tag:blogger.com,1999:blog-14228444213745927062024-03-14T10:00:37.473-07:00Kubilay KızıldenizliKubilay Kızıldenizlihttp://www.blogger.com/profile/03801654770016815223noreply@blogger.comBlogger249125tag:blogger.com,1999:blog-1422844421374592706.post-76918387204616503902023-11-14T10:16:00.000-08:002023-11-14T10:16:13.711-08:00 Bir Hayatın Özeti ya da Yeşil Mavi Hayat<p><b> Yeşil </b><b>Mavi </b><b>Hayat </b></p><p><i>Yeşil Mavi Hayat</i> çok sıradan gibi görünen bir başlık gibi duruyor ama öyle değil.<br></p><p><span style="font-family: arial;">Daha ilk satırından "Son Söz" üne kadar, her türlü insan eli tahribatına rağmen, doğanın ve yazarın olanca enerjisini ve yazarın yaşam derslerini, sade ama enerjik cümlelerle aktaran bir kitaptan bahsetmek istiyorum.</span></p><p><span style="font-family: arial;"><b> Yeşil </b></span><b style="font-family: arial;">Mavi </b><b style="font-family: arial;">Hayat yada elli yaşa bir hediye.</b></p><p><span style="font-family: arial;">Yazar <i>"yaşamın kalan kısmını nasıl yaşayacağını"</i> bilinçli bir tercihle ama inançla değil, kütüphanede asılı duran <i>hareketsiz</i> bir bilgi ile de değil de "harekete geçmiş, yani bilince dönüşmüş bir bilgi" eşliğinde karar vermiş.</span></p><p><span style="font-family: arial;">"Mutluluk nedir, haz nedir", "haza dayalı anı yaşamakla tüm yaşama dağılan içselleşmiş mutluluk mu bizi mutlu eder", "hayvanların duyguları var mı yoksa onlar acıları ve duyguları olmayan canlı makinalar mıdır", " büyüyerek gelen iklim krizi nasl çözülür" ve daha bir çok soruya, doğayı, doğanın herbir parçasını, insanı, hayvanı, denizde yaşayan balığı ve doğanın tüm parçalarının "haklarını" şaşırtıcı bir felsefi derinlik ve maddi kaynaklarıyla, ilkçağ felsefesinden günümüze, Descartes'ten Aristoteles'e, Montaigne'den Abasıyanık'a, Herman Hesse'den Halil Cibran'a, Platon'dan Farabi'ye, Engin Gençtan'a, Yaşar Kemal'e kadar yüzlerce düşünürden konuyla ilgili edindiği bilgi birikimini kendi yaşamından hiç de kısıtlı olmayan gözlemlerini kendi usunda harmanlayarak enfes bir okuma şöleni ortaya çıkarmış. </span></p><p><span style="font-family: arial;">Bu kitapta kavramların felsefi köklerine ineceksiniz ancak yazar uzun süredir yurt dışında yaşıyor olmasına rağmen onun bozulmamış-plazalaşamamış bir Türkçesi eşliğinde.</span></p><p><span style="font-family: arial;">Yirmi yıl kadar önce aynı kurumsal şirkette çalıştığım, benden on yaş kadar küçük yeni mezun bir genç hanımın derinliğini o zamanlar görememiş olduğumu ancak bu kitabı okuduktan sonra anlayabiliyor ve bundan dolayı üzülüyorum. Belli ki daha o yılarda, dünya edebiyatını çoktan hatmetmiş, bilimin ve felsefenin o engin deryasını kucaklamaya başlamış. </span></p><p><span style="font-family: arial;">Kuşkusuz edinilen bilginin ve o ana kadar yapılan gözlemlerin bilince çıkması kısa sürede olmuyor. Bu nedenle bu kitap ayrıca bir kutlamayı hak ediyor.</span></p><p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi2AmhxMplWhPSGcGc7Tk_VKRNgRWN_BKYFGVkXf4mY1Nv6S670P2I1G8pXsobntFapphjGN2fEFautfeWX1YxMXQmpj47KJr_6jyPm35qM1uFSM-JuaiKEhhv4DvpZLnKFQaN3NHq5DraipyGuPY7s4M0zkn8OuxVKLcC4eagN8bn46CDDqsMwbCOOmDBl/s514/Mavi.jpg" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="449" data-original-width="514" height="280" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi2AmhxMplWhPSGcGc7Tk_VKRNgRWN_BKYFGVkXf4mY1Nv6S670P2I1G8pXsobntFapphjGN2fEFautfeWX1YxMXQmpj47KJr_6jyPm35qM1uFSM-JuaiKEhhv4DvpZLnKFQaN3NHq5DraipyGuPY7s4M0zkn8OuxVKLcC4eagN8bn46CDDqsMwbCOOmDBl/s320/Mavi.jpg" width="320"></a></div><span style="font-family: arial;">Yeşil Mavi Hayat'ı güzel kılan başka şey ise <i>yazarın bilgi birikimini ve oldukça zengin yaşam gözlemini birlikte demledikten sonra, titiz bir sözcük işçiliğiyle, aktif, enerjik cümle yapılarıyla</i> yazmış olmasıdır.</span><p></p><p><span style="font-family: arial;">İnanamayacağınız bir hızla okuyacaksınız ama lütfen bölümler arasında ara vererek okuyunuz.</span></p><p><span style="font-family: arial;">Elinizde bir kaleminiz olsun; ya benim yaptığım gibi kitabın sayfalarına not alın ya da temiz bir sayfaya not edin. kendinize bu kitabın esinlendiği kaynaklardan bir okuma listesi hazırlayın.</span></p><p><span style="font-family: arial;">Kitabı okurken ayrıca k</span><span style="font-family: arial;">endinizden çok şey bulacaksınız; "tüm yaşamımızı kurumsal hayatta soyut hedefler peşinden koşarak mı yaşayacağız? Günlük hazlar mı bize mutluluk verecek? Tabağımızda bize menü olarak sunulan etin, tabağımızda bize tek gözü dönük olacağı için bakan bir balığın, bir ağacın yaşam hakkını elinden almalı mıyız?" sorularını ve dahalarını sadece vicdanınıza değil ama bilincinize de soruyor olacaksınız.</span></p><p><span style="font-family: arial;">"Daha anlamlı bir hayat yaşamak için asıl ihtiyacınız nedir?" sorusuna yanıt arıyorsanız...</span></p><p><span style="font-family: arial;">Okuma keyfiniz bol olsun.</span></p><p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjNWksFmbIfQ3zEMZF3MPrX1aysn6DbMtNMIu3gubCC8u_WX5nxol5IbpVBM7Gn8oG1z_DALWfLoDgbr1GeYmNbjlG_yRjtmNV8p9eArqBDvkWrgZMgd2qItUHlgYOL2N-GdIR74kYDy3qiY8fbLMCHmg8BI-8UnkqCn-V3AQjdv6wKSea1TspD5LHLvwGQ/s1453/Ye%C5%9Fil.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1453" data-original-width="1031" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjNWksFmbIfQ3zEMZF3MPrX1aysn6DbMtNMIu3gubCC8u_WX5nxol5IbpVBM7Gn8oG1z_DALWfLoDgbr1GeYmNbjlG_yRjtmNV8p9eArqBDvkWrgZMgd2qItUHlgYOL2N-GdIR74kYDy3qiY8fbLMCHmg8BI-8UnkqCn-V3AQjdv6wKSea1TspD5LHLvwGQ/s320/Ye%C5%9Fil.jpg" width="227"></a></p><p><span style="font-family: arial;">Meltem Soğuk Stropoli</span></p><p><span style="font-family: arial;">"Mavi Yeşil Hayat"</span></p><blockquote style="border: none; margin: 0px 0px 0px 40px; padding: 0px;"><p></p></blockquote><p><span style="font-family: arial;"> Destek Yayınları</span></p><p><span style="font-family: arial;">247 Sayfa</span></p><p><span style="font-family: arial;"><br></span></p><blockquote style="border: none; margin: 0px 0px 0px 40px; padding: 0px; text-align: left;"><br></blockquote><p><br></p>Kubilay Kızıldenizlihttp://www.blogger.com/profile/03801654770016815223noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1422844421374592706.post-45956470140036992512022-04-23T11:24:00.009-07:002022-04-23T13:00:44.159-07:00 Annem 23 Nisan'lıdır, Çocuklara Nişanlıdır<p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjixNSMJsOLiOgaTOX9FPTyjvGVoOH_LhdbdUHzPtcuXwwjSHWKTjoFdg3NmYBEE6_RHAlsWghcTt_DL-bgxr7pGYlWQ5zn6sCm7WYmAq4uX20IzAx4ty0xEoU-RJUo6TuFUYyPfnr1oF54GKeKbkjgXFBmBagaNK2z4xOdvCg6obNGuOgxVLGZCEAu6Q/s1359/ANNN.jpeg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1359" data-original-width="1037" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjixNSMJsOLiOgaTOX9FPTyjvGVoOH_LhdbdUHzPtcuXwwjSHWKTjoFdg3NmYBEE6_RHAlsWghcTt_DL-bgxr7pGYlWQ5zn6sCm7WYmAq4uX20IzAx4ty0xEoU-RJUo6TuFUYyPfnr1oF54GKeKbkjgXFBmBagaNK2z4xOdvCg6obNGuOgxVLGZCEAu6Q/s320/ANNN.jpeg" width="244" /></a></div><b> </b><p></p><p><b>Annem 23 Nisan'lıdır, Çocuklara Nişanlıdır</b></p><p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit",serif; font-size: 11.5pt; mso-bidi-font-family: "Segoe UI Historic"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Resmi belgelere dayalı doğru bir doğum
kaydı yok. Çünkü o bile mahkeme kararıyla tahrip edilmiştir. </span><span style="color: #050505; font-family: "inherit", serif; font-size: 11.5pt;">Ayrıca “doğduğu gün hangi gündür” bilen
biri bile yok</span><span style="color: #050505; font-family: "inherit", serif; font-size: 11.5pt;"> ki buna babası da dahildir. </span><span style="color: #050505; font-family: "inherit", serif; font-size: 11.5pt;">"Nisan ayında doğdun" demişler,
o da öyle bilmiş. </span><span style="color: #050505; font-family: "inherit", serif; font-size: 11.5pt;">Hayatı 1 Nisan şakası gibi, ancak
eğlenceli bir şaka değil.</span></p><p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit", serif; font-size: 11.5pt;">Doğduğu ailesi için gerçekte hiç var olmamıştır. Çünkü var olmak sevgi görmektir.</span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit",serif; font-size: 11.5pt; mso-bidi-font-family: "Segoe UI Historic"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Daha neredeyse paytak paytak yürürken
mavi gözlü annesini kaybeder.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit",serif; font-size: 11.5pt; mso-bidi-font-family: "Segoe UI Historic"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Zaten hafızasında parlak bir hüzün
gibidir Fethiye annesinin yüzü. Fethiye Hanımın var olduğu zaman dilimi
hafızasında hüzünlü bir mutluluktur ve çok uzunca bir süre böylesi bir mutluluğu
hiç yakalayamamıştır.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit",serif; font-size: 11.5pt; mso-bidi-font-family: "Segoe UI Historic"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Babasının aklında ise daha annesinin toprağa
verildiği gün yeniden evlenmek vardır.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit",serif; font-size: 11.5pt; mso-bidi-font-family: "Segoe UI Historic"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Kız kardeşi Sultan Hanıma sorar “şu
kadın benimle evlenir mi?” Sultan Hanım sadece onu paylamakla yetinir çünkü mezarlıktan daha yeni eve dönülmüştür.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit",serif; font-size: 11.5pt; mso-bidi-font-family: "Segoe UI Historic"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Ancak Mehmet Efendi yine de hızla evlenir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit",serif; font-size: 11.5pt; mso-bidi-font-family: "Segoe UI Historic"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Bu evlilikten iki kız çocuğu daha olur.
Tüm yük ise daha kendi doğum tarihini bile bilmediği bu küçük kızın üzerindedir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit",serif; font-size: 11.5pt; mso-bidi-font-family: "Segoe UI Historic"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Üvey anne eziyetleri ve itilip kakılmalar yıllarca sürer. Sonunda kulağından tutulduğu gibi büyük ablasının evine götürüp bırakılır…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit",serif; font-size: 11.5pt; mso-bidi-font-family: "Segoe UI Historic"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">O küçük kızın kafasında, işte bir eşya
gibi bırakıldığı evdeki Emine Ablasının eşi, yani eniştesi, Ali Efendi kısa süreliğine bile olsa gerçek
bir baba olur. Ancak mutluluk uzun sürmez. Getirildiği gibi geri götürülür çünkü evde yapılacak çok iş, yıkanacak çok çocuk bezi vardır.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit",serif; font-size: 11.5pt; mso-bidi-font-family: "Segoe UI Historic"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Ses etmez. Etse de duyan olmayacaktır.</span><span style="color: #050505; font-family: "inherit", serif; font-size: 11.5pt;"> </span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit",serif; font-size: 11.5pt; mso-bidi-font-family: "Segoe UI Historic"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Siz sanıyorsunuz ki kötü üvey anne figürü sadece Türk filmlerinde olur. Hayır, ben bunu Sabiha Hanımın hayatından biliyorum. Hep kendime
sorarım “bir anne neden öksüz bir yavruya bir anne veya abla gibi davranamaz? İnsan
evladı sadece kendi yavrusuna mı insan gibi davranır?”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit", serif; font-size: 11.5pt;">Başkasının yavrusuna vicdansızlık yapan,
kendi yavrusuna vicdanlı davranabilir mi?</span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit",serif; font-size: 11.5pt; mso-bidi-font-family: "Segoe UI Historic"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Ben bu soruların yanıtını biliyorum ama </span><span style="color: #050505; font-family: "inherit", serif; font-size: 15.3333px;">bazı insanlarda </span><span style="color: #050505; font-family: "inherit", serif; font-size: 11.5pt;">vicdan denilen şey demek ki tek taraflı çalışabilecek kadar kaypak olabiliyor .</span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit", serif; font-size: 11.5pt;">Daha 14’üne yeni bastığında üvey annesi “seni
öyle bir adama vereceğim ki burayı mumla arayacaksın!” der. Bunu bugün bile anlatırken Sabiha
Hanım hâlâ ağlar. Hemen yaşı iki yaş büyütülür, belli ki hâkimlerde de vicdan
yoktur. Bir saat içinde Nisan 1933 doğumlu çocuk, 1 Temmuz 1931 doğumlu olur.</span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit",serif; font-size: 11.5pt; mso-bidi-font-family: "Segoe UI Historic"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Üvey anasının dediğinin eksiği yoktur ama fazlası vardır. 28 yaşında bir adam 14 yaşında bir çocukla nasıl evlenir? <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit", serif; font-size: 11.5pt;">Baba evini bulacak ne bir ümidi vardır, ne de yol gösterecek bir mum ışığı. Uzatılan kararsız eller zaten hiç ışık vermez, dolayısıyla baba evi asla bir daha bulunamaz. İlgilenen bir baba da zaten ortada yoktur. Görüntüde vardır ama hayatının içinde asla olmaz. Ama </span><span style="color: #050505; font-family: "inherit", serif; font-size: 15.3333px;">bugün bile </span><span style="color: #050505; font-family: "inherit", serif; font-size: 11.5pt;">ümitsizce
babasını sevmeye devam eder.</span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit",serif; font-size: 11.5pt; mso-bidi-font-family: "Segoe UI Historic"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><o:p>On beşinden</o:p></span><span style="color: #050505; font-family: "inherit", serif; font-size: 11.5pt;"> 30’una kadar yedi sağlıklı
doğum ve birkaç düşük yapar.</span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit",serif; font-size: 11.5pt; mso-bidi-font-family: "Segoe UI Historic"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Sonuncusunu bu kez kendi düşürmek ister;
çok ister. Bulduğu her kocakarı ilacını dener ama içerideki belli ki tınmaz ve yedinci
çocuk da doğar. Yıllar sonra onun için, “iyi ki doğmuş oğlum” diyecektir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit", serif; font-size: 11.5pt;">On dördünde kadın olur; otuzunda ise menopoz...</span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit",serif; font-size: 11.5pt; mso-bidi-font-family: "Segoe UI Historic"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Ama en çok anne olur!<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit",serif; font-size: 11.5pt; mso-bidi-font-family: "Segoe UI Historic"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Sadece kendi çocuklarına değil ama, herkese
annelik, ablalık, teyzelik yapar. Çocuklarının neredeyse sokağa attığı
ninelerin altını temizler, yemek yedirir. Öyle cennete filan gitmek için değil,
insan olduğundan yapar. Çünkü yüreği çocukları doğana kadar alamadığı sevgiyle
doludur, herkese sevgisini verir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit",serif; font-size: 11.5pt; mso-bidi-font-family: "Segoe UI Historic"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Onun için her çocuk kimsesiz gibidir,
kendi gibidir, bu nedenle sıcak bir şefkatle yaklaşır.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit", serif; font-size: 11.5pt;">Çocuklarından herkese verdiği sevgi ve
saygıyı görür. Yaşı seksene dayandığında oğullarından en büyüğü olan “kara oğlunu”
toprağa verir. Bu durumdan dolayı Allah'a isyan bile etmez; çünkü “Allah’a
isyan etmemek” ona öğretilmiştir. “Kader” der ama acısı her gün büyüyen bir kor
olarak ciğerinde yanmaya devam eder.</span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit", serif; font-size: 11.5pt;">Doğduğu ay Nisan’dır. 1 Nisan’dan 30
Nisan'a kadar kadar istediği günü seçebilir ama doğduğu yıl kesindir 1933, o
kadar!</span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit", serif; font-size: 11.5pt;">Bir nisan günü doğar ve kara bir mart
günü ise ciğerinden bir parçayı kaybeder.</span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit", serif; font-size: 11.5pt;">Baba evinde analığından gördüğü tek şey
eziyet ve hakarettir ve bu durum koca evinde de </span><span style="color: #050505; font-family: "inherit", serif; font-size: 11.5pt;">oğulları ve kızları palazlanmaya serpilmeye başladığı güne kadar devam eder.</span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit",serif; font-size: 11.5pt; mso-bidi-font-family: "Segoe UI Historic"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Hiç katıla katıla gülmemiş, eşinden,
babasından, üvey annesinden sevgi görmemiştir. Bunu ona çocukları, yeğenleri,
komşuları tattıracaktır ancak asla yılmaz, asla geri adım atmaz. Çünkü bilir ki
yılgınlığa düşerse “çocukları perişan olacaktır.” Kendi çocukluğu sevgisizlik
içinde geçmiştir ve kendi çocuklarının anasız büyütülmesine asla izin vermez.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit", serif; font-size: 11.5pt;">Düşürmeye çalıştığı bu son çocuğu bu
satırları yazarken gözleri dolmaktadır, harfleri bu yüzden seçememektedir. Ancak
anasını Anıtkabir’de Atatürk’e asker selamı verirken, Mudanya’da Mütareke Anıtı’nda
İnönü’yü selamlarken görmüştür. Bir de Gelibolu’da yüreğinde her birinin
sızısını duyduğu başka çocuklar vardır, toprak altında yatmaktadırlar. “Bu
çocuklar buralarda yatıyor” diyerek, gözyaşlarıyla ama vakurla ve her bir şehit
yatağını bastonuna dayanıp yürüyerek ve harbiye Marşı’nı söyleyerek selamladığını
da görmüştür. Gelibolu’da şehitliklerde özenle Kuran’ı açıp dualar edişini de
hiç unutmaz. "Gelibolu'ya gelmek hacca gitmekten daha önemlidir" diyen de bu kadındır.</span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit", serif; font-size: 11.5pt;">Atatürk, 23 Nisan Egemenlik Bayramı’nı çocuklara
hediye etti. Demek ki Türkiye’de tüm çocuklar aslında 23 Nisan’da doğmuştur. Bağımsızlığı,
başı dik durmayı bu sayede öğrenecek bu milletin çocukları. Bu nedenle benim
annemin doğumu aslında 23 Nisan 1933. Çünkü Atatürk bu bayramı O’na da hediye
etmiştir.</span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit",serif; font-size: 11.5pt; mso-bidi-font-family: "Segoe UI Historic"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">PKK, Dağlıca
baskınında askerlerimizi şehit ettiğinde dört oğluna birden <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>“hepiniz gidip gerektiğinde savaşarak
öleceksiniz. Vatan yoksa evlat da yoktur . Gerektiğinde <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>savaşa gitmeyen benim oğlum olamaz” diyen de O'dur.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit",serif; font-size: 11.5pt; mso-bidi-font-family: "Segoe UI Historic"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Benim annemin doğumu 23 Nisan 1933 olmalıdır.. Ancak
ilkokulu <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bitirebilmiştir. Atatürk’ün
Nutku’nu okumuştur. </span></p><p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit", serif; font-size: 11.5pt;">Benim annemin doğum tarihi 23 Nisan 1933 olmalıdır çünkü Allah’a derinden bağlı olsa da laiktir</span></p><p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit", serif; font-size: 11.5pt;">Benim annem 23 Nisan 1933’te doğmuş
olmalıdır. Çünkü O, Cumhuriyetçidir ve ölene kadar öyle kalacaktır.</span></p>
<p class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="color: #050505; font-family: "inherit",serif; font-size: 11.5pt; mso-bidi-font-family: "Segoe UI Historic"; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Ve benim annem 23 Nisan’lıdır, çünkü tüm çocuklara nişanlıdır ve ölene kadar öyle kalacaktır.<o:p></o:p></span></p>Kubilay Kızıldenizlihttp://www.blogger.com/profile/03801654770016815223noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1422844421374592706.post-16054181382792820932019-01-17T05:18:00.004-08:002019-01-17T05:18:59.450-08:00Değişen Dengeler ve Bize Çıkan Dersler<br />
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Bölgemiz ve Dünyamız<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Kubilay Kızıldenizli<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Teori Yazı Kurulu
Üyesi<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjwbnI428qXdeahwb7bLhXWKRBEhXoPtpiVQWYXify5JPWDD4v7FEM4VbV9pfKifF1yzmSVEQFm3F4k8E7agoCNzuDfhyphenhyphendCVaa50KnAXgRRAsgSJU7Sl4CV6aqJJZGDn_7MmIYmE1tyS1GI/s1600/Teori.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="280" data-original-width="180" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjwbnI428qXdeahwb7bLhXWKRBEhXoPtpiVQWYXify5JPWDD4v7FEM4VbV9pfKifF1yzmSVEQFm3F4k8E7agoCNzuDfhyphenhyphendCVaa50KnAXgRRAsgSJU7Sl4CV6aqJJZGDn_7MmIYmE1tyS1GI/s640/Teori.jpg" width="409" /></a>Aslında bu kısa yazımızın başlığı Teori Dergisi’nin Ocak
2019 tarihli 348. Sayısı’nın kapak dosyasının adından esinlenerek yazıldı. Teori
Dergisi’nin söz konusu dosyası “Bölgemiz ve Dünya” adını taşıyor ve özellikle
ülkemizin içinde yer aldı yakın tüm kara ve sularındaki, Hazar Denizi,
Karadeniz ve Akdeniz’in son 15-20 yıl içinde değişen politik ve stratejik
konumunuyla birlikte Türkiye’nin yapması gerekenlerini özetleyen analizlerle
dolu makaleler içeriyor. Bu haliyle Aydınlık okurlarına Teori Dergisi’nin bu
sayısını okumalarını, tartışmalarını ve katkılarını beklediğimizi önemle
vurgulamak istiyoruz. Altını çizmek istediğimiz makaleleri yazımızın sonuna
bırakarak bölgemizde ve dünyamızda değişen dengelerin bize çıkardığı ödevlere
öncelikle vurgu yapmak isteriz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Değişen Stratejik
Hasımlık<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal">
Elbette söz konusu harmanlanma ülkelerin birbirleriyle barış
ve dostluk temelinde karılması anlamına gelmiyor. Ülkelerin ekonomik çıkarlarını
baz alan ve dünyanın siyasal olarak yeni ittifaklar temelinde harmanlanmasına
dayanıyor. İlerde tarih kitapları bu durumu küreselleşme olarak bilinen Yeni
Dünya Düzeni’nin sonu ve Batı Çağı’nın kapanmasıyla birlikte Avrasya Çağı’nın
açılması olarak yazacaklar. Bunun önümüzdeki yakın dönemde ileri geri adımları
olacaktır ancak bu sürecin tersine döndürülmesi mümkün görünmüyor. Elbette
değişen bu durum yeni stratejik hasımlıkları da zorunlu kılıyor ve Türkiye bu
yeni durumda yerini durdurulamaz bir biçimde Batı’dan Avrasya’ya doğru kaydırıyor.
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Türkiye’nin İran ve <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Rusya ile kurduğu ve Suriye’nin de
çıkarlarının temsil edildiği i Astana Süreci henüz istenilen ustalıkla yürütülemese
de, bölgemizde neredeyese 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana kurulmuş olan dengeleri
değiştirerek, ABD’nin Suriye’de yenilgisine yol açtı. Bu zaferi de tarih
kitapları Asya Çağı’na geçişin ilk ve önemli başarısı olarak kaydedecektir.<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"> <o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Doğu Akdeniz’de Neler
Oluyor<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal">
Artık konuya ilişkin çeşitli mecralarda yayımlanan analizler,
Ortadoğu’da İsrail-Filistin ekseninde başlayan, İran-Irak savaşı ile devam
eden, 1.ve 2.Körfez Savaşı ile Irak, Suriye ve hatta Türkiye’de rejim ve sınır
değişikliğini amaçlana süreci değil, Doğu Akdeniz’deki gerilimden söz ediliyor.
Doğu Akdeniz şu anda silahların en çok yoğunlaştığı alanlardan biridir. “Doğu
Akdeniz barış içinde ne kadar kalabilir?” sorusu yanıtlanması gereken sorudur. Dünyada
bir şeyler değişiyor ve bu değişikliğin altında yatan nedenler Akdeniz
Havzası’nın doğusundaki ülkeleri yeni itifaklara yönlendiriliyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Doğu Akdeniz’de İsrail- Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY),
Mısır ve ABD, Türkiye’nin ve KKTC’nin Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını eylemli
olarak tehdit eden bir birlik oluşturdu. İsrail’in bir yandan Kürt devletinin kurulmasını
desteklemesi, diğer yandan Türkiye’yin Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını hiçe
sayarak Mısır ve GKRY ile birlikte hareket etmesi, Yunanistan’ın da bu birliğe
dolaylı olarak katılımıyla Doğu Akdeniz’deki kriz yeni bir boyuta taşındı. Oysa
Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz rezervinin uluslararası yasalara göre adil
paylaşımı Doğu Akdeniz’e kıyıdaş ülkeler olan Türkiye, Suriye, Lübnan, İsrail,
Mısır, KKTC ve GKRY’nin ortak tavrıyla kolaylıkla kalıcı bir barışın garantisi
olabilir. Elbette bu süreci ABD’siz düşünmeliyiz. Ancak bu düşünce niyetten
öteye şimdilik geçemiyor. Bununla birlikte Mısır’ın Türkiye karşıtı ittifaktan
koparılması ve Suriye, Lübnan, Mısır, Türkiye ve KKTC’nin ortak çıkarları
ekseninde harekete geçmesi , ABD’nin Suriye’den sonra Doğu Akdeniz’den de kovulacağı
anlamına gelebilir. Bu durum aynı zamanda Rusya’nın da bu tarafa kesin
dönüşünün anahtarı da olabilir.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Ayrıca kimi siyasal analistler “ABD’nin kaya gazı üretimi
nedeniyle artık Ortadoğu’dan enerji transferine eskisi kadar gereksinim
duymadığını, aksine Doğu Akdeniz’deki doğal kaynakların işletilmesini
istemediğini bu nedenle Doğu Akdeniz’de istikrarsızlığı körüklediğini “ belirtiyorlar.
Suriye-Irak-İran-Lübnan ve Türkiye ekseninde etkisini kaybetmiş bir ABD’nin,
Akdeniz’den söz konusu devletleri çeşitli siyasal manevralarla tehdit etmeye
devam edeceğini kolaylıkla söyleyebiliriz. Ancak bu genel gidişi önlemekten
uzaktır ve Türkiye’nin gerektiğinde savaşmayı göze almasıyla kolaylıkla
engellenebilir. Bölgemizde İsrail dâhil hiçbir devlet kısa, orta veya uzun
vadeli çıkarları için Türkiye ile savaşmayı göze alamaz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Bu durumda Türkiye’nin gelişen bu yeni duruma göre ittifaklar
geliştirmesi ve ortak çıkarlara dayalı gerçekçi bir barışı inşa etmesi birinci
önecelikli görevi olmalıdır. Bu ise Astana’da kurulduğu gibi gerçekçi siyasal
ittifaklarla, komşularıyla barış ve Suriye ve Mısır’la kurulacak direk
ilişkilerle olabilir. Müslüman Kardeşler’den elini çeken bir Türkiye, Mısır’ı
İsrail, GKRY ve özellikle ABD’den koparacaktır. Artık anlamsız olduğu tatamiyle
herkes tarafından görülen ve Türkiye’ye zarar veren temelsiz bir Esad
düşmanlığından vazgeçmek PKK-Barzani-ABD-İsrail dörtlüsünün “Kürt” devleti
hayalini temelinden yıkacaktır ve ülkemiz için güvenli bir sınır hattının kısa
sürede kurulmasını sağlayacaktır.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Artık ABD bırakalım dünya jandarmalığını, Suriye’deki küçük
bir alanın jandarmalığını yapmaktan bile uzaktır. Bu elbette ABD’nin süper
silahlı bir güç olduğu gerçeğini reddetmez ama işin artık otuz yıl önceki
tarzda yürümesinin imkansız olduğunu gösterir. ABD devletini oluşturan
kurumların çatışmasına bakmak bile artık ABD içinde de dışında da kendi birliğini
sağlayamadığını gösteriyor. Daha 5-10 yıl önce AB ve İngiltere’nin neredeyse
koşulsuz desteğini alan ABD, bugün bu desteği almaktan uzak bir konuma düşmüş
görünüyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Teori Dergisi aslında ilk kez <b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Yeni Bir Dünya</b> vurgusu yapmıyor. Nisan 2018 tarihini taşıyan 339.
