi de bir marangozdu. Hani denir ya "çivi ondan korkmaz ama saygı duyar hünerli ellere" ve babam tek bir çiviyi bile eğmeden çakardı çiviyi, çivinin girebildiği her türlü zemine. Babam ilk nişanlısı için bir çeyiz sandığı yapar. Hanımın adı da Ayşe'dir. Ve yanda gördüğünüz sandığı yapar; ceviz ağacındandır ve ceviz parçaları çiviyle değil, birbirine geçmeli şekilde köşelerden tutturulmuştur birbirine... Bu açıdan benzersizdir günümüz işçiliği açısından. Neyse adı Zekeriya olan babam nişanlısı Ayşe için sandığı yapar ve ortasına da Z.A harflerini işler... Gel zaman git zaman anlaşamazlar ve nişan bozulur, Ayşe Hanım da sandığı iade eder... Aradan zaman geçer, yirmi sekiz yaşındaki babam on beş yaşındaki annem Sabiha Hanımla evlenir ve tabi ki adettendir, çeyiz sandığı gönderilecek kız evine. Ve hoooop aynı sandık ...