Sayısı’nın kapak dosyası bugünü anlatır gibiydi. Söz konusu sayısı <b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Amerikan Rüyasının Sonu</b> idi. Aslında
Aydınlıkçılar bu öngörüyü 2000’li yılların başından beri dile getirmekte ve
tartışmaktaydılar. ABD’nin dünya ekonomisi içindeki payının küçük parçalarla düşmeye
başladığı, Uzak Asya’da Çin ve Hindistan gibi ülkelerin payının artmaya
başladığı andan itibaren, ABD’nin ekonomi alanında savaşı kaybedecğini tespit
etmişlerdi. Ancak ABD’nin Suriye’den çekilme kararı bu sürecin ilk ve önemli
adımıdır ve bunu diğer adımları izleyecektir. Tespitimiz şudur. ABD bölgemizde
kaybetmiştir. Bundan sonraki taktiksel ileri adımları bu stratejik yenilgiyi
durduramayacaktır. ABD evet tartışmasız en büyük silahlı güçtür ancak böylesine
bir silahlı kuvvet büyük ve güçlü bir ekonomiye gereksinim duyar. ABD, bu büyük
silahlı kuvveti besleyecek veya idame edecek ekonomik kaynaklarından yoksundur.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Vatan Partisi Genel başkan Yardımcısı Yunus Soner “Yeni
Dünya’nın ilk sonucu; ABD Suriye’den çekliliyor adlı makalesiyle bu yeni duruma
tarafların verdiği tepkiyi inceliyor ve bize son bir ayda gelişen yeni durumu
tahlil ediyor. Gazetemizin Yazı İşleri Müdürü Tevfik Kadan “Karadeniz’deki güç
mücadelesinin arka planı” adlı içi bilgi dolu şahane bir makaleyle konuya başka
bir açıdan dikkatimizi çekiyor. Prof.DR Ata Atun “KKTC’de askeri üs kurulmalı
mı?” sorusuna yanıt arıyor ve bu üssün Türkiye’nin milli çıkarları açısından
önemini aktarıyor, Abdullah Yücel Kuruçim “Denizlerimizdeki tehditler ve Hazar
Denizi Anlaşmasıyla” Akdeniz ve Ege’den tehditlere dikkat çekerken Hazar Denizi
Anlaşması ile nasıl bir barış denizi yaratıldığının altını çiziyor. Konuyla
ilgili olmasa da Çu En Lay’ın 1964 yılında hazırladığı bir raporun çevirisini
bulacaksınız. Bu çeviri sanırız Türkiye’de ilk kez yaymlanıyor. Bugün Çin’in
geldiği seviyenin tarihsel izlerini de bulabileceğiniz “Ulusal ekonomiyi
güçlendirmek için başlıca göevlerimiz” adlı makalede dile getirilenler sanki
ülkemiz için hazırlanmış bir makale gibi.<o:p></o:p></div>
<br /><br />
Bu makale 17.01.2019 tarihinde Aydınlık Gazetesi<br />
nde yayımlanmıştırKubilay Kızıldenizlihttp://www.blogger.com/profile/03801654770016815223noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1422844421374592706.post-12792605237493440432018-09-19T02:32:00.003-07:002018-09-19T02:34:55.242-07:00Yapay Zeka sınıfları ortadan kaldırır mı?<br />
<div class="white p10 inline-ads" style="-webkit-font-smoothing: antialiased; background-color: rgb(255, 255, 255) !important; box-sizing: border-box; color: rgba(0, 0, 0, 0.87); font-family: "pt sans"; font-size: 16px; margin: 0px; outline: none; padding: 10px; text-rendering: geometricPrecision;">
<div style="-webkit-font-smoothing: antialiased; box-sizing: border-box; font-size: 1.2em; font-weight: 700; margin-bottom: 10px; margin-top: 10px; outline: none; padding: 0px; text-rendering: geometricPrecision;">
<a href="https://www.aydinlik.com.tr/_usr/files/img/2018090923394819_a2pdo0rotpukv9eaai8bjmg9e31.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img alt="Yapay Zeka sınıfları ortadan kaldırır mı?" border="0" class="content_main_img" data-kiosked-context-name="kskdUIContext_b1753d404bc1783243a41e705ac8f883" kioskedhash_production="12080_3475df42208924313a2ac286af395336" src="https://www.aydinlik.com.tr/_usr/files/img/2018090923394819_a2pdo0rotpukv9eaai8bjmg9e31.jpg" style="background-color: #eeeeee; border: 0px; box-sizing: border-box; color: rgba(0, 0, 0, 0.87); display: block; font-family: "pt sans"; font-size: 16px; margin-top: 0px; outline: none; padding: 0px; width: 728px;" /></a>Teori dergisi ‘Yapay Zekâ sınıfsız toplumun habercisi' gibi ilginç gelebilecek tezler ortaya atıyor. Konuya vakıf oldukça bu önemli tezin elbette insanın siyasi müdahalesiyle etekemiğe bürünebileceğini anlıyorsunuz.</div>
<div class="sharebar large" style="-webkit-font-smoothing: antialiased; box-sizing: border-box; font-size: 0.8em !important; margin: 0px; outline: none; padding: 0px; text-align: center; text-rendering: geometricPrecision; width: 708px;">
<br /></div>
<div class="cn-news" style="-webkit-font-smoothing: antialiased; box-sizing: border-box; font-family: "source serif pro", serif; font-size: 1.3rem; line-height: 1.6em; margin: 0px; outline: none; padding: 10px 0px; text-rendering: geometricPrecision;">
<div style="-webkit-font-smoothing: antialiased; box-sizing: border-box; margin-bottom: 1rem; outline: none; padding: 0px; text-rendering: geometricPrecision;">
Dilediğimiz gibi kullanabileceğimiz ve günün geniş dilimine yayılabilecek bir “boş” zamana sahip olmak mümkün mü? Bu sorunun yanıtı kesinlikle “evet” tir. Elbette günümüzde bile hepimiz belli oranlarda “boş” zamana sahibiz ancak söz konusu olan, çalışma saatleri dışında kalan “boş” zaman değil, üretime doğrudan katılmadan veya birkaç saatlik gönüllü katılımlar dışında neredeyse günümüzün uyku dışında kalan tüm zamanı istediğimiz gibi değerlendirebileceğimiz özgür bir zamandır. Acaba böyle bir hayata sahip olabilir miyiz?</div>
<span style="font-size: 1.3rem; font-weight: 700;">BOŞ ZAMAN MI ÖZGÜR ZAMAN MI?</span><br />
<div style="-webkit-font-smoothing: antialiased; box-sizing: border-box; margin-bottom: 1rem; outline: none; padding: 0px; text-rendering: geometricPrecision;">
<a href="https://www.aydinlik.com.tr/_usr/files/img/20180909234313366_a2pdo0rotpukv9eaai8bjmg9e31.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" border="0" height="200" src="https://www.aydinlik.com.tr/_usr/files/img/20180909234313366_a2pdo0rotpukv9eaai8bjmg9e31.jpg" style="border: 0px; box-sizing: border-box; margin-top: 0px; max-width: 100%; outline: none; padding: 0px;" width="143" /></a>Ne yazık ki güzel Türkçemize “boş zaman” kavramı yanlış girmiştir. Bu kavramın esası “özgür zaman”dır. Zorunlu çalışma saatleri dışında kalan özgürleşmiş zaman da diyebilirsiniz. Tanımın esası zorunlu çalışma saatleri nedeniyle zamanımızın “tutuklanmasına” dayanıyor. Emekçi, işgücünü bu saatler içinde sattığı için, aslında zamanı artık kendine değil ama işverene ait olmaktadır. Çalışma dışı zaman ise, çalışırken zamanımız tutuklandığı için özgür zamandır. Gerek Fransızcadan, gerekse İngilizceden Türkçemize boş zaman olarak çevrilen bu sözcüğün doğru anlamı “özgür” zamandır. Tartışmasına giriş yaptığımız konuda kullanacağımız “boş” zamanın ekonomi-politik ve felsefe alanında kullanılan terminolojisinde karşılığı “özgür” zamandır. Ancak Türkçemizde konuyu özgür zaman olarak kullanmak artık çok geçtir. Bu nedenle boş zaman kavramını kullanıldığı yerde anlamlandırmamız gerekiyor.</div>
<div style="-webkit-font-smoothing: antialiased; box-sizing: border-box; margin-bottom: 1rem; outline: none; padding: 0px; text-rendering: geometricPrecision;">
<span style="-webkit-font-smoothing: antialiased; box-sizing: border-box; font-weight: 700; margin: 0px; outline: none; padding: 0px; text-rendering: geometricPrecision;">ÜRETİM ARAÇLARININ ÇALIŞMA SAATİNE ETKİSİ</span></div>
<div style="-webkit-font-smoothing: antialiased; box-sizing: border-box; margin-bottom: 1rem; outline: none; padding: 0px; text-rendering: geometricPrecision;">
Bir işçinin günümüzdeki çalışma saatlerini, yüz veya yüz elli yıl önce yaşayan bir işçinin çalışma saatleriyle karşılaştırdığımızda aslında günlük çalışma saatinin yarı yarıya azaldığını görebiliriz. Bu durum sadece kol emekçileri için değil, kafa emekçileri için de geçerlidir. Çalışma saatlerinin bu derece azalmasında kuşkusuz ki işçi mücadelelerinin payı çok büyük ve birincildir ancak bunun dışında üretim araçlarındaki üretim kapa-sitelerinin hem kalitatif, hem kantitatif artışının da payını unutmamak gerekir.</div>
<div data-kiosked-context-name="kskdUIContext_72569ee040ca86d0f92f56810d2507fe" kioskedhash_production="12080_103e79d3662b6266c6e21a3a4be4cd16" style="-webkit-font-smoothing: antialiased; box-sizing: border-box; margin-bottom: 1rem; outline: none; padding: 0px; text-rendering: geometricPrecision;">
<span style="-webkit-font-smoothing: antialiased; box-sizing: border-box; font-weight: 700; margin: 0px; outline: none; padding: 0px; text-rendering: geometricPrecision;">SOSYALİZM VE KAPİTALİZME GÖRE</span></div>
<div style="-webkit-font-smoothing: antialiased; box-sizing: border-box; margin-bottom: 1rem; outline: none; padding: 0px; text-rendering: geometricPrecision;">
Hem sanayi hem tarımsal ürünlerin üretiminde kullanılan üretim araçlarından birim zamanda elde edilen sanayi ve tarımsal ürünlerin üretim artışı, hem üretimde çalışan işçilerin sayısını azaltmış, hem de çalışma saatlerinin azalmasına etki etmiştir. Bu durum sadece sanayi veya tarımsal ürünlerin üretimi için harcanan zaman ve emekle sınırlı değildir. Teknolojik gelişmeler hizmet sektöründe çalışan işçilerin sayısından, ofis çalışanlarının sayısına kadar etki etmiştir. Yapay Zekâ’yla karşılaştırılamayacak derecede geri bir teknoloji ürünü diyebileceğimiz bilgisayarlar, ofis çalışanlarının, mühendislerin hatta ön büro memurlarından üst düzey yöneticilere kadar herkesin hayatına girmiş ve planlamadan, günlük faaliyetlerinin kayıt altına tutulmasına, büyük mimari projelerden, üretim araçlarının üretiminin planlamasına kadar çeşitli düzeylerde rol oynayarak, çalışan kişi sayısına olumsuz etki etmiştir. Bu “olumsuzluk” diye tanımladığımız durum elbette kapitalist sistem için geçerlidir; insanın refahını ve mutluluğunu merkezine koyan bir sistem için ise bunun anlamı çok farklıdır. Bilim ve teknoloji alanındaki son yüz elli yılda gerçekleşen gelişmeler bir yandan daha kısa sürede, daha kaliteli ve daha fazla sayıda ürünün üretimine olanak sağlarken, diğer yandan aynı iş kolunda üretilen mal ve hizmete kıyasla, hem oransal olarak hem de sayıca daha az çalışanın üretime doğrudan ya da dolaylı olarak katılımını azaltmıştır.</div>
<div class="continues" style="-webkit-font-smoothing: antialiased; box-sizing: border-box; color: #777777; font-family: "pt sans", sans-serif; font-size: 0.9rem; line-height: 1rem; margin: 0px; outline: none; padding: 0px; text-align: center; text-rendering: geometricPrecision;">
Reklamdan sonra devam ediyor <span class="fa fa-arrow-down" style="box-sizing: border-box; display: inline-block; font-family: "fontawesome"; font-size: inherit; font-stretch: normal; line-height: 1; margin: 0px; outline: none; padding: 0px;"></span></div>
<div class="gpt-ad" data-google-query-id="COGix4rdxt0CFQWo7Qodjm0AkQ" id="div-gpt-ad-2" style="-webkit-font-smoothing: antialiased; box-sizing: border-box; left: -10px; margin: 0px; outline: none; padding: 0px; position: relative; text-align: center; text-rendering: geometricPrecision;">
<div id="google_ads_iframe_/36854237/Aydınlık_Desktop_Content/970x90_0__container__" style="-webkit-font-smoothing: antialiased; border: 0pt none; box-sizing: border-box; display: inline-block; height: 90px; margin: 0px; outline: none; padding: 0px; text-rendering: geometricPrecision; width: 728px;">
<iframe data-is-safeframe="true" data-load-complete="true" frameborder="0" height="90" id="google_ads_iframe_/36854237/Aydınlık_Desktop_Content/970x90_0" marginheight="0" marginwidth="0" name="" sandbox="allow-forms allow-pointer-lock allow-popups allow-popups-to-escape-sandbox allow-same-origin allow-scripts allow-top-navigation-by-user-activation" scrolling="no" src="https://tpc.googlesyndication.com/safeframe/1-0-29/html/container.html" style="-webkit-font-smoothing: antialiased; border-style: initial; border-width: 0px; box-sizing: border-box; margin: 0px; outline: none; padding: 0px; text-rendering: geometricPrecision; vertical-align: bottom;" title="3rd party ad content" width="728"></iframe></div>
</div>
<div style="-webkit-font-smoothing: antialiased; box-sizing: border-box; margin-bottom: 1rem; outline: none; padding: 0px; text-rendering: geometricPrecision;">
</div>
<div style="-webkit-font-smoothing: antialiased; box-sizing: border-box; margin-bottom: 1rem; outline: none; padding: 0px; text-rendering: geometricPrecision;">
<span style="-webkit-font-smoothing: antialiased; box-sizing: border-box; font-weight: 700; margin: 0px; outline: none; padding: 0px; text-rendering: geometricPrecision;">BOLLUK TOPLUMUNA DOĞRU</span></div>
<div style="-webkit-font-smoothing: antialiased; box-sizing: border-box; margin-bottom: 1rem; outline: none; padding: 0px; text-rendering: geometricPrecision;">
Adil ve insanı merkezine alan toplumsal bir sistem olan sosyalizm için yukarıda tarif edilen bu durum insanlara özgür zaman yaratacağı ve bolluk toplumuna doğru olumlu bir ilerleme olarak ele alınırken, içinde yaşadığımız sistem içinde ciddi olumsuzluklara gebedir. Üretim araçlarına sahip olan ve yöneten kapitalist için en az girdi maliyeti ile en fazla sayıda ürün üreterek birim başına maliyeti düşürmek yıkıcı rekabet koşullarında yaşamsal önemdedir. Çünkü üretilen ürünün pazarda rekabet edebilmesi, üretim maliyetiyle doğrudan ilişkilidir ve herhangi bir ürünün üretilebilmesi için kullanılması gereken “insan emeği” en büyük üretim maliyeti olarak değerlendirilir. Bir adım daha ileri gidersek, bir ürünün fiyatını insan emeği belirler.</div>
<div style="-webkit-font-smoothing: antialiased; box-sizing: border-box; margin-bottom: 1rem; outline: none; padding: 0px; text-rendering: geometricPrecision;">
<span style="-webkit-font-smoothing: antialiased; box-sizing: border-box; font-weight: 700; margin: 0px; outline: none; padding: 0px; text-rendering: geometricPrecision;">KÂR AMACI VE İNSANLIĞIN REFAHI</span></div>
<div style="-webkit-font-smoothing: antialiased; box-sizing: border-box; margin-bottom: 1rem; outline: none; padding: 0px; text-rendering: geometricPrecision;">
Kapitalist sistem bilimsel ve teknolojik gelişmeleri kendi çıkarı için yani kâr için kullanırken, bir diğer seçenek olan sosyalizm, Yapay Zekâ’yı ilerleyen süreçlerde insanın gün içinde üretimden koparak özgürleşmesi için kullanmasını hedeflemektedir. Yapay Zekâ da böyledir. Ancak Yapay Zekâ’yı diğer teknolojik ilerlemelerden ayıran çok temel bir şey var. Herhangi bir üretim aracı işgücünü daha verimli hale getirirken, insana bağlılığını sürdürmektedir. Ancak Yapay Zekâ insanımsı özelliktedir ve gelişen her duruma karşı insan müdahalesini gerektirmeden en olumlu tepkiyi vererek süreci kendi başına, her türlü olasılığı hesap ederek en doğru çözümü en kısa zaman biriminde bularak uygulayacaktır.</div>
<div style="-webkit-font-smoothing: antialiased; box-sizing: border-box; margin-bottom: 1rem; outline: none; padding: 0px; text-rendering: geometricPrecision;">
Yapay Zekâ bir açıdan “durumdan vazife çıkaracak” ve her türlü analizi hızla yaparak en doğru çözümü bulacaktır. Yapay Zekâ bu çözümü ani bir kaza riskine karşı insanın vereceği refleksin hızının çok çok üzerinde bir hızla yapabilecektir. Yapay Zekâ, çözümü; yönettiği üretim aracı veya herhangi bir robotun her türlü olasılığa karşı insan tarafından hesaplanarak düzenlenen algoritmalar ve/veya yazılımlar yoluyla bulacaktır. Üstelik bulunabilecek çözüm, tek bir insanın kendi başına üreteceği çözümden çok daha sağlıklı ve sonuç hedefli olacaktır. Yine de, kendi kendini üretme kapasitesine sahip olamayacağı için, Yapay Zekâ’nın üretim aşamasında veya onun yöneteceği herhangi bir üretim sürecinde çıkabilecek sorunlarda insana bağlılığını sürdürecektir.</div>
<div style="-webkit-font-smoothing: antialiased; box-sizing: border-box; margin-bottom: 1rem; outline: none; padding: 0px; text-rendering: geometricPrecision;">
Yapay Zekâ’yı sadece bir tek insan üretemeyecektir. Aslında bu, kolektif bir çalışmanın ürünü olacak ve olmaktadır. Örneğin, bir yapay Zekâ ürünü olan Google’un sürücüsüz araç gibi projelerinin ardında yüzlerce programcı mühendis çalışmaktır. Çünkü “yapay zekâlı makinadan” istenen ve bir işçinin-insanın yapması mümkün olmayan işleri saniyeler içinde kusursuz bir şekilde yapmaya, anlık durumsal sorunları çözmeye mahir bir üretim aracının üretimi söz konusudur. Böylece üretilen yeni üretim aracı en seri, en kusursuz ve insanımsı bir zekâya sahip olduğu için, ortaya çıkacak durumsal problemleri çözmek için aynı insan gibi davranan büyük bir programlanmış yaratıdan söz ediyoruz.</div>
<div style="-webkit-font-smoothing: antialiased; box-sizing: border-box; margin-bottom: 1rem; outline: none; padding: 0px; text-rendering: geometricPrecision;">
<span style="-webkit-font-smoothing: antialiased; box-sizing: border-box; font-weight: 700; margin: 0px; outline: none; padding: 0px; text-rendering: geometricPrecision;">TEORİ’NİN KONUSU</span></div>
<div style="-webkit-font-smoothing: antialiased; box-sizing: border-box; margin-bottom: 1rem; outline: none; padding: 0px; text-rendering: geometricPrecision;">
Teori dergisi Eylül 2018 tarihli 344. sayısında Yapay Zekâ’yı başka bir açıdan inceliyor. Onun üretim sürecinden, yaratılmasından çok, hayata geçirildiğinde insanlığın geleceğine nasıl etki edeceğini tartışıyor. Teori dergisi Türkiye’de bir ilki yaparak, bilimsel sosyalistlerin konuya derli toplu yaklaşmasına olanak tanıyor. Türkiye’de ilk defa bir sosyalist hareket, Yapay Zekâ’nın insanlığın gelişimine katkısını bilimsel sosyalist pencereden inceliyor. Örneğin, ilk okunduğunda “Yapay Zekâ sınıfsız toplumun habercisi” gibi ilginç gelebilecek tezler ortaya atıyor. Konuya vakıf oldukça bu önemli tezin elbette insanın siyasi müdahalesiyle ete kemiğe bürünebileceğini anlıyorsunuz. Konuya açıklık getiren makaleleri önemle okumanızı öneriyoruz. Doğu Perinçek “Yapay Zeka, sınıfsız toplumun habercisi”, Prof. Dr. Semih Koray “Yapay Zekâ’nın insanlığın önünde açtığı yeni ufuklar”, sosyalizm pratiğinin içinden bir makale örneği sunan Yang Chen ise “Yapay Zekâ ve sosyalizmin geleceği: Çin’in yaklaşımı perspektifi” ile Çin devletinin konuya yaklaşımını ve sosyalizm açısından önemini incelemekte, Micheal Roberts “Robotlar ve yapay Zekâ: Ütopya mı distopya mı?” ve Teori Genel yayın Yönetmeni Kuntay Gücüm “Robert Owen önergesinin 200. yılında yeni toplum ve makineler” başlıklı kapsamlı incelemesini sunmaktadır. Keyifle okumanızı ve konuya katkılarınızı gerek Aydınlık, gerekse de Teori sayfalarında bekliyoruz.</div>
</div>
</div>
Kubilay Kızıldenizlihttp://www.blogger.com/profile/03801654770016815223noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1422844421374592706.post-24244777559239705752018-05-13T23:22:00.002-07:002018-05-13T23:22:48.330-07:00“Marx’ın bir hayaleti yok, kendisi var<br />
<br />
<span style="font-size: 13.3333px;">3 Temmuz 2003 günü Londra Heathrow Havaalanı’na indiğimde beni karşılayan arkadaşlarımdan ilk</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">isteğim “beni Marx’ın mezarına götürmeleri” isteğim olmuştu. Aslında Londra’ya 11 yıl aradan sonra</span><br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjc5k-Qpc8ppgeFfs6IqVD-jVDZR59S-PWU5f-mWpmZi3-0ESfwwjwT-PGsPgphr20DjjbStDcDIDl0-1dWsZ1ip54phb5625fZoqj2jSVU5DY1o42Dv0TC-dj0cv91LeMRkcul1qu7hU6Z/s1600/b1f4a478-f551-4e7e-9ebc-6f6f9ded84e4.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1124" data-original-width="899" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjc5k-Qpc8ppgeFfs6IqVD-jVDZR59S-PWU5f-mWpmZi3-0ESfwwjwT-PGsPgphr20DjjbStDcDIDl0-1dWsZ1ip54phb5625fZoqj2jSVU5DY1o42Dv0TC-dj0cv91LeMRkcul1qu7hU6Z/s400/b1f4a478-f551-4e7e-9ebc-6f6f9ded84e4.jpg" width="318" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">3 Temmuz 2003- Highgate Cemetery Londra</td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-size: 13.3333px;">ikinci gelişimdi ancak ilk gelişimde Marx’ın mezarının Londra’da olduğunu dahi bilmiyordum.</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Politikayla pek ilgisi olmayan arkadaşlarım “Marx’ın mezarının yerini bilse bilse ancak Mesut Abi bilir”</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">dediler, hayatın güzel sürprizi olarak “Mesut Abi” hem Aydınlıkçı hem de beş yıl önce kaybettiğim</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Aydınlıkçı ağabeyimin Adana Erkek Lisesi’nden arkadaşı çıktı. Böylece benim de mezun olduğum ve</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Aydınlıkçılarla ilk tanıştığım güzel okulum bana sürprizini yine bir başka Aydınlıkçı üzerinden</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Londra’da yapıyordu.</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Aynı gün, mezarın bulunduğu Highgate Mezarlığı’na gittik. Londra’nın en lüks semtlerinden birinde</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">tarihi bir mezarlık. İçinde kimleri konuk etmiyor ki; Douglas Adams, Edwards Hodges Baily, George</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Eliot, Micheal Faraday gibi bilim insanları, sanatçılar, yazarlar, sendikacılar ve Marx’ın eşi ve</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">çocuklarının da uyuduğu diğer önemli konuklar. Gerçekten de yeşillikler içinde tarihi dokusu</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">bozulmamış ancak içeri para ödemeden giremediğiniz bir mezarlık Highgate Mezarlığı. Bu açıdan</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">biraz da müze mezarlık gibi. Biz mezarlığa ulaştığımızda görevli “ama artık kapanış vakti geldi”</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">dediğinde biz de “saat kaçta kapanıyor?” diye sorduk. “Saat 17:00’ de” diye yanıtladı sorumuzu. Biz</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">de “ama hala 16.59“ dediğimizde gülümseyerek bizi içeri davet etti ve “dikkatli olun, hava</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">kararmadan çıkmalısınız” dedi.</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Marx’ın kudretinin sırrı</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Karl Marx diğer liderler gibi sadece kendi ulusunu değil, tüm dünyayı etkilemiş, üstelik hayatının</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">hiçbir döneminde iktidarın yanına bile yaklaşamamış bir adamın etkisi bugün bile tartışılamıyorsa,</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Marx yalnızca bu özelliğiyle bile sadece çağdaşları arasında değil, gelmiş geçmiş tüm kuramcılardan</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">açık ara ileridedir. Öyle görünüyor ki Karl Marx doğumundan değil iki yüz yıl sonra, emekçilerle-</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">kapitalistler, emperyalistlerle-ezilen uluslar arasındaki bu amansız kavga bitene ve insanlığın sınıfsız</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">bir topluma ulaşmak için sürecek yüzlerce yıllık zaman süresinin sonuna değin anımsanıp feyz</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">alınmaya devam edecek.</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Kuşkusuz ki mezarlık ziyaretleri, içinde yatan için yapılmaz ama ziyaretçi aslında kendisi için yapar.</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Marx hâlâ dünyanın dört bir yanından ziyaretçilerini uyumakta olduğu ebedi yatağına çekiyor. Marx</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">hâlâ benim gibi yaşadığı topraklardan binlerce kilometre ötede bir adamı ayağının tozuyla kendi</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">huzuruna gönüllü olarak çekip, mezarı başında tarif edilemez bir iç huzurla ayakta bekletip,</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Anadolu’muzun kurumuş bir papatyasını mezarına saygıyla bıraktırabiliyor.</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Marx’ın mezarı ise sade ama heybetli bir anıt mezar. Oldukça büyük mermer kaplı bir kaide üzerinde,</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">yine Marx’ın sade ama heybetli bir büstü yerleştirilmiş. Komünist Parti Manifestosu’nun son cümlesi</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">ve temel sloganı olan “Bütün Ülkelerin İşçileri Birleşin” çağrısı mezarın ön yüzüne kazınmış olarak hâlâ</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">emekçileri birlik olmaya davet ediyor. Ön kaidenin altında ise yine diğer ünlü saptaması bulunuyor.</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">“Filozoflar sadece dünyayı yorumlamakla yetindiler ama aslolan onu değiştirmektir.”</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Marx’ın hayatının sırları</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Marx’ın bütün hayatıyla ilgili birkaç noktaya vurgu yapmak isteriz.</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;"><br /></span>
<span style="font-size: 13.3333px;">Marx yüreği emekçilerden yana olmuş bir filozof olarak bilimi akıl yürütmelerle değil, gerçekte aradı.</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Gerçeğe hep sadık kaldı. Başta Kapital dâhil tüm eserlerinde meselelere bu açıdan çözüm üretmeye</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">çalışan bir bilim ve mücadele insanını görürüz.</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Aslında, Marx’a ”hayatı boyunca çalışmadı, Engels’in yardımlarına muhtaçtı” diyen sistem sözcüsü</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">“bilim insanlarına” en büyük yanıtını yine Marx’ın eserleri yanıt veriyor. Bu eserler Marx’ın neredeyse</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">ömrünün tamamını kapsayan çalışmalarının ürünleridir. Bu eserleri onun alın teri ve gerçeğe bağlılığın</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">ifadesidirler. Sanırız çok az bilim insanı böylesi bir emek yoğun çalışmayı hayatı boyunca</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">sürdürmüştür ve tatmıştır.</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Marx, sadece dünyayı yorumlamakla yetinmedi ama dünyayı emekçiler lehine değiştirmeye de çalıştı.</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Dünyayı değiştirme isteğinin ifadesini bulan bu çabası, kendinden önceki filozoflar için yaptığı en</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">önemli eleştirisidir. Dünyayı değiştirmek için hayatın merkezinden teoriler üretti, insanları etkiledi.</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Kapitalizmin gerçekten korkulu rüyası oldu. Dünyanın niyet ve temennilerle değil devrimlerle</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">değiştirilebileceğini saptadı. Sadece devrimin ilk gerçekleşeceği coğrafya konusunda yanıldı ama</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Doğu’nun ateşini görmekte gecikmedi. Rusça ve Türkçe öğrenmeye başlaması bu öngörüsünün</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">önemli bir işareti olarak değerlendirilebilir. Karl Marx, başta Rusya’da gerçekleşen sosyalist devrim</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">olmak üzere Çin, Küba ve Vietnam devrimleri gibi sosyalist ve milli demokratik devrimlerin ana esin</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">kaynağı oldu. Cumhuriyet devrimimizi yapan kuşağı etkiledi. Atatürk’ün “evvela sosyalist olmalı,</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">maddeyi anlamalı” görüşünü bilmem başka nasıl izah edebiliriz? İki yüz yıl önce bu dünyadan göçmüş</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">bir insanın, neredeyse dünya nüfusunun tamamına yakını tarafından bugün ismen de olsa bilinir</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">olmasını açıklayacak tek şey bizlere “dünyanın değiştirilebileceğini” göstermiş olmasıdır.</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Bugün ülkemiz de dünyamız da zor günlerden geçiyor. Her zamankinden daha çok sade yaşayıp sıkı</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">çalışmak zorundayız. Karl Marx’ın hayatı doğumundan ikiyüz yıl sonra bile bize hayatımızı boşuna</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">geçirmemiz ve gelecek nesillere ise zincirli bir hayat bırakmamamız gerektiğini öğütlüyor.</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Marx öldü mü?</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Doğumundan iki yüz yıl sonra bile sorulacak en güzel soru budur?</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Marx’ın fikirleri bugün “dünyanın en büyük ikinci ekonomisini yönetiyor”.</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Marx, bugün sadece gelişen dünyanın değil ama “gelişmiş” dünyanın emekçilerinin de insanca eşit ve</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">adil yaşama isteğinin tam merkezinde bulunuyor.</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Marx, emperyalizmin bütün kötülüklerinin kaynağı olarak, insanların katline, milletlerin</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">parçalanmasına, doğanın yıkımına karşı insanlığın direniinin günümüzdeki tek esin kaynağıdır.</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Marx, elbette bir gün ölecek ancak o gün emekçilerin karşısındaki vampirler de yok olacak, ‘büyük</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">uyum dünyası’ dediğimiz ”sınıfsız imtiyazsız toplum” yaratılmış olacak. İşte o gün Marx’ın ideallerine</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">insanlık ulaşmış olacak.</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Marx’ın ideallerine insanlık ulaştığında yani yerini insanlığın önünü açaçak yeni fikirlere bıraktığında</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">işte o zaman Londra’daki mezarında son nefesini vermiş olacak. O güne değin Marx ölmek istese bile</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">insanlık onun bu isteğini dinlemeyecektir. İçinde yaşadığımız dünyanın, yani emperyalist dünyanın</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">yıkımını insanlık devrimlerle gerçekleştirmeden Marx’ın öldüğünü söylemek kötü niyetli boş bir</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">temenniden öteye geçemez.</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Bu ay gerek Bilim ve Ütopya Dergisi gerekse de Yazı Kurulu Üyesi olmaktan onur duyduğum Teori</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Dergisi, doğumunun 200. Yılında Karl Marx’ı detaylı dosyalarla okucularına sunuyor. Teori’nin Mayıs</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">2018 tarihli 340. sayısında Karl Marx’ı daha yakından tanımak isteyen okuyucularımız için Vatan</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;"><br /></span>
<span style="font-size: 13.3333px;">Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek “Zincirdeki enerjinin kâşifi: Karl Marx” , Prof. Dr. İrfan Erdoğan</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">“Karl Marx’ı anlamak: uydurular ve gerçekler”, Prof. Dr. Ali Murat Özdemir “21. Yüzyılda Marksizm”,</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">Yıldırım Koç “Marx ve enternasyonalizm,” Efe Can Gürcan “Marx, ekonomik belirlenimcilik ve Batı</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">merkezcilik: Mitler ve gerçekler” adlı makaleleri kaleme aldılar. Aydınlık okurlarına bu makaleleri</span><br />
<span style="font-size: 13.3333px;">okumalarını ve görüşlerini bildirmelerini öneriyoruz.</span>Kubilay Kızıldenizlihttp://www.blogger.com/profile/03801654770016815223noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1422844421374592706.post-67044608808628933852018-05-13T23:16:00.002-07:002018-05-13T23:16:41.486-07:00Emperyalizmi en iyi Aydınlıkçılar bilir “Bir Rüyanın Sonu”<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 10.0pt; line-height: 107%;">Kubilay
Kızıldenizli<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 10.0pt; line-height: 107%;">Teori Yazı
Kurulu Üyesi<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 10.0pt; line-height: 107%;">Türk milletinin
yiğitliği bu yazının ikinci cümlesinden kaynaklanıyor. Milletimiz 1876 yılından
beri emperyalizme karşı savaşan ilk ve tek millet olma onuruna sahiptir. Bu
kavgasını 19. Yüzyıldan 21. Yüzyıla kadar ısrarla sürdürmüştür ve tek amacı
olan vatanını korumaya devam etmektedir. Bu nedenle Suriye’de ABD
emperyalizminin taşeronu olan PKK-YPG’ye karşı yürüttüğü silahlı mücadeleye biz
Aydınlıkçılar “Vatan Savaşı” diyoruz. Gerektiğinde savaşmaktan çekinmeyen Türk
Milleti, en yiğit, en savaşçı millettir ve vatanı konusunda kıskanç ve
tutkuludur.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 10.0pt; line-height: 107%;">Emperyalizme
karşı iki yüz yıldır sürdürülen savaşımızın edebiyattaki temsilcileri olan
Namık Kemal, Tevfik Fikret, Nazım Hikmet ve siyasal temsilcileri olan
Talatpaşa, Şefik Hüsnü ve Mustafa Kemal’in fikirlerinin günümüzdeki takipçisi
ve tek örgütlü mirasçısı olduğumuz için, emperyalizmi en biz Aydınlıkçılar biliriz.
Çünkü dostlarınızı tam olarak bilemeseniz de düşmanlarınızı çok iyi tanırsınız.
Emperyalizme karşı halkımızı uyanık tutma görevini isimlerini yukarıda
andığımız önderlerimizden aldık. Milletçe dövüştüğümüz, kanını akıttığımız ve
kanımızı akıtan emperyalizmi bu nedenle en iyi biz biliriz; milletimiz bilir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 10.0pt; line-height: 107%;">İlk kez
Lenin’in tarif ettiği Emperyalizm Çağı’nın belirleyicisi emperyalizme karşı
hangi cephede konumlandığınızdır. Aydınlıkçıların (Vatan Partisi) tarihi bu
noktada en büyük kanıttır. 1960’lı yıllardan bu yana emperyalizmi hem ulusal
hem de uluslararası boyutta anlamaya çalışmış, analiz etmiş, emperyalistlerin
düşünce kuruluşlarını, ekonomik, finansal ve askeri faaliyetlerini takip ederek
onların geleceğe yönelik stratejik değişikliklerini önceden görmüş, bu
stratejiye göre hem ülkemizde hem de bölgemizde ittifaklar inşa etmeye
çalışarak devraldığı mirasın hakkını vermiştir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 10.0pt; line-height: 107%;">Türkiye’yi
yönetenler içine düştükleri açmazdan dolayı, bölgesel devletlerle
emperyalistlere karşı ittifakın önemini daha yeni kavrarken, Vatan Partisi ise 1990’nın
ikinci yarısından itibaren Avrasya konferansları düzenleyerek, gelecekte
olacakları ve bölgemiz açısından risklerini analiz ederek anlatmaya başladı</span><span style="font-size: 10.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #333333; font-size: 10.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Bildiğiniz
gibi Vatan Partisi (İşçi Partisi) 19-20 Kasım 1996 tarihleri arasında
İstanbul'da “Birinci Avrasya Seçeneği Uluslararası Konferansı”nı yaptı. Rusya,
Çin, KDHC, Hindistan ve İran gibi 14 ülkeden 22 temsilcinin katıldığı
konferansta kardeşlik ve eşit ilişkilerin geliştirilmesi vurguları öne çıktı. Bu
konferanslar dizisi Ergenekon operasyonlarının başladığı günlere kadar devam
etti. Bugün açıkça görülmektedir ki Ergenekon ve Balyoz operasyonları ABD’ye
karşı direnen iki kuvvete karşı yapılmıştır. Bu iki kuvvet siyasal alanda
sadece İşçi Partisi’ne ve Türk Ordusu oldu. Böylece emperyalizmin de kimleri en
iyi bildiği orta çıkmış oldu.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="background: white; color: #333333; font-size: 10.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Emperyalizmi
anlamak<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #333333; font-size: 10.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Emperyalizmi
anlamak kolay değil, çünkü hep elma şekeri ile geliyor. Farklılıkları
derinleştirmek için “çok renklilik”; bir milleti oluşturan ırkları ayıralım,
çıkarlarını öne çıkaralım amacıyla “çok kültürlülük”; devleti önemsizleştirmek
ve halkın düşmanı yapmak için “sivil toplumculuk”; “insan hakları” başlığı
altında bölücü teröre özgürlük ; “ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı”
örneğinde olduğu gibi devletleri ve milletleri parçalamayı amaçladılar. Bu
zehirli elma şekerleri maalesef bazı milletler tarafından afiyetle yendi.
Yugoslavya bunun en açık ve acı örneğidir. Bu elma şekerlerinin ideolojik planda
savunucuları ülkemiz içindeki savunucuları ne yazık ki anlı şanlı
sosyalistlerin de içinde olduğu “aydınlar” oldular. Aydınlıkçıların o dönemdeki
yayınlarını taradığımızda bu “elma şekerlerine” karşı en sert eleştirilere konu
olmuş yüzlerce makale ve o yıllarda yapılan sayısız eylemlerini görürüz. Bundan
20-30 yıl önce bu değerleri savunan “sosyalistleri” bugün göremezseniz ama
Aydınlıkçılar hâlâ mücadele ediyor, hâlâ dimdik ayaktadır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #333333; font-size: 10.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Aydınlıkçılar
1960’lı yıllardan bu yana örgütlenerek, Amerikancı darbelerden hep örgütsel
devamlılığını koruyarak ve büyüterek çıktı; bu başarısını emperyalizme karşı
aldığı net tutumu, bu tutumu almasını sağlayan siyasal derinliği, disiplinli ve
inatçı önderliğine ve üyelerini emperyalizmin kültürel-siyasal cereyanına karşı
diri tutmayı bilmesine borçludur.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="background: white; color: #333333; font-size: 10.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Amerika
rüyasının sonu mu?<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #333333; font-size: 10.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Teori Nisan
2018 tarihli 339. sayısını <b style="mso-bidi-font-weight: normal;">“bir rüyanın
sonuna”</b> ayırdı. Yıllardır anlatmaya çalışırız; emperyalist-kapitalist
sistem kendini “yeniden üretmekten” yoksundur. Kapitalizm kendi iç verimliliğiyle
değil krize ihtiyaç duyarak büyür. Krizlerini hep silahla çözer. Eğer emperyalizmi
anadan doğma soyarsak, “insan hakları”, “çok kültürlülük”, “demokrasi” gibi giydiği
elbisesinin altındaki sert namluyu net olarak görürüz. Sadece ABD, kapitalizmin
çıkarlarını korumak için, önemli stratejik üslere konuşlu silahlarını
kullanacak anavatanı dışında ve dünya denizlerinde çeyrek milyon askere
sahiptir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #333333; font-size: 10.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Teori,
kapak konularıyla bağlantılı olarak Efe Can Gürcan’ın “Post-Hegomonyacı Bir
Düzene doğru mu?”, Prof. Dr. Ersin Dedekoca’nın “Gerileyen ABD ve Yükselen
Çin”, Prof. Dr. İrfan Erdoğan’ın “21.Yüzyılda Emperyalizm: Durum ve
belirleyiciler” başlıklı yazılarıyla, ABD’nin ve en büyük rakibi olan Çin’in
günümüzdeki durumunu analiz ediyor, tartışıyor ve aşağıdaki sorulara yanıt
arıyor:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #333333; font-size: 10.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Amerikan
rüyası bitiyor mu?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #333333; font-size: 10.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Amerika
halen 2. Dünya Savaşı’ndan beri sürdürdüğü dünya ekonomisindeki liderliğini
devam ettiriyor mu, bunu ekonomi alanında sürdürebilme yeteneği var mı?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #333333; font-size: 10.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Amerika
halen tartışmasız en büyük savaş makinası olmasına rağmen bu gücü kullanarak
patronluğunu sürdürebilir mi?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #333333; font-size: 10.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Çin
yeni bir emperyalist devlet olabilir mi?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #333333; font-size: 10.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">ÇKP’nin
19. Kongresi dünya için neyi ifade ediyor, ideolojik hegomanya mı yoksa
“paylaşarak büyüme” stratejisini mi?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #333333; font-size: 10.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Kültür
emperyalizmi ve bunun hayatımıza yansıyan kısımları nelerdir?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #333333; font-size: 10.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Bu
tartışmaya siz okurlarımızın da katkısını beklediğimizi önemle belirtelim.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #333333; font-size: 10.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Teori
Dergisi genel yayın Yönetmeni Sayın Kuntay Gücüm ise Amerikan Rüyası’nın başlangıcına
giderek 1. Dünya Savaşı yıllarından başlayarak Amerika’nın Türk siyasetine
girişini tartışıyor. Bu makale kolaylıkla denebilir ki bu alanda yazılmış en
kapsamlı makale olma özelliğini taşımaktadır.<o:p></o:p></span></div>
<br />Kubilay Kızıldenizlihttp://www.blogger.com/profile/03801654770016815223noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1422844421374592706.post-4510182324746514792018-04-02T02:17:00.002-07:002019-05-08T02:31:48.897-07:00<div style="-webkit-font-smoothing: antialiased; box-sizing: border-box; color: rgba(0, 0, 0, 0.87); font-family: "pt sans"; margin-bottom: 10px; margin-top: 10px; outline: 0px; padding: 0px; text-rendering: geometricPrecision;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="font-size: 1.2em;">
Karlı çölde bir vaha:<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="font-size: 1.2em;">
<br /></div>
<h2 style="font-size: 1.2em;">
<b>BOĞATEPE Köyü ve
sıradışı bir kadın Zümran Ömür</b></h2>
<br />
<div class="MsoNormal" style="font-size: 1.2em;">
“Gittiğiniz her yer sizin değildir ancak gitmediğiniz her
yer sizin olabilir.” <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="font-size: 1.2em;">
İşte içinde bulunduğumuz ve yaklaşık 15 dakika önce<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Kars’tan hareket eden otobüsümüz bir saat
sürecek bir yolculuk boyunca Boğatepe Köyü’ne doğru tırmanırken aklımda bu
düşünce vardı. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="font-size: 1.2em;">
Doğu Anadolu’nun sadece sıcak bir pencerenin ardından güzel
olabilecek coğrafyasına bakarken “ne kadar büyük bir ülkemiz var” diye sık sık
içimden geçirdim. İlkokuldan bu yana bildiğimiz 780.576 kilometrekarelik alanın
büyüklüğünü insan ancak üzerinde yol kat ederek daha iyi anlıyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="font-size: 1.2em;">
Bir gezgin değilim, çalıştığım iş nedeniyle sık seyahat
ediyorum. <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Altmışyedi vilayetimizden doğan
şehirlerimizi hesaba dahil etmezsek, şehir merkezine adım atmadığım bir tek
Hakkari ve Bitlis kaldı. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="font-size: 1.2em;">
Özellikle kış geceleri bilmediğiniz bir şehirde dolaşırken yalnız
olmanın hüznüyle pencelerden saçılan sarı ve beyaz renkli ışıklar görürsünüz.
İçinde türlü türlü yaşamların gizlendiği bu pencereler gibi şehirler de kendi sokaklarının
, tepelerinin ardında kalanları gizler. Aynı höyükler gibi... Siz sadece en
üstteki son uygarlığın izlerini görürken, aslında göremediğiniz gizlenen zenginlikler
gördüklerinizden daha fazladır ve heyacan vericidir.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="font-size: 1.2em;">
Biz nereye
gidiyorduk?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="font-size: 1.2em;">
Boğatepe’ye doğru yolculuğa aslında sadece kahvaltı yapmak
için çıkmıştık. Her gezide olduğu gibi “akşam yemeği şu mekanda, sabah
kahvaltısı ise bu” klişesinde olduğu gibi bir kahvaltı olacağını düşündük.
Kars-Ardahan karayolunda Boğatepe Köyü levhasının ardından yolun sol tarafında
kar örtüsünün altında bacaları tüten 100-150 hanelik köyü gördüğümüzde
neredeyse tüm otobüs sakinleri birbirimize baktık: <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="font-size: 1.2em;">
<b><br /></b></div>
<div class="MsoNormal" style="font-size: 1.2em;">
<b>“Biz nereye gidiyorduk?”</b><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="font-size: 1.2em;">
<b><br /></b></div>
<div class="MsoNormal" style="font-size: 1.2em;">
Köy meydanı, çatılar, ağaçlar, yol kenarındaki karlara
gömülerek oturmuş köpekler, park etmiş traktörler, yolda yürüyen Memet Amca
dahil her şey, yani insanıyla, doğasıyla, makinasıyla, kiremitiyle hepsi ama
hepsi karların içinde bize gülümseyen gözlerle bakıyorlardı. Biz de elbette
hangi lokantada kahvaltı yapacağımızı düşünerek etrafa bakıyorduk. Ancak
gördüğümüz sadece iki ticari mekan vardı. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="font-size: 1.2em;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhXVDKm6WosIWkWt-LC22Et93i1oUa1e0Hzq3G74gSmJBDEndf1YWxZAue0Ez9euHHZnbdzYGO5V5m77ZVuYlQtbpNItvcye64ViR_q0PAs-sKQWHVSKyzuQgidxMrMkkgKtzXKPshl-WOX/s1600/IMG_2525.JPG" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1600" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhXVDKm6WosIWkWt-LC22Et93i1oUa1e0Hzq3G74gSmJBDEndf1YWxZAue0Ez9euHHZnbdzYGO5V5m77ZVuYlQtbpNItvcye64ViR_q0PAs-sKQWHVSKyzuQgidxMrMkkgKtzXKPshl-WOX/s320/IMG_2525.JPG" width="320" /></a>Ve bu iki ticari mekanın birinin “Kadın Bakkal” levhası, bize
aysbergin tepesinden köyün tüm zenginliğinin nereden geldiğini de müjdeler
gibiydi.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="font-size: 1.2em;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-size: 1.2em;">
<b>Bir devrimci kadın</b><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="font-size: 1.2em;">
<b><br /></b></div>
<div class="MsoNormal" style="font-size: 1.2em;">
Oysa biz Kadın Bakkal’da değil ama sıradışı bir kadının
evine kahvaltı için konuk olacaktık.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="font-size: 1.2em;">
Bu durumdan hiç haberimiz yoktu. Daha da şaşırtıcı olan Boğatepe’de
aynı anda ortalama 20 kişilik gruplar halinde Türkiye’nin heryerinden gelen konuklardan
oluşan tam onsekiz evde kahvaltı veriliyordu.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="font-size: 1.2em;">
Bugün böyle başarılı bir ticari aktiviteyi , <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>1500 Km uzaktan konukları köye çekerek, üstelik
kendi evlerinin salonunda bir Batı köyünde bile başarmak mümkün değilken Boğatepeliler
bu işi nasıl başardılar?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="font-size: 1.2em;">
Bu sorunun yanıtı çok basit, yapılmamış olanı yapıyorlar,
köylerinin bitki türlerini önce tanıyıp, koruyup, onlardan çeşit çeşit bitkisel
ürünler üreterek, Türkiye’nin en kaliteli peynirlerini yaparak, kendi kaplarını
kırarak, en yakın şehir merkezine en az bir saatlik mesafede olmalarına rağmen
Fransızca öğrenerek, Fransa’dan kardeş bir köy bularak, toprağına, ülkesine
sahip çıkarak olmaz denileni başararak bunu yapıyorar.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="font-size: 1.2em;">
Gençliğinden beri devrimciliği, halkını ilerketmeyi kendine
görev edinmiş biri olarak yazıyorum. Zümran Hanım benim hayatımda gördüğüm en
devrimci kadındır. Çünkü insanların hayatını, yaşam koşullarını değiştirmiş bir
kadınımız. “Büyük” teorileri yok, iş yapmamak için sığınaklar kalkanlar
üretmeden, sadece “biz yaparız” diye yola çıkanları bir araya getirerek
hayranlık uyandırıyor. Konuklarına köyünü ve yaptıklarının tanıtım sunumunu
yaparken büyük bir ciddiyetle hareket ediyor, sözcükleri özenle seçiyor diğer
yandan ise konuklarının boşalan çay bardaklarını aynı sakinlik, sevecenlik ve
içtenlikle dolduruyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="font-size: 1.2em;">
Boğatepe Köyü’nü sadece gezmek için ziyarete gitmeyiniz.
Onlardan öğrenerek Boğatepe modelini yaşadığımız köylerde, şehirlerde anlatarak
hiçbir koşulda çaresizliğe düşülmeyeceğini gösteriniz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="font-size: 1.2em;">
Bu seyahate çıkarken çocuklarıma ülkemizin büyüklüğünü ve zenginliğini
göstermek için çıktım. “Ülkemiz sadece Batı Anadolu’dan oluşmuyor” demek
istemiştim. Ancak sanırım onlar da benim gibi bu geziden dönerken kalplerinde
Zümran Hanım’ın başardıklarının sıcaklığıyla döndüler. Sanırım bu onlara
verebileceğim en güzel yaşanmakta olan hikayeydi.</div>
<div class="MsoNormal" style="font-size: 1.2em;">
<span style="background: white; color: #222222; font-family: "arial" , sans-serif; font-size: 9.5pt; line-height: 107%;"><br /></span></div>
<h2>
<span style="background: white; color: #222222; font-family: "arial" , sans-serif; line-height: 107%;"><span style="font-size: small;">Bir Atatürk Kızı : Zümran Ömür </span></span></h2>
<div class="MsoNormal" style="font-size: 1.2em;">
<span style="background: white; color: #222222; font-family: "arial" , sans-serif; font-size: 9.5pt; line-height: 107%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #222222; font-family: "arial" , sans-serif; line-height: 107%;">Zümran Ömür, Boğatepe Çevre
ve Yaşam Derneği Başkanı.</span><span style="background: white; color: #222222; font-family: "segoe ui emoji" , sans-serif; line-height: 107%;"> <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #222222; font-family: "arial" , sans-serif; line-height: 107%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #222222; font-family: "segoe ui emoji" , sans-serif; line-height: 107%;">2</span><span style="background: white; color: #222222; font-family: "arial" , sans-serif; line-height: 107%;">007 yılında
kurdukları dernekte, köydeki 45 kadın ve 15 erkek üye çalışıyor. Zümran
Hanım’ın anlattığına göre, kadın üye sayısı özellikle fazla tutulmuş.</span><span style="color: #222222; font-family: "arial" , sans-serif; line-height: 107%;"> <span style="background: white;">Köyün kadınlarıyla birlikte
muhteşem bir iş yapıyor öyle ki Türkiye'de her köy böyle olsa, bugün
zenginliğin ülke içinde hareket ettiği olağanüstü bir ülke olurduk.</span><br />
<span style="background: white;">Hindistan'dan Vinot Kumar isimli bitki doktorunu
misafir etmişler, Kumar, onlara köylerindeki endemik bitki türlerini öğretmiş.
Ardından Türk uzman hekimler gelip, bu bitkileri nasıl kurutmaları gerektiğini
ve tıbbi değeri olan kremler ve yağlar üretmeyi öğretmiş. Bir yıl Fransızca
eğitim almışlar.</span> B<span style="background: white;">oğatepe’de 650 endemik
bitki olduğunu ve bunlardan 35'inin tıbbi bitki olduğunu öğrenmişler. </span><br />
</span><span style="background: white; color: #222222; font-family: "segoe ui emoji" , sans-serif; line-height: 107%;">Zümran
Hanım, </span><span style="background: white; color: #222222; font-family: "arial" , sans-serif; line-height: 107%;">amaçlarının “kırsaldaki kadınların toplumda yer
alması olduğunu” ve “kadının yeri eşinin arkası değil, yanıdır", "Atatürk
bize seçme ve seçilme hakkımızı vermiş, evde mi otursaydık" diyerek
anlatıyor. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #222222; font-family: "arial" , sans-serif; line-height: 107%;">Boğatepe’yi aynı zamanda bir
ekoturizm köyü haline getirmişler. Yaz aylarında 3-4 günlük bir programa dahil
edip, köy evlerinde misafir ediyorlar sizi. Bitki türlerini, hangisinin ne
amaçla kullanılabileceğini, nasıl kurutulacağını öğretiyorlar.</span><span style="color: #222222; font-family: "arial" , sans-serif; line-height: 107%;"><br />
<span style="background: white;">Boğatepe Köyü ayrıca Kars gravyerinin çıkış
noktası. Köyün eski adı "Zavot", mandıra - üretim yeri demekmiş.
Ayrıca katıldığınız program kapsamında peynir üretimi ile ilgili de eğitim
alabiliyorsunuz.</span><br />
<span style="background: white;">Kurdukları peynir ve bitki müzesini görülmeye
değer. Bu müze Türkiye’nin ilki ünyanın 2. ekopeynir <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>müzesi ayn. Son bir çağrı, <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #222222; font-family: "arial" , sans-serif; line-height: 107%;">Hala öğrenmeye açıklari
Zümran Hanım, "köyümüze gelip bize bitki türleri ile ilgili bilgilerini
aktarmak isteyen herkese kapımız açık” mesajını sizlere iletmemizi istedi.<span style="font-size: 9.5pt;"><o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="color: rgba(0, 0, 0, 0.87); font-family: "pt sans"; font-size: 1.2em;">
<i>Boğatepe Köyü<o:p></o:p></i></div>
<div class="MsoNormal" style="color: rgba(0, 0, 0, 0.87); font-family: "pt sans"; font-size: 1.2em;">
<i>Tam adı Büyük Boğatepe Köyü<o:p></o:p></i></div>
<div class="MsoNormal" style="color: rgba(0, 0, 0, 0.87); font-family: "pt sans"; font-size: 1.2em;">
<i>Eski adı Zavot<o:p></o:p></i></div>
<div class="MsoNormal" style="color: rgba(0, 0, 0, 0.87); font-family: "pt sans"; font-size: 1.2em;">
<i>Nüfus 218<o:p></o:p></i></div>
<div class="MsoNormal" style="color: rgba(0, 0, 0, 0.87); font-family: "pt sans"; font-size: 1.2em;">
<i>Erkek 135, kadın 83<o:p></o:p></i></div>
<div class="MsoNormal" style="color: rgba(0, 0, 0, 0.87); font-family: "pt sans"; font-size: 1.2em;">
<i>115 kişi okuma yazma biliyor<o:p></o:p></i></div>
<div class="MsoNormal" style="color: rgba(0, 0, 0, 0.87); font-family: "pt sans"; font-size: 1.2em;">
<i>14 üniversite öğrencisi var<o:p></o:p></i></div>
<div class="MsoNormal" style="color: rgba(0, 0, 0, 0.87); font-family: "pt sans"; font-size: 1.2em;">
<i>2007 büyükbaş ve 632 küçükbaş hayvan varlığına sahipler</i></div>
Kubilay Kızıldenizlihttp://www.blogger.com/profile/03801654770016815223noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1422844421374592706.post-30170961379980675682017-02-26T00:57:00.001-08:002017-02-26T00:58:10.643-08:00Çözümleri konuşma zamanı<div class="MsoNormal">
Çözümleri konuşma zamanı <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kubilay Kızıldenizli<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Teori Yazı Kurulu Üyesi<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Çok zaman geçirmeden elimizdeki mevcut tüm olanakları
kullanarak ülkemizin özellikle ekonomik ve güvenlik sorunlarının çözümlerini Parti
disiplini ve platformu üzerinden dalga
dalga ve üstelik yüksek perdeden milletimizin önüne getirme görevi ile karşı
karşıyayız. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Ekonomi konusunda yazılmış neredeyse tüm makaleleri
taradığımızda içinde pek azının gerçekçi çözümler içerdiğini görüyoruz. Önümüze
çözüm olarak sürülenlerin tamamına yakını ya ülkemizdeki mevcut “mafya tarikat gladyo
sisteminin” yarattığı ve yine aynı sistem içinde “çözüm” önerileriyle doludur. Ayrıca yine aynı makaleler, küresel düzeydeki
önemli aktörlerin davranışlarının veya alacağı kararların ülkemiz ekonomisini
nasıl etkileyebileceği ile ilgili. Bakınız söz konusu “çözüm” önerileri,
ekonominin emperyalizm temelli küresel “öksürüklerinden” nasıl korunacağımızdan
çok aynı hastalıklı sistemle daha fazla nasıl bütünleşmemizle ilgildir.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Kıt malların
biliminden kıt paranın “bilimine”<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 107%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
Üniversitelerde verilen Ekonomiye Giriş dersinin daha önsözünde
ekonomi için “kıt malların bilimi” tanımı kulanılır. Yani bu basit anlatım bile
ekonomi dediğimiz şeyin öncelikle üretimle ilgili olduğudur. Oysa televizyonlarda
ekonomiyle ilgili günlük programları izlediğimizde, davet edilen konuklar
arasında üretim alanında faaliyet gösteren bir temsilciyi bulmanız mümkün
değildir. Örneğin ben bugüne kadar ülkemizde büyük ölçekli üretim yapan söz
sahibi kuruluşların temsilcileriyle yapılan bir programa rastlayamıyorum. Rastlasak
da mevcut siyasi iktidardan korkularından genel geçer ifadeler
kullanmaktadırlar. Oysa hemen hergün İMKB temsilcisi veya bir borsa uzmanı,
İMKB’den başlayarak dünyadaki önemli menkul kıymetler borsalarındaki işlem
hareketlerine bakarak “ekonomiyi” yorumlar ve dünya borsalarındaki
dalgalanmaların ülkemiz ekonomisi üzerine etkileri konusunda “yatırımcıya” bir
yol haritası vermeye çalışırlar. New York veya Londra borsalarındaki
dalgalanmalar ülke ekonomimizi nasıl etkiler? Bu sorunun yanıtını üretim
ekonomisinin içinde bulmak mümkün değildir. Bu ve benzer sorularının yanıtını üretim
ekonomisinin içinde aramak çölde buz kaynağı aramak gibi imkansızdır.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Amerikan Merkez
Bankası on gün kadar önce “faizlerin arttırılmasının ABD ekonomisi için orta
vadede olumlu etkileri olacaktır” gibi bir açıklaması doların aynı gün 4 TL’ye
dayanmasına yol açtı. Ardından T.C.
Merkez Bankası’nın piyasaya dolar sürmesiyle yükselişin önüne geçilebildi. ABD Merkez Bankası’nın bir karar daha alarak
faiz artışına gitmemesi, TL’nin ve gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinin
yeniden değerlenmesine yol açtı. <o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Okyanus ötesindeki bir ülkenin merkez bankasının alacağı bir
karar sizin paranızın değerini belirliyorsa, buna bağlı olarak üretim yapan
kuruluşlarınızın bir kaç saat içinde borçları sizin paranızın değerinin kaybı
oranında tüm üretim girdilerinin maliyetleri artıyorsa ve bu durum döviz cinsinden borçarını
ödeyebilmek için finansman açığı yaratıyorsa buna basitçe ‘kırılgan ekonomi’ denir.
Peki böyle mi olmalıdır, tüm çarkları çeviren, üreten ve halkın
gereksinimlerini karşılayan üretiminiz bu şekilde korumasız mı bırakılmalıdır?<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
24 Ocak 1980’de açıklanan ekonomik kararlarını, bugün
ekonomimizin geldiği noktaya baktığımızda daha iyi anlıyoruz. Ekonomi üzerinde
devletin müdahalesini ve bunun araçları olan kamu kuruluşlarını hedef alarak
özelleştirmeleri sopayla (12 Eylül) başlatan bu kararlar bugün ekonomimizi
camdan kulelere getirmiş bulunuyor. Üstelik bu camdan kuleyi koruyacak bırakın
gümrük duvarları gibi sağlam bir yapıyı basit bir tel çitimiz bile yok.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bugün “ekonomimiz neden böyle” sorusunu sorarak, gelişmekte olan
ülkeler için morgu işaret eden Mafya-Tarikat-Gladyo sistemi içinde çözüm
aramaktan çok, çözüm olarak Milli Direniş Ekonomisini adım adım nasıl örgütlememiz
gerektiği üzerinde yoğunlaşmalıyız. <o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 107%;">Milli
Direniş Ekonomisi, Güçlü Siyasal Önderlik<o:p></o:p></span><br />
<span style="font-size: 14.0pt; line-height: 107%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
Bugün, söz konusu Milli Direniş Ekonomisini örgütlemek ve
bunun siyasal kuvvetini (Milli Hükümet) kurma görevi ile karşı karşıyayız. Teori
Dergisi, bu ayki 325. (Şubat 2017) sayısında Vatan Partisi Genel Başkan
Yardımcısı Prof. Dr. Semih Koray’ın “Ekonomide Yapısal Dönüşüm İhtiyacı” adlı
bir makalesini yayımladı. Söz konusu makale Türkiye ekomisinin artık bilinen
durumunu anlatmaktan çok gerçekçi ve ulaşılabilir çözüm önerilerini içerdiği,
ekonomi ve siyaset arasındaki ilişkiyi olması gerektiği zemine oturttuğu için
Aydınlık okuyucularının okumasını kuvvetle öneriyoruz. Tam da bu noktada Vatan
Partisinin Milli Hükümet Programı bu değerli makale ile birlikte yeniden
okunmalı ve güncel tutulmalıdır.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: large;">Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve Milli Direnme Ekonomisi</span><o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
AKP yöneticileri “orduya kumpas kurulduğunu çok geç
farkettiklerini ve bu konuda aldatıldıklarını “ açıklamışlardı. Daha sonra “Fettullah
Gülen konusunda da aldatıldıklarını, hata yaptıklarını” açıkladılar. Bugün biz
kendilerini Cumhurbaşkanlığı sistemi için de ileride aldatıldıkları konusunda
açıklama yapıp “mahçup” duruma düşmemeleri için uyarıyoruz. Gerek milli direniş
ekonomisini kurmak, gerekse de Vatan Savaşı için cephede savaşan TSK’yı
başarılı kılmak için tek bir siyasal kuvvet yeterli değildir. Bu nedenle çözüm,
olabildiğince milli karakterdeki tüm sınıfların siyasal kuvvetlerinin tekleştiği
bir siyasal kuvvetle (Milli Hükümet) ülkemizi kapsayan kara bulutları dağıtmakla
mümkündür. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Sayın Semih Koray’ın ifadesiyle “ ekonominin yoğunlaşmış
şekli olan siyasette” başarılı olabilme zorunluluğu bakımından, güçlü bir
ekonomi ancak tüm milli sınıfları sağlam bir ekonomik yapıda birleştirecek bir
milli seferberlikle kurulabilir. Milli seferberlik ise sadece bir zümreyi
refaha kavuşturacak yönetsel araçlara (başkanlık sistemi) sahip olmakla değil
ama tüm milli sınıfların çıkarlarını gözeten politika ve araçlarla olur. Bu
nedenle Vatan Partisi’nin Milli Hükümet Programı emperyalist sistemin ülkemize
yönelik çıkarlarına karşı tek sistem dışı seçenektir. Bu seçenek aynı zamanda
ülkemizin Avrasya’da izleyeceği siyasetlerin sağlam ve bölge ülkeleri
bakımından da güvenilir alt yapısını oluşturmaktadır.<o:p></o:p></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Aydınlık okuyucularının Teori Dergisi’nin içinde
bulunduğumuz ayda yayımlanan 305. Sayısınında yer alan Sayın Mustafa
pamukoğlu’nun “Ekonomideki çıkmazın çözüm seçenekleri”, Prof. Dr Ayhan Çıkın’ın
Yeni bir kooperatifçilik çağı”, Yıldırım Koç’un “Türkiye’de iktisadi krizler ve
işçi sınıfı” makalelerini ve Prof. Dr. Zafer Toprak’la yapılan “ Birinci Dünya
Savaşı’ndan Cumhuriyet’e Türkiye’de devletçilik” başlıklı söyleşisini okumasını
öneririz.<o:p></o:p></div>
Kubilay Kızıldenizlihttp://www.blogger.com/profile/03801654770016815223noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1422844421374592706.post-83716400720572141202016-10-22T11:28:00.001-07:002016-10-22T11:44:11.926-07:00Dinler böler, mehzep parçalar, emperyalizm kullanır!<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #252525; font-family: "arial" , "sans-serif"; font-size: 10.5pt; line-height: 107%;">Kubilay Kızıldenizli<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #252525; font-family: "arial" , "sans-serif"; font-size: 10.5pt; line-height: 107%;">Teori Yazı Kurulu Üyesi<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #252525; font-family: "arial" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 107%;">AKP hükümeti tarikatları
yeniden gündeme aldı. Bu gündeme alışı hükümet, 15 Temmuz’daki Amerikancı kalkışmanın maşası olarak
kullanılan Fettullah Gülen Tarikatı’nın, bu kalkışmadaki rolüne atıfta
bulunularak, tarikat ve/ veya cemâatların “şeffaflaşması ve kontrol altına
alınmalarına” dayandırıyor. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #252525; font-family: "arial" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 107%;">Oysa gerçek bu mu? <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #252525; font-family: "arial" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 107%;">Tarikatlar veya cemaatlere
yasal şemsiye sağlanarak ülkemizin güvenliği ve milletimizin birliği
sağlanabilir mi, yoksa onlara yasal bir “av alanı” yaratılarak devletin
koruculuğunda serbest çalışma ortamı mı sağlanır?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #252525; font-family: "arial" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 107%;">Bugün bu sorulara yanıt
arayacağız.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQZhnPTnWu6eIh8nsjLehgGvSAjxMsI_P8jGHKjW5p3565E80al9NY8Krr_DMs1EA1y22E5mFjcVnrYeDE78M_d-6brvjpkcsVXwIsL8zxy4dwnISIhoUx2_RQb3r9v-sNVWTzoi30zvFR/s1600/res1.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="243" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQZhnPTnWu6eIh8nsjLehgGvSAjxMsI_P8jGHKjW5p3565E80al9NY8Krr_DMs1EA1y22E5mFjcVnrYeDE78M_d-6brvjpkcsVXwIsL8zxy4dwnISIhoUx2_RQb3r9v-sNVWTzoi30zvFR/s320/res1.jpg" width="320" /></a><span style="background: white; color: #252525; font-family: "arial" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 107%;">Çağdaşlaşma yolunda önemli
adımların atıldığı ve demokratik
devrimlerin peş peşe yapıldığı Cumhuriyet’in ilk yıllarında, şeyhlerin nezdinde
saadet arayacak kadar ilkel insanların Türkiye’de yerinin olamayacağını Atatürk
Kastamonu’da halka net bir şekilde söyler<b><i>.”Mevcut tarikatların gayesi, kendilerine
tabi olan kimseleri dünyevi ve manevi hayatta mazharı saadet kılmaktan başka ne
olabilir? Bugün ilmin, fennin bütün şümuliyle medeniyetin muvahcehci
şulebasında filen ve falan şeyhin irşadiyle saadeti maddiye ve maneviye
arayacak kadar iptidai insanların Türkiye camiai medeniyesinde mevcudiyetini
asla kabul etmiyorum.”<o:p></o:p></i></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #252525; font-family: "arial" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 107%;">Bugün ise bırakalım
şeyhlerin huzurunda <b><i>“maddiye ve maneviye aramayı”,</i></b> sözüm ona Cumhuriyet yurttaşı
olan tarikat üyesi bireyler, şeyhlerin izni olmadan ne kendi eşlerini özgürce
seçebiliyor ne de çocuklarına isim koyabiliyorlar. Oysa maalesef ki AKP’nin bugün yönettiği Cumhuriyet, daha ilk
yıllarında, nasıl bir yurttaş istediğini Mustafa Kemal’in ağzından <i>“Cumhuriyet fikri hür, vicdanı hür, irfanı
hür nesiller ister”</i> olarak belirliyordu. Çünkü Atatürk biliyordu ki her
sistem ancak ve ancak kendi yeni insan tipi tarafından devam ettirilerek
geliştirilebilir. Bu nedenle her kurulan sistem işe öncelikle kendi insan
tipini yaratmakla başlamaktadır. Bugün AKP hükümeti tarafından ısrarla imam
hatip okullarının açılması ve tarikatların sivil toplum kuruluşları olarak
sunulmasının altında işte bu amaç yatmaktadır. AKP’nin ihtiyaç duyduğu insan,
sistemi sorgulamayan, bilgisizce inanan, kaderci ve mutluluğu bu dünyadan çok
öteki dünyada arayan insan tipidir. Hal böyle olunca tarikatların federatif bir
örgütlenmesi olarak sahneye çıkmış olan AKP <i>“Fikri
esir, vicdanı esir, İrfanı esir”</i> insan tipi yaratmayı amaçlamaktadır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #252525; font-family: "arial" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 107%;">Mutluluğu öteki dünyadan
bekleyen insan bu dünyadaki adaletsizlikleri görmeyecektir. Kendinin ya da
çevresinde gerçekleşen adaletsizlikleri, kaderin çizdiği bir rol veya Tanrı’nın
bu dünyada kendileri için düzenlediği geçilmesi gereken bir sınav olarak
görülmesini sağlamaktadır. Cumhuriyet devrimcilerinin isyanı işte buradan
başlıyor. Nazım Hikmet’in “Ölümün adil olması için yaşamın adil olması gerekir”
dizesi işte tam da burası için yazılmış gibidir. Özgürlüğünü, geleceğini,
çocuğunu, vatanını şeyhin veya padişahın iki duddağının arasına bırakmayacak
bir insan tipi Cumhuriyet’in, ama saydığımıx bu vazgeçilmez varlıklarını
şeyhinin veya padişahınının insafına ve kabiliyetine bırakan insan ise karşı
devrimin, Ortaçağ’ın insan tipidir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #252525; font-family: "arial" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 107%;">Biliyoruz ki Türkiye’de
bugün Milli Demokratik Devrimcilerle AKP’nin arasında yürüyen mücadele bu iki
insan tipinin arasındaki savaştır. Kim devlet aygıtını yönetirse kendi insan
tipini yaratma şansına sahip olacaktır.Bugün AKP’nin temsil ettiği Ortaçağ
kafası savaşın avantajlı cephesindedir ve bu durumun hızla değişmesi ülkemizin
geleceği için yaşamsal önemdedir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj9AwfxiBN4lQJNqMsCsJMI0sCNxcoDPMTbjU8OWrC5vItUhoB8KID5gq85Vc6PX13HJP9v06JHwrmGrI7p3yeJLqxwmEbHAfB18zZ4TiYkRF30v7GkuG6AdWN4-7V1D16-PARp-phIO-c-/s1600/res2.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj9AwfxiBN4lQJNqMsCsJMI0sCNxcoDPMTbjU8OWrC5vItUhoB8KID5gq85Vc6PX13HJP9v06JHwrmGrI7p3yeJLqxwmEbHAfB18zZ4TiYkRF30v7GkuG6AdWN4-7V1D16-PARp-phIO-c-/s320/res2.jpg" width="281" /></a><span style="background: white; color: #252525; font-family: "arial" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 107%;"><o:p> </o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #252525; font-family: "arial" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 107%;">Şeyhine bağlı insan ne
kadar modern bir eğitim alsa da küçük yaşlardan beri kafasına işlenen “biatçı”
kişiliğini , sorgulamadan kabul eden” karar verme profilini değiştiremez. Çünkü
O’nun kararı, tarikat liderinin kararıdır. Türkiye 12 Mart ve 12 Eylül gibi iki
Amerikancı faşist darbe atlatmasına rağmen en tepesindeki generalinden en
alttaki erine kadar halkın üzerine ateş bırakalım açmayı akıllarından bile
geçirmemişlerdir. Oysa 15 Temmuz Amerikancı darbe girişiminde müritlerin
uçurduğu uçaklar, helikopterler ve sürülen tanklar halkın üzerine tereddütsüz
ateş açarak yüzlerce sivili katledebilmiştir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #252525; font-family: "arial" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 107%;">Tarikatlar, Cumhuriyet
askerini 15-20 yıl gibi kısa bir süre içinde gözü kanlı katillere
çevirebilmiştir. Dolayısıyla tarikatlara yasal statü tanıyarak “denetleme”
yolunu seçmek, ancak hükümeti oluşturan başka bir tarikata veya tarikatlar
grubuna rahat çalışma olanağına kavuşturacaktır. Örneğin “Menzil Tarikatı
üyeleri şu anda devlette ne kadar güçlüdür, üyesi olan asker, polis, öğretmen,
MİT mensubu, milletvekili ve bakan var mıdır?” bunları araştırma gereği duymaz.
Ancak bilinir ki Menzil Tarikatı gibi diğer tarikatların da hedefinde Cumhuriyet
ve Atatürk devrimlerini yıkmak vardır ve bu devrimleri savunanlar bu mensuplar
tarafından devre dışı bırakılmak için zaman kollamaktadır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #252525; font-family: "arial" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 107%;">Tüm demokratik devrimler,
Cumhuriyet Devrimi de dâhil, Ortaçağ kurumlarını yıkarak kendi devlet ve toplum
modelini inşa etti. Başka bir yol yoktur. Bugün Almanya’nın, Amerika’nın,
İngiltere’nin, Rusya’nın, Çin’in teknolojisine hayran hayran bakan ve bunları
satın alarak modernleştiğini sanan bugünkü hükümet, satın aldığı teknolojinin
altında, demokratik devrimlerle Ortaçağ alt ve üst yapı tüm kurumlarını yıkarak
yarattığı yeni insan tipiyle, yani fikri, vicdanı, irfanı hür bireylerin
oluşturduğu milletlerle bunu başardığını görme kabiliyetinden yoksundur. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #252525; font-family: "arial" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 107%;">İnsan organizmasını veya
bırakalım insan organizmasını, bir canlı hücrenin çalışma prensiplerini öğrenen
“tarikat mensubu“ bunu Allah’ın bir lütfu gibi görürken, “irfanı hür” birey ise
bu canlı mekanizmanın hangi aşamalardan geçerken canlı bir hücreye dönüştüğünü
anlamaya çalışır. Yapay hücreler üreterek insanlığa yanık tedavi şansı veya
başka tedavi seçenekleri sunmak gibi katkıda bulunur. Bu örnek bile tarikatları
tamamen serbest bırakan sistemlerin kendi toplumuna hangi yaşam biçimini ve
olanaklarını sunduğunun kanıtlarından biridir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #252525; font-family: "arial" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 107%;">Tarikatlara yasal şemsiye
sunmak, hem de yetkili ağızlardan bunun tartışmasını açmak devrim kanunlarına
karşı gelmek gibi büyük bir suçu işlemektir. Bir Cumhuriyet Bakanı,
milletvekili bunu ağzına almaya bile cesaret edememelidir. Ancak böylesi
tarikatlarda yetişen ve aklını ve vicdanını tarikatının şeyhine teslim eden
“görevliler” böylesi açıklama yapabilir ve bir Cumhuriyet kurumunun tepesinden
Cumhuriyet’i yıkmaya çalışır. Bugün başta Diyanet İşleri Başkanlığı gibi
kurumlar tarikatlarla birlikte toplantılar planlayarak bu suçu işlemektedir.<o:p></o:p></span></div>
<div style="background: white; margin-bottom: 15.0pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 0cm;">
<span style="color: #252525; font-family: "arial" , sans-serif; font-size: 10pt;">Diyanet İşleri Başkanlığı bakın nasıl bir
sürecin içinde faaliyet gösteriyor. Gazeteport’un 25 Eylül’de hazırladığı
habere göre, </span><span style="color: #252525; font-family: "arial" , sans-serif; font-size: 10pt;">“FETÖ tehdidini ele almak
amacıyla” tertipleyeceği toplantıya davet etmeyi düşündüğü dini yapılar
şöyle:Risale-i Nur Cemati: Yazıcılar Grubu (Hayrat Vakfı), Nesil Grubu,
‘Okuyucular’ olarak bilinen Kurdoğlu Grubu, Hizmet Vakfı Grubu, Meşveret Grubu,
Med-Zehra Grubu, Zehra Grubu, İhlas Nur Grubu, Arslanbey Eğitim ve Kültür
Vakfı.Diğer tarikat, cemaat ve STK’lar: S. Hilmi Tunahan Cemaati, Mustazaflar
Cemiyeti, İhvan Cemaati, Ensar Vakfı, Medrese Alimleri Vakfı (MEDAV), İlim
Yayma Cemiyeti, Cerrahi Tekkesi ve Kubbealtı Grubu. Bu tarikatların liderleri
hangi sıfatlarla toplantılara davet edilmektedir. Bu ayrıca taryışmaya değer
bir konudur.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="background: white; color: #252525; font-family: "arial" , "sans-serif"; font-size: 10.0pt; line-height: 107%;">Şimdilik, küçük çocuklara
yapılan cinsel istismarlarla kamuoyunun gündemine gelen Ensar Vakfı’nın bu
toplantıya davet edilecekler listesinde olduğunu özellikle belirtmekle
yetinelim. Ancak asıl tehlike ilgili tarikatların artık neredeyse yasallaşmış
kurumlarında eğitilen çocukların Türkiye için yaratacağı günümüzde yaratmakta
olduğu tehlikedir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
Emperyalizmin kanlı yasası<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Lenin, insanlığın en vahşi tecrübesini yaşadığı fırtınalı
dönemde izler ve analiz eder. Bugün yüz
yıl sonra bile bize yararlanacağımız, omurgasıyla sağlam bir teori inşa eder. Son
yüz yıldır insanlık iki dünya savaşı, Vietnam’ın ABD tarafından ve
Afganistan’ın SSCB tarafından işgali, El Kaide’nin ABD tarafından kuruluşu veya
desteklenmesi, Libya’nın mezheplere bölünmesi, Arap dünyasının anladığımız
anlamda milletler haline gelememesi, Irak ve Suriye’nin tanık olmakta olduğumuz
hazin durumu, Ortadoğu’nun ve Kuzey Afrika’nın neredeyse tamamının Müslüman
olmasına rağmen mezhep temelli fiili olarak bölünmüş olması ve ülkemizi PKK
eliyle bölme planlarının altında hep emperyalizmin Lenin tarafından açıklanmış
tanıdık rolünü görürüz. Elbette 70’li yıllarda Kahramanmaraş ve Çorum’da
gerçekleşen Alevi yurttaşlarımıza yönelik mezhep temelli katliamları da
unutmamak gerekir. Osmanlı dönemindeki 31 Mart gerici ayaklanması ve Kanlı
Pazarı da unutmamak gerekir.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<b>Din böler mezhep
parçalar, emperyalizm kullanır!<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal">
AKP hükümetinin tarikatları yasallaştırma isteği onları
şeffaflaştırarak Cumhuriyet’e karşı zararsız hale getirme, Cumhuriyet’le
(sistemle) bütünleştirme isteği olarak sunulsa da bu bildiğimiz takiyyeden
başka bir şey değil ancak dayandığı toplumsal temelin daha da serpilip büyümesi
ve iktidarlarını onca yıl daha sürdürerek toplumu ihtiyaç duyduğu profile
dönüştürme isteğidir. Çünkü doğaları gereği Cumhuriyet ve Tarikat, mezhep ve
millet aynı yerde barınamaz. Eninde sonun biri diğerini tepeler.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Burada unutulan ve/veya önemsenmeyen şey, doğası gereği
böylesi bir örgütlenmenin yani tarikatların kendisinden bile en gerici ve en
vahşi odak olan emperyalizmin ülke içindeki müttefiki olacağıdır. Mısır’da Müslüman Kardeşler, Afganistan’da El
Kaide, Irak’ın Kuzey’inde Sünniler, Türkiye’de İstiklâl Savaşı yıllarında
olduğu gibi Nur Tarikatı gibi tarikatlar hep milli yönelişin karşısına
emperyalizm tarafından kullanıldılar.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Burada emperyalizmin kurduğu denklem son derece basittir.
Emperyalizm ihtiyaç duyduğu doğal kaynakları engelsiz sömürmek, mal, hizmet ve
sermaye akışını küresel olarak serbestçe engelsiz olarak hareket ettirebilmek
için, önce milletleri ve bu milletlerin ekonomik ve toplumsal alt yapısını
yıkmalıdır. Öncelikle gümrük duvarlarını yıkarak ülke içindeki üretim
ekonomisini bitirirler. Ekonomik alt yapıyı çeşitli kanunlarla yıkarsınız ama
toplumsal alt yapısını yıkmak daha uzun ve kanlı süreçtir. Bu süreç milletin
içinde hala yaşamakta olan Ortaçağ artığı kurumları olan etnik ve mezhepsel
yapıları kullanarak olur. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Bugün Libya’nın fiili olarak kaç parçaya ayrıldığını bir
kerede sayabilmek olanaksızdır. Libya’da Müslüman bir halk yaşamasına rağmen,
birbiriyle boğuşan, birbirini katleden insan yığınına dönüşmüş ilkel bir
topluluk yaratılmıştır.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Sadece Libya’ya
bakmak bile bugün Türkiye’nin mezhep ve tarikat temelli örgütlenmesinin nelere
yol açacağını gösterir. Din temelli bir örgütlenme AKP’nin hayal ettiği gibi
birbirine bağlı, Allah’ın tek hakim olduğu, barış içinde yaşayan büyük bir
Müslüman millet yaratmaz aksine ülkemizin birliğine karşı emperyalizm
tarafından beslenen ve onlarca parçaya ayrılmış her türlü emperyalist tecavüze
açık ve korunmasız bir ülke yaratır.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Libya, Mısır, Suriye, Irak, Afganistan gibi ülkelerin bir
fotoğrafını çektiğinizde karşınıza çıkacak manzara budur. Parçalanmış, millet
bağı kalmamış veya zayıflamış, kendini savunma refleksinden yoksun, her türlü
müdahaleye açık ve birbirini boğazlamak için gerekli kaynakları sağlamak için
emperyalist kapıları aşındıran zavallı mezhep liderlerinin yönlendirdiği
toplumlar haline dönüşmüşlerdir. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın hazin durumu
budur ve İslam temelli mezhep ve tarikatlar birbirini boğazlamaktadır. Bu vahşi
manzaraya bakarak hâlâ “ en büyük millet İslâm milletidir, din en büyük
birleştiricidir” diyenler eğer saf bir niyeti ifade etmiyorlarsa emperyalizmin
kucağına düşecek en büyük vatan hainleridir. Tarihimiz defalarca kanıtlamıştır
ki bu fikri ifade edenler arasından en azılı vatan hainleri çıkmıştır.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Çocukları din ve mezhep temelli eğitmekle başlayan
milletleri parçalama süreci daha ilkokul çağında bir diğerinin farklılığını ön
plana çıkartır ve bölünme minik dimağlarda başlar. Çocuk düşünür ki “millet
aslında bir mezhepler birliğidir” ve bir mezhebin diğerine galip gelmesi için
kendine milletten önce daha sıkı bağlanan mensuplar yetiştirerek gerçekleşir. Emperyalizm
Mezhepler ve tarikatlar bir sivil toplum kuruluşudur diye makaleler yazdırır,
konferanslar düzenler, çalıştaylar toplayarak
tarikatlara büyük kaynaklar aktarırlar.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Millet ise işte bu tarikatları yıkarak, toplumdan
temizleyerek, “fikri, vicdanı, irfanı hür” nesiller yetiştirilerek oluşturulur.
İşte bugün emperyalizm ve milletler arasında süren savaş, bu iki insan tipi
arasında yürüyen savaştır. Bu nedenle tarikatlar ve tüm Ortaçağ kalıntıları
bizim gibi ülkelerde emperyalizmin kullanıldığı ve milletin temellerini yıkacak
manivelalara dönüşür.<o:p></o:p></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Türkiye elbette emperyalizmin bu projesine teslim olmayacak.
Ancak görülüyor ki ülkemizi 1940’lı yıllardan beri yönetenler emperyalizmin
eline iki önemli koz vermiş bulunuyorlar. Bunlar birbiriyle aynı önemde olan
ülkemizi ”etnik ve mezhep temelli” kozlardır. Her ikisinin de bugün başta ABD
emperyalizmi olmak üzere batılı devletler tarafından kullanıldığını net olarak
görmekteyiz. Yurtseverlerin görevi ise bu sorunların panzehiri olan milleti
toplumsal ve ekonomik temelleriyle güçlendirecek çözümleri hayata geçirmektir.
Bu ise Atatürk devrimlerini devam ettirerek milli demokratik devrimimizi
tamamlayarak gerçekleşebilir.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu yazı iki bölüm halinde Aydınlık gazetesinde 2. sayfada 21-22 Ekim 2016 tarihinde yayımlanmıştır.</div>
Kubilay Kızıldenizlihttp://www.blogger.com/profile/03801654770016815223noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1422844421374592706.post-20853706688586399982015-07-31T06:16:00.001-07:002015-07-31T06:16:40.519-07:00PARTİ VE DEVRİM<p style="-webkit-appearance: none; margin: 0px 0px 30px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);"><b style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;">Tarih:</b> 2015-07-23 12:01:20</span></p><div class="article-summary" style="-webkit-appearance: none; margin: 0px 0px 15px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden; font-weight: bold;"><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">"Sosyalist Devrim ve Milli Demokratik Devrim arasındaki farklar ve daha önemlisi her bir devrim için gerekli zemin bugün yeterince bilinmediğinden, gençlerde “sosyalizm” vurgusu gönülleri okşuyor. Meseleyi ileride bu açıdan da tartışmak yerinde olacaktır." </span></div><div class="article-summary" style="-webkit-appearance: none; margin: 0px 0px 15px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden; font-weight: bold;"><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);"><div class="separator" style="clear: both;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEivFelSaCPegFngFLFUIavGT3u1EKsdA8ufn2HNNl_Gh-RyJCthAoui-HEts4g7YwZPF_3ppTbrUt76IW60JIK9MXWvku3HNLxGsjnFe0VIBXlRb10ZcUX8PezruRuxu6uDik6oj6GGJuyQ/s640/blogger-image--1204568665.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEivFelSaCPegFngFLFUIavGT3u1EKsdA8ufn2HNNl_Gh-RyJCthAoui-HEts4g7YwZPF_3ppTbrUt76IW60JIK9MXWvku3HNLxGsjnFe0VIBXlRb10ZcUX8PezruRuxu6uDik6oj6GGJuyQ/s640/blogger-image--1204568665.jpg"></a></div><br></span></div><div class="article-detail" style="-webkit-appearance: none; margin: 0px 0px 15px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);"><strong style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;">Kubilay Kızıldenizli / Teori Dergisi Yazı Kurulu Üyesi<br style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;"></strong><br style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;">Maalesef cihazım kaydetmediği için Aydınlık’ta yayımlayamadığım bir söyleşide, “sosyalist” solun önemli önderlerinden biri “Merkez ülkelerde yapılacak devrim (zayıflayacakları için) bizim gibi ülkeleri olumlu etkileyecektir” anlamına gelen sözler söylemişti. Bu acınacak bir durumdur, çünkü hâlâ Fransa gibi ülkelerde olacak “devrimi” ülkemizde bekleyenler ve yarar umanlar var.<br style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;">Sosyalist Devrim ve Milli Demokratik Devrim arasındaki farklar ve daha önemlisi her bir devrim için gerekli zemin bugün yeterince bilinmediğinden, gençlerde “sosyalizm” vurgusu gönülleri okşuyor. Meseleyi ileride bu açıdan da tartışmak yerinde olacaktır.<br style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;">Aydınlık’ta konuya ilişkin yayımlanan makalelerde neredeyse köylülerden hiç söz edilmiyor. “Köylülerin bir bölümü işçileşmiştir, sayıca azalmıştır” gibi görüşler var. Bunlar doğrudur ama ülkemizde hem ortadan kaldırılması gereken aşiret ilişkileri hem de bunun ekonomisi var. Bu nedenle bir sınıf olarak köylü ve onun talepleri hem aydınlanma hem de Cumhuriyet açısından Millî Demokratik Devrim’in kapsamındadır ve devrimimizin dayanacağı bir sınıftır. <br style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;">Ezilen milletlerin ülkeleri, dört beş yüz yıl önceki burjuva demokratik devrimlerin serbestçe kendi mecrasında aktığı ülkeler gibi değildir. Bu nedenle 1640 İngiliz Devrimi ile başlayan burjuva demokratik devrimlerin önderleri bugün Demokratik Devrim’e önderlik edemez. Burjuva demokratik devrimlere burjuvazi önderlik ederken, bugün, millî burjuvazi bu devrimin sadece müttefiki olabilir.<br style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;">- Türkiye’de feodalizm tasfiye edilmiş midir?<br style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;">MDD’nin kırsal yerlerde yaşayan insanlarımızı çağdaşlaşma, Ortaçağ gericiliğinden kurtarma, toprağa kavuşturma, söz konusu Ortaçağ asalaklarının halk üzerindeki her türlü psikolojik ve sosyal baskısından kurtarma diye bir sorunu yok mudur? Atatürk’ün “Türkiye şeyhler, dervişler, müritler mensuplar ülkesi olamaz” hedefine ulaşılmış mıdır? Bir defa her şeyden önce, köylüyü özgürleştirerek Cumhuriyet’in insan tipine yaraşır hale getirmek diye bir sorun hâlâ vardır. Bu nedenle, köylüler MDD’nin dayanacağı sınıfsal güçlerinden ikincisidir. Feodalizmi sadece ekonomik temelleriyle değil, tüm üst yapı kurumlarıyla, tüm bağımlılık ilişkileriyle yıkmak diye bir sorunumuz var. <br style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;">İşçi sınıfı önderliğinde, köylünün de bir müttefik olduğu bütün millî sınıflar devrimin sınıfsal dayanaklarıdır. İşçiler ve millî burjuvazi arasında sorunlar vardır, olmaması düşünülemez. Milli burjuvazi ve işçi sınıfı arasında sınıfsal rekabetle birlikte ortak düşman olan emperyalizme karşı birlikte olma zorunluluğu vardır. Bununla birlikte köylü ve toprak ağası arasında bu durum Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi artık konusu değildir. Ağalık bütün kurumlarıyla, dayandığı aşiret ilişkileriyle tasfiye edilmelidir. Millî burjuvazi açısından durum elbette farklıdır. Ancak son otuz yıla baktığımızda millî burjuvazinin iri temsilcileri ellerindeki işletmeleri her sektörde yabancı rakiplerine kaptırmıştır. İlaç endüstrisinde Deva, Biyofarma ve Fako gibi örnekler ilk akla gelenlerdir. Eczacıbaşı ise ilaçtan neredeyse çekilmiştir. Bankacılık sektöründeki hazin durumu hepimiz biliyoruz. Diğer işkollarında da durum farklı değildir. Zaten, devletin elindeki işletmeleri sattığı yerde, tek tek millî sermayedarın işletmeleri ellerinde tutmalarını beklemek saflık olmasa da iyi niyetten ibarettir. Dolayısıyla ülkemizde millî burjuvazinin iri temsilcileri düşmanıyla çatışmadan ekonomik alanı terk etmeyi tercih etmiş bulunuyor. Elbette bir dönem Anadolu Kaplanları olarak ünlenen orta ve küçük ölçekli bir millî sınıf hâlâ vardır ama bu sınıf, işçi sınıfının, kamu emekçilerinin ve köylülerin örgütlendiği güçlü bir parti inşa edilmeden kazanılamaz. Çünkü bu sınıf karakteri gereği yanında kendisini güvende hissedeceği bir güç görmek ister.<br style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;"><br style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;"><strong style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;">VATAN VE DEVRİM<br style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;"></strong>Bizim 1923 Devrimimiz, karma ekonominin yaratılması, halkçılık vb. gibi önemli nedenlerle klasik bir burjuva demokratik devrimden ileri ama sonuçları itibariyle MDD’nin hedeflerinden geride kaldı. Vatan savunması ekseninde devrimimiz yapılmış ve çıkarı devrimden yana tüm sınıfları birleştirmiş, hatta feodal beyler de devrim safında yer almıştır. Bu Atatürk’ün başarısıdır. Ancak bu ittifak aynı zamanda demokratik devrimin hedeflerine ulaşmasını da engellemiştir. Nazım Hikmet’in ünlü dizeleridir, hepimiz biliriz, “Kartallı Kazım” seferberlikten önce de Kartal’da bahçıvanken, seferberlikten sonra da bahçıvan kalmaya devam ederken, ağalar seferberlikten önce ağaydılar, seferberlikten sonra ağa olmaya devam ettiler. Toprak ağalığının üst ve alt yapıdaki etkisi devrim sürecinde kırılamadığı gibi hâlâ sürmektedir.<br style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;">Atatürk’ün toprak sorununu çözmeye çalıştığını biliyoruz. Ancak nesnel açıdan bunun olanağı var mıydı? Bunu önemli bir not olarak düşmek isterim. Çünkü Emperyalizm Çağı’nda artık burjuvazinin önderlik ettiği devrimlerden feodalizmin tasfiyesi çıkmaz. Bu nedenle, 1923 Devrimimiz, MDD’nin toprak devrimi ile ilgili hedeflerini karşılayamadığı için yarım kaldı. Aslında bu milletleşmenin de tamamlanamamasına yol açtı. Her ne kadar Altı Ok Programı bunu hedeflese de, devrimin sonucu üzerinde, devrimin önderlik ve ittifaklarının karakteri meselesi belirleyici oldu. Biz sosyalistler demokratik devrimi tamamlayacağız. Bunu millî burjuvazi gibi çıkarı emperyalizmle çatışan tüm millî sınıflarla beraber yapacağız.<br style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;">Burada partinin önemi ve öncelikli görevi ortaya çıkıyor. Parti esas olarak, işçi sınıfını kamu emekçilerini ve köylülüğü örgütleyerek diğer tüm millî sınıfları bünyesinde birleştirebilir.<br style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;"><br style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;"><strong style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;">DEVRİMCİ PARTİ</strong><br style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;">Partinin örgütlenme modeli burada ortaya çıkıyor. Partinin dayanacağı sınıflar da, üyeleri de doğal olarak devrimin ihtiyaç duyduğu sınıfların bileşkesi olacaktır. Bu sınıfların öncülerini partide örgütleyerek, görev vererek, fabrikalarda, köylerde, mahallelerde, kitle örgütlerinde örgütlenerek devrime önderlik edecek bir devrimci çekirdek yaratılabilir. İşte parti, önümüzdeki dönemde bu modele sarılarak ve bu modele uygun çalışma tarzının kazanımlarıyla devrime önderlik edebilir. “Tarih bize bu görevi verecek”, “tarihin pususunda pusuya yattık” gibi söylemler ancak böyle bir örgüt yaratıldığında anlamlıdır. Tarih kimseye “olması gereken budur” diye devrim yapma görevi vermez. Partinin ulaştığı güç düzeyi sonucu belirleyecektir. Vatan Partisi kadrolarıyla ve programıyla bunu yapmaya açık ara en yakın olan örgüttür. Bununla birlikte kitle örgütlerinde çalışmayı birinci hedef olarak ele almalıdır.<br style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;"><br style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;"><strong style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;">DEVRİMCİNİN VE PARTİNİN TURNUSOL KÂĞIDI</strong><br style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;">Bir, devrimcinin mutlaka partisi olacak ve görev alacaktır, çünkü vatan sevgisi ciddiyet ister, hobi değildir; partisiz ve görevsiz devrimci olunamaz. Kendinden menkul “devrimciler” sistemin el üstünde tuttuğu “devrimcilerdir.” Medyada örneklerini her gün görmekteyiz.<br style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;">İki, parti, devrimden menfaati olan sınıfları birleştirir. Burada önder sınıf elbette işçi sınıfıdır ve parti işçi sınıfını, kamu emekçilerini ve köylüyü örgütlemeyi baş hedef yapar. Parti başka türlü üretimden gelen güce sahip olamaz ve diğer millî sınıflara güven veremez.<br style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;">Üç, parti örgütleri bölgesel ve çevresel sorunları iş edinmelidir. Örneğin İstanbul’da Kuzey Ormanları, Validebağ Korusu, Haydarpaşa, Galataport vb. gibi kentsel talan sorunlarının içinde ve önünde olmalıdır.<br style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;">Dört, partide parti içi demokrasi ve parti hukuku her şeyin üzerinde olmalıdır. Devrimci öncüleri partide program ve tüzük bir arada tutar. Tüzük, partide çalışan, görev yapan herkesin üzerinde olmalı ve eşit uygulanmalıdır. Örneğin bir parti yöneticisi veya üyesi “başka partiye oy verdim” diyorsa kim olduğuna bakılmaksızın tüzük işletilmelidir<br style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;">Beş, parti de devrimci de disiplinlidir. Üyeler halk içinde kendi kafasını değil partinin kafasını omuzları üzerinde taşımalıdır ancak Parti içi fikir mücadelesinde herkes kendisi olursa Parti gelişir. Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in 13 Haziran 2013’te gazetemizde yayımlanan “Yenilik önereni ağaca mı asmalı?” makalesi hoş duygular yarattığı için değil içselleştirmek için tekrar tekrar okunmalı, uygulanmalı ve tüm parti örgütlerinde büyütülerek asılmalıdır.</span></div><span style="-webkit-text-size-adjust: auto;">.....</span><div><span style="-webkit-text-size-adjust: auto;"><br></span></div><div><span style="-webkit-text-size-adjust: auto;">Bu yazı 23 Temmuz 2015 tarihinde Aydınlık Gazetesi'nde yayımlanmıştır</span></div>Kubilay Kızıldenizlihttp://www.blogger.com/profile/03801654770016815223noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1422844421374592706.post-37099838103462703082015-07-31T06:13:00.001-07:002015-07-31T06:13:50.564-07:00920'nin 16 Mart'ı...<div class="article-summary" style="-webkit-appearance: none; margin: 0px 0px 15px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden; font-weight: bold;"><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">“920’nin 16 Martı” diye başlar Nazım Hikmet’in ünlü dizeleri. </span></div><div class="article-detail" style="-webkit-appearance: none; margin: 0px 0px 15px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><strong style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; -webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">Kubilay Kızıldenizli<br style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box;"></strong><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><strong style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; -webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">Teori Dergisi Yazı Kurulu Üyesi<div class="separator" style="clear: both;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgRBSE80AqFWj7G3i4EjoKFZLJcL8QAJNtI3q-tooIgmCZ-NwQC1P8we3E8C8QPZH6zK3-UywpRwPdsTqkNBc5lDMtoRL9GMT7sJRJuwmLMfAPXeKOjiSnOaIH79H9A4FrTdfYJhHrx6Y87/s640/blogger-image--996439980.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgRBSE80AqFWj7G3i4EjoKFZLJcL8QAJNtI3q-tooIgmCZ-NwQC1P8we3E8C8QPZH6zK3-UywpRwPdsTqkNBc5lDMtoRL9GMT7sJRJuwmLMfAPXeKOjiSnOaIH79H9A4FrTdfYJhHrx6Y87/s640/blogger-image--996439980.jpg"></a></div></strong></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><strong style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; -webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);"><br></strong></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">İşgalci İngiliz askerleri, 16 Mart 1020 sabahı Veznecilerdeki Karakolu sabah 05:45 dolaylarında basar, uykudaki askerleri katleder. Çatışma sonucunda iki İngiliz askeri de öldürülür. </span></div></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">Bu şehitlerimiz,Türkiye’nin verdiği ilk şehitler değildir kuşkusuz ama yabancı bir işgal kuvvetinin bizzat rol alması açısından, üstelik İstanbul’da, devletin yönetim merkezi olan Topkapı ve Dolmabahçe gibi saraylara birkaç km uzaklıktaki bir askeri karakolda, ilk kez Türkiye’nin askerleri katledilmiştir.</span></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">Böyle bir şey olur mu? Yabancı bir devlet kuvveti, egemen bir ülkenin askeri merkezini basar ve uykudaki askerlerini katleder mi?</span></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">Yanıtını yukarıda zaten okudunuz.</span></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">Emperyalistlerden iyi niyet ve nezaket beklemek, şartların eşit olmadığı koşullarda “karşılıklı çıkar” gereği aynı yatakta uyuma isteği, ancak cariye- kral ilişkisi temelinde mümkündür. Karşılığında en fazla birkaç tane fıstık alabilirsiniz. Bunun anlamını iyi bilen Atatürk, İskenderun’da Yıldırım Orduları Komutanı’yken sadrazam Ahmet İzzet Paşa’nın “İngilizlerin karaya çıkmasına izin ver” yollu talimatına “benim micâzım İngilizlerin ne kadar kibar olduklarını anlamaktan uzaktır, İngilizler karaya çıktığında ateşle karşılanacaktır.” diye yanıt verir. </span></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">Sevr’le başlayan bu süreç koca bir ülkenin işgaline doğru uzanırken, İngilizler daha İstanbul’u işgal ettikleri ilk gün sabaha karşı Şehzadebaşı’nda bulunan Vezneciler Mızıka Karakolu’nu basıp uykudaki askerlerimizi katlederler.</span></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">Bu katliam kuşkusuz tüm orduya ve halka verilen bir göz dağıdır ve herhangi bir “stratejik enstrüman” veya yerli bir “kara gücü” tarafından değil ama İngiliz Kraliyet Askerleri tarafından doğrudan yapılmıştır.</span></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">Nazım Hikmeti Kurtuluş Savaşı Destanı’nda bu katliamı destansı bir şekilde yazar.</span></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><em style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; -webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">“920nin 16 Martı</em></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><em style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; -webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">uykuda kesti kâfir üçümüzü,</em></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><em style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; -webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">kurşuna dizdi kâfir ikimizi.</em></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><em style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; -webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">İngilizin hepsi değil domuzu</em></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><em style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; -webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">Sabaha karşı aldı canımızı.”</em></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><em style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; -webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">“920nin 16 Mart sabahı,</em></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><em style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; -webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">karakolun karşısında</em></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><em style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; -webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">bırakmadım elimden silâhı,</em></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><em style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; -webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">yere serdim iki İngilizi.</em></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><em style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; -webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">Senin ırzını kurtardım İstanbulum,</em></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><em style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; -webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">Sana can feda çakır gözlü gülüm.”</em></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">16 Mart aslında bizim demokrasi, özgürlük, bağımsızlık savaşımızda uğursuz bir tarihtir. Bu olaydan yıllar sonra yine aynı tarihte, 16 Mart 1978 günü, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde 7 öğrencinin ölümü, 41 öğrencinin de yaralanmasıyla sonuçlanan bombalı ve silahlı saldırıyı bu kez kontrgerilla maşası faşistler gerçekleştirecekti. </span></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">Günümüzde de son ana kadar emperyalistler yeterince olgunlaşmadan doğrudan yani kendi kuvvetleriyle kitlesel katliamlar, büyük askeri müdahaleler yapmıyorlar. Aslında 16 Mart 1920 ile başlayan süreç içinde ve Kurtuluş Savaşı dışında bunun örneklerini ülkemizde görmüyoruz. </span></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">16 Mart 1920’de egemen bir devletin yönetim merkezinin birkaç km uzağında askerlerimiz katledilmişti. Bunun utancını halâ içimizde taşıyoruz. Bu onur kırıcı eylemin bir ikincisini ise, Irak’ın Kuzey’inde 11 Özel Kuvvetler subay ve astsubayının başına ABD çuval geçirerek bize yaşatacaktı. Aslında bu olay şehit edilmekten daha büyük travmaya neden oldu. Çünkü halâ bu çuval, kurmay heyetlerin başındadır ve çuvalın iplikçiklerinin arasından ancak önünü görebilmektedirler. ABD ile direk çatışmaktan kaçınan, onun açtığı savaşı kabul edemeyen bir siyasi-askeri bir kurmay heyetle 16 Mart 1920’nin askeri ve siyasi kurmay heyeti arasında gerçekte ne fark var? Günümüzle geçmişi yani 16 Mart 1920’yi birleştiren ikinci önemli özellik budur. Elbette ordumuzdaki ve halkımızdaki Mustafa Kemal’in mirası anti-emperyalist damara güveniyoruz ancak bu damarın belirginleşmesi için sanırım ülkemizin daha fazla çıkmaza sürüklenmesi gerekecek.</span></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">Bugün halâ egemen bir ülke olarak topraklarımızda şehitler vermeye devam ediyoruz. Sevgi ve barış pıtırcığı, ve Obama’nın kara gücü PKK, Suruç katliamından önce askerlerimize saldırmaya başlamıştı. Şu son olaylara baktığımızda son 15-20 gün içinde 10’a yakın asker ve polisi şehit verdik. Kimi şehitlerimiz, aynı Vezneciler karakolu gibi uykuda kurşunlandılar, kimi ise eşinin yanında kimisi de pusuya düşürülerek şehit edildi.</span></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">Peki, gerçekte 16 Mart 1920 ile bugün arasında askerilerimizin katledilmeleri açısından nesnel bir fark var mıdır?</span></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">Türkiye’yi etkileyen, tarihimizde iki büyük emperyalist proje vardı. Meseleye bu açıdan bakmazsak bunu anlayamayız. Sevr’in maddelerinin hayata geçmesini bugün en çok savunan örgüt PKK’dır ve BOP içinde sözde Kürdistan için çizilen harita ile Sevr’in Kürdistan haritası aynıdır. Her ikisinde de planlamayı yapan emperyalizmdir ve üstelik BOP’un mimarı ABD, Lozan’ı halâ tanımamaktadır. Sevr’i neredeyse yüz yıl önce silah kullanarak yırtıp attık. BOP’un da yırtıp atılması ne yazık ki aynı şekilde olacaktır. Bunu görebilmek için kâhin olmaya gerek var mı?</span></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">16 Mart 1920’de İngilizlerin katlettiği Zileli Abdullah Çavuş ile daha birkaç gün önce eşinin yanında şehit edilen Malazgirt İlçe Jandarma Bölük Komutanı Binbaşı Arslan Kulaksız’ı birleştiren ana hat bu hattır. </span></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">16 Mart 1920’de İngilizlerin uykusunda katlettiği İbiş Oğlu Abdulkadir ile daha birkaç gün önce evinde Suruç’ta uykuda iken başlarından kurşunlanarak şehit edilen polis memurları Feyyaz Yumuşak ile Okan Acar’ı birleştiren hat aynı hattır.</span></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">Bu şehitler, egemen bir ülkenin “iktidarsız iktidarlarının” yönettiği ülkemizde, emperyalistlerin ya bizzat doğrudan kendi silahlı güçleriyle ya da yeni “kara güçleri” olan PKK gibi stratejik enstrümanları tarafından katledildiler. Zileli Abdullah Çavuş’tan Binbaşı Arslan Kulaksız’a, İbiş Oğlu Abdulkadir’den Feyyaz Yumuşak’a kadar verdiğimiz şehitler geçmişin Sevr’ine ya da günümüzün Sevr’i Büyük Ortadoğu Projesi’ne karşı verilen bağımsızlık ve özgürlük şehitlerimizdir.</span></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">Vatan sevgisi bir hobi değildir, bunu ilerdeki günlerde daha iyi anlayacağız. Vatanı sevmek yaşamsal risk almayı gerektirir. Aynı İbiş Oğlu Abdulkadir, aynı Binbaşı Arslan Kulaksız ve aynı Vedat Demircioğlu’nun aldığı gibi. Çünkü emperyalist projelere direnmenin ve bağımsız bir ülkede yaşamanın başka bir formülü bulunmuyor.<div class="separator" style="clear: both;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrUJ8YMUt6_eVgPWun0y3sHHXxvjf2P5Jrgk6XXxrgzyKEKIW8PJUz1trLIHtLXaSji7De_cWMdDrsidu4L37Ktt5Qal5ojq_hEm8Y6OaZYahXmqjUBQinn5JUhwoMcobYVqHJrwbxgRtW/s640/blogger-image--1234622092.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrUJ8YMUt6_eVgPWun0y3sHHXxvjf2P5Jrgk6XXxrgzyKEKIW8PJUz1trLIHtLXaSji7De_cWMdDrsidu4L37Ktt5Qal5ojq_hEm8Y6OaZYahXmqjUBQinn5JUhwoMcobYVqHJrwbxgRtW/s640/blogger-image--1234622092.jpg"></a></div></span></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);"><br></span></div><div style="-webkit-appearance: none; margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; vertical-align: baseline; outline: none; box-sizing: border-box; position: relative; overflow: hidden;"><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">Bu yazı 30 Temmuz 2015 tarihinde Aydınlık Gazetesi'nde yayımlanmıştır</span></div></div>Kubilay Kızıldenizlihttp://www.blogger.com/profile/03801654770016815223noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1422844421374592706.post-41157146110070818622015-01-05T05:23:00.000-08:002015-01-05T05:24:47.368-08:00Çukurova'da Fransız!a İlk Kurşun<br />
<article id="haber" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 20px;"><div class="page-header" style="border-bottom-width: 0px; border-radius: 0px !important; margin: 0px; padding-bottom: 0px;">
<h1 class="title" itemprop="name" style="border-radius: 0px !important; color: inherit; font-family: inherit; font-size: 24px; line-height: 28px; margin: 10px 0px; text-rendering: optimizelegibility;">
</h1>
</div>
<div class="row-fluid page-content" id="newstext" style="border-radius: 0px !important; font-size: 15px; line-height: 22px; margin: 0px; width: 625px;">
<div id="newsbody" itemprop="articleBody" style="border-radius: 0px !important;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
<a href="http://www.aydinlikgazete.com/images/haberler/cukurovada_fransiza_ilk_kursun_h60107_f106e.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img alt="Çukurova'da Fransız'a İlk Kurşun" border="0" src="http://www.aydinlikgazete.com/images/haberler/cukurovada_fransiza_ilk_kursun_h60107_f106e.jpg" height="207" width="400" /></a>Adana’nın Kurtuluşu 5 Ocak 1922’dir. Ancak Adana’nın Fransız işgalinden kurtuluşunu sadece Adanalı Kuvayı Milliyecilere bağlamak doğru değildir. Aslında 5 Ocak 1922, tüm Çukurova’nın emperyalist Fransız işgalinden kurtuluşunu simgeler. Bu süreç Dörtyol’da, Kozan’da ve tüm Çukurova’da Fransızlara karşı yapılan “çete” savaşıyla başlar ve Sakarya Meydan Savaşı’nın kazanılmasıyla Fransızların direncini tamamen kırar.</div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
Tüm Anadolu’da düşmanı bozguna uğratan mermilerin ilki Çukurova’da sıkılmıştır. Bu satırların yazarı da buna inanıyor. Bu konuda gerek İzmir’de Hasan Tahsin’in gerekse de Balkesir’de 15 Mayıs 1918’de ilk kurşunun atıldığına ilişkin tezler de vardır. Burada önemli olan Anadolu’da düşmanla yapılan savaşta kuvvetler arasındaki tatlı yarıştır.</div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
Türkiye’nin Güney’i ve Doğu’su, Batı’sından daha önce uyanmıştır. Dörtyol’da örgütlü bir şekilde atılan kurşunlar bunu işaret eder. Dörtyol’u Fransız üniformaları içinde işgal eden Ermenilerin yaptıkları zulme daha fazla katlanamayan halk, çareyi savaşarak direnmekte bulur. Millî Mücadele’de düşmana karşı atılan “ilk kurşun Dörtyol’da, 19 Aralık 1918’de, Mondros Mütarekesi’nin üzerinden daha 2 ay bile geçmeden Mehmet Çavuş (Mehmet Kara) ve müfrezesi tarafından atılmıştır.</div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
Çukurovalı dirençlidir, sıtmaya direnmiştir, padişahların zulmüne direnmiştir, koca Çukurova’yı bataklıktan verimli bir ovaya çevirmiştir ve vatanını asla düşmana terk etmeyecektir.</div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
Terk etmemiştir de.</div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
<b style="border-radius: 0px !important;">‘KAÇ KAÇ’ OLAYI VE ERMENİ KATLİAMLARI</b></div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
Fransa’nın Adana’yı işgali bütün Çukurova’da büyük katliamlara neden olur. Fransız askerlerinin himayesinde ve üniforması içinde halka saldıran Ermeniler birçok müslüman köyünde katliamlar yapar. Bu katliamların daha da artacağından endişe duyan halk kadınlarını ve çocuklarını Toroslara kaçırır. Babam üzgün bir şekilde anlatırdı. Ona da Safiye ablası anlatmıştır. Kendisi daha kundakta bebekken ablasının kollarında dağlara doğru bu yolları aşar. Seyhan Nehri’nin en büyük kollarından Çakıt Deresi’nden geçerlerken patiği düşer ve babaannem çığlıklar içinde bir süre çocuğunu derede arar. Daha sonra anlar ki düşen sadece patiktir.</div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
Kaç Kaç olayı basit bir kaçma olayı değildir. Adanalılar Fransızlara ve Ermeni çetelerine karşı mücadeleyi daha iyi örgütlemek için dağlara çekilirler.</div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
Ama halk, Ermenilerin tecavüzlerini, katliamlarını hatırladığı ve yurtlarını terk etmek zorunda kaldıkları bugünle ilgili ağıtlarını yakmaktan da geri durmaz.</div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
“On Temmuz bilseniz ne kara gündü;</div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
Obalar göç etti, ocaklar söndü,</div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
Adana bir yangın yerine döndü,</div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
O günden ruhlarda bir sızı vardı”</div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
<b style="border-radius: 0px !important;">ADANALILARI ZAFERE TAŞIYAN ÇETE SAVAŞLARI</b></div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
Adanalı nasıl doğal afetlere ve her türden zorluklara boyun eğmemeyi birlikte imece yaparak başardıysa, Fransız işgaline karşı da aynı şekilde direnmesini bilecekti.</div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
Adanalı, çeşitli yerel önderler ve Atatürk’ün görevlendirdiği subayların liderliğinde, çeşitli büyüklükte gerilla birlikleri şeklinde örgütlenmiş ve Fransızlara önemli darbeler indirmişlerdir.</div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
1. Kavaklıhan, Aflak, 2.Kavaklıhan, Yarbaşı, Hinnepli, Taşçı, Mercin ve Büyük Fadıl Savaşları ve Kar Boğazı Baskını gibi çete savaşlarında ciddi başarılar kazanan Adanalılar, Fransızları yirmi günlük ateşkes antlaşmasına ve daha sonra da Ankara Antlaşması’nı imzalamaya zorlamıştır.</div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
Bu başarıda kesinlikle Mustafa Kemal’in daha Yıldırım Orduları Komutanı iken Adana’da köylere silah dağıtımını ve gerilla birliklerinin örgütlemesi konusunda uzak görüşlülüğü vardır.</div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
Atatürk’ün 4 ve 12 Kasım 1919 tarihinde Klikya (Çukurova) Kuvayi Milliye Kumandanı Binbaşı Kemal Bey’e verdiği emir özetlenmiş haliyle şöyledir.</div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
Fransızlara darbe vuracak gerilla/çete örgütlemesini ve buradaki gerilla harbinin başına Kemal Bey’in getirildiğini, küçük gerilla birlikleriyle Fransız işgal bölgesine girilmesini, çetelerin silahlanması için ilk etapta 713 Martin,16 Alman ve 16 Rus tüfeği ve yeteri kadar cephanenin Everek’e sevkini emreder. Yine ikinci etap olarak 1500 Martin, 500 Alman tüfeği ve yeterince cephanenin yine Everek’e sevkini ister. Mücadeleye hangi ilçeden başlanacağı ve nerelere kadar örgütlenme yapılacağından, bölge sorumlukuklarına ve komutanların takma adlarına kadar, kendisi karar verir.</div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
Adanalılar bu emri alır ve eksiksiz uygular. Subayların ve yerel önderlerin önderliğinde büyük gerilla birlikleri örgütlenir ve Fransızlara önemli darbeler vurulur. Bu konuyla ilgili detaylı bilgileri İşçi Partisi MKK Üyesi ve İstanbul İl Başkanı Sayın Osman Bilge Kuruca’nın Kaynak Yayınları’ndan yayımlanan Atatürk ve Gerilla Savaşı adlı kitabında bulabilirsiniz.</div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
<b style="border-radius: 0px !important;">ÇETE SAVAŞI’NDA ‘KUVVACI BASIN’</b></div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
Atatürk, bağımsızlık kazanıldıktan sonra Adana’ya 15 Mart 1923’te gelir ve büyük bir ilgi ile karşılanır. Türk Ocağı’nda yapmış olduğu konuşmasında “Efendiler, bende bu olayların ilk teşebbüs fikri bu memlekette, bu güzel Adana’da doğmuştur” diyecektir. Bu bir bakıma bir gerçeğin Adanalılara teslimidir.</div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
Adanalı sadece silahla direnmez. Düşmanın karşı propagandasını bertaraf etmek üzere gazeteler de çıkarır. Bu gazeteler içinde en önemlisi Ahmet Remzi Yüreğir’in önderliğinde yayımlanan Yeni Adana gazetesidir ve halen Adana’da yayımlanmaktadır. Gazete daha yayın hayatının başında Fransız işgal kuvvetleri tarafından yasaklanır. İşgale karşı mücadeleyi örgütlemek için Kayseri’ye geçen gazetenin sahibi Ahmet Remzi Bey yeniden gazeteyi yayımlamak için çabalar ve başarır da. Yeni Adana mücadelenin sesi olur. Atatürk’ün demeçlerini ve TBMM tutanaklarını yayımlar. Bir yandan Fransızlar, bir yandan işgalcilerle işbirliği yapan kimi Türk hainler ve Ermeniler de gazete çıkarır. Uçaklarla bu gazeteler halka atılır ama yenilgiyi önleyemezler.</div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
Adana’da “At ölür it bayram eder “ özdeyişi çok kullanılır. Ancak bu kez “it” öldürülmüş, atlar ise vakurla zaferi selamlamıştır.</div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
Fransızları silahla Adana’dan kovan Adanalıların torunları Haziran 2013’te sahneye çıktı. Anadolu’da Haziran Ayaklanması sırasında Hatay’la beraber faşizme ve gericiliğe en büyük direnci gösterenler yine onların ruhuydu ve dedelerinin ruhlarını 90 yıl sonra gülümsetmeyi yine başardılar.</div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
Yararlanılan Kaynaklar</div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
-Atatürk ve Gerilla Savaşı, Osman Bilge Kuruca, Kaynak Yayınları</div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
-Kurtuluş Savaşı’nda Adana Basını, Yrd. Doç. Dr. Gülseren Akalın, Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyesi</div>
<div class="MsoNormal" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
-Çukurova’da Halk Kültürü İle İlgili Bazı Tespitler, Doç. Dr. Yusuf Kılıç</div>
</div>
</div>
</article><br />
<div class="reklam reklam138" style="border-radius: 0px !important; margin-bottom: 20px; position: relative; text-align: center; z-index: 105;">
<ins class="adsbygoogle" data-ad-client="ca-pub-8820530142225074" data-ad-slot="8710308901" data-adsbygoogle-status="done" style="border-radius: 0px !important; display: inline-block; height: 300px; width: 600px;"><ins id="aswift_2_expand" style="border-radius: 0px !important; border: none; display: inline-table; height: 300px; margin: 0px; padding: 0px; position: relative; visibility: visible; width: 600px;"><ins id="aswift_2_anchor" style="border-radius: 0px !important; border: none; display: block; height: 300px; margin: 0px; padding: 0px; position: relative; visibility: visible; width: 600px;">http://www.aydinlikgazete.com/ozgurluk-meydani/cukurovada-fransiza-ilk-kursun-h60107.html<iframe allowfullscreen="true" allowtransparency="true" frameborder="0" height="300" hspace="0" id="aswift_2" marginheight="0" marginwidth="0" name="aswift_2" scrolling="no" style="border-radius: 0px !important; left: 0px; position: absolute; top: 0px;" vspace="0" width="600"></iframe></ins></ins></ins></div>
<div class="carousel slid" id="anamanset" style="border-radius: 0px !important; line-height: 1; margin-bottom: 20px; padding-bottom: 36px; position: relative;">
<ol class="carousel-indicators fifteen" style="background-color: #f8f8f8; background-image: linear-gradient(rgb(250, 250, 250), rgb(246, 246, 246)); background-repeat: repeat-x; border-color: rgb(221, 221, 221); border-radius: 0px !important; border-style: solid; border-width: 0px 0px 1px 1px; bottom: 0px; box-shadow: rgb(255, 255, 255) 0px 1px 0px inset, rgba(0, 0, 0, 0.0470588) 0px 1px 1px; color: #333333; font-family: Roboto, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; height: 35px; left: 0px; line-height: 13px; list-style: none; margin: 0px; padding: 0px; position: absolute; right: 0px; width: 625px; z-index: 5;">
<li class="first" data-slide-to="0" data-target="#anamanset" style="background-color: transparent; border-radius: 5px; border-right-color: rgb(231, 231, 231); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; cursor: pointer; display: block; float: left; font-size: 15px; font-weight: bold; height: 35px; line-height: 35px; margin-left: 0px; position: relative; text-align: center; width: 34px;">1</li>
<li class="" data-slide-to="1" data-target="#anamanset" style="background-color: transparent; border-radius: 5px; border-right-color: rgb(231, 231, 231); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; cursor: pointer; display: block; float: left; font-size: 15px; font-weight: bold; height: 35px; line-height: 35px; margin-left: 0px; position: relative; text-align: center; width: 34px;">2</li>
<li class="" data-slide-to="2" data-target="#anamanset" style="background-color: transparent; border-radius: 5px; border-right-color: rgb(231, 231, 231); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; cursor: pointer; display: block; float: left; font-size: 15px; font-weight: bold; height: 35px; line-height: 35px; margin-left: 0px; position: relative; text-align: center; width: 34px;">3</li>
<li class="" data-slide-to="3" data-target="#anamanset" style="background-color: transparent; border-radius: 5px; border-right-color: rgb(231, 231, 231); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; cursor: pointer; display: block; float: left; font-size: 15px; font-weight: bold; height: 35px; line-height: 35px; margin-left: 0px; position: relative; text-align: center; width: 34px;">4</li>
<li class="" data-slide-to="4" data-target="#anamanset" style="background-color: transparent; border-radius: 5px; border-right-color: rgb(231, 231, 231); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; cursor: pointer; display: block; float: left; font-size: 15px; font-weight: bold; height: 35px; line-height: 35px; margin-left: 0px; position: relative; text-align: center; width: 34px;">5</li>
<li class="" data-slide-to="5" data-target="#anamanset" style="background-color: transparent; border-radius: 5px; border-right-color: rgb(231, 231, 231); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; cursor: pointer; display: block; float: left; font-size: 15px; font-weight: bold; height: 35px; line-height: 35px; margin-left: 0px; position: relative; text-align: center; width: 34px;">6</li>
<li class="" data-slide-to="6" data-target="#anamanset" style="background-color: transparent; border-radius: 5px; border-right-color: rgb(231, 231, 231); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; cursor: pointer; display: block; float: left; font-size: 15px; font-weight: bold; height: 35px; line-height: 35px; margin-left: 0px; position: relative; text-align: center; width: 34px;">7</li>
<li class="" data-slide-to="7" data-target="#anamanset" style="background-color: transparent; border-radius: 5px; border-right-color: rgb(231, 231, 231); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; cursor: pointer; display: block; float: left; font-size: 15px; font-weight: bold; height: 35px; line-height: 35px; margin-left: 0px; position: relative; text-align: center; width: 34px;">8</li>
<li class="" data-slide-to="8" data-target="#anamanset" style="background-color: transparent; border-radius: 5px; border-right-color: rgb(231, 231, 231); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; cursor: pointer; display: block; float: left; font-size: 15px; font-weight: bold; height: 35px; line-height: 35px; margin-left: 0px; position: relative; text-align: center; width: 34px;">9</li>
<li class="" data-slide-to="9" data-target="#anamanset" style="background-color: transparent; border-radius: 5px; border-right-color: rgb(231, 231, 231); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; cursor: pointer; display: block; float: left; font-size: 15px; font-weight: bold; height: 35px; line-height: 35px; margin-left: 0px; position: relative; text-align: center; width: 34px;">10</li>
<li class="" data-slide-to="10" data-target="#anamanset" style="background-color: transparent; border-radius: 5px; border-right-color: rgb(231, 231, 231); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; cursor: pointer; display: block; float: left; font-size: 15px; font-weight: bold; height: 35px; line-height: 35px; margin-left: 0px; position: relative; text-align: center; width: 34px;">11</li>
<li class="" data-slide-to="11" data-target="#anamanset" style="background-color: transparent; border-radius: 5px; border-right-color: rgb(231, 231, 231); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; cursor: pointer; display: block; float: left; font-size: 15px; font-weight: bold; height: 35px; line-height: 35px; margin-left: 0px; position: relative; text-align: center; width: 34px;">12</li>
<li class="" data-slide-to="12" data-target="#anamanset" style="background-color: transparent; border-radius: 5px; border-right-color: rgb(231, 231, 231); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; cursor: pointer; display: block; float: left; font-size: 15px; font-weight: bold; height: 35px; line-height: 35px; margin-left: 0px; position: relative; text-align: center; width: 34px;">13</li>
<li class="active" data-slide-to="13" data-target="#anamanset" style="background: rgb(242, 38, 19); border-radius: 5px; border-right-color: rgb(231, 231, 231); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; color: white; cursor: pointer; display: block; float: left; font-size: 15px; font-weight: bold; height: 35px; line-height: 35px; margin-left: 0px; position: relative; text-align: center; width: 34px;">14</li>
<li class="" data-slide-to="14" data-target="#anamanset" style="background-color: transparent; border-radius: 5px; border-right-color: rgb(231, 231, 231); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; cursor: pointer; display: block; float: left; font-size: 15px; font-weight: bold; height: 35px; line-height: 35px; margin-left: 0px; position: relative; text-align: center; width: 34px;">15</li>
<li class="tumu" style="background-color: transparent; border-radius: 5px; border-right-color: rgb(231, 231, 231); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; color: #f22613; cursor: pointer; display: block; float: left; font-size: 15px; font-weight: bold; height: 35px; line-height: 35px; margin-left: 0px; position: relative; text-align: center; width: 98px;"><a href="http://www.aydinlikgazete.com/tum-mansetler.html" style="border-radius: 0px !important; color: #f22613; font-size: 12px; text-decoration: none;">TÜMÜ</a></li>
<div>
<br /></div>
</ol>
</div>
Kubilay Kızıldenizlihttp://www.blogger.com/profile/03801654770016815223noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1422844421374592706.post-23184395440139468502014-12-14T10:21:00.001-08:002014-12-14T10:21:18.167-08:00Birleşebileceğimiz Hayali Bir Atatürk Yok<div class="MsoNormal" style="background-color: white; border-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Roboto, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; border-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Roboto, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px;">
<a href="http://www.aydinlikgazete.com/images/haberler/birlesebilecegimiz_hayali_ataturk_yok_h58486.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img alt="Birleşebileceğimiz hayali Atatürk yok" border="0" height="187" src="http://www.aydinlikgazete.com/images/haberler/birlesebilecegimiz_hayali_ataturk_yok_h58486.jpg" style="background-color: transparent;" width="400" /></a>Sayın Alogan, Merkez Sağ’ın temellerini “hür teşebbüs, ABD-NATO’ya tam bağlılık ve popülizm” olarak sıralıyor. Aslında halk dalkavukluğu veya halk avcılığı sadece Merkez Sağ’ın değil, Atatürk dönemi sonrası tüm iktidarların sarıldığı “ip” oldu. Örneğin Atatürk hayatını kaybettikten hemen sonra, İnönü döneminde “Demokrat Parti’nin elindeki kozu almak gerekçesiyle” din derslerinin yeniden müfredata alınması buna ilginç bir örnektir.</div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; border-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Roboto, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px;">
Aslında Sayın Alogan’ın işaret ettiği önemli bir nokta var; 1950-80 döneminde olduğu gibi, günümüzde Merkez Sağ’ın toplumsal tabanı var mıdır?</div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; border-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Roboto, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px;">
İkinciyi ise biz ekleyelim; Sayın Alogan’ın yukarıda sıraladığımız 1950-80 dönemindeki Merkez Sağ’ın siyasetlerinin aynını bugün savunan bir Merkez Sağ aydını kaldı mı?</div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; border-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Roboto, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px;">
Sorunun bu şekilde sorulması Yavuz Alogan’ın dile getirdiği fikirleri daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır.</div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; border-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Roboto, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px;">
Bugün Merkez Sağ’ı temsil ettiğini düşünen değerli aydınlar vardır ve bu aydınlarımızın bir kısmı Yavuz Alogan’ın belirttiği gibi Aydınlık ve Ulusal Kanal’da özgürce fikirlerini söylemektedirler. Kanımızca bu aydınlarımız kendilerini Merkez Sağ’ın aydını zannetmektedirler. Çünkü geçmişte Merkez Sağ’da yer alan söz konusu aydınlarımızın çoğu Amerikan karşıtıdır, kendilerini Atatürk milliyetçisi olarak tanımlamakta ve NATO karşıtı yazılar yazmaktadırlar. 1980’den geriye doğru elli yıl boyunca herhangi bir Merkez Sağ aydını böylesi yazılar yazabilir miydi? İşte böyle bir kanıya sahip olmamızın temel nedeni budur. Elbette serbest piyasayı savunmaları bu tablo içine oturmuyor ama şimdilik serbest piyasa ve söz konusu aydınlarımızın serbest piyasa konusundaki tavrını başka bir tartışma konusu yapalım.</div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; border-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Roboto, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px;">
<b style="border-radius: 0px !important;">MERKEZ SAĞ’IN AYDINI MI?<span style="border-radius: 0px !important;"> </span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; border-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Roboto, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px;">
Merkez Sağ d/evrilip bugün <a class="klink" href="http://www.aydinlikgazete.com/haberleri/akp" style="border-radius: 0px !important; color: black; text-decoration: none;" target="_blank" title="AKP">AKP</a>’yi yaratmıştır ama içindeki namuslu aydınlarımız böylesi bir “muhafazakârlığı” reddederek Kuvayi Milliyeci köklerine dönmeye çalışmaktadırlar. Yine aynı yanlış sanı yeni <a class="klink" href="http://www.aydinlikgazete.com/haberleri/chp" style="border-radius: 0px !important; color: black; text-decoration: none;" target="_blank" title="CHP">CHP</a>’yi reddeden ve eleştiren CHP’li aydınlarımız için de geçerlidir. Çünkü ait olduklarını düşündükleri “eski” ve “yeni” CHP’nin programı aynıdır ve sosyal demokrasiyi hedeflemektedir. Oysa Kemalizm ve Sosyal Demokrasi arasında bir köprü olduğu bugüne kadar saptanamamıştır. Gerek Merkez Sağ ve gerekse de Merkez Sol’ da yer alan ve Atatürk’e içtenlikle bağlı olan söz konusu aydınlarımızın Atatürk devrimlerini kararlılıkla savunan Aydınlıkçılarla aralarına çekmeye çalıştıkları sınır bu nedenle gerçekçi değildir.</div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; border-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Roboto, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px;">
Aydınlık ve Ulusal Kanal’ın, geçmişte Merkez Sağ’da yer alan yazarlara yer vermesi burada anlamlı hale geliyor. Gerek Yavuz Alogan’ın işaret ettiği yeni bir Merkez Sağ parti gerekse de Atatürkçü olduğunu iddia eden yeni partiler bu süreç sonunda kurulabilse bile, önünde sonunda Türk devriminin Halkçı, Sosyalist ve Milliyetçi birikimine yönelmek zorundadırlar. Çünkü hayat birbirine benzeyen iki hareketin ayrı nehirlerde akmalarına izin verecek kadar uzun değildir.</div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; border-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Roboto, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px;">
<b style="border-radius: 0px !important;">GEÇERLİLİĞİNİ YİTİRDİ</b></div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; border-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Roboto, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px;">
Bugün, “sağ” ve “sol” gibi bir ayrımdan çok Emperyalizm Çağı’nın saflaşması olarak milli- gayri milli saflaşmasından söz edebiliriz. Günümüzde elbette sınıf mücadelesi de bu saflaşma içinde yer almaktadır.</div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; border-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Roboto, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px;">
Merkez Sağ veya Merkez Sol tanımı bugün ülkemizde geçerliliğini yitirmiştir. Eski Merkez Sol veya CHP “yenileştirilmiş” ve gayri milli roller oynamaktadır. Merkez Sağ’ın önemli bir kesimi AKP’de yitip giderek gayri milli karakter kazanmıştır.</div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; border-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Roboto, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px;">
Merkez Sağ’ın ve Sol’un yukarıda tarif edilen aydınının önünde Batı’yla, ABD ile birleşme yolları bizzat kendi tercihleriyle kapalıdır. Bu çerçevede Sosyalistlerle ve Atatürk devrimcileriyle, “Milli <a class="klink" href="http://www.aydinlikgazete.com/haberleri/anayasa" style="border-radius: 0px !important; color: black; text-decoration: none;" target="_blank" title="Anayasa">Anayasa</a> Forumu” çatısı altında buluşmuşlar, Cumhuriyet tarihinin en hayırlı işini Atatürkçülerle ve sosyalistlerle ortak mücadele ederek başarmışlardır. Devrimcilerle birlikte çalışarak, AKP’nin “Bölücü Anayasa” girişiminin engellenmesine katkıda bulunmuşlardır. Ergenekon gibi doğrudan ABD müdahalesiyle gerçekleşen bir operasyonun başarısızlığa uğratılma mücadelesine destek olarak eylemli olarak ABD nezdinde risk de almışlardır. Eskiden olsa bu operasyona direnebilirler miydi? İşte bu nedenle bu aydınlarımızın kendilerini Merkez Sağ’da sanmaları bir yanılgıdır ve bu yanılgı yeni Merkez Sağ parti kurma hayaliyle daha da pekişmektedir. Aynı şekilde Atatürkçülüğü de Altı Ok’tan bağımsız bir şekilde “duygusal” olarak savundukları için sağlam bir zeminde duramamaktadırlar. Örneğin ekonomide devletin rolü, serbest piyasanın kontrolü, sürekli devrim, ABD karşıtlığı gibi konularda Atatürkçülükten ayrılmaktadırlar.</div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; border-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Roboto, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px;">
Merkez Sağ’a gönül vermiş yazarlar ve siyasetçiler “Atatürk’te Birleşmeyi” hedefliyorlar. Atatürk’te birleşmek samimi olarak düşünülüyorsa bu durumda birleşilecek programın söz konusu ilk altı maddesi, Türkiye’nin 150 yıldır emperyalizme ve Ortaçağ’a karşı sürdürdüğü demokratik devrimin programıdır. Bu program da Kemalist Devrim olarak tanımlanmıştır ve başka bir Atatürkçülük de yoktur.</div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; border-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Roboto, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px;">
<b style="border-radius: 0px !important;">‘ATATÜRK’TE BİRLEŞTİK’</b></div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; border-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Roboto, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px;">
Üzerinde birleşeceğimiz hayallerimizde kendimize göre yontacağımız bir Atatürk yoktur. Üzerinde birleşebileceğimiz, kişilerin algılarına göre şekillenmiş bir Atatürk yoktur. Atatürk’ün devrimci programı Altı Ok’la belirlenmiştir ve birleşilebilecek yegâne program budur. Merkez Sağ’ı temsil ettiğini düşünen aydınlarımızın “Atatürk’te Birleştik” dediği şey aslında Altı Ok programıdır. Bunun bilinçli bir tercih olmadığını düşünmek bile istemem.</div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; border-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Roboto, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px;">
Dolayısıyla Sayın Alogan’ın işaret ettiği “sosyalist bir partinin merkez sağın toparlanmasına katkı yapmasından çok”, kanımca amaçlanan, demokratik devrime önderlik edecek ülkemiz kadrolarının birlikte iş yapabilme kabiliyetini arttırmak ve bir cephe oluşturmaktır.</div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; border-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Roboto, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px;">
<b style="border-radius: 0px !important;">MÜLKİYETİ TERK ET VE ÖYLE BİN!..</b></div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; border-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Roboto, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px;">
Günümüzün görevi, “Atatürk’te Birleştik” deme cesareti gösteren herkesi, hangi fikir akımından veya siyasi partiden gelirse gelsin “Nuh’un gemisinde” toplamaktır. Önemli olan geminin adı değil, programıdır. Hali hazırdaki “geminin” adını bahane etmek itirazların en geçersizidir ve bu yolla sonuç alınamayacağı tecrübe edilerek görülecektir.</div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; border-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Roboto, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px;">
Nuh’un gemisinin kaptanından miçosuna kadar tüm mürettebat, ufukta görev vereceği-alacağı yolcuları aramaktadır. Bu değerli yolcuların yanlarına gitmekte, birlikte çalışma isteğini içtenlikle anlatmaktadırlar.</div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; border-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Roboto, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px;">
Nuh’un gemisi, yolcularını her limandan alma veya deniz üzerindeki her kırık tahta parçasının üzerinden kurtarma kabiliyetine ve disiplinine sahiptir. Eğer bu görülemiyorsa, Ergenekon ve bölücü anayasa sürecinde olduğu gibi bu da tecrübe edilerek görülecektir.</div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; border-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Roboto, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px;">
Gılgamış destanında belirtildiği gibi, Nuh Peygamber’in gemiye binmek üzere olan insan çiftine “Mülkiyeti terk et ve gemiye öyle bin” şartı vardır.</div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; border-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Roboto, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px;">
Bugün ise tek koşul, nereden gelirse gelsin yolcuların Atatürk’te birleşmesi, bağımsız ve özgür Türkiye için savaşmasıdır.</div>
<div class="MsoNormal" style="background-color: white; border-radius: 0px !important; margin-bottom: 10px;">
<span style="color: #333333; font-family: Roboto, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="font-size: 15px; line-height: 22px;">http://www.aydinlikgazete.com/turkiye/birlesebilecegimiz-hayali-ataturk-yok-h58486.html</span></span></div>
Kubilay Kızıldenizlihttp://www.blogger.com/profile/03801654770016815223noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1422844421374592706.post-4440065933961045142014-11-25T07:59:00.001-08:002014-12-01T11:33:51.542-08:00Demirtaş'a "Komünist" Bir Mektup<div class="articleinfo" style="background-color: white; color: #777777; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 11px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 5px; margin-top: 5px; outline: 0px; padding: 0px 10px 0px 0px;">
<a href="http://www.aydinlikgazete.com/images/stories/imgggg/2014/AGUSTOS/22/02-manset2.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img alt="02-manset2" border="0" src="http://www.aydinlikgazete.com/images/stories/imgggg/2014/AGUSTOS/22/02-manset2.jpg" height="210" style="line-height: 21.7600002288818px;" width="320" /></a><span class="createdate" style="margin: 0px 5px 0px 0px; outline: 0px; padding: 0px 6px 0px 0px;">Cuma, 22 Ağustos 2014 12:37</span><span style="color: #666666; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px;">TKP’deki bölünmeden sonra kurulan Halkın Türkiye Komünist Partisi, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından Selahattin Demirtaş’a bir kutlama mektubu gönderdi.</span></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
HTKP Merkez Komitesi imzalı mektup, TKP döneminde izlediğimiz PKK çizgisi ile arasına sınır çekmeye çalışan tutumdan vazgeçildiğini gösteren önemli bir belge niteliğindedir. “Emperyalizme karşı ortak mücadele” konusunda vurgularla dolu olan mektup, PKK-HDP-BDP çizgisinin emperyalizmle işbirliği yaparak “etnik hakları” sağlama konusundaki fiili politikasına en küçük bir eleştiri içermiyor. Bunun aksine Selahattin Demirtaş’ın seçim sürecindeki “samimi” açıklamalarının ülkemizdeki “sosyalizm mücadelesine” katkısı olacağını belirtiyor.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Kısaca bu mektup, seçim sürecinde hiç de “hayret etmeden” tanık olduğumuz Amerikancı merkez basın ve yayın kuruluşlarının ve onların yazar ve programcılarının Selahattin Demirtaş’ı “parlatma” ve “sevimli” gösterme tutumuyla buluşuyor.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
20.08.2014 tarihinde İleri Haber adlı internet sitesinde yayımlanan söz konusu mektupta, Mahsun Korkmaz’ın heykelinin yıkılması sırasında meydana gelen olaylar “üzücü” olarak nitelendirilirken, “gençlerin” ölümüne vurgu yapılıyor ama aynı olaylarda şehit olan askerin kaybından bahsedilmiyor. Bilinmez, belki de şehit olan asker de toplam genç ölümleri içinde geçiyordur!</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
“Recep Tayyip Erdoğan’ın aday olduğu, CHP ve MHP’nin AKP ile gericilik yarışına girdiği” belirtilirken “Kürt siyasi hareketinin ve HDP’nin sizin adaylığınızda somutlanan seçim stratejisi ise doğal olarak gericilik yarışında bir yere oturtulamaz... Bu vesileyle, aldığınız başarılı seçim sonucu için sizi kutluyoruz.” denerek Demirtaş’ın bu “gericilik” yarışında “ileriyi” temsil ettiği kabul ediliyor.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Gericilerin yarıştığı bir platformda, yarışmacılardan biri nasıl ilerici olabilir? Sorulması gereken birinci soru budur.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
“Tüm bunlarla birlikte gerek seçimlerde kullandığınız dili ve yaklaşımı, gerekse almış olduğunuz oy oranını önemsediğimizi dile getirmek istiyoruz. Bu yaklaşımın ve sonuçların ülkemizdeki sosyalizm mücadelesinin geleceğinde oynayacağı rolü dikkatle değerlendiriyoruz. Aynı şekilde, Türkiye emekçilerinin bütününe soldan seslenen bir söylemin başarı şansı olduğunu da görüyor, sizin de bu durumu dikkate aldığınızı düşünüyoruz.”</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Kendisi bile sosyalizmi savunmayan bir hareket nasıl olur da sosyalizm mücadelesinin geleceğinde rol oynayabilir? Kürt siyasi hareketi olarak tanımlanan PKK ve Türkiye’deki yasal temsilcileri “ne zaman sosyalizm mücadelesine girdiler, bölgelerinde ne zaman ağalığa ve aşiretlere karşı mücadele ettiler” sorusu bu konuda ilk akla gelenler.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<b style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">DEMİRTAŞ’A MİSYON YÜKLEMEK</b></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Biz bugüne kadar duymadık ama HTKP Merkez Komitesi herhangi bir HDP veya PKK temsilcisinden ABD karşıtı bir söylem duydu mu?</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Biz kesinlikle söyleyebiliriz ki ABD Büyükelçileriyle toplantılar yapan, ABD’ye giderek ABD’nin üst düzey devlet yetkilileriyle görüşen, Güneydoğu’da ABD temsilcilerine şehir şehir eskortluk yapan güç, Demirtaş’ın temsil etiği güçtür. Bu durum HTKP’ye bir şey ifade etmiyorsa elbette söylenecek bir şey kalmamış demektir. Ancak eminiz ki HTKP’nin tabanına bu gerçekler önemli şeyler ifade etmektektir.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
HTKP bu mektubuyla, PKK ve kuruluşlarına sahip olmadıkları bir anlam yüklemek istemektedir ki, bu ise gerçeklerle ve devrimci vicdanla uyuşmuyor.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Irak’ın Kuzeyinde onlarca yıldır ABD koruması altında büyütülen ve faaliyet gösteren bir kuvvetle “emperyalizme karşı ittifak kurulabilir mi” sorusu ise kanımızca hiçbir zaman yanıtlanamayacaktır.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
HTKP’nin mektubu, PKK çizgisinin emperyalizmle işbirliği çizgisi olduğunu ısrarla görmeyerek “Bunun için gelin, Türk ve Kürt halklarının kardeşliği ve barış projesinin anahtarını, ülkemizi emperyalizmin kirli senaryolarının bir parçası haline getiren savaşçı, mezhepçi ve faşizan bir iktidara bırakmayalım” ifadesiyle bu görüşümüzü pekiştiriyor. Oysa HTKP bilmez mi ki Oslo’da CIA’nın temsilcisinin de bizzat bulunduğu ve denetlediği Oslo görüşmelerinde, PKK, emperyalizmin desteğiyle AKP ile ittifak yaparak Türkiye’yi bölmeye çalışmaktadır. PKK’nın Türk ve Kürt emekçisini sosyalizmle buluşturarak refaha ulaştırma hedefi yoktur.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Sanırız mektupta döne döne “emperyalizm” vurgusunu okuyan ve her fırsatta ABD’li yetkililerle görüşen Demirtaş, en çok emperyalizm vurgusunu anlamakta zorlanmıştır. Demirtaş, destek aldığı ve taşeronu olduğu ABD’ye karşı nasıl mücadele edebilir?</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Yine anlamakta zorlandığımız bir diğer ifade ise “Kürt ulusal hareketinin yarattığı ileri birikim”dir. Hangi ileri birikimdir söz konusu olan? Edebiyatta, sanatta ve onlarca yıldır yönettiği belediyelerdeki yozlaşma ve belediyeciliğin en kötü örnekleri midir “ yoksa ABD başta olmak üzere emperyalizmle yapılan işbirliği ve taşeronlaşmadaki deneyimleri midir? Enstrüman olmayı ve dünyanın istenilen her yerinde “tetikçiliği” kendi liderlerinin ifadesiyle kabul eden siyasi bir hareket, hangi ileri birikimi yaratabilir?</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Mektupta “Bölgeyi tarihsel olarak ileri taşıyacak gerçekçi çözüm, Kürt ulusal mücadelesinin yarattığı ileri birikim kadar, bu topraklarda 200 yılı aşan bir süredir devam eden aydınlanma hareketi ve modern işçi sınıfı mücadelelerinin yarattığı birikimi de kapsayacak şekilde, Türkiyeli bir karakter taşıyacaktır.” deniyor.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<b style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">PKK’YA SELAM GÖNDERMEK</b></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Önce bir sır verelim. Bahsedilen “200 yıllık aydınlanma hareketi” emperyalizme ve Ortaçağ gericiliğine karşı öncelikle bir Kürdüyle Türküyle, Arabıyla millet oluşturma mücadelesidir ve bu süreç işçi sınıfı mücadelesini de kapsarken, “ileri birikim” olarak ifade edilen “Kürt Hareketi” ise bu sürece emperyalizm ve Ortaçağ kuvvetleriyle ittifak ederek aydınlanma sürecine direnen bir harekettir. Emperyalizmin desteklediği bir hareket “ulusal” mücadele yapamaz!</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
HTKP’nin bu mektupta çizdiği “sosyalizm” mücadelesi bir kez daha hayatın dışında ama Demirtaş üzerinden emperyalizmle buluşma çizgisidir. Bu konuda tüm içtenliğimizle HTKP’yi uyarmayı devrimci bir görev olarak görürüz.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Son olarak, HTKP mektubunu Demirtaş’a “devrimci selamlarla” bitiriyor. Oysa bilinmelidir ki, Türkiye cephesinden, emperyalizmle işbirliği yapan PKK’ya gönderilecek bir devrimci selam yoktur!</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Hiç yoktur!</div>
<div style="background-color: white; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<div style="color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px;">
<b style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">Kubilay Kızıldenizli</b></div>
<span style="font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;"><span style="color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>http://www.aydinlikgazete.com/guendem/49238-demirtasa-komunist-bir-mektup.html</b></span></span></div>
Kubilay Kızıldenizlihttp://www.blogger.com/profile/03801654770016815223noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1422844421374592706.post-6421068333957906092014-11-25T07:48:00.001-08:002014-11-25T07:48:38.580-08:00Nuh’un gemisinde yeni bir sefere çıkıyoruz<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Aydınlığa can kurban!</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Aydınlığa adanmışız, Türkiye halkının aydınlığına, büyük insanlığın aydınlanmasına!</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Feda olsun!</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">Gözünüz aydınlık!</strong></div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Gözümüz aydınlık!</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Onunla görüyoruz.</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Hem gözümüzü, hem gönlümüzü aydınlatıyor.</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Aydınlık, adı üstünde ulaştığı her menzile aydınlık taşıyor.</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Gözünüz aydınlık!</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Yeni bir sefere çıkıyoruz!</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Yolumuz aydınlık!</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Yükümüz aydınlık!</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">Kök boya</strong></div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Türkiyemizin yaşayan en eski gazetesidir. 1 Haziran 1921 günü, İstiklâl Savaşı’nın ateşi içinde doğdu. O ateşle yanıyor.</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Kurucusu Dr. Şefik Hüsnü Değmer. Rengini o verdi. Kök boyadır. Bin yıl geçse solmaz, hep alev alev yanar. Yunus Emre gibi bin yıllara yana yana yürüyecektir.</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Yanacaktır ki, Türkiye’yi aydınlatsın! Emekçi halk için yanan fedai geleneği en büyük güç kaynağıdır.</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">Hazreti Nuh’un seçtikleri ve Fikret Otyam’ın seçtikleri</strong></div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Nuh’un gemisidir Aydınlık!</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
İnsanlığın değerlerini tufanlardan kurtarır ve geleceğe taşır.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Aydınlık’ın 1920’lerden bu yana kadrosuna bakın, en başta Nâzım Hikmet’ten bugün Fikret Otyam’a kadar, Hazreti Nuh tarafından Amiral gemisine seçilerek alınmışlardır. Asılları, nesilleri sağlamdır.</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Keçileri dolduran, bilginiz olsun, Fikret Otyam’dır. Bir de ceylan gözlü kızları! (Kozmik bilgi!) Bu konuda Hazreti Nuh’un hiçbir mesuliyeti yoktur!</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Gemiye kaçak binenler de olmuştur. Fırtınalarda denize ilk atlayanlardır. Ama kaptan ve mürettebat hâlâ Nuh’un gemisindedir. Herkes görevinin başındadır ve gözler ufuklardadır. Vurulanların yerini, hemen sıradaki alır. Aydınlıkçı, fırtınalara, kasırgalara göğüs geren adamdır. Menzilin devrim olduğunu bilir. Rotadan emindir.</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">İsmimiz kıyamete kadar kütüğe yazılmıştır</strong></div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
1968 yılında yeniden aylık dergi olarak yayımlanırken, Vahap Erdoğdu “Aydınlık” dedi. Kütükteki ismimiz!</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
1978 başında günlük gazete hazırlanıyor. O zaman Yaşar Kemal de Yaşar Kemal’di haa! Yine öyledir. Cağaloğlu’ndaki merkeze geldi. Adı ne olacak, o konuşuluyor. “Doğu” dedi, “Siz aklınızı mı kaybettiniz, Aydınlık varken, isim mi aranır. Aydınlık, Türkçenin en güzel gazete adıdır. Kıyamete kadar daha güzel bir isim bulunamayacaktır.”</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Kütüğe ismimiz, erdemle ve irfanla yazılmıştır, kimse değiştiremeyecektir.</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">Aydınlık sözü</strong></div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
1993’te başyazar Aziz Nesin’dir. Halka Aydınlık sözü vermiştir:</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
“Yediden yetmiş yediye herkesin gazetesi değil Aydınlık. Çünkü kendini herkese beğendirmek isteyen, sevimli görünmek için çırpınan insanın, partinin, politikanın, inancın hiçbir gerçek değeri yoktur. Herkese kendini beğendirmek, hem olanaksız, hem gereksiz, hem de böyle yapanın kendisi ve karşısındaki için onur kırıcıdır. Aydınlık, halkın doğrularını halka yansıtan bir gazetedir. (...) Okurlarımız bize sormalıdır: Hani halkın gözü kulağı, dili olacaktınız, hadi olun da görelim. Büyük bir çaba ve özveriyle halkın gazetesi olmaya çalışacağız. Söz veriyoruz.” (Aydınlık, 1 Mayıs 1993.)</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Bize Aydınlıkçı derler, sözümüz namustur.</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Emeğe ve vatana sadakat: Namusumuz alnımıza yazılmıştır.</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">Okuyucu kimdir</strong></div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Aydınlık’ın okuyucusu kimdir?</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
“Ölümünden dört gün önce 16 Mart 2013 günü, saat 7.00’de O’na bir şeyler yedirebilmek için yoğun bakıma gittim. İsteksizdi. Ölüme gittiğini biliyordu ve yüzüme bakmıyordu, bakamı-yordu. ‘Bak abi sana bir sürprizim var’ dedim. Koynumdan çıkardım Aydınlığı ve çarşaf gibi açtım. Bir insan ölüm yatağındayken, böyle ışıltılı mı bakar, böyle mi parlar gözleri. Ben kardeşinden bile esirgediği sıcaklığını son enerjisiyle Aydınlık’a verdi. Aydınlık’ı içer gibi okumasını izledim. Aydınlıkçı olmak, demek böyle bir şeymiş. Aydınlık’ın ölmekte olan bir insana nasıl umut ve iyimserlik aşıladığını gördüm. Aydınlık, ağabeyim Genç Osman Kızıldenizli’ye ölümsüzlüğün sırrını vermişti.” (Kubilay Kızıldenizli’nin 16 Nisan 2013 günlü mektubu.)</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">Kökten Aydınlıkçılar</strong></div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Aydınlık, şimdi yeni bir atağa kalktı. Daha zengin haberleri ve daha engin yorumlarıyla okuyucuya ulaşıyor. Büyük Halk Hareketinin gazetesiyiz. Fırtınalara yelken açıyoruz.</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Aydınlık, yeni yazarlarla süreci tahlil ve çözüm yeteneğini güçlendirdi.</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Onlara “Aydınlık’ın yeni yazarları” diyemiyorum, hepsi Türkiyemizin Kökten Aydınlıkçıları. Soyadı sırasıyla hepsini selamlıyorum:<span style="line-height: 21.7600002288818px;">Ekrem Ataer,</span></div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Tuna Kiremetçi,</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Nasuh <span style="line-height: 21.7600002288818px;">Mahruki,</span></div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Ufuk Söylemez,</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Barbaros Şansal,</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Ümit Zileli,</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Aptülika (Sona yazılsın diye soyadı kullanmıyor).</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
İster Acil Kurtuluş isteyin, ister söküğünüzü diktirmek ya da sevgilinize türkü yollamak, hepsi Aydınlık’ta.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Daha gurbette olanlar da var. Gurbet, Aydınlıkçı Cemal Süreya’nın deyişiyle “garba gitmektir.” Garba gitmiş olanların da gurbetten Aydınlık’a dönecekleri günler yakındır, yollarını gözlüyoruz. Aman dışarıda yolcu kalmasın!</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">İlk hedefimiz aydınlıktır ileri!</strong></div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Aydınlık, bugün 65-75 bin eve ulaşıyor. Avrupa’yı da eklerseniz, satışı 80 bine dayanmıştır. Bu, 300 bin okuyucu demektir. Belki de 400 bin.</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Aydınlık, ilk aşamada 100 bin eve girmeyi hedefliyor. Yani 500 bin öncüye ulaşmak!</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Kaptanımız İlker Yücel’in önderliğindeki devrimci kadro elbirliği-gönül birliğiyle bunu başaracak.</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Hepimiz, yüz binlerce Aydınlıkçı, bize verilecek görevleri canla başla yapmak için heyecan içindeyiz.</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
İlk hedefimiz aydınlıktır, ileri!</div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<span style="color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px;">http://www.aydinlikgazete.com/yazarlar/dogu-perincek/24525-nuhun-gemisinde-yeni-bir-sefere-cikiyoruz.html</span></span></div>
<div align="JUSTIFY" style="background-color: white; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<span style="color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px;">DOĞU PERİNÇEK</span></div>
Kubilay Kızıldenizlihttp://www.blogger.com/profile/03801654770016815223noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1422844421374592706.post-13586018268503229032014-11-25T07:44:00.002-08:002014-11-25T07:44:11.840-08:00Ulusalcılar ABD ile Müttefik Olmayı Kabul Etmez<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<a href="http://www.aydinlikgazete.com/images/stories/imgggg/2014/SUBAT/03/mansetler/ulusalciabd.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img alt="ulusalciabd" border="0" height="262" src="http://www.aydinlikgazete.com/images/stories/imgggg/2014/SUBAT/03/mansetler/ulusalciabd.jpg" style="background-color: transparent;" width="400" /></a>17 Aralık operasyonunun birkaç yıl öne çekilmesine neden olan, ‘Haziran Ayaklanması’dır. Mehmet Bori’nin ABD’ye ‘pazarlık yapıp anlaşın’ diye işaret ettiği güçler, gerçekte ulusal güçler değildir, NATO-solcular’dır</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
31 Ocak Cuma günü Aydınlık gazetesi, Mehmet Bori’nin “Galiba Ricciardone gidici” başlıklı bir makalesini yayımladı.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Bori, Türkiye’yi “eksende tutmak” için ABD’nin dört müdahalesinden söz ediyor. Washington’un isteği dışındaki “eksen kaymalarından” ilkinin “sol geçmişi olan insanlar kabul etmeseler de 1960 “darbesi”, ikincisinin 12 Mart 1971 darbesi, üçüncüsünün 12 Eylül 1980 askeri darbesi ve dördüncüsünün ise 28 Şubat Post Modern darbesi olduğunu belirtiyor.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
28 Şubat’la “siyonizme uzak duran, ABD ve AB ile bütünleşmeyi istemeyen ve Türkiye’nin kendi NATO’su, Ortak Pazarı ve Birleşmiş Milletler kurmasını arzu eden Necmettin Erbakan iktidardan uzaklaştırılarak, Milli Görüş hareketinin anti-emperyalist tarafı budanmıştır” değerlendirmesini yapıyor.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
2007 yılına değin her şeyin planlandığı gibi gittiğini belirten Sayın Bori, 2007 yılındaki Cumhuriyet Hareketi’yle “ülkenin İslamlaşmayaa direndiğini” ama ABD’nin yeniden müdahale ederek, “Ergenekon operasyonuyla ulusalcı dalganın kontrol altına alınmaya çalışıldığını ama bu da yetmeyince 2009’da Balyoz ve tü-revi operasyonların düğmesine basıldığı”nı” belirtiyor.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Sayın Bori’ye göre, özetle “bu operasyonlarla tek hâkim güç haline gelen AKP’nin aslına geri dönerek, Milli Görüş gömleğini yeniden giydiğini, bunun ise ABD’ye ayak bağı anlamına geldiğini, bu gidişatın ise 17 Aralık Dost Modern Darbesi’yle karşılık bulduğunu” yazıyor</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
AKP’nin Erbakan’ın gömleğini giydiğini gösteren henüz bir işaret veya eylem görmemekle birlikte, Milli Görüş gömleğini giyse bile ABD’den bu kadar sert bir yanıt beklenemeyeceğini belirtmeliyiz.17 Aralık operasyonu, bir yönüyle ABD’nin artık kendine bağlı güçleri bir arada tutamadığını göstermekle birlikte, AKP’yle artık denetimin sürdürülemeyeceğini de işaret etmektedir. Özellikle belirtelim, 17 Aralık operasyonunun birkaç yıl öne çekilmesine neden olan, Haziran Halk Ayaklanması’dır. Bununla birlikte Tayyip Erdoğan’ın ABD’yle ilişkisi hâlâ “stratejik piyon” düzeyindedir ve 2. Cenevre Zirvesi’nde yaptığı Suriye düşmanlığıyla bu rolünü sürdürmektedir ve hâlâ BOP’un Eşbaşkanı’dır.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
AKP’nin 12 yıl boyunca yaptığı tek “eksen dışı” tavır, ABD’ye karşı pazarlık gücü sağlamak için Çin füzelerine ilişkin kararıyla Şanghay İşbirliği Örgütü’ne girme isteğidir.Ancak Tayyip Erdoğan’ın bu girişimi Çin ve Rusya tarafından ciddiye alınmamaktadır.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Sayın Bori’nin makalesinin en kabul edilemez bölümü, “Çözüm” başlığı altında yer alan “Washington aklını başına alıp, Ulusalcılarla pazarlık yapmaz ve Ankara’ya hak ettiklerini vermezse, Türkiye gibi önemli bir müttefiki kısa bir sürede kaybeder” önermesidir.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">Amerikancı darbe!</strong></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
1960 İhtilali Amerikancı bir darbe değil; aksine özgürlükleri kısıtlayan, ABD’ye bağlılığı başlatan ve pekiştiren bir iktidarın halk hareketiyle birleşerek devrilmesidir.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
1960 İhtilali Türkiye’nin tarihindeki “Ordu-Millet” birlikteliğinin Kurtuluş Savaşı’ndan sonraki ikinci ve son büyük eylemidir. Amerika’yı karşısına ne kadar çok aldığı veya ABD’yle cepheden bir mücadeleye girip girmediği gibi başlıklar tartışılabilir ama 1960 İhtilali’nin ülkemize getirdiği özgürlükleri görmeyerek, sonuçlarından bağımsız bir değerlendirme yapmak bilimsel ve gerçekçi değildir. Sayın Bori’nin 1960 İhtilali’ne yönelik Amerikancı darbe görüşü 28 Şubat eleştirisiyle ideolojik bir tutarlılık göstermektedir. ABD’nin 28 Şubat’a neden “Millennium Challenge’”(Bin Yılın Meydan Okuması) tatbikatıyla yanıt verdiği yazar tarafından açıklanmaya muhtaçtır.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, Poyrazköy gibi davalar, 2002 yılında ABD ordusu tarafından gerçekleştirilen ve Türkiye’nin işgalini hedefleyen Millennium Challenge Tatbikatı’yla aynı çizgidedir ve Türkiye’nin içeriden kansız bir yolla işgal operasyonunun devamıdır. Mesele bu yönüyle doğru analiz edilirse, “Çözüm” başlığı altında doğru önermeler yapılabilir. 28 Şubat ve 1960 aynı devrimci Kemalist çizginin; 12 Mart, 12 Eylül, Ergenekon ve Balyoz ise Amerikacı çizginin devamıdır. Sayın Bori’nin analizindeki birinci temel yanlışlık buradadır.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">ABD ile pazarlık yapacak güçler: NATO-solcular!</strong></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Türk ordusunun komuta kademesi ve subayları elli yıldır NATO tarafından dönüştürülüyor. Amerikan’ın önderliğindeki bu dev askeri teknolojik güce biat ve hayranlık Türk subayını kendi köklerinden koparırken, bu dev organizasyonun dışında kalma, bağımsız düşünme ve kendi halkının gücüne güvenme yeteneğini ve kararlılığını da ortadan kaldırmıştır. NATO-solcu subay veya sivil tipi bir yanıyla vatanı koruma isteğini içinde taşırken, diğer yanıyla da ABD ve NATO’ya tam bağımlılık içindedirler.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Aslında Mehmet Bori’nin ABD’ye “pazarlık yapın anlaşın” diye işaret ettiği güçler, gerçekte ulusal güçler değildir; yukarıda tarifi yapılan NATO-solcular dır. Çünkü ne bu millet ne de bu milletin güçleri, milli bir hükümet kurduktan sonra ABD’yle müttefik olma devamlılığını içeren bir pazarlığın parçası olamazlar.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">Peki çözüm?</strong></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
ABD, BOP’tan vazgeçip egemenlik haklarımıza ve toprak bütünlüğümüze saygılı olma yolunu seçtiği zaman ilişkiler normalleşir ve kendileriyle “ulusalcılar” diye tanımlanan güçlerin liderliğinde ABD’yle karşılıklı saygıya dayanan bir ilişki kurabilir. Aksini ise hep beraber göreceğiz. ABD tüm dünyayı kendi ekonomik havzası olarak görüp bu macerasına devam edecek olursa kaçınılmaz bir yenilgiyi yaşayacaktır.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Türkiye’yi bölme hedefinde olanların güçlerin hem dünyada hem de ülkemizde bölünmeye doğru hızla yol aldığı bir dünyaya doğru gidiyoruz.</div>
<div style="background-color: white; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<span style="color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px;">http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/33048-kubilay-kizildenizli-yazdi-ulusalcilar-abd-ile-muttefik-olmayi-kabul-edebilir-mi.html</span></span></div>
Kubilay Kızıldenizlihttp://www.blogger.com/profile/03801654770016815223noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1422844421374592706.post-23293145091349242272014-11-24T02:59:00.003-08:002014-11-24T03:00:55.149-08:00Aydınlık Söyleşileri<div class="p1" style="background: white; margin-bottom: 8.4pt; margin-left: 0cm; margin-right: 0cm; margin-top: 8.4pt;">
<a href="http://www.aydinlikgazete.com/images/stories/imgggg/2014/KASIM/23/spkuretim.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img alt="spkuretim" border="0" src="http://www.aydinlikgazete.com/images/stories/imgggg/2014/KASIM/23/spkuretim.jpg" height="263" style="background-color: transparent;" width="400" /></a><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">Eski Sermaye Piyasası Kurulu(SPK) Başkanı
Prof. Dr. Doğan Cansızlar’la Başbakan Davutoğlu’nun açıkladığı “Yapısal Dönüşüm
Programı’nı” konuştuk. Programın yeni birşey olmadığını vurgulayan Cansızoğlu, </span><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">Cumhuriyet tarihinin ekonomide en büyük yapısal reformunun Atatürk döneminde
İzmir İktisat Kongresi’yle başladığını belirterek, parasal bollaşmayla başlayan
süreçte reel(üretim) sektörle finans sektörü arasındaki bağın koptuğunu
belirtiyor.</span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 0cm 0cm 0.0001pt; outline: 0px;">
<i style="outline: 0px;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">-
Davutoğlu’nun açıkladığı “Yapısal Dönüşüm Programı” hakkında ne düşünüyorsunuz?</span></i><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 8.4pt 0cm; outline: 0px;">
<span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">Başbakan
Davutoğlu’nun açıkladığı paket yeni bir paket değil. “Cumhuriyet tarihinin en
önemli yapısal dönüşüm paketi” deniyor, aslında hiç alakası yok. Cumhuriyet
tarihimizin en önemli yapısal reformunu biliyorsunuz Atatürk, Cumhuriyet
kurulduktan sonra, İzmir İktisat Kongresi’nden itibaren yapmıştır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 8.4pt 0cm; outline: 0px;">
<span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">Burada
açıklanan program aslında 2012 Şubat’ında açıklanan 10. Kalkınma Programı’nın
aynısı; değişen bir şey yok. İkincisi ise temenniler bütünü olan bir
programdır. Bu programda Ali Babacan da söyledi, rakamsal hatalar var. <o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 8.4pt 0cm; outline: 0px;">
<span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">Şimdi
geriye doğru baktığımızda, 2001 krizinden sonra ne oldu bize? Kemal Derviş
döneminde dışa bağımlığı dışarıdan finansman sağlamaya zemin hazırlayan ekonomi
programları ortaya konuldu, Çünkü o sırada bizim dış kaynağa da ihtiyacımız
vardı, parasal kaynaklar, finansman sıkı bir şekilde daralmıştı. Onun için de
bu program çerçevesinde, IMF’de yapılan program çerçevesinde dışarıdan kaynak
girişini sağlamak için faizler yükseltildi ve işler gayet muntazam hale geldi.
2002’den sonra özellikle bu politikaları ısrarla AKP hükümeti sürdürdü. Zaten
dünyada da trend, finans kesimi ağırlıklı bir modelle yürütüldü. Reel sektörün
ikinci plan bırakılması ve reel sektörle finans kesiminin bağımın koparılması
aslındas tüm dünyadaki gibi Türkiye’de de bu hissedildi ve dünyada bu eğilimden
dönüşler başladı.<o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 0cm 0cm 0.0001pt; outline: 0px;">
<i style="outline: 0px;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">- Finans
ve reel kesimin arasındaki bağın kopartılmasının nedeni neydi? Şimdi neden
birleştirme ihtiyacı duyuluyor?</span></i><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 8.4pt 0cm; outline: 0px;">
<span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">Aslında,
finans kesimi reel sektörün aynası olmak zorundadır. Ne demek bu? Yani, şu malı
ürettiniz, fiyatı bunun bir lira ise finans kesiminde bunu karşılığı da bir
lira olur. Hadi bilemedin yüzde 50 fazlası olur; finansal piyasalardan
bahsediyoruz. Şimdi reel sektörde üretilen bir liralık mal, bir liranın
üzerinde 1,5 liraya kadar tolere edilebilir ama bir liralık mal finans
kesiminde 3 liraya 5 liraya çıkmışsa aradaki bağ kopmuş olur.<o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 8.4pt 0cm; outline: 0px;">
<span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">Dolayısıyla
reel sektörde oluşacak herhangi bir ufak bir dalgalanma bütün şu finans
piyasalarını alt üst eder. Amerika’da çıkan küresel krizin altında yatan neden
de bu zaten. Dolayısıyla dünya, parasal bollaşmayı gördü. Amerika’da ve
Avrupa’da reel sektörleri canlandırma operasyonları devam ediyor. O bakımdan
bana göre gördüğümüz en önemli husus üretimin ithalata bağımlı yapısını kesmek,
daha doğrusu azaltmaktır<o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 0cm 0cm 0.0001pt; outline: 0px;">
<i style="outline: 0px;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">- Bu
arada bu süreçle yani tüm dünyada parasal daralmayla eş zamanlı olarak ithal
ikameci politikalar uygulanabilir mi?</span></i><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 8.4pt 0cm; outline: 0px;">
<span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">Çok kısa
vadede yapamazlar, en kısa vadede kur politikasıyla yaparsınız bunu. Onun da
etkisi enflasyondur. İthal ettiğimiz malların hepsini biz yapalım anlayışı da
yanlıştır. Bununla birlikte üretim yapısında bizim rekabet edebileceğimiz
alanlarda üretilecek malların Türkiye’de üretilmesi için bu malların yerli
sanayiye teşvik edilmesi için ayrı bir kategoriye sokulabilir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 0cm 0cm 0.0001pt; outline: 0px;">
<b style="outline: 0px;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">1929
BUNALIMINDA SERMAYENİN SERBEST DOLAŞIMI YOK</span></b><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 0cm 0cm 0.0001pt; outline: 0px;">
<i style="outline: 0px;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">- Reel
sektörle finansal sektörü küresel alanda da Türkiye’de de “yeniden barıştırmak”
diye tanımladığınız bu kopukluğu ortadan kaldırmayı bir tercihmiş gibi
anlatıyorsunuz. Bunun zorunluluktan kaynaklanan bir tarafı da yok mu, üretimin
aşağıya itildiği finansal operasyonların her şeyi yönlendirdiği son 20-25
yıllık dönemin bir çıkmazı değil mi bu yönelim?</span></i><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 8.4pt 0cm; outline: 0px;">
<span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">Gelinen
nokta bu hale getirdi aslında... Sadece Türkiye’de değil her yerde finans
sektörüyle reel sektör arasındaki kopukluğu azaltmaya yönelik tedbirler
alınıyor. Dünyanın en çok korktuğu şey resesyondur. Resesyon demek, ekonomide
durgunluk demektir, işsizlik demektir. Bunu canlandırmak için parasal
genişlemeye gidildi. Peki, neden uzun sürdü parasal bollaşma? 1929 ekonomik
buhranı hatırlayacak olursak harcamacı politikalar vardı ve devlet “çukuru
kazdırın, geri kapatın, işçilere de iş temin edin.” diyordu. Bu çok önemli
aslında. O dönemde serbest dolaşım yoktu. Parasal bollaşma kısa sürede etkisini
gösterdi. Fakat şimdi sermayenin serbest dolaşımı var. Amerika’da para
basılıyor. Amerika’da ya da Avrupa’da diyelim ki parasal geliştirme yapılacak
ama para kalmıyor. Bizim gibi ülkeler faizi yüksek verdiği için adam geliyor
bizim gibi ülkelerde parasını değerlendiriyor. Yüksek faiz politikasıyla sadece
bize değil, bizim gibi olan ülkelere de mesela Brezilya, Hindistan gibi paralar
bu şekilde geldi. Amerika’nın resesyondan kurtulması bu anlamda uzadı.
Sermayenin serbest dolaşımıdır bu. İlk buhran döneminde sermayenin serbest
dolaşımı falan yok.<o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 0cm 0cm 0.0001pt; outline: 0px;">
<i style="outline: 0px;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">- 1980
başından itibaren malların ve sermayenin serbest dolaşımını zaten yücelttiler.
İnsanın aklına anlattıklarınızdan sonra şu geliyor; madem sermayenin serbest
dolaşımı ABD’de durgunluğu uzattı, peki neden “mal ve sermayenin serbest
dolaşımı” uygulandı...</span></i><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 8.4pt 0cm; outline: 0px;">
<span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">Evet, 80
başında başladı. Teknoloji ağırlıklı mallar Amerikan toplumunu doyuma
ulaştırdı. Bu anlamda yeni teknolojiler üretildikçe eski teknolojileri alacak
nüfus kalmadı. O zaman bir karar verildi. Vaşhington mutabakatı budur. Eski
teknoloji ürünleri bizim gibi ülkelere geldi. Biz daha o zamanlar açız, halen
de açız yeni teknolojiye. Fakat serbest bırakılınca almak isteyenler aldı daha
sonra alacak paraları kalmadı, para yok. O zaman 80 sonrasına ne dendi “sermaye
serbest dolaşsın” dendi. Bu defa borçlanmalar arttı.<o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 0cm 0cm 0.0001pt; outline: 0px;">
<i style="outline: 0px;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">- Benim
tam da demek istediğim bir zorunluluk olarak kapitalizm kendi krizini-”bunu
sizin dediğiniz gibi “üretim fazlalığı” diyelim- mal ve sermayenin serbest
dolaşımıyla çözmeye çalıştı.</span></i><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 8.4pt 0cm; outline: 0px;">
<span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">Bir
ihtiyaca binaen bunlar yapıldı. Şimdi ise bu ihtiyaç tersten başlayan bir
sorumluluk haline geldi. Parasal genişlemeyle bu işin yürümeyeceği görüldü 2008
krizinden sonra. Ardından tedbirler tedbirler, tedbirler... Finans sektörüyle
ilgili önemli düzenlemeler var.<o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 0cm 0cm 0.0001pt; outline: 0px;">
<b style="outline: 0px;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">PARASAL
BOLLAŞMA DÖNEMİNİ HEBA ETTİK</span></b><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 8.4pt 0cm; outline: 0px;">
<span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">Davutoğlu’nun
“Yapısal Değişim Programı’nı” siz, dünyada gelişen bu yeni trendin yani
sermayeyle reel sektör ya da finansla reel sektör arasındaki kopan bağın
yeniden birleştirilmeye çalışılmasının bir yansıması olarak düşünüyorsunuz,
değil mi?<o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 8.4pt 0cm; outline: 0px;">
<span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">Tabii.
Tüm dünyada bu yönde bir gidişat var. İçinde tek önemli gördüğüm şey ithalata
bağımlılıktan kurtulması. Kısa vadede alınacak önlemler belli. Kur politikası
mutlaka olacak. “Yapısal Reforma” falan güvenmiyorum. Son 12 sene içerisinde
parasal bollaşma dahil bu dönemi aslında biz heba ettik. O paranın bol olduğu
dönemlerde parasal reformlarımızı gerçekleştirmiş etmiş olsaydık şimdi çok daha
rahat olurduk. Mesela bankacılık sektöründe bunu yaptık 2001 krizinde onun için
“bizi teğet geçti” diyoruz ya, doğru! Finans kısmıyla ilgili bir dizi sıkı
tedbirler aldık.<o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 0cm 0cm 0.0001pt; outline: 0px;">
<b style="outline: 0px;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">YAPISAL
DÖNÜŞÜM BÖYLE OLMAZ</span></b><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 0cm 0cm 0.0001pt; outline: 0px;">
<i style="outline: 0px;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">- AKP
hükümetinin yeni programının arkasında, birikmiş sorunların eskisi gibi sıcak
para bularak, daha çok borçlanarak çözülemeyeceği ve Türkiye’nin önündeki
seçeneğin de daha devletçi, daha halkçı bir yöntemle çözülebileceği bir seçenek
görüyor musunuz?</span></i><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 8.4pt 0cm; outline: 0px;">
<span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">Devletçi,
halkçı değil. Yani serbest piyasa ekonomisinin...<o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 0cm 0cm 0.0001pt; outline: 0px;">
<i style="outline: 0px;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">- Karma
ekonomi mi?</span></i><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 8.4pt 0cm; outline: 0px;">
<span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">Karma da
değil ama kendi üretim yapısını korumaya yönelik adımlar. Çünkü bu, bugüne
kadar uygulanan politikadan dönüş anlamına gelir. Yani şöyle dönüş, ithalata
bağımlı halden kurtulması çok önemli bence. Yani ben destekliyorum.<o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 0cm 0cm 0.0001pt; outline: 0px;">
<b style="outline: 0px;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">REEL
SEKTÖRÜ KAYBETTİK</span></b><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 8.4pt 0cm; outline: 0px;">
<span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">Ama
bunun için de yapılması gerekenlerin gecikildiği kanaatindeyim. Dolayısıyla
bugüne kadar uygulanan, mesela 2001 krizinden sonra uygulamaya konulan
politika, o dönem için krizden çıkış ile ilgili önemliydi ve iyiydi. Fakat 1-2
sene sonra bu programın revize edilmesi lazımdı. Bunu yapmadılar. AKP’nin de en
büyük hatası burada o oldu. Arkasından parasal bollaşmayla hazır para girişi
vardı. İşte özelleştirmeler, efendim düşük faizler ve arkasından bol para
girişi ekonomide refah düzeyini görünürde arttırdı ama bu arada reel sektörü
kaybettik. Şimdi reel sektöre geri dönmeye çalışıyoruz bunu bir vurgulayalım.<o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 0cm 0cm 0.0001pt; outline: 0px;">
<b style="outline: 0px;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">GÜZEL
GÜNLER BİTTİ</span></b><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 0cm 0cm 0.0001pt; outline: 0px;">
<i style="outline: 0px;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">- Peki,
bu hükümetin bu programı uygulayabileceğine bir ekonomist olarak inanıyor
musunuz? Sizce AKP ithal ikameci, korumacı ve üretim odaklı bir ekonomik
sistemi uygulayabilir mi? </span></i><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 8.4pt 0cm; outline: 0px;">
<span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">Şimdi
bugüne kadar uygulanması gereken en önemli politika, dediğim gibi, üretimin
ithalata bağlı yapısının kaldırılması ile olur. Bundan sonra yapılacaklarla
ilgili, öyle bir temenninin ortaya konulmasını olumlu buluyorum. Fakat
uygulamalara baktığımızda ve dünyadaki o parasal genişlemenin de azaldığı bir
ortamda bunun çok zor olacağını, bunun realize edilebileceğini zannetmiyorum
ben. Çünkü o güzel günler gitti. Şimdi artık paranın çok zor bulunduğu bir ortamda
siz kalkıp da bunu uygulamaya koyduğunuzda, bir, enflasyon fırlar, zaten üretim
düşer ki şimdi düşüyor. Şimdi cari açık rakamları açıklandı yeni cari açık
düşüyor diye seviniyoruz ama cari açık düştükçe de büyüme düşüyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="p1" style="background: white; margin: 0cm 0cm 0.0001pt; outline: 0px;">
<b style="outline: 0px;"><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;">Kubilay
Kızıldenizli</span></b><span style="font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 9pt;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<span lang="EN-GB">http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/57886-eski-spk-baskani-prof-dr-dogan-cansizlar-uretimin-ithalata-bagimli-yapisini-kesmek-gerekir.html</span></div>
Kubilay Kızıldenizlihttp://www.blogger.com/profile/03801654770016815223noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1422844421374592706.post-34333224041864376022014-11-22T09:52:00.004-08:002014-11-22T09:53:18.628-08:00İkinci Dil Şehir Devletleri Demektir<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<a href="http://www.aydinlikgazete.com/images/stories/imgggg/2014/EKIM/02/02mansete.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img alt="02mansete" border="0" src="http://www.aydinlikgazete.com/images/stories/imgggg/2014/EKIM/02/02mansete.jpg" height="265" style="background-color: transparent;" width="400" /></a>Anadilde eğitim bir demokratik hak veya insan hakkı meselesi değildir. İnsanlığın sosyo-ekonomik gelişimiyle ilgilidir. Eğer kabileleler veya şehir devletleri şeklinde birbirinden uzak bir hayat <span style="line-height: 21.7600002288818px;">yaşayacaksak, her etnik topluluk en az 7-8 yüz yıl önce olduğu gibi kendi yoluna devam edebilir, kendi diliyle eğitim yapabilir. Ancak bu durum insanlığın denediği ve terketmek zorunda kaldığı bir tecrübedir.</span></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Dil, ulus devletlerin temelidir. Şimdi ulus devletlere itiraz edebilir, reddedebilirsiniz ama yerine şu anda koyabileceğiniz başka bir örnek de yoktur. Sosyalist devletler dahil milletler ulus devlet yapılanmasına göre örgütleniyorlar. Ulus devletler çağdaş ugarlığın temelidir. Sadece devlet işlerinin yürümesi için değil, günlük yaşamın devamı için ülkenin her yanında kolayca anlaşabileceğiniz ortak bir dile gerekesinim var. Bu bir tercih değil, zorunluluktur. Dünyada yaşayan 4000 dil olduğu biliniyor ama ancak 120 tanesi eğitim dili olabiliyorsa, bu gerçeğe saygı duymak ve insanlığın bulduğu bu çözümü kabul etmeniz gerekir.<br />
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">DİLLER DE ÖLÜR</strong><br />
İnsanoğlunun serüveninde Hititce ve Sümerce gibi diller öldüler; üstelik günümüzde yazıyı bulan bir dil olarak Sümerceyi bilen, işlerini bu dille yürüten bırakalım bir bir sokağı bir haneyi bile dolduracak kadar insan bulamazsınız. Bu durum Sümerce gibi yazıyı icat eden bir dil icin acı gelebilir ama ihtiyacı karşılama yeteneğini yitiren, yaşamda karşılığı olmayan hiçbir şey zorlamayla yaşayamıyor. Bir gün Türkçe de ölebilir bunda utanılacak, üzülecek bir durum yok.<br />
Hiçbir dili öldürmeyelim, öğretelim, geliştirelim burada bir sorun yok. Nasıl bugün Türkiye’de İngilizce, Fransızca, Almanca, ispanyolca, Arapça gibi diller okullarda öğretiliyorsa, eğitimcilerin karar vereceği bir sınıftan itibaren Kürtçe de isteyene öğretilmelidir. Bu durum ülkeyi bölmeyeceği gibi kültürlerin daha da zenginleşmesini ve yaşamasını sağlayacaktır.<br />
İnsanlık kabileler halinde yaşamayacaksa, devlet gibi büyük organizasyonlar kuracak ve yönetim, üretim, yargı, eğitim gibi temel konularda bir “ortak zemin” yaratmak zorundaysa “ortak eğitim ve iletişim dili” kaçınılmaz bir durumdur.<br />
Burjuva demokratik devrimler ve devamında milli demokratik devrimler farklı milliyetlerden insanları ortak dil ve ortak bir iç pazar çerçevesinde milletler haline getirdi ve neredeyse %99’unda anaokulundan üniversite mezuniyetine kadar tek bir dil eğitim dili oldu. Türkiye'de de böyle oldu. Bunun nesi yanlış!<br />
Kürtçenin Kırmançça, Soranice, Goranice ve Zazaca gibi lehçeleri birbirine benzemediği gibi şivelerinin de (ağız) birbirini anlamadığı biliniyor. Hepsi Kürtçe bile olsa hangisi eğitim dili olacak? Zazaca olsa, Kırmançça'nın hatırı kalır ve sonra Arapça, Lazca... bakın eğer her milliyet (etnisite) kendi diliyle eğitim yaparsa devletler etnik temelde bölünmeye başlar. Bu uygarlığın Ortaçağ dönemine dönmesi demek, yıkılması demek. Daha da önemlisi, içinde bulunduğumuz çağın büyük patronu emperyalizmin kolayca yönetebileceği hale geliriz. Yugoslavya’ya bakın, şu anda fiilen Şiiler, Sünniler ve Kürtler olarak üçe bölünmüş Irak’a bakın, Suriye’ye, Libya’ya bakın…ABD’nin çıkarları için askerler üreten küçük şehir devletleri bekliyor gelecekte bugünün büyük milletlerini. Aynı Ortaçağ’da olduğu gibi senyörlerin, ağaların marabaları köylüleri olacağız.<br />
Her etnik topluluk için anadilde eğitim dayatması bize emperyalizmin askerleri olacağımız bir gelecek vaadediyor<br />
İnsanlık artık küçük parçalar halinde yaşama tecrübesini Ortaçağ’da bıraktı. Çünkü artan nüfusun yol açtığı üretimin ve dağıtımın akılcı hale getirilmesinin karşısında başka bir çözüm yoktu. Vardıysa bilelim ve tartışalım.<br />
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">YANLIŞ ÖRNEKLER</strong><br />
İki dilli eğitim konusunda Kanada örneği verilir. Yanlıştır. Kanada’yı Kanada yapan eski Franzsız ve İngiliz sömürge kolonisi olmasıdır. Burada ülke kurulurken reel bir durum kabul edilerek ilerlenmiştir. Üstelik İngilizce ve Fransızca yüzlerce yıllık eğitim ve bilim dili tecrübesine sahiptir. Kanada halen Meşruti Monarşi ile yönetilmeltedir. On eyaletten sadece birinde, New Brunswick de iki resmi dil var. Kanada hem Franzsızca konuşan ülkeler topluluğu’na hem de İngiliz Milletler Topluluğu’na üyedir. Türkiye için kıyas kabul edilemez.<br />
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">NÜFUSUN ÇOKLUĞU İKİNCİ BİR EĞİTİM DİLİNİ GEREKTİRMEZ</strong><br />
Belçika ve İspanya örnekleri ayrıca incelenmelidir. ABD’de elli eyaletin ellisinde de eğitim dili İngilizcedir. ABD’de nüfusun %12’si’ne karşılık gelen 35 milyon kişi İspanyol kökenlidir. Demek ki nüfusun çok olması bir ülkede ikinci bir anadilde eğitim olmasını gerektirmiyor. Latif Bolat’ın 28 Eylül’de Aydınlık’ta yayımlanan “Diyarbakır’dan Kaliforniya’ya bir dil hikayesi; ikinci resmi dil olarak İspanyolca ve Kürtçe” adlı makalesi önemli derslerle dolu.<br />
Anadilde eğitim başka, anadilin öğrenilmesi başkadır. Devletler anadillerin kaybolmaması için isteyene dilini öğreneceği koşullar sağlamalıdır ama eğitim dili olması ise başka bir konudur... Çokkültürlülük adı altında emperyalist Batı tarafından sürüdürülen kampanya bizim gibi ulus devletleri yıkmayı amaçlıyor. Mesele budur; insan hakkı değil.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">Kubilay Kızıldenizli</strong></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">Teori Dergisi Yazı Kurulu Üyesi</strong></div>
<div style="background-color: white; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<span style="font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;"><span style="color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>http://www.aydinlikgazete.com/guendem/53064-ikinci-dil-sehir-devletleri-demektir.html</b></span></span></div>
Kubilay Kızıldenizlihttp://www.blogger.com/profile/03801654770016815223noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1422844421374592706.post-12134201284108364452014-11-22T09:50:00.003-08:002014-11-22T09:50:55.668-08:00Aydınlık Söyleşileri<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<a href="http://www.aydinlikgazete.com/images/stories/imgggg/2014/KASIM/21/pamukoglu.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img alt="pamukoglu" border="0" src="http://www.aydinlikgazete.com/images/stories/imgggg/2014/KASIM/21/pamukoglu.jpg" style="background-color: transparent;" /></a>Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı Yapısal Dönüşüm Programı’nı değerlendiren gazetemiz yazarı-ekonomist Mustafa Pamukoğlu, programın yeni olmadığını ve 10. Kalkınma Programı’ndan <span style="line-height: 21.7600002288818px;">alındığını belirtiyor. Bu planın aslında risklere vurgu yaptığını ve Halkçı bir modelin uygulanabilmesi için katma değer yaratan bir üretim ekonomisi olması gerektiğine vurgu yaparak, “Dönüşüm Paketi, AKP’nin ekonomi programının sonunun geldiğinin tespit belgesidir. Saadet zinciri kırılmak üzeredir” dedi. </span></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">-Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı “Yapısal Dönüşüm Programı” bir dizi değişiklikler içeriyor. Genel olarak bu konuda değerlendirmenizi öğrenebilir miyiz? Sizce bu, Cumhuriyet tarihinin en büyük yapısal değişim programı mıdır?</strong><br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" />Açıklanan “Ekonomik Yapısal Dönüşüm Paketi” aslında 10. Kalkınma Planı’nın bazı bölümlerinin özetidir. Yani yeni bir şey değildir. Paketi değerlendirirken aslında 10. Kalkınma Planı’na bakmak gerekir. Bu planda vurgulanan bazı önemli hususlar bize ışık tutmaktadır.<br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" /><strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">-Riskler devam ediyor!</strong><br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" />Plan, küresel ekonomide geleceğe dönük risklerin ve belirsizliklerin sürdüğünü, dünya ekonomisinde değişim ve dönüşümlerin yaşandığını, yeni dengelerin oluştuğunu, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında güç dengelerinin yeniden şekillendiğini vurgulamaktadır.<br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" />Küresel ekonominin giderek daha fazla bütünleşmesiyle, ekonomik ve mali kriz riskleri daha sık gündeme gelmekte, krizler yayılma etkisiyle küresel boyut kazanmakta ve derinleşmektedir. Ayrıca, gelişmiş ülkelerdeki büyümenin yavaşlamasına ilave olarak gelişmekte olan ülkelerin mevcut yüksek büyüme hızlarının kısmen yavaşlaması ve tasarruf oranlarının azalmasının, uzun dönemde küresel ekonominin ortalama büyüme hızını düşürmesi beklenmektedir.<br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" />Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde yaşanan sosyal ve siyasi istikrarsızlıklar, Türkiye’nin komşu ve çevre ülkelerle oluşturmaya çalıştığı ekonomik bütünleşmenin önünde kısa vadede önemli bir risk oluşturmaktadır. Türkiye, kalkınma deneyimini paylaşarak, bölge ülkelerinin orta ve uzun vadede siyasi, iktisadi ve sosyal alanlarda gelişmelerine katkılar sağlayabilecektir. Ani sermaye akımlarından olumsuz yönde etkilenmektedir. Ani sermaye hareketleri bu ülkelerin döviz kurları ve cari dengeleri üzerinde risk oluşturmakta ve ekonomide istikrarsızlığa yol açabilmektedir. Yani sıcak paranın tehlikesi belirtiliyor.<br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" />Kısa vadeli likidite bolluğu ve küresel finans sisteminde süregelen kırılganlıklar, sermaye akımlarında ciddi oynaklıklara ve istikrarsızlığa yol açan bir unsur olmaya devam etmektedir. Şehirleşirken sermaye fazlasının yüksek ve spekülatif kâr güdüsüyle şehirleşme sürecine paralel olarak büyüyen gayrimenkul sektörleri ile türev araçlarına yönelmesi ve buna bağlı oluşan suni fiyat artışları, finansal krizlerin temel nedenleri arasında bulunmakta ve risk oluşturmaktadır. Türkiye’nin birincil enerji arzında büyük oranda yurtdışından karşılanan petrol ve doğal gaz kaynaklarına olan yüksek bağımlılığı devam etmektedir. Özellikle elektrik üretiminde doğal gazın payı yüksekliğini sürdürmekte, bu kaynakta sınırlı sayıda ülkeye olan yüksek bağımlılık arz güvenliği açısından ayrıca bir risk unsuru olarak görülmektedir</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">'ÇÖZÜM SEÇENEKLERİ GERÇEKÇİ DEĞİL'</strong></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">-Açıklanan bu ekonomik program sıradan bir tercih midir yoksa Türkiye ekonomisinin şu anda içinde bulunduğu durumdan çıkmasını sağlayacak kamucu çözümün bir dayatması mıdır?</strong><br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" />Açıklanan bu ekonomik program başta da belirttiğimiz gibi Onuncu Kalkınma Planının içinde olan bir programdır. Kalkınma planı binlerce akademisyen ve uzmanın katkısı ile hazırlanmıştır. Öylesine bir plan değildir. Bu nedenle hem plana hem de onun içinden çıkan programa sıradan diyemeyiz. Burada bizim üstünde durduğumuz paketin Başbakan tarafından sunuluş biçimi ve her şeyin çözüm yeri gibi sunulmasıdır. Oysa Plan zaten küresel ve bizim için risk ve tehlikeleri işaret etmekte ve çözüm seçeneklerini sunmaktadır. Bizim eleştirdiğimiz husus çözüm seçeneklerinin zaman ve içerik olarak gerçekçi olmadığı ve birçok çelişki içermesidir.<br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" /><strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">-Ülkemizin yakın geleceğinde “halkçı-devletçi” bir ekonomik programın uygulanacağı bir modelden bugün için söz etmek mümkün müdür?</strong><br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" />Halkçı bir ekonomiden kastınız kalkınma ile sağlanacak refah artışının halka adil biçimde paylaştırılması ise bu planın ve paketin bunu sağlaması mümkün değil. İstihdam, işgücü, sosyal güvenlik konularında Plan ve pakette güzel şeyler var. Ama bu güzel şeylerin uygulanabilmesi için katma değer yaratan üretim ekonomisi ile kalkınma modellerini geliştirmek gerekiyor. Bunun için plandaki temenniler yanında modeller oluşturmak gerekir.<br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" />Devletçi bir ekonomi uygulaması tanımı yerine stratejik alanlarda devletin öncü ve koordinasyonunun mutlaka sağlanması, madenler gibi insan odaklı çok özellikli alanlarda kamu işletmeciliği ve diğer alanlarda ise özel sektörün gücünün verimli kullanılması şeklinde özetleyebileceğimiz karma ekonominin uygulanması ile refah artışı halka hakça dağıtılabilir. Kalkınmanın önündeki en önemli engellerden biri de kayıt dışı ekonomi ve yolsuzluklardır. Bunu çözmek için kamu gücünün adil biçimde ekonomide belirleyici olması şarttır.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">DIŞ KAYNAKLARA OLAN BAĞIMLILIK AZALTILMALI</strong></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">-Sizce bu planın ana fikri nedir, açıklanan bu planla ne yapılmak isteniyor?</strong><br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" />Gelişmiş ülkeler, değer zincirlerinin yüksek katma değer yaratan aşamalarına hâkim olup, zincirin diğer aşamalarını ve üretim ağını da yönetmektedir. Daha düşük katma değerli aşamalar, çoğunlukla gelişmekte olan ülkeler tarafından gerçekleştirilmektedir. Türkiye henüz yüksek katma değer yaratan halkalar içerisinde potansiyeli ile orantılı bir biçimde yer almamaktadır.<br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" />Ülkemizin kalkınma sürecinin başarıyla devam etmesi için büyümenin yüksek oranda, istikrarlı ve sürdürülebilir bir yapıda sağlanması, tasarruf oranlarının artırılarak yatırımların ve büyümenin finansmanında dış kaynaklara olan bağımlılığın azaltılması büyük önem taşımaktadır. Gelişmekte olan ülkelere kıyasla düşük tasarruf oranlarına sahip ülkemizin yurtiçi tasarruf oranlarını artırması, kendi potansiyelini daha fazla harekete geçirmesine imkân tanıyacaktır<br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" /><strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">-Cari açık riski azaltılmalı</strong><br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" />Orta vadede mali disiplinin ve finansal istikrarın korunması, yüksek cari açık riskinin azaltılması ve ülkemizin uluslararası yeni düzenlemelere uyum kapasitesinin artırılması gereklidir.<br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" />Gelişmekte olan piyasalara yatırımcı ilgisinin giderek artmasının ülkemize kazandırabileceği en büyük kaynaklardan birisi Körfez Bölgesindeki sermayenin ülkemize çekilmesi olabilecektir. Bu nedenle, yeni finans ürünlerinin geliştirilmesi; mali piyasalarımızın büyümesi ve ürün çeşitliliğinin artması için önemli bir fırsattır. Ani sermaye akımlarının riskli olduğundan söz ediliyor.Ama Körfez ülkelerinden paranın gelmesi de bekleniyor. Bu bir çelişki...<br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" /><strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">-Serbest ticaret anlaşmaları önem kazanacak</strong><br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" />Gümrük Birliği, ülkemizin üçüncü ülkelerle ticari ilişkilerini belirleme serbestisi imkânını kısıtlamaktadır. Türkiye’nin önümüzdeki dönemde bir yandan AB üyeliği hedefini sürdürürken diğer yandan son dönemde yoğunluk kazanmış olan küresel düzeyde ekonomik ve sosyal işbirliği faaliyetlerini ve komşularıyla ilişkilerini geliştirmeyi devam ettirmesi önem taşımaktadır.<br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" /><strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">-Yeşil büyümeye önem verilecek</strong><br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" />Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için küresel ölçekte başlayan yeni büyüme modeli arayışlarıyla birlikte “yeşil büyüme” kavramı önem kazanmıştır. Bir yandan bu tespit yapılıyor. Öbür yandan yeşil talan ediliyor.<br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" />Bütün bu tespit ve vurgular 10. Kalkınma Planı’nı hazırlayan AKP hükümetinin küresel ekonomik risklerin devam ettiğinin ve ülkemizin o kadar rahat olmadığının farkında olduğunu gösteriyor. Ama dönüşüm paketinin sunuş biçimi şahlanış programı gibi. Oysa kendilerinin tespitleri ile ekonomimizin oldukça riskli bir pozisyonda olduğu bu kalkınma planı ile ortada. Cumhuriyet tarihinin en önemli programı ifadesi de bir güldürü skecine konu olacak kadar komik!<br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" /><strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">-Sizce 12 yıldır borçlanma ekonomisini uygulayan AKP üretime dayalı, ithalatı azaltan ve ekonomide devletin rolünü arttıran bir ekonomik program uygulayabilir mi?</strong><br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" />Hükümet zaten devletin rolünü artırmayı düşünmüyor. Küresel ve bölgesel düzeyde ticari bütünleşmelerin arttığı, sermaye akımları bakımından savunmasız yükselen ve gelişmekte olan ülkelerden biri olarak Türkiye’de AKP ve benzeri partilerin devletin işlevini ve ekonomideki payını artıracağını beklemek mümkün değildir.<br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" />Üretim ekonomisine dönülebilmesi için yurt içi tasarruf oranının artırılması gerekir. Kalkınma planına baktığımızda 2018’de tasarrufların gayri safi milli gelire oranı olan tasarruf oranı olarak yüzde 19 hedeflenmiştir. Bu tasarruf oranı ile üretime dayalı ekonomiye dönüşüm sağlanamaz.<br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" />Sanayide yaratılacak katma değerin GSYH’ya oranı 2018 için yüzde 19,9 öngörülmüştür. Buna karşılık hizmetler sektöründe beklenti yüzde 61,9’dur.Tarımda ise bu oran yüzde 7,2 olarak hedeflenmiştir. Bir üretim ekonomisinden söz edebilmek için katma değer yaratan sanayi sektörünüzün yüzde 50’nin üstüne çıkması lazım.<br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" />İthalatı nasıl azaltacaksınız? “Enerji ithalatının toplam ithalatımızın yaklaşık dörtte birini oluşturması nedeniyle, önümüzdeki dönemde küresel enerji piyasalarındaki fiyat ve arz gelişmeleri, Türkiye ekonomisini hem büyüme dinamikleri hem de cari açık açısından etkilemeye devam edecektir” tespitini yaparken enerjide dışa bağımlılığın kısa vadede çözülecek bir iş olmadığını ve çok şeyin yapılmasını zaten Plan öngörüyor.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">VE SONUÇ...</strong></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Ekonomik Dönüşüm Paketine fazla önem atfetmemek gerekir. Bu paket 10. kalkınma planının içinden çıkarılmıştır.<br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" />Onuncu Kalkınma Planında gerçekçi tespitler yapılmıştır.<br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" />Kalkınma modelleri ve seçenekleri ise dilek ve temennilerden ibarettir. Faydalı bir belge ve yol haritası olmakla birlikte temel çözümleri yeterli biçimde getirememektedir.<br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" />Dönüşüm Paketi AKP ekonomi programının sonunun geldiğinin tespit belgesidir. Saadet zinciri kırılmak üzeredir.<br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" />Bütün bunlardan sonra şu sonuca varabiliriz.<br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" />1-Ekonomik Dönüşüm Paketine fazla önem atfetmemek gerekir .Bu paket Onuncu Kalkınma Planının içinden çıkarılmıştır.<br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" />2-Onuncu Kalkınma Planında gerçekçi tespitler yapılmıştır.<br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" />3-Kalkınma modelleri ve çözüm seçenekleri ise dilek ve temennilerden ibarettir.Faydalı bir belge ve yol haritası olmakla birlikte temel çözümleri yeterli değildir<br style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;" />4-Dönüşüm Paketi AKP ekonomi programının sonunun geldiğinin tespit belgesidir.Saadet zinciri kırılmak üzeredir.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">Kubilay Kızıldenizli</strong></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<span style="font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;"><span style="color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/57760-mustafa-pamukoglu-saadet-zinciri-kirilmak-uzere.html</b></span></span></div>
Kubilay Kızıldenizlihttp://www.blogger.com/profile/03801654770016815223noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1422844421374592706.post-34375914514574069742014-11-19T11:57:00.000-08:002014-11-19T12:02:37.413-08:00Aydınlık Söyleşileri<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<b><i>Validebağ Korusu’na yapılmak istenen inşaata karşı direnişte öne çıkan Validebağ Gönüllüleri Derneği ve destek veren Acıbadem Dayanışma Derneği yöneticileri Aydınlık’a konuştu. Gönüllüler koruyu koruyacaklarını vurgularken, Belediye’nin halkla inatlaşmayıp, gerçek sorumluluğuyla meşgul olmasını istiyorlar</i></b></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<a href="http://www.aydinlikgazete.com/images/stories/imgggg/2014/EKIM/31/validebagdireniscileri.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><i><img alt="validebagdireniscileri" border="0" src="http://www.aydinlikgazete.com/images/stories/imgggg/2014/EKIM/31/validebagdireniscileri.jpg" /></i></b></a></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<b><i>Ülkemizin gündemine damdan düşer gibi indiler.</i></b><br />
<b><i>Aslında inmediler. Onların mücadelesi 1998’e değin uzanıyor. Duyarlılıkları, sadece basit bir çevre duyarlılığının ötesinde vatan, insan ve doğa sevgisinden geliyor.</i></b><br />
<b><i>Bu söyleşinin yazarı da Validebağ’da son yirmi yıldır çok çok “soluklandığından” mücadeleyi ve bu korunun değerini yakından biliyor.</i></b><br />
<b><i>Validebağ Gönüllüleri, “halktan ve haklı olmaktan başka hiçbir şeye dayanmadan” haklı bir mücadelenin verilebileceğini bize gösteriyor.</i></b><br />
<b><i>Hukuku biliyorlar, dayanışmayı biliyorlar ve en önemlisi ülkelerini, insanını, kendi ifadeleriyle “börtü böceğine kadar” herşeyini seviyorlar.</i></b><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDrB_x8xJlVJjIBhkVYhVbHnf57ZS7L3lU9Xcjm4qQZjCjKXSja_A4Z-F97EFDJ1ucynWzm8DYKykew8zC173uCwGQgYem1YqJXVqaPSBMSKIBGxO0k_CGtkZS0YOD_5YdIAzJe4La8wEO/s1600/Validebag1+-+Kopya.JPG" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><b><i><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDrB_x8xJlVJjIBhkVYhVbHnf57ZS7L3lU9Xcjm4qQZjCjKXSja_A4Z-F97EFDJ1ucynWzm8DYKykew8zC173uCwGQgYem1YqJXVqaPSBMSKIBGxO0k_CGtkZS0YOD_5YdIAzJe4La8wEO/s1600/Validebag1+-+Kopya.JPG" height="177" width="400" /></i></b></a><b><i>Bu mücadeleyi Aydınlık okuyucularına birinci elden yansıtmak için Validebağ Gönüllüleri Başkanı Sayın Arif Belgin’le, son iki yıldır bu mücadelenin bir parçası ve gönüllüsü olan ve anneanne olarak torununa bu cennet parçasını bırakmak isteyen Sayın Feral Tercan’la ve Acıbadem Halk Dayanışması’ndan ve Acıbadem Dayanışma Derneği Başkanı değerli kardeşim, mücadele arkadaşım Ali Toroz’la Validebağ’ı konuştuk.</i></b><br />
<b><i>Acıbadem’de, mücadele alanına birkaç yüz metre mesafede bir pastanede bir yandan çaylarımızı içtik, bir yandan sohbet ettik.</i></b><br />
<b><i>Sizlere Validebağ Korusu’nu savunan ve tanımaktan onur duyduğum bu yiğit arkadaşlarımızı sunmaktan onur duyuyorum.</i></b><br />
<b><i>Önce derneği tanıyalım sonra mücadeleye kadar uzanalım..</i></b>.<br />
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Arif Bey, Validebağ Gönüllüleri Derneği’ni kısaca anlatabilir misiniz?</strong><br />
Derneğimiz 2001 yılı Ocak ayında kuruldu fakat Ekim 1998’e uzanan bir geçmişi var. Aynı tarihte Validebağ Korusu’unun 50 bin metrekarelik kısmının Marmara Üniversitesi’ne tahsis edilmek istenmesiyle beraber bizler Acıbadem, Koşuyolu, Barbaros mahallerinden yüzlerce insan Koru’da toplanarak tepkilerimizi dile getirdik. Validebağ Korusu’nun korunmasını garantili hale getirmek için Koruma Kurulu’na buranın SİT alanı haline getirilmesi için başvurduk. Koruma Kurulu’da 1999 Temmuz’unda koruyu 1. Derece doğal SİT alanı ilan etti. Ancak SİT alanı ilan edilmesi yetmiyormuş, bunu yaşayarak öğrendik. Koru’ya çeşitli müdahaleler devam etti. Biz de kurumsal olabilmek, kalıcılaşmak ve mücadeleye devam edebilmek için Validebağ Gönüllüleri Derneği’ni kurduk. Çeşitli yasal girişimler için, örneğin dava açabilmek ve süreci takip edebilmek için dernekleştik. Elbette dava açabilmek için mali kaynak gerekiyor bunu dernek olarak yapmak daha kolay. Bizim kısa öykümüz budur ve şu anda 60 kadar üyemiz var.<br />
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Birinci olarak Üsküdar Belediyesi’nin cami yapmak için harekete geçtiği söz konusu parselin hukuksal durumu nedir ve ikinci olarak da Üsküdar Belediyesi’nin bu alana cami yapmak için hukusal dayanağı var mı?</strong><br />
2012 yılı sonunda Çamlıca ve Ata Konakları’nın otopark olarak kullandıkları bir alandı burası. Tapuda bu alan yeşil alan olarak geçiyor. Üsküdar ve Büyükşehir Belediyesi burayı 2012 yılı sonunda yeşil alan statüsünden çıkararak dini tesis alanına çevirdi. Beş dava açıldı. Davaların üçünde bilirkişi “buranın dini tesis alanı olamayacağına” yönelik rapor verdi. Kimse bu raporları ve mahkeme kararını dikkate almadı.<br />
Buna karşılık yürütmeyi durdurma kararı için mahkemeye başvuruldu ve mahkeme bu başvuruyu kabul ederek bu alanla ilgili bilgilerin kendisine verilmesini istedi. Şu ana kadar mahkemeye bilgi verilip verilmediğini bilmiyorum ama Üsküdar Belediyesi çalışmaları durdurmadı; yani mahkeme kararına uymuyorlar.<br />
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">ÜSKÜDAR BELEDİYESİ’NİN ŞARK KURNAZLIĞI</strong><br />
Aslında sorun şu; daha önce bu yeşil alan 178 parselin güneyi olarak adlandırılıyordu. Doğal olarak mahkemeye bu bilgiler ışığında başvuruldu. Ama 2013 yılında Üsküdar Belediyesi burayı 197 parsel olarak yeniden adlandırdı. Dolayısıyla karar 178 parselle ilgili alındı. Üsküdar Belediyesi “178 parselin güneyi” denmemiş gibi tamamen teknik bir nedene sığınıyor. Bunlar işin gereksiz ayrıntıları. Mahkeme, kararı söz konusu bu alan için aldı. Bütün Türkiye kamuoyu mahkeme kararında yazılı olan alanla, yeşil alan statüsünden çıkartılan alanın aynı alan olduğu biliyor. Burada başka bir alan yok.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">ÜSKÜDAR BELEDİYESİ MAHKEMEYE HAKARET ETMEKTEDİR</strong></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Üsküdar Belediyesi şunun kararını vermeli; mahkeme aptal mıdır ki, durup dururken herhangi bir alanla ilgili böyle bir karar versin? Üsküdar Belediyesi mahkemeye hakaret etmektedir.<br />
Validebağ Korusu için şu anda Belediye Başkanı olan Hilmi Türkmen seçim çalışmaları sırasında “çılgın projeleri” olduğundan söz etmişti.<br />
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;"></strong></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">SEKSEN BİN İMZALI BİR KARŞI DURUŞ</strong></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Biz buna derhal karşı çıkarak Change Org’da imza kampanyası başlattık ve kendisi seçildikten sonrada aynı söylemle çalışmalara başladığı için 19 Temmuz’da ıslak imza kampanyası başlattık ve toplamda 80 bin imza toplayarak gerekli yerlere bu imzaları ilettik.<br />
Bu arada şöyle bir olumsuz gelişme oldu. Korunun sahibi Milli Emlak Genel Müdürlüğü Validebağ Korusu’nu Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve çoğunluğu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde olmak üzere paylaştırıldı. İBB’ye ön tahsis yapıldı. Ön tahsisin şartlarından biri de şuydu; iki yıl boyunca çeşitli bakım ve onarım çalışmaları yapılarak burası park haline getirilecekti.<br />
Bizim asla kabul etmeyeceğimiz budur. Validebağ bir park değildir, park olmayacaktır. Çünkü orası bir korudur; doğal alandır ve koru olarak kalacaktır. İBB ya da taşeronu olarak düşündüğümüz Üsküdar Belediyesi burayı asla park haline getiremeyecektir. Burasının kurumlar arasında bölünmesine de karşıyız. Bir olumsuzluk halinde halk nereye başvuracağını bilmelidir ve korunun bütünlüğü asla değişmemelidir.<br />
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">PARK İSTEMİYORUZ KORUMUZU İSTİYORUZ!</strong><br />
İBB’nin de Üsküdar Belediyesi’nin de yapacağı hiçbir şey yoktur. İBB ve Milli Eğitim Müdürlüğü arasında 2006 yılında imzalanan bir sözleşme vardı, biz bunu 5 yıllık bir mücadele sonucunda Danıştay’da iptal ettirdik. O protokol nedeniyle ,Üsküdar Belediyesi çok pişkin bir şekilde sanki orada bir temizlik yapacakmış gibi, “biz orada temizlik yapacaktık ama gönüllüler bu protokolü iptal ettirdiler bu nedenle biz hiçbir şey yapamadık” diyor. Bu külliyen yalandır, hiçbir şey yapmadılar. Sadece dolan çöp konteynerlerini zaman zaman boşalttılar.<br />
Belediyenin yapmaya çalıştığı şey şudur; “bütün güzel şeyleri Üsküdar Belediyesi yaptı ama tüm olumsuzlukların kaynağı ise gönüllülerdir” diyorlar. Bu çirkin davranışlarını aynen kendilerine iade ediyoruz.<br />
Kimsenin onlardan seyir yeri, gözlem kulesi veya gölet gibi abuk sabuk şeyler beklediği yok. Halk Koru’nun koru olarak kalmasını istiyor. Sadece hizmet bekliyoruz. Üsküdar Meydanı’nı her yağan yağmurda su basıyor. Eğer halka hizmet etmek istiyorslarsa denize 10 metre mesafedeki meydanın su ile dolmasını engellesinler; ondan sonra başka yerlere burnunu sokmaya çalışsın Üsküdar belediyesi.<br />
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Yani “Üsküdar Belediyesi önce temel belediyecilik hizmeti versin” diyorsunuz..</strong><br />
Tamamen öyle. Mesele cami yapmak filan değil, Belediye kendisiyle çelişiyor. Üsküdar’da acaba belediye dört tane camiyi neden sattı, bu sorunun yanıtını versinler.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">'BİZİM TEK DERDİMİZ VALİDEBAĞ'</strong></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Feral Hanım siz de Validebağ için birkaç yıldır mücadele ediyor ve burada yaşıyorsunuz. Bir gönüllü olarak bu problem çerçevesinde halktan beklentileriniz nelerdir?</strong></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Ben doğma büyüme Koşuyolluyum. Validebağ’a çocukluğumuzdan beri gönül verdik. Validebağ’ı bu güne kadar yaşadık, yaşattık ve yaşatmaya da devam edeceğiz. Ben Validebağ Gönüllüleri’ne 1,5 yıl önce katıldım. Bu benim için olmazsa olmazlardan oldu. Ağaçlardan, çiçeklerden , kuşlardan, börtü böcekten aldığım hazzı bu saatten sonra başka bir şeyden alamam. Torunumla devamlı olarak buraya geliyorum. Bakın Validebağ’ın Koşuyolu Kapısı’ndan girip İzciler Kapısı’ndan çıkarsanız bir çok kafeler, yapılar görürüsünüz. Cumartesi ve pazar günleri Huzurevi’nin orada düğünler yapılıyor; bu hem yaşılılarımızı rahatsız ediyor hem de doğal hayatı olumsuz etkiliyor. Bakın 120 çeşit kuşumuz vardı bu koruda şimdi yüz çeşide düştüğü düşünülüyor.Işıklar ve ses onları daha aşağılara itmeye başladı; yaşam alanları daraltıldı.<br />
Burada yapılacağı söylenen çılgın projede Arif Bey’in dediği gibi yürüme alanı boyunca kafeler, seyir terasları ve göletler yapılacakmış. Eğer bu yapılırsa daha önce leyleklerimizin gittiği gibi diğer kuşların ve sincapların da gideceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.<br />
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Peki ama nereye kaçacaklar? Burası İstanbul’un ortası ve bu koruluğun etrafı betonarme binalarla dolu...</strong><br />
İnanın bu kuşlar, Koşuyolu’nda küçücük bahçesi olan bir evimiz var, sanırım oraya gelecekler!<br />
Halktan beklediğimiz şey son derece basit; yeşile ve doğaya duyarlı olsunlar ve bizimle beraber “bu gidişe dur demek için” görev alsınlar. Bu betonlarla dolu yerde evlerinden çıkıp Validebağ Korusu’nda yürürken duyacakları kuş seslerinden alacakları hazzı sanırım başka hiçbir şeyden alamayacaklar.<br />
Bizi korkutan şudur; bu parsele yapılacak olan inşaat Validebağ’a doğru genişleyecek. Burada yaşayan halkı sessiz tepkilerini gösterecek buraya sahip çıkmaya çağırıyoruz.<br />
İnşaat başladığında o kamyonlar kepçeler dar yolları kullanamayacağı için validebağ Korusu’nu kullanarak buraya ulaşmaya çalışacak.<br />
İmza kampanyası sırasında parkta türbanlı hanımlarla konuştum. Önce bir anlam veremediler ama onlara anlatınca bizi anladılar ve destek için imza verdiler. Bu bir “yeşil” davası ve sonuna değin sizinleyiz” dediler. Bu bizi elbette çok mutlu etti. Ben son olarak “bizim tek derdimiz Validebağ ve Validebağı beraber kurtaralım” diyorum.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">'BURADA İŞLENEN BASİT BİR SUÇ DEĞİL'</strong></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Ali Bey, Hem Acıbadem Halk Dayanışması kurucularındansınız hem de yine aynı arkadaşlarınızla kurduğunuz Acıbadem Dayanışma Derneği Başkanısınız. Validebağ Korusu Acıbadem’le Doğu sınırı boyunca komşu ve burada olacak herşey Acıbademlileri de ilgilendiriyor. Bu konuda sizin de görüşlerini alabilir miyiz?</strong><br />
Öncelikle biz Acıbadem Halk Dayanışması’yız. Biliyorsunuz sizinle beraber kurduk ve yine sizin de bildiğiniz gibi, aynı Validebağ Gönüllüleri gibi her platformda yasal haklarımızı takip ve gerekli her yerde temsil edebilmek için Acıbadem Dayanışma Derneği’ni kurduk. Bizim derneğimiz ulusal kimliğimize saygılı, Cumhuriyet’in değerlerine ve Mustafa Kemal’e inanan arkadaşlarımız tarafından kurulmuştur.<br />
Validebağ bizim de önceliklerimiz içindedir. Bu nedenle Validebağ Gönüllüleri’nin hukuksuzkuklara karşı verdikleri dimdik, kararlı mücadelelerini destekliyoruz. Burada sonuna kadar destek vereceğiz. Burada işlenen basit bir suç değil, cinayettir ve biz buna karşıyız.<br />
Acıbadem Dayanışma Derneği ve Acıbadem Halk Dayanışması olarak sadece bu civarda yaşayan Koşuyolıu, barbaros ve Acıbadem Mahallesi halkını değil, tüm istanbulluları Validebağ Gönlüllülerinin başlattığı bu mücadeleyi desteklemeye çağırıyoruz.<br />
Kimsenin korkmasına gerek yok, bu mücadelemiz hem haklı hem de meşrudur. Mahalle sakinlerimizi, komşuşarımızı buraya kadar gelerek,çadırlarda bu soğukta direnenen gençleri bir bardak sıcak çayla da olsa desteklemeye çağırıyoruz!<br />
Halkı bu projeyle galeyena getirmeye çalışan bir belediye başkanı var. Hilmi Türkmen’in derdi burada aslında cami yapmak filan değil. “Validebağ Projesini nasıl geliştirebilirim ve buradan nasıl rant elde edebilirim” diye düşünüyor.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">Kubilay Kızıldenizli</strong></div>
<div style="background-color: white; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<span style="font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;"><span style="color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/55890-yesili-koruyoruz.html</b></span></span></div>
Kubilay Kızıldenizlihttp://www.blogger.com/profile/03801654770016815223noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1422844421374592706.post-18170548742463209732014-11-19T11:53:00.002-08:002014-11-19T11:53:26.829-08:00Aydınlık Söyleşileri<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Başbakan’ın açıkladığı ‘yapısal dönüşüm’ programını değerlendiren Aziz Konukman, bu programın 13 yıldır uygulanan ekonomi politikasının iflasının itirafı olduğunu söyleyerek, AKP’nin kamucu bir politika yürütmeyeceği, ama kitlelerin bu konuda hükümeti zorlaması gerektiğini belirtti</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<a href="http://www.aydinlikgazete.com/images/stories/imgggg/2014/KASIM/19/azizkonukmanekonomi.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img alt="azizkonukmanekonomi" border="0" src="http://www.aydinlikgazete.com/images/stories/imgggg/2014/KASIM/19/azizkonukmanekonomi.jpg" style="background-color: transparent;" /></a>Gazi Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aziz Konukman ile Başbakan Davutoğlu’nun açıkladığı “Yapısal Dönüşüm Programı’nı” konuştuk. Açıklanan programda maddi hatalar olduğunu söyleyen Konukman, bu programın aslında AKP’nin 25 maddeden oluşan başarısızlıklarının bir listesi olduğunu belirtiyor. AKP’nin bu programı uygulayamayacağını belirten Konukman, ‘Bu aslında uyguladıkları 12 yıllık programın iflasının itirafıdır’ demektedir.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<i style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Başbakan Davutoğlu’nun açıkladığı yapısal dönüşüm programı ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?</i></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Bir kere program yeni bir program değil. Başbakan bu programla birlikte 2018 hedeflerini açıkladı. Bunlar da yeni değil; tuhaf bir durum değil mi bu?</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Siz de biliyorsunuz 2013 Temmuz’unda genel kuruldan geçti. Ağustos ayında da toplumun haberi oldu. İşte bu 25 proje burada geçiyor. Üstelik bu programın eylem programı Kasım 2013’te açıklanmalıydı. Çünkü aynı tarihlerde 2014 yılı programları açıklanacaktı. 2014 yılı programı da 10. Kalkınma Planı’nın 1. yılına karşılık gelecekti. Çünkü 10. Kalkınma Planı 2014-2018 yıllarına karşılık gelen beş yıllık plandır. Bu programın ilk yılı da 2014 yılı programı, ama bakıyoruz bu eylem planı ne zaman açıklanıyor, çok tuhaf bir biçimde 6 Kasım 2014. Oysa Kasım 2013 yılında açıklanmalıydı. Üstelik 9 tanesi değil 25’i birden açıklanmalıydı. Çünkü eğer siz bir dönüşüm planı açıklıyorsanız bunun eylem planları Kasım 2013’te hazır olmalıydı.Üstelik toplam 25 projenin 16’sı açıklanmadı. Ne zaman açıklayacaklar? “Efendim işte bir takvim veremiyoruz ama en kısa sürede açıklayacağız” deniyor. Yani seçimlere kadar açıklanacak. Aslında bu seçimlere yönelik olarak bir algı yönetimi yapılıyor. Burada işte “AKP’nin elinde yepyeni projeler var” diyerek bir seçim propagandası haline getirecekler.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<i style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Peki 2014 yılı programında bu projelerden bahsediliyor mu?</i></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Tek bir kelime bile yok. Oysa yapılması gereken bu projeleri madde madde açıklamaktır.2014 yılı programında yok, ama 2015 yılı programında var. Bu da çok doğal. Kasım 2014’te siz programı açıklarsanız ancak 2015’te eylem planını açıklarsınız.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<i style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Peki bu açıklanan program gerçekçi mi? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?</i></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
En basitinden 2018 yılı hedeflemeleri üzerinden bir değerlendirme yapalım. Alay konusu oldu ama 2018 milli gelir rakamlarını size vereyim. 2018 yılında planlanan milli gelir 971 milyar dolar.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<i style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- İki Milyar TL gibi...</i></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Evet... Nerede açıklandı bu? Orta vadeli planda... Başbakan ne dedi “1.3 Trilyon dolar” dedi. Bu yüzde 30’dan fazla artış demek. Genellikle dolar bazında milli gelir 3 veya 5 puan artmış. Peki bir yılda yüzde 30’dan fazla artış mümkün mü? Hayır! Zaten Başbakan Meclis’te konuşurken “dolar kuru tahmini bizi yanılttı” demiş.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<i style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Bir ülke bir yılda yüzde otuz büyür mü?</i></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Böyle şey olur mu, neden gerçekçi rakam vermiyorsunuz? Olay şu; 2018 dolar kurunu tahmin ederken 1.97 kabul edilmiş oysa dolar şu anda 2 TL’nin üzerinde. 2014-15-16-17-18 orta vadeli programda 2017 için ortalama oran 2.18 verilmiş. Yani planlarına uymuyor. 1.97 hedefinin gerçekçi olmadığını kendileri de kabul etmiş oluyorlar.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Burada tuhaflık şu, 8 Ekim’de Resmi Gazete’de yayımlayarak bir orta vadeli program hazırlıyorsunuz, orada milli geliriniz için 971 Milyar dolar vererek bir yıl sonrası için 1.3 Milyar dolar bir milli gelir hesabı yapıyorsunuz. Yani Başbakan orta vadeli plana imza attığını unutmuş gözüküyor. Bu durumda 8 Ekim’de yayımlanan orta vadeli program 10. Plan hedeflerinin çöpe atıldığını gösteriyor.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<i style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Devletin ekonomideki rolünü artıracak, yeniden üretim ekonomisine geçecek bir program uygulayabilirler mi? Çünkü biliyorsunuz “ithalata dayalı bir programdan yerli kaynaklarla yapılacak üretime dayalı bir ekonomiye geçişi” amaçladıklarını açıkladılar. Bunlar birbirine zıt iki ayrı ekonomik program. AKP bunu yapabilir mi?</i></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Tamam ama şimdi ikinci soruya geçmeden önce, birlikte şuna yanıt verelim. 25 tane program açıkladılar. Ne dediler sağlıkta dönüşüm, eğitimde dönüşüm ve kentsel dönüşüm gibi projelerle bizi dünya ekonomisine eklemlemeye çalışan ve kamu hizmetlerini ticaretleştiren uygulamalar yaptılar. Neoliberal politikaların kamu hizmetlerine yansıyan kısımlarıydı bu uygulamalar. Bizi özetle dünya ekonomisine bir entegrasyona sürükledi. Dolayısıyla bundan sonra açıklanacak programların da bunlardan farklı olmayacağı çok net. Hani “perşembenin gelişi çarşambadan bellidir” diye bir laf vardır. Manzara budur, farklı bir sonuç beklenemez.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<b style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">BU PROGRAM AKP’NİN İFLASININ İTİRAFIDIR!</b></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Bu program AKP döneminin başarısızlığının listesidir. Şimdi yine 25 projeye dönersek. Eğer 25 tane proje açıklıyorsanız aslında bu 25 tane sorun alanı var demektir ve 12 yıllık uygulamalarınızın iflas ettiğini de söylemiş olursunuz. Öyle değil mi? Meselal açıklanan 9 projeden bir tanesi olan “ithalata olan bağımılılığı azaltılmazı programı” . Bu “ithalata olan bağımılılığı 13 yıllık iktidarımda ben yarattım” demektir. Şimdi “söz veriyorum bunu azaltacağım” diyorsunuz. Bu aslında iflas!</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Başka mesela “yerli kaynaklara dayalı enerji üretimi” diyorsunuz. Demek ki 13 yıl içinde ham petrole dayalı bir enerji üretimi sistemi kurmuşsunuz. Gelinen nokta bu. Şimdi diyorsunuz ki “siz, bundan sonra yerli kaynaklara dayalı olarak enerji üreteceğim”. Bu da iflastır.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Mesela buna ek olarak “sağlık endüstrisinde yapısal değişim yapacağım” deniyor. Sağlığı bir endüstri olarak görüyor. Oysa sağlık hizmeti bir endüstri değil, kamu hizmetidir. Sizin “her yurttaş sağlık hizmetinden ücretsiz yararlanır” demeniz gerekir. Yine “Sağlık Turizmi” deniyor. Yani her şeyi ticarileştiriyorlar.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Mesela “Üretimde Verimliliği Arttırma Programı”...Bu ne demek? Demek ki siz “üretimde verimli işler yapmıyorsunuz” demek. AKP döneminde bu başarılamamış demek. Bu bir itiraftır!</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Yani biz iflas ettik, bunu itiraf ediyoruz demektir.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Bu şu demek aslında. Sıcak paraya dayalı model iflas etmiştir.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<b style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">ULUSLARARASI SERMAYE ÇEVRELERİNE BAĞLI</b></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<i style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Sıcak paraya dayalı model iflas etmiştir derken çok net ifade ettiniz.</i></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Ben aslında buna sıcak para demiyorum afyon para diyorum. Dolayısıyla AKP enteresan bir biçimde kendi başarısızlıklarının bir listesini yapmış ve bundan sonrasında da “ben bunları düzelteceğim” diyor. Elbette çok net bir şekilde görülüyor ki bunun hiçbir inandırıcılığı yok.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<i style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- AKP 12 yıldır uyguladığı “afyon paraya” dayalı bir ekonomik programın tersini uygulayabilir mi? Son olarak, ülkemizin geleceğinde halkçı devletçi veya karma bir ekonomik sistem görünüyor mu ?</i></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Bu tabii, uluslararası sermeye çevreleriyle AKP’nin birlikte alacağı tavrı birlikte ele almak gerekiyor. Uluslararası sermaye çevreleri “AKP’yle beraber devam edeceğiz” demezlerse, AKP’nin en azından şunu görmesi gerekiyor; halkın oylarıyla iktidara a gelebilirler dolayısıyla mecburiyetten bir seçenek arayışına girmeleri gerekecek. Çünkü mevcut yolla devam etme şansı yok. Neden? Çünkü biliyorsunuz Avrupa merkez bankası ABD’nin tersini yapıyor, tahvil alımına başlıyor. Japonya’da öyle. Burada ciddi anlamda kaynak olacak. Dolayısıyla AKP’nin beklentisi: Tekrar sıcak para gelecek. Bu nedenle kurlar hala olması gereken yerde değil. Oysa bu paraların FED’in tahvil alımını sonlandırmasından sonra ortaya çıkan paranın, likiditenin Amerika’ya gideceğini gösteriyor. Siz politik kriz yaşayabilecek bir ülkeye, yakın zamanda bir seçim olacak ve jeoplolitik riskler taşıyan bir ülkeye neden para gönderesiniz? Suriye’de ne olacağı belli değil, IŞİD meselesi var. Böyle zamanlarda sermaye hareketleri güvenli limanlar arar. Japonya ve Avrupa’daki paralar böyle zamanlarda faizlerde yükseldiğinde ABD’ye gider. Dolayısıyla kısa zamanda para gelmeyeceği belli, bu durumda ABD ile de ilişkilerde gevşeyince ve bir çıkışta olmayınca AKP zorunlulukların da getirdiği koşullar nedeniyle, yıllarca sosyalistlerin söylediği programlara en azından sempatiyle bakabilir, ama bunu uygulayama şansı yok denecek kadar azdır. Çünkü AKP bir koalisyondur, aynı zamanda sermaye sınıflarının da bir koalisyonudur aslında.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<b style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">PROGRAMIN DOĞRU YANINI DESTEKLEMEK AKP’Lİ YAPMAZ</b></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Dış bağlantılar koptu, BOP çöktü. Bu durumda niyetlenecektir ama bunu yapabilme gücünü kendisinde bulamayacaktır. Burada soldaki kesimlerin AKP’yi zorlaması , AKP’nin yapamayacağı şeyleri ondan istemeye devam etmesi lazım. Yani “ithalata bağımlılığı azaltın programı biz de destekliyoruz, buyurun hodri meydan” demesi lazım. “Yurtiçi tasarrufların artmasını biz de destekliyoruz, buyurun yapın” demesi lazım. Mesela “israfın önlenmesi”. Kim itiraz edebilir? Ama AK Saray’ı yaptırmış, uçak almış ve inanılmaz debdebeli bir hayatı yaşayan bir üst yönetimin israf içinde olduğu bir partiye kitleler, Allah aşkına hiç inanır mı? İnandırıcılığı da yok ama ne olursa olsun emekten yana güçlerin bu dönüşüm programı içinde doğru olan kısımları desteklemesi, AKP’den yana olmaları anlamına gelmez. Böylesi bir durum en azından doğru olan bir programın AKP tarafından uygulanamayacağını kanıtlamaktır. Bence tutum bu olmalı.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<b style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">Kubilay Kızıldenizli</b></div>
<div style="background-color: white; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<span style="font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;"><span style="color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/57500-prof-dr-aziz-konukman-akpnin-programi-25-alanda-iflas-edildigini-gosteriyor.html</b></span></span></div>
Kubilay Kızıldenizlihttp://www.blogger.com/profile/03801654770016815223noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1422844421374592706.post-75658986000049225062014-11-18T07:58:00.005-08:002014-11-19T11:54:07.556-08:00Aydınlık Söyleşileri<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<b>‘Başbakan’ın açıkladığı programı ciddiye almak mümkün değil. Halkçı bir program ancak halk iktidarı</b><span style="line-height: 21.7600002288818px;"><b> gerçekleşirse gündeme gelebilir. Temel sorun iktidar sorunudur</b><span style="font-size: 14px;">’</span></span></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<a href="http://www.aydinlikgazete.com/images/stories/imgggg/2014/KASIM/18/boratav1.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img alt="boratav1" border="0" src="http://www.aydinlikgazete.com/images/stories/imgggg/2014/KASIM/18/boratav1.jpg" height="262" style="background-color: transparent;" width="400" /></a>Değerli Hocamız Prof. Dr. Korkut Boratav’la Başbakan Davutoğlu’nun açıkladığı “Yapısal Dönüşüm Programı” hakkında konuştuk. “Halkçı” bir program ancak halk iktidarı gerçekleşirse gündeme gelebilir. Temel sorun, bu nedenle, bir iktidar sorunudur” diyen Boratav “Yapısal Dönüşüm Programının” Başbakan’ın istediği şekilde tartışılmasını abes olarak gördüğünü belirtti.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<i style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı “Yapısal Dönüşüm Programı” bir dizi değişiklikler içeriyor. Genel olarak bu konuda değerlendirmenizi öğrenebilir miyiz?</i></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Başbakan’ın ilan ettiği “yapısal reform” listesi, 10. Beş Yıllık Plan’ın Üçüncü Bölümü’nde, “öncelikli dönüşüm programları” başlığı altında yer alan 25 maddenin dokuzundan ibarettir. Bu 25 madde ise, adeta bir “torba kanun” gibi üst üste rastgele eklenmiş; bütünlükten yoksun bir temenniler listesidir. Davutoğlu hükümetinden önce hazırlanmış olan bu listeden şimdiki Başbakan dokuzunu seçip, kamuoyuna adeta özgün bir çalışmanın ürünü gibi sunuyor. Niçin bu dokuz öğe? Davutoğlu’na göre bunlar “reel ekonomi” ile ilgili “yapısal dönüşüm” önlemleri imiş. O zaman, plandaki “üretimde verimlilik”, “yurtiçi tasarruflar”, “iş ve yatırım ortamı” reel ekonomi ile ilgili değil midir?</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Ayrıca, sıralanan dokuz madde de sadece temennilerden oluşmaktadır. Bazıları herkesin katılacağı sıradan hedefler; bazıları içsel tutarlılığı olmayan öğelerin karışımı; diğerleri de piyasacı klişeleri ve rant özlemlerini yansıtan ifadeler... Herkesin birleşebileceği temenniler ise nasıl gerçekleşecektir? Hangi araçlarla, hangi önlemlerle? Örneğin, “ithalata bağımlılığın azaltılması”, Türkiye’nin AB dışındaki (üçüncü) ülkelere karşı rekabet gücünü çökerten Gümrük Birliği tartışılmadan, ithal girdileri ucuzlatan döviz kurunu yeniden hedefleme seçeneğine geçilmeden nasıl azaltılır? Bu nedenlerle Davutoğlu’nun programını ciddiye almak mümkün değil.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<i style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Sizce on iki yıldır borçlanma ekonomisini uygulayan AKP, üretime dayalı, ithalatı azaltan ve ekonomide devletin rolünü arttıran bir ekonomik program uygulayabilir mi?</i></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<b style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">DEVLET ELİYLE RANT YARATMA </b></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Uygulayamaz; zira serbest sermaye giriş-çıkışları, sıcak para ve dış borçlanmaya dayalı bir neo-liberal modele angajedir. AKP’nin benimsediği ve temel öğeleri asla sorgulanmayan bu model, bir “program” dahi değildir; dışa dönük ve makro-ekonomik ilişkiler açısından neo-liberalizme tam teslimiyetten ibarettir. Buna ilaveten devlet eliyle rant yaratma ve bu rantın iç ve dış kapkaççı çevreler ile paylaşım yöntemleri açısından bazı özgünlükleri vardır.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<i style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">-Açıklanan bu ekonomik program sıradan bir tercih midir yoksa Türkiye ekonomisinin şu anda içinde bulunduğu durumdan çıkmasını sağlayacak kamucu çözümün bir dayatması mıdır?</i></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Bu programı Başbakan’ın istediği gibi ciddiye alarak tartışmayı abes görüyorum.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<b style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">SORUN İKTİDAR SORUNU</b></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<i style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">-Ülkemizin yakın geleceğinde “halkçı-devletçi” bir ekonomik programın uygulanacağı bir modelden bugün için söz etmek mümkün müdür?</i></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Sermayenin ve emperyalizmin ekonomik tahakkümüne “hayır” demenin ötesine geçmek gerekiyor. Halkımıza bir alternatifin mümkün olduğunu ve bu seçeneğin bugün uygulanan neo-liberal modelin tam karşıtı olan kamucu, planlamacı, halkçı bir program olduğunu, temel öğeleriyle birlikte anlatılmalı. Ancak, bu teknokratik bir tartışma ile sınırlı olmazsa. Halkçı bir program ancak halk iktidarı gerçekleşirse gündeme gelebilir. Temel sorun, bu nedenle, bir iktidar sorunudur.</div>
<div style="background-color: white; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<div style="color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px;">
<b style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">Kubilay Kızıldenizli</b></div>
<span style="font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;"><span style="color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/57459-prof-dr-korkut-boratav-davutoglunun-modeli-tam-teslimiyettir.html</b></span></span></div>
Kubilay Kızıldenizlihttp://www.blogger.com/profile/03801654770016815223noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1422844421374592706.post-47309958939496828452014-11-18T07:57:00.002-08:002014-11-19T11:54:36.756-08:00Aydınlık Söyleşileri<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<b>Eski Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Müdürü, Kalkınma Ekonomisti Bartu Soral’la Başbakan <span style="line-height: 21.7600002288818px;">Davutoğlu’nun geçen hafta açıkladığı ‘yapısal dönüşüm’ programını ve kapımızda bekleyen krizi konuştuk</span></b></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<a href="http://www.aydinlikgazete.com/images/stories/imgggg/2014/KASIM/17/bartufed.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img alt="bartufed" border="0" src="http://www.aydinlikgazete.com/images/stories/imgggg/2014/KASIM/17/bartufed.jpg" height="262" style="background-color: transparent;" width="400" /></a><i style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Davutoğlu açıkladığı bu programla 12 Eylül darbesiyle başlayan bir programın da iflasını kabul ediyor.</i> Bu program özelleştirmelerle başlayan, gümrüklerimizi ortadan kaldıran, tarımda desteği sınırlayan ve nihayetinde serbest ticaret anlaşmasıyla doruğa çıkan bir programdı. Şimdi ise üretime vurgu yapıyor, ithalatı kısacağını ilan ediyor... Başbakan’ın açıkladığı yapısal reform programı nedir? AKP bu programı uygulayabilir mi, mevcut dokusu buna uygun mu?</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
12 Eylül darbesi ile dayatılan ekonomik model Türkiye’yi yoksulluğa, her türlü iş kazasına ve dış dünyaya mahkûm eden bir model. Kamunun üretimden çekildiği, denetleme bile yapmadığı bir model bu. Bu modelde teknolojiye dayalı üretim yok ama beden gücüne dayalı orta çağ tipi üretim var. Şimdi üretiminiz beden gücüne dayanınca ne olur? Rekabet etmek için kısabileceğiniz tek üretim maliyeti iş gücünüz olur. Maliyetleri düşürmek için ne yaparsınız? Sigortasız, eğitimsiz, bilinçsiz işçi çalıştırırsınız. Düşük maaş veririsiniz. Rekabet artınca öğle yemeğini bile kesersiniz. İş güvenliğini almazsınız. Madenlere örneğin gerekli yatırımları yapmazsınız. İşçiler bile gelen tehlikeyi çıplak gözle görüp söyleyince onları işten kovmakla tehdit edersiniz; nasıl olsa dışarıda aç kalmamak için o işe girmeye razı binlerce çaresiz insanımız vardır. Aç kalmak istemeyen işçi o madene girer, ölüm pahasına.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<b style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">AKP SİSTEMİN DOĞURDUĞU SONUÇTUR</b></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Peki, kamu nerededir? Neden o madeni işletmez veya çok sıkı biçimde denetlemez. Çünkü bu modelde kamu işletmeciliği özelleştirilecektir. Denetleme bile yapmayacaktır, çünkü “piyasa” her şeyi rayına oturtacaktır. İşte Türkiye’ye dayatılan sistem budur. AKP bu sistemin doğurduğu bir sonuçtur, sebep değildir. Dolayısıyla bu programı uygulaması söz konusu bile değildir. Başbakan önce onlarca maden işçisini yerin altına nasıl gömdüklerinin hesabını versin. Üç kuruş için 20 kişilik minibüse 40 kişi binmek zorunda olan, başka çare bırakmadıkları için bile bile ölüme giden mevsimlik işçilerin hesabını versin. Onun patronu sıfırlayamadığı paraların hesabını versin. Recep Tayyip Erdoğan daha iktidar bile olmadan Beyaz Saray’da ağırlanmıştır. Neden ağırlanmıştır acaba? Türk milleti üstünden bu belayı atmak istiyorsa, tekrar Cumhuriyet aydınlığına, Cumhuriyet refahına kavuşmak istiyorsa Washington’a gitmeden iktidar olacak iradeyi ortaya koymak zorundadır.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
AKP hükümeti bu aldatmacaları bıraksın önümüzdeki gerçekliğe çare bulsun. Türkiye tarihinin en kritik dönemindedir. Bütün uluslararası kuruluşlar, İMF, Dünya Bankası, Amerika Merkez Bankası Türkiye’yi yeni dönemin en riskli ülkesi gösteriyor.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<i style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Yeni dönemle neyi kastettiğinizi tam olarak öğrenebilir miyiz?</i></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Yeni döneme üçüncü dönem diyelim. Ben size önce ilk ikisini anlatayım. Birinci dönem: 2003-2007 dönemi. İkinci dönem: 2009-2013 dönemi.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Birinci dönem sınır ötesi sermaye hareketlerinin anormal yükseldiği bir dönem. 2000’li yılların başında yıllık 3 trilyon dolar olan sınır ötesi sermaye hareketleri, 2003 yılından itibaren anormal süratlendi. 2007 yılında 11,4 trilyon dolarla zirveye ulaştı. Düşünebiliyor musunuz nasıl bir para girişi? Diyeceksiniz ki bu paralar hangi ülkelere gitti? Cevap; kısaca gelişmekte olan ülkelere ve özellikle AB üyesi olmuş ama üretim ve rekabet güçlerine geliştirememiş, İspanya, Portekiz, Yunanistan gibi AB üyesi ülkelere.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Mesela AB üyesi ülkeler hariç içinde Türkiye’nin de yer aldığı gelişmekte olan ülkelere toplam dış sermaye girişi 2002’de 180 milyar dolardı. Bu miktar her yıl süratle arttı ve 2007’de toplam giriş 1 trilyon 350 milyar dolara ulaştı. Nitekim bu büyük para girişine koşut olarak 2003-2008 arası gelişmekte olan ülkeler ortalama yüzde 7,37 büyüdü. AKP büyüme ile övünüyor ama bu para girişinde herkes büyürken biz o kadar çok büyüyemedik. Bu dönem Türkiye ortalamanın altında yüzde 5,88 büyüyebildi.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<i style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Peki ikinci dönem de neler oldu, o hangi zaman aralığını kapsıyor?</i></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
İkinci dönemse gelişmiş ülkelerin yaşadığı krizden çıkabilmeleri için yaptıkları parasal genişleme dönemi. 2009-2013 arası ABD Merkez Bankası (FED) piyasaya 3,7 trilyon dolar sürdü. Türkiye ekonomisinin 2013 yılındaki büyüklüğünün 4.5 katından fazla. Avrupa Merkez Bankası ise zor durumdaki bankalara 1,3 trilyon dolarlık yardım yaptı. Ancak bu devasa parasal büyümeye rağmen Çin hariç gelişmekte olan ülkelere eskisi kadar para girişi olmadı. Bu nokta çok önemli. Tekrar ediyorum, beş trilyon doların üstündeki parasal genişlemeye rağmen sınır ötesi sermaye gelişmekte olan ülkelere eskisi kadar büyük bir iştahla girmedi.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Buna en sıcak örnek Türkiye’nin de içinde yer aldığı gelişmekte olan Avrupa ülkeleri. 2007’de toplam milli gelirlerinin yüzde 10’unundan fazla dış sermaye çeken gelişmekte olan Avrupa ülkeleri, 2009-2013 arası milli gelirin ortalama yüzde 5’i oranında dış sermaye girişi sağlayabildi. Nitekim büyüme de buna koşut olarak geriledi.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
2009-2013 arası gelişmekte olan ülkelerin büyüme ortalaması yüzde 5,33.’e düşerken Türkiye yüzde 3,91’lik bir büyüme performansı yakalayabildi. Demek ki neymiş, Başbakan Davutoğlu; “dünya küçülürken biz büyüdük” derken yanlış söylüyormuş! Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan da “kriz bizi teğet geçti” derken aldatmaca yapıyormuş. Kriz zaten bizi değil ABD, AB ve Japonya’yı vurmuştu. Biz gelişmekte olan ülkeler sınıfındayız.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<b style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">FED KARARIYLA PARASAL GENİŞLEME DÖNEMİ BİTTİ</b></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<i style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Peki yeniden sorumuza dönelim, “yeni dönemle” kastettiğiniz dönemin özellikleri nelerdir?</i></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Şimdi yeni dönem şu; FED bu parasal genişlemeyi 2014 Ekim ayı sonunda bitirdi ve 2015’te faizleri arttıracak. İkinci dönemde yaşanan beş trilyon doların üstünde parasal genişlemeye rağmen biz ilk dönemki kadar dış sermaye girişi sağlayamadık. İlk dönemki kadar büyüyemedik. Şimdi ise hem parasal genişleme bitiyor, hem faizler artıyor. Bunun üstüne bir de son 10 yılda çok fazla risk biriktirdik. İşte ana sorun burada yatıyor.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Şimdi bütün uluslararası camia FED’in faiz artırım zamanlamasını konuşuyor. Genel konsensüs 2015 ortası. Benim gördüğüm ise 2015 ilk çeyreğinde ilk artırım gelir. Zamanlamayı neden böyle gördüğümü de başka zaman anlatırım. Önemli olan er veya geç 2015 yılı içinde faiz artışı gelecek.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<i style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Yani bize eskisi kadar para gelmeyecek mi?</i> <i style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">Bu yeni döneme Türk ekonomisi ne kadar hazırlıklı?</i></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Biriktirdiğimiz riskleri anlatacağım ama Türkiye’yi bekleyen ekonomik krizin nasıl ve nereden geleceğini anlamak için Yunanistan, Portekiz, İspanya gibi şiddetli kriz geçiren AB üyesi ülkeler neden krize girdiğine değineceğim.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<b style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">YUNANİSTAN BÜTÇESİ KRİZ ÖNCESİ FAZLA VERİYORDU</b></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
AB’de önce Gümrük Birliği, ardından geçilen ortak para birimi Avro Almanya’nın lehine çalışan bir sistem yarattı. Üretim ekonomisine dayanan, yüksek teknolojiye sahip Almanya, bir de eski para birimi marktan daha az değerli avroya geçişle birlikte Avrupa’nın üretim üssü haline geldi. 2001-2008 yılları arasındaki cari açık verileri durumu ortaya çok net koyuyor. Bu yıllar arası Yunanistan ve Portekiz her yıl milli gelirlerinin ortalama yüzde 9’u kadar cari açık verdi. İspanya’da bu oran yüzde 6,2, İrlanda’da yüzde 2,3 ve İtalya’da ise yüzde 0,9 oldu. Buna karşılık Almanya bu dönemde ortalama yüzde 3,5 cari fazla verdi. İşte bu cari açıklar demin söylediğim sınır ötesi sermaye hareketleri ile finanse edildi. Avrupa’nın büyük bankaları bu ülkeleri finanse etti.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Bire bir Türkiye örneği. “Cari açık verelim, finanse edildiği müddetçe sorun yoktur”. Güzel de, nereye kadar? AB üyesi olmalarına rağmen artan riskler sonucu sistem durdu. Bu ülkelere para girişi durdu. Ve balon patladı. Dış finansman üretim ve teknoloji için kullanılmayınca, rekabet gücü arttırılmayınca yakaladığınız sanal büyüme ve zenginlik sürdürülebilir olmuyor. Bu arada hemen şunu ekleyelim. Bugün krizde olan AB ülkelerinin bütçeleri kriz öncesi fazla veriyordu. Yani bütçe performansları gayet iyiydi. Bizim de iyi, onunla övünüyoruz ya, hatırlatayım dedim.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<b style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">REZERVLER DIŞ FİNANSMANI KARŞILAMIYOR</b></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<i style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Yeni dönemde bizim risklerimiz nedir?</i></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Önce cari açık. 2009-2013 arası birikimli cari açığımız milli gelirin yüzde 31’ine ulaştı. Gelişmekte olan ülkeler içinde sonuncu sıradayız. Büyük bir dengesizlik biriktirdik. Bizim arkamızdan yüzde 23 ile Güney Afrika geliyor. Polonya, Romanya, Hindistan ise birikimli olarak milli gelirlerinin yüzde 20’si oranında cari açığa sahipler.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
AKP rezervler ile övünüyor ama rezervlerimiz yıllık dış finansman ihtiyacımızı karşılamaktan çok uzak. Bu alanda Arjantin sonuncu, oran 0,30. Ardından biz geliyoruz oran 0,50. Yani ihtiyacımız olan dış finansmanın ancak yarısını karşılayabiliyoruz. Güney Afrika 0,83 Romanya ise 0,91’lik bir orana sahip. Bu veriler İMF’nin 2014 Nisan ayında yayınladığı, “Global Financial Stability Report” isimli raporunda yer alıyor. Tavsiye ederim, okusunlar.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<i style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Başbakan doğrudan yabancı yatırımlarla övünüyor ama övündüğü bu nokta çok yetersiz, bu konuda ne düşünüyorsunuz?</i></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Dönüşüm programında Başbakan “doğrudan yabancı sermaye Türkiye’ye güveniyor da geliyor” diyor. Ama bakın gelen yabancı sermaye ile cari açığı milli gelire oranla kıyaslayınca Türkiye gelişmekte olan ülkeler içinde sonuncu sırada. 2014’te yüzde 5,7 oranında açık veriyor. Bizden sonra Güney Afrika var. Brezilya, Kolombiya, Meksika, Endonezya bizden çok daha fazla yabancı yatırımcı çekiyor. Yani yabancı sermaye gelişmekte olan ülkeler içinde en az bize güveniyor.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
2003’den beri dış borcumuz sürekli arttı. 120 milyar dolardan 400 milyar dolara çıktık. Peki bu dış borcu ne yaptık? Yatırım mı yaptık? Maalesef çok kısıtlı yatırım yaptık. Bakın uluslararası ekonomi camiası dış borcun ihracata oranını değerlendiriyor. Bu alanda da Türkiye sonuncu sırada. Dış borcun toplam ihracata oranı 1,84. Sondan ikinci ise Brezilya 1,71. Diğer gelişmekte olan ülkelerde bu oran bire bir civarında. Bu yıllar içinde biriktirdiğimiz dengesizliği göstermesi açısından önemli bir veri.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<b style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">TÜRKİYE’DE ÇANLAR ÇALIYOR</b></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Şubat 2014’te Amerika Merkez Bankası tarafından hazırlanan “Monetary Policy Report, Board of Governors of the Federal Reserve System” isimli rapor gelişmekte olan ülkelerin risklerini analiz ediyor. FED yayınladığı raporda gelişmekte olan 15 ülke için bir kırılganlık endeksi hazırlamış.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Grafiğin yatay ekseninde görülen kırılganlık endeksinde toplam altı değişken var: 1) Cari açığın GSYH’ye oranı. 2) Brüt kamu borcunun GSYH’ye oranı. 3) 2011-2013 enflasyon ortalaması. 4) 2009-2013 özel sektöre verilen banka kredilerinin GSYH’ye göre değişimi, yani kısaca kredi genişlemesi. 5) Dış borcun yıllık ihracata oranı. 6) Toplam rezervlerin GSYH’ye oranı. Yatay zeminde görülen kırılganlık endeksinde en yüksek puanı alan ülke en kırılgan durumunda. Endeksin dikey bölümünde ise FED Başkanının parasal genişlemenin biteceğini açıkladığı tarih olan 22 Mayıs 2013’ten itibaren gelişmekte olan ülkeler para birimlerinin gösterdiği tepkiyi ölçüyor. FED’in bu çalışmasına göre 15 ülke içinde en kırılgan olanı Türkiye. Şekilden görüldüğü üzere endeks değeri en yüksek, yani en kırılgan ülkeler, aynı zamanda FED Başkanının açıklamasının ardından dolar karşısında para birimleri en çok değer yitiren ülkeler.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Kırılganlık endeksinde en yüksek puanı alan Türkiye aynı zamanda para birimi dolar karşısında Nisan ayından bu yana en yüksek değer kaybına uğrayan ülke durumunda. Onun ardından Brezilya, Hindistan, Endonezya ve Güney Afrika geliyor.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Bu endeksin gösterdiği kırılganlığın pratikteki yansıması şöyle okunabilir: uluslararası sermayenin gelmekten vazgeçeceği veya portföy yatırımlarındaki ağırlığını ilk düşüreceği ülkeler, en kırılgan yani en riskli ülkeler. Para biriminin verdiği reaksiyon ise uluslararası sermayenin en küçük bir sinyalde para akışını yavaşlattığını gösteriyor. Para girişi yavaşlayınca kurlar artıyor. İşte bizi 2015’te bekleyen durum bu.</div>
<div style="background-color: white; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<div style="color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px;">
Kubilay Kızıldenizli</div>
<span style="color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px;">http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/57383-bartu-soral-kapimizdaki-krizi-degerlendirdi-fede-gore-en-riskli-ulke-turkiye.html</span></span></div>
Kubilay Kızıldenizlihttp://www.blogger.com/profile/03801654770016815223noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1422844421374592706.post-32613861110286825102014-11-08T03:21:00.001-08:002014-11-19T11:55:37.685-08:00Aydınlık Söyleşileri<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<b>AKP'nin Adalet Alt Komisyonu'ndan geçirdiği yeni yargı paketiyle ilgili tartışmalar devam ediyor. Paketle birlikte AKP'nin yargıyı ele geçirip kolluk kuvvetlerine aşırı yetki verdiği eleştirileri de var, terörle ve Cemaat'le mücadelede gerekli olduğunu iddia eden de. CHP Konya milletvekili Atilla Kart, paketi demokrasi yönünde geri adım olarak yorumlayarak 'partizan yargı geliyor” uyarısında bulunuyor.</b></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<em style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- AKP’nin yeni yargı paketiyle ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz? Kamuoyunda daha çok özgürlükleri kısıtlayıcı ve polise olağanüstü yetkiler verilmesi öngörülen bu yargı paketi neleri getirip neleri götürecektir</em></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Paketi değerlendirdiğimiz zaman şunu görüyoruz. Görünürde 35 maddelik bir yasa teklifi var ama hayır, bu bir yasa tasarısıdır. Bu her nekadar millevekillerinin imzalarını taşıyor olsa da AKP döneminde bir klasik hale gelen kritik önemdeki düzenlemeler hep böyle yasa teklifi halinde gelmiştir ve bunlar bizzat hükümetin bilgi ve talimatıyla ve Bakanlık’ta, Başbakanlık’ta hazırlanan yasa teklifleridir. Bunu öncelikle ifade etme gereği duyuyorum.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<em style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Bu yöntem Anayasa ve iç tüzük açısından nasıl yorumlanabilir?</em></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Bu yasalar nasıl geliyor? Yine bir “torba yasa teklifi” olarak geliyor. Bakın 35 maddelik bir yasa teklifiyle 15 kanunda değişiklik öngörülüyor. Böyle bir yasa tekniği olmaz. Bu başlı başına Anayasa ve iç tüzük ihlalidir. Bu getirilen düzenlemenin pek çok maddesiyle ilgili olarak Şubat 2014’te düzenleme yapıldı. Peki nasıl bir söylemle yapıldı; “efendim özel yekili mahkemeleri kaldırıyoruz” sunusuyla bir düzenleme yapıldı, orada hatırlayacaksınız “aramalar, tutuklamalar ve gözaltına alma” gibi uygulamaları bir yönüyle soyut olarak baktığınız zaman güçleştiren, daha bir güvence altına alan uygulamalar vardı. Bunun konjonktürel olduğunu çok iyi biliyorduk, o zaman da ifade ettik çünkü o zaman “AKP yönetim kadrolarının neye ihtiyacı vardı?” bakın bunlar 17 ve 25 Aralık soruşturma bulgularının sonuçlarını ortadan kaldırmak istediler. Muhtelif kanunlar çıkarıldı, idari müdahaleler yapıldı, o soruşturmayı yapan kadrolar değiştirildi ama yetmedi ayrıca yasal düzenlemeler yapmak gerekti. Ne oldu? Yedi sekiz ay içinde bu amaca ulaşıldı. 17 ve 25 Aralık soruşturmasının delilleri büyük oranda ortadan kaldırıldı. Öyle ki “Soruşturma Komisyonu” kuruldu Meclis’te ama bu komisyonun çalışması fiilen engellendi. Düşünebiliyor musunuz onlarca klasörden Soruşturma Komisyonu üyeleri dosyalardan örnek alamıyor ama Bakan çocuklarının avukatları bir gün içinde istediği bilgiyi bu dosyalardan istediğini alabiliyor.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<em style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Bu yasa teklifinin terör eylemlerini veya demokratik olmayan eylemleri durdurma amacı taşıdığı belirtiliyor. Siz bu gerekçeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?</em></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Şimdi “toplumu bütünüyle sindiren, baskı altına alan düzenlemelere” sıra geldi. Tasarının temel niteliği, amacı budur! Bunun dışında önemli maddelerini madde madde değerlendirmek isterim.<br />
Bakın tasarının 7. maddesiyle MİT adeta anayasal bir kurum haline getirildi, diğer kurumların üzerine çıkarıldı. MİT Mevzuzatı, Bankacılık, Barolar Birliği ve Tabipler Birliği gibi kurumlarının mevzuatının üstüne çıkarıldı. MİT talep ettiği taktirde bütün bu belge ve bilgilere ulaşabiliyor ve daha ötesi MİT mensuplarının Anayasa’nın 137 maddesini ihlali durumunda, yani kanunsuz bir emir ve talimat ihlaline rağmen yargılanmalarının önü kesildi. Bu elbette demokrasi adına hukuk devleti adına kabul edilemez bir uygulamadır. Bu düzenlemeyle, MİT’in hareket alanını daha da genişletiliyor. Noterlik dairesindeki özel hukuk işlemlerine bile MİT ulaşabilecek artık. Yani sizinle benim aramızdaki alacak borç ilişkisine dahi MİT müdahil olabilecek.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">PARTİZAN YARGI GELİYOR</strong></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<em style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Yine bu pakette hukuka ve yargıya müdahale açısından neler var?</em></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
8., 9. ve 10. maddelerle şu düzenlemeler yapılıyor; yeniden yargıç alımı ve partizan yargıç yapılanmasının önü açılıyor. İdari yargıdan kopuşu mümkün olmayan hakim ve savcıların hukuk fakültelerine girişinin önü açılıyor. Avukatlıktan yargıçlığa geçiş için beş yıllık süre iki yıla indiriliyor. Tam anlamıyla partizan yargıç yapılanması gerçekleştirilmek isteniyor. Tabii Anayasal kurumların da yani ÖSYM’nin Adalet Bakanlığı’nın, Adalet Akademilerinin bunların doğrudan hükümetim emir ve talimatıyla iş yapan kurumlara dönüştüğünü düşündüğünüz zaman, o partizan yargı yapılanmasının ne kadar kolay gerçekleşebileceğini görebilirsiniz.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">ZEKERİYA ÖZ'LERE AF GELİYOR</strong></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<em style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Sanıyoruz bir de 14. madde var, önemli bir madde. Hakim ve savcıları ilgilendiren sicil affıyla ilgili olan madde… Bu maddeyle amaçlanan nedir?</em></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Kamuoyunda ve yargı camisanında bunun için genel bir beklenti doğdu. Silivri sürecinde biliyorsunuz, Cemaat'e mensup olmayan, hükümete mensup olmayan, hukuku uygulamaya çalışan, vicdani kanaatine göre yargılama yapmaya çalışan onlarca, yüzlerce yargıç ve savcı hakkında haksız disiplin cezaları uygulandı. Bu arada Zekeriya Öz ve benzerleri yüzlerce binlerce kez soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiler, delil üreten soruşturmalar yaptılar. Benim yaptığım şikayetler vardı o dönemde, sonuç alamadık. Niye? Çünkü o zaman aralarında işbirliği vardı. Şimdi devran değişti. Geldik şimdi 17-25 Aralık’a… Ne yapıyor şimdi Hükümet? 1 Eylül tarihine kadar olan suçları Memur ve Sicil Affı kapsamına alıyor. Yani yine somutlaştırarak söyleyeyim; Zekeriya Öz’lerin delil üretmek ve soruşturmanın gizliliğini ihlal etmek üzere işlemiş olduğu tüm suçlar “Memur ve Sicil Afları” kapsamına giriyor. Bunu kabul etmek mümkün değil ama buna söyleyecek çok fazla bir şey de yok. Çünkü bu af çıkacaksa ki hakikaten bundan mağdur olan insanlar da var. Şimdi efendim “şu yararlansın, bu yararlanmasın” diyemezsiniz.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">AKP'NİN HAMLELERİ KONJONKTÜREL</strong></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<em style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Af yasasıyla ayrım yapılamayacağına göre, “hepsi birden bu yasa kapsamına girer” bunu kastediyorsunuz değil mi?</em></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Elbette, yasal düzenlemeler biliyorsunuz genel olur, soyut olur! Bir ayrım yapamazsınız. Sistemin geldiği ve tıkandığı nokta burasıdır. Hadi burayı geçtik. 1 Eylül 2013 tarihini esas alıyorsunuz, bunun anlamı nedir peki? Bunun anlamı 17-25 Aralık soruşturmasında görev alan, hakikaten görev alan, hangi saikle yapmış olurlarsa olsunlar, kendi iç kavgaları ayrı bir konu… Ortada kanıtlar var, para kasaları var, ortada kutular var, ortada dinleme kayıtları var, onlarca delil var; Cumhuriyet tarihinde görülmemiş büyüklükte bir yolsuzluk var… Bunları yapan hakim ve savcılar için onlarca yüzlerce haksız soruşturmalar yapıldı. Peki bu yargıç ve savcılar ne olacak? Onlar bu sicil affından yararlanamayacaklar. Tabloya bakar mısınız? Hep konjonktürel olarak, hep husûmet üzerine, hep intikam akmak üzere ülkeyi yöneten bir siyasi anlayıştan söz ediyorum. Bu yasa bunun yeni bir örneği.<br />
Şubat 2014’e kadar neydi mevzuatımızda “makul şüphe” vardı. İşte arabalarda gözaltılarda vs vardı. Peki ne yaptık “kuvvetli şüphe ve somut delil” dedik. Doğrusu buydu, Bu madde geçtiğimiz 7-8 ay içinde işlevini yerine getirdi. Şimdi tekrar “makul şüpheye” dönüyoruz.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0cm; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">CUMHURİYET KAZANIMLARINI DA KORUYALIM DEMOKRASİYİ DE</strong></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<em style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- En vahim nokta neresi?</em></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Bütün bunların dışında bence o tasarının en vahim bülümlerinden birisi şu; ceza mukamalerinin 128 ve müeakip maddelerinde, iletişimin dinlenmesi, teknik soruştırmacı, gizli soruşturmacı ve taşınmazların el koyma yöntemlerini belirleyen maddeler vardır; delil toplama anlamında... Bu maddeler artık anayasal düzene ve devletin güvenliğine karşı olan ceza kanunlarındaki suçlar açısından da uygulanacak. Bunun anlamı şu; kişisel bir hakkını kullanan bir insan hakkında “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmaktan, temel milli faaliyetlere karşı çıkmaktan” dolayı hemen soruşturma yapacaksınız, bu kolluk yapısı içinde hukuka uygun olmayan delilleri oluşturacaksınız ve insanlar bir yıl, iki yıl, üç yıl tutuklu kalacaklar.<br />
Türkiye’de ihbara dayalı yeni bir Mc Carthy dönemi başlayacak, yeni bir Silivri dönemi başlayacak. Tabii hedefler başka olacak. Yeni bir toptan soruşturma dönemi başlayacak. Hatırlarsınız 1970-80’lerde 141,142 ve 193. Madde uygulamaları belli kesimleri hedef alırdı. Emin olunuz bu uygulama daha da derinleştirilmiş bir şekilde ve daha da kurumsal olarak toplumun değişik kesimlerine karşı uygulanmaya başlayacak.<br />
Bu kadar ağır sonuçları olan bir düzenlemeden söz ediyorum. Bunu öngörmek gerekir. Bunu şimdi anlatmaya çalışıyoruz.<br />
Buradan toplumsal barış çıkmaz, buradan demokrasi çıkmaz. Burada tamemen AKP yönetim kadro-larının Cumhurbaşkanı’ndan başlayarak kendilerini korumaya yönelik düzenleme yaplaları söz konusudur. Hukuk, demokrasi ve toplumsal barış umurlarında değildir. Bu tabii giderek Türkiye’nin toplumsal barışını sabote edecek bir sonucu beraberinde getirecektir. Bu tabloda provakosyonlara kapılmamalıyız.<br />
Alman Modeli diyorlar… Alman Anayasası’nın 20 Maddesi “Anayasal hakların askıya alınması halinde meşru direnme hakkından” söz eder. Bu bir evrensel haktır ve Türkiye giderek bu noktaya gidiyor. Tabii burada bütün hassasiyetler şu olmalı; bizler bir yandan demokrasiye bir yandan Cumhuriyet’in kazanımlarına sahip çıkmak zorundayız. Cumhuriyet’in kazanımları nedir? Bu kazanımlar çok istismar ediliyor onun için vurgulamak gereği duyuyorum.<br />
“Türkiye’nin bütünlüğü, Laiklik, kadın erkek eşitliği, kadın hakları, hukuk devrimi, emperyalizme baş kaldırı, köy enstitüleri anlayışı” bunlar Cumhuriyet’in muazzam kazanımlarıdır. Modernleşmeyi, aydınlanmayı getiren kazanımlardır. Ama kabul etmek gerekir ki Türkiye, Cumhuriyet’in bu kazanımlarını demokrasiyle güçlendiremedi! Buna ihtiyaç var! CHP olarak düzgün ve güven verici bir söylemle ve içini doldurarak halkımıza anlatma sorululuğuyla karşı karşıyayız. Bu gayretin bu sorumluluğun içinde olduğumuzu belirtmek isterim.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<strong style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">Kubilay Kızıldenizli</strong></div>
Kubilay Kızıldenizlihttp://www.blogger.com/profile/03801654770016815223noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1422844421374592706.post-4440187805676797832014-11-08T03:19:00.002-08:002014-11-08T03:19:50.684-08:00Aydınlık Şöyleşileri<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEigmOlhqzHSxaJn-ME3Pbw1jRcGOKXsucpSSUbnUJXa5ZwBpzy2vxN1e4Q6XhPxPFBj9g2ysiwCsaifnt2qqtbDFMjR1RrnY_thY9sDsEqz8hheJu04EMDXuy7lXBpr4khUgIDrnifK9YaI/s1600/DSCN0032.JPG" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEigmOlhqzHSxaJn-ME3Pbw1jRcGOKXsucpSSUbnUJXa5ZwBpzy2vxN1e4Q6XhPxPFBj9g2ysiwCsaifnt2qqtbDFMjR1RrnY_thY9sDsEqz8hheJu04EMDXuy7lXBpr4khUgIDrnifK9YaI/s1600/DSCN0032.JPG" height="240" width="320" /></a></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Cumhuriyet Özgürlüktür</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Cumhuriyet reformlarıyla, kadın erkek eşitliği yolunda yasal süreç büyük ölçüde tamamlanmıştır. Bu tarihten itibaren kadınlar eşit yurttaş konumunu kazanmışlardır. Ancak toplumsal cinsiyet kalıpları, ataerkil değerler hâlâ sorgulanmaktadır. Bence bu Cumhuriyet’in başarısıdır</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<b>İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Öğretim Üyesi Soydan Erdemir’le 91. yılında Cumhuriyet’i ve kadın haklarını konuştuk. Aynı zamanda İ.Ü. Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde Müdür yardımcısı olarak çalışan Erdemir, Cumhuriyet ile birlikte kadın-erkek eşitliği yönünde devrim niteliğinde adımlar atıldığını belitiyor</b>.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<i style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- 91. kuruluş yıldönümü dolayısıyla ve tartışıldığı bir süreçte, Cumhuriyet’in kadınlara yönelik politikalarını özetlemek gerekirse neler söylenebilir?</i></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Dünyadaki uygulamalardan da biliyoruz ki her Cumhuriyet demokrasi değildir. Ancak Türkiye’de Cumhuriyet’in anlamı başkadır. Türkiye’de Cumhuriyet demokrasiyi işaret etmiştir. Atatürk’ün Afet İnan’a yazdırdığı Medeni Bilgiler kitabında Cumhuriyet; demokratik bir egemenlik kurumunun ifadesidir. Demokrasi idealine ulaşmak kadınsız olamazdı elbette. “Bir toplum, bir ulus, erkek ve kadın denilen iki cins insandan kurulur. Mümkün müdür ki, bir kitlenin tümü ilerleyebilsin” diyen Atatürk, kurucu kadroyu kadın-erkek eşitliği konusunda hemen harekete geçirecekti.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Cumhuriyet’le simgelenen Yeni Türkiye’de yaratılması öngörülen kadın kimliği hem çağdaşlaşma hem de ulusçuluk açısından önemsenmiştir. Kadınlar Cumhuriyet’le birlikte “muasır medeniyet” projesinin en önemli unsurları olarak algılanmışlardır. Çünkü medeniyet değişimi tasarımı, bir yanıyla da kadını tecrit eden toplumsal yapının da çözülmesini sağlamaktaydı. Cumhuriyet sonrasında dünyevi anlayışla yapılan yasal düzenlemelerin de kadının aile içindeki konumunu güçlendirici ve kamusal alandaki varlığını meşrulaştırıcı nitelikte olduğu açıktır. Kadınların her düzeyde eğitim olanaklarına kavuşması, meslek edinmelerinin önündeki engellerin kaldırılmasıyla çalışma yaşamına girmeleri, Medeni Kanun’la aile içinde kadın erkek eşitliğinin önemli ölçüde sağlanması, erken Cumhuriyet dönemi reformlarıyla gerçekleşmişti.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<i style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Medeni Kanun, kadınların dönüşümünde, kadın erkek eşitliğinde ne ölçüde etkili oldu sizce?</i></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Öncelikle belirtilmesi gereken bence önemli bir nokta var. Cumhuriyet’in kuruluş sürecinde reform yapmak üzere ilk hazırlığı yapılan konulardan biri Medeni Kanun’du. 1923 yılında Medeni Kanun tasarısı hazırlamak üzere bir komisyon oluşturulmuştu. Müslüman ülkelerde değişime en çok direnen alanlardan birinin aile hukuku olduğu göz önüne alınırsa; bu girişimin kadının konumunun dönüştürülmesi konusundaki kararlılığı simgelediği anlaşılır. Girişim olumlu, ancak içeriği gerçekten sorunluydu. Komisyon tasarısı hem laik çizgiye hem de toplumun kültürel kodlarına uygunluk iddiası taşırken neredeyse şer’i hukuk eksenli bir izlenim veriyordu.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Bu tasarının kamuoyunda yer alması bir takım tartışmaları beraberinde getirdi. Bazı önemli gazeteciler tasarıya karşı çıktılar. 1924’de de süren bu tartışmalara Nezihe Muhittin’in başkanlığını yaptığı, dönemin kadın örgütü” Kadın Birliği” de katıldı. Bu arada 1924 yılında Halifelik kaldırılınca Medeni Kanun’la dini hukuk arasındaki ilişki ortadan kalkmış oldu. Mahmut Esat Bey’in (Bozkurt) Adalet Bakanı olmasıyla Medeni Kanun çalışmalarının seyri değişti. Oluşturulan yeni komisyonun çabaları sonucunda 1926 yılında kadının aile ve evlilik içindeki konumunu köktenci biçimde değiştiren Medeni Kanun yürürlüğe girdi. Evlilikte çok eşliliğe son vererek, evlenme ve boşanma kurallarını kadın erkek eşitliği çerçevesinde belirleyen, mirası düzenleyen Medeni Kanun kadınlara özgüven kazandırmak açısından önemli bir başlangıçtı.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<b style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">KADINLAR İÇİN OY HAKKI</b></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<i style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Medeni Kanun’un kabulü sonrasında kamuoyunda kadınlara oy hakkı verilmesi konusunda bir beklenti oluştu mu?</i></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Öncesinde belirttiğim gibi 1926’daki yeni Medeni Kanun’un kabulü kadınları için büyük bir dönüşümün başlangıcıdır. Bu dönemin kadın hakları eksenli örgütlenmesi Türk Kadın Birliği’dir. Bu birlik Kadınlar Halk Fırkası’na dayanır. Halk Fırkası kurulmadan önce Haziran 1923’te Nezihe Muhittin başkanlığında Kadınlar Halk Fırkası kurulmuştu. Ancak henüz siyasal haklarını almamış olmaları gerekçesiyle, kadınların kurduğu parti resmi onay görmedi. Bunun üzerine partinin kurucu kadrosu tarafından 1924 yılında Türk Kadın Birliği kuruldu. Kadınlarda büyük ölçüde özgüven yaratan Medeni Kanun’un kabulü sonrasında Kadın Birliği, “kadınlar için oy hakkı” çalışmasına başladı ve aynı yıl tüzüğüne bu yönde bir maddeyi ekledi. Ancak dönemin kimi siyasetçi ve gazetecileri kadınların siyasal hakları konusunda pek de istekli olmadıkları gibi kamuoyunu yönlendirici bir tutum içine de girebiliyorlardı. Hatta kadınların belediye seçimlerine katılma hakkı tartışması yapılırken basında yer alan bazı yazılar kadınlara oy hakkı konusunun hala rahatsızlık konusu olduğuna dair ipuçları içerir. Bu rahatsızlığın bir örneği olması açısından Psikiyatrinin Türkiye’deki kurucusu kabul edilen “Mazhar Osman’ın basına yansıyan sözlerini yorumsuz olarak aktarmak yeterli olur sanırım. “Dişinin işi sırf gebelik ve çocuğunu emzirmektir. Eline iğne, iplik, hatta tava, tencere daha yakışır, kucağına çocuk yakıştığı kadar”.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<i style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Anlaşıldığı kadarıyla kadınlara oy hakkını savunanlar için bu sürecin tamamlanması sanıldığı kadar kolay ve hızlı olmadı...</i></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Haklısınız tabii. Ama Batı’da kadınların oy hakkı için yüzyıllar süren mücadelesi düşünüldüğünde “hızlı bir ilerleme değildi” demek doğru olur mu bilemiyorum. Cumhuriyet reformlarıyla hızlandırılmış tarih yaşayan Türkiye’de bu alanda da hızlı davranıldı elbette. Ancak Cumhuriyet’le gerçekleşen hemen tüm reformların, kimileri düşünce düzeyinde olsa da bir Osmanlı son dönem arka planı vardı. Tanzimat’la başlayan modernleşme süreci II. Meşrutiyet sonrasında en üst düzeye ulaşmış, önemli araştırmacıların deyimiyle Cumhuriyet’in bir çeşit laboratuvarı olmuştur. Kadın konusunda da benzer bir durum söz konusudur. Tanzimat sonrasında öncelikle modernleşmeci siyasi irade tarafından verilen, eğitim gibi temel bir hakka kavuşup ardından kamusal görünürlük elde ederek, ilerleyen süreçte, haklarını dernekler, gazete ve dergiler aracılığıyla genişletmeye çalışan kadınların ve onlara destek veren modernleşme yanlısı erkeklerin varlığı önemlidir.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Kısacası Cumhuriyet öncesinde de hatırı sayılır bir mücadele içinde bulunmuşlardır kadınlar. Kurtuluş Savaşı döneminde de hareketin bir parçası olmuş, antiemperyalist cephe içinde önemli roller üstlenmişlerdir. Hepimizin çok iyi bildiği işgal karşıtı mitinglerin düzenlenmesinde ve halkın mobilize edilmesinde Halide Edip’in ve diğer öncü kadınların katkısı yadsınamaz.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<i style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">- Son bir soru; Cumhuriyet’in kadınlara yönelik reformlarının sonucu nedir sizce?</i></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Türkiye Cumhuriyeti’nin motivasyonu kadınları, laikleştirici politikaların da gücüyle kadınları kamusal yaşama dâhil etmekti. Bu anlayışın kadınların siyasal haklarını görmezlikten geldiğini söylemek doğru değil. Nitekim 1930 yılında kadınlar önce belediye seçimlerinde, 1933 yılında, köy ihtiyar heyetlerinde, 1934 yılında genel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı elde etmişlerdir. Bu tarihten itibaren kadınlar eşit yurttaş konumunu kazanmışlardır. Cumhuriyet reformlarıyla, kadın erkek eşitliği yolunda yasal süreç büyük ölçüde tamamlanmıştır. Ancak toplumsal cinsiyet kalıpları, ataerkil değerler hala sorgulanmaktadır.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Bence bu Cumhuriyet’in başarısıdır. Bundan sonra temel hedef; toplumsal cinsiyet eşitliği için toplumun kültürel kodlarına işlemiş olan ataerkilliğin yok edilmesi olmalıdır.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<b style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">SABİHA SERTEL ‘KADIN NE HALAYIK NE METRESTİR OĞLUM...’</b></div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
Kadınlar Medeni Kanun’un yaşamlarını büyük ölçüde değiştireceği konusunda neredeyse hemfikirdirler. Bu söylediğime bir örnek oluşturması açısından dönemin popüler dergilerinden Resimli Hafta’da “Cici Anne” kimliğiyle okuyucu mektuplarını değerlendiren öncü kadın gazeteci Sabiha Zekeriya’nın (Sertel) bir yazısından alıntı yapmak isterim. Sözleri tam olarak aktarabilmek için önümdeki kitaptan okuyayım. Bir erkek okuyucu Sabiha Zekeriya’ya evlilik nedeni olarak “aylıksız, yıllıksız dört başı mamur kullanmak için evlendim” diye yazınca Sabiha Hanım, Medeni Kanun’a göndermeyle, okuyucuyu neredeyse azarlar:”...Yeni bir inkılap içinde her ferde hürriyet dağıtan Medeni Kanun içinde senin zihniyetinin hiç yeri kalmadı oğlum... Kadın ne halayık ne metrestir. Yuvada bir ortaktır. Hürriyetine, şahsiyetine, ferdiyetine, insanlığına sahip yüksek kadın, yüksek millet yapar. Senin esir kadının istibdat devrinin bize bıraktığı örnektir. O kadın sultanlarıyla, saltanatlarıyla, taçlarıyla tarihe karıştı. Sen nerelerde geziyorsun oğlum”... Bu örnekleri çoğaltmak mümkün ancak kadınlar için büyük bir umut kaynağı olan Medeni Kanun’un, anlaşıldığı gibi, düzeni kendileri aleyhine dönüştürdüğünü düşünerek durumdan rahatsızlık duyanlar da vardı. Zaten Medeni Kanun’un kabulünden hemen sonra kadınlara siyasal haklar verilememesinin nedenlerinden biri de bu konudaki muhalif tutumu yükseltmeme çabasıdır.</div>
<div style="background-color: white; color: #666666; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 14px; line-height: 21.7600002288818px; margin-bottom: 0.7em; margin-top: 0.7em; outline: 0px; padding: 0px;">
<b style="margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px;">Kubilay Kızıldenizli</b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
Kubilay Kızıldenizlihttp://www.blogger.com/profile/03801654770016815223noreply@blogger.com